33/final

çoktan her şeyi hazırlamıştık ve az önce de lisa'ya iyi hissetmediğimi söyleyip gelip beni almasını istemiştim. tüm gün boyunca doğum günüyle ilgili hiçbir şey söylememiştim ve unuttuğumu sanmış olacak ki oldukça üzgündü. akşama doğru da jisoo planımızın bir parçası olarak beni evine çağırmıştı.

aradan birkaç saat geçince de lisa'yı aramıştım. neden kötü hissettiğimi sorup dursa da cevap vermemiştim ve sadece buraya gelmesi gerektiğini söylemiştim. fazla üstelemeyip hemen geleceğini söylemişti.

şu ana kadar planımız harika gidiyordu.

jisoo'nun evine geldiğimde jennie'yle beraber bütün süslemeleri halletmişlerdi ve salonun ortasına yerleştirdiğimiz masaya koyduğum pasta oldukça tatlı görünüyordu.

telefonu kapattıktan sonra yanağıma yapışarak lisa'nın söylediklerini dinlemeye çalışan jennie de geri çekilmişti.

"geliyor, ışıkları kapatalım." dediğimde jisoo hemen yanında duran düğmeye basarak ışıkları kapatmıştı. perdenin açık kalan kısmından içeri giren ay ışığı sayesinde zifiri bir karanlık yoktu ve bu bizim işimize geliyordu.

"ben yolu gözetleyeceğim." jennie koltuğun arka tarafına geçerek diz çökmüş ve dışarıdan gözükmemeye çalışarak perdeyi biraz daha aralamıştı.

"buraya gelmesi biraz uzun sürer bence."
jisoo fısıltıyla konuştuğunda bir yandan da dolabın arkasına saklanmaya çalışıyordu.

"lisa'nın ne kadar hızlı araba kullandığını hesaba katarsak birkaç dakikaya burada olur."

"ayrıca chaeyoung'un başının dertte olduğunu düşündüğünden çok daha hızlı gelecektir." jennie söylediklerimi desteklediğinde elimdeki çakmakla pastanın başında bekliyordum.

lisa gelir gelmez hızlıca mumları yakacaktım ve başarıp başaramayacağım konusunda pek emin değildim. sanırım bu görevi jisoo'ya vermeliydim ama jennie, "geldi!" diye bağırıp perdeyi kapatarak koltuğun arkasına iyice saklandığında her şey için çok geç olduğunu anlamıştım.

neyse ki yakabildiğim kadar fazla mumu başarıyla yaktıktan sonra pastayı koyduğumuz masanın altına girivermiştim.

kalbim ağzımda atıyordu ve heyecandan altıma işemek üzereydim.

çok geçmeden önceden hafif aralık bıraktığımız evin kapısı açılığında sevgilimin sesi duyulmuştu.

"kapı neden açık? chaeyoung?" lisa karanlık koridorda yavaş yavaş ilerlerken üçümüz de ses çıkartmamaya çalışıyorduk ama jennie'nin nefes alışverişlerini buradan bile duyabiliyordum ve bu çok sinir bozucuydu.

"bu da ne böyle?" lisa sonunda mum ışıklarıyla aydınlanan salona ulaştığında hızla masanın altından çıkarak gülümsemiştim.

"iyi ki doğdun, bebeğim!" benim ardımdan jisoo ve jennie de saklandıkları yerden çıkmışlardı.

bizi gören lisa ne yapacağını bilememiş ve hızla yanıma gelerek beni kolları arasına alıvermişti.

bir süre sarıldıktan sonra jisoo'ya dönmüş ve,
"chaeyoung buraya geldikten sonra beni arayıp iyi hissetmediğini söylediğinde sevgilimi üzdün sandım jisoo." demiş ve gülerek diğer kolunu da onun omzuna atmıştı.

"bensiz sarılamazsınız, aptallar." jennie de kollarını olabildiğince açıp üçümüze de sarılmaya çalıştığında gülümsemiştim.

mutluyduk ve her zaman böyle kalalım istiyordum.

lisa'yla uzun zamandır arkadaştık ve ikimizin de birbirinden hoşlandığı apaçık ortadaydı lakin o zamanlar ne hislerimi kabul edecek ne de lisa'nın hislerine karşılık verecek cesareti kendimde bulamıyordum.

ne zaman ki jennie, jisoo'yla iletişime geçmeye başladı, işte o zaman oturup bir güzel düşündüm.

hep güzel yüzünü gösterdiğimiz bu hikayenin arka yüzünde aslında çok fazla gözyaşı, hayal kırıklığı ve umut vardı.

kaç gece jennie'nin imkansız bir aşk için uğraştığını düşündüğü için ağladığını, kaç kez beraber içtiğimizi ve kaç kez sırf jisoo hakkında konuşmak için kurduğumuz sohbet grubunda kavga ettiğimizi sayamıyorum bile.

jennie, jisoo için çabalarken çok büyük bir şeyin de farkına varmıştım. herkesin imkansız olarak baktığı bir masala bile bu denli inanan ve peşinden koşan bir arkadaşım varken tam da yanımda duran bu güzel kadını ne diye hâlâ fark edemiyordum?

bu yüzden jisoo ve jennie'nin yaşadığı bu şeye siz ne derseniz deyin, bu şey benim için her zaman önemli kalacak.

onların aşkları sadece bana değil, onlarca kişiye de ilham olabilsin diye her geçen gün daha fazla destekleyeceğim onları.

birbirlerini gördüklerindeki gülümsemeleri hiç solmasın ve sevgileri hiç azalmasın diye ne sorunla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar her zaman yanlarında olacağım.

ve en önemlisi, bu dörtlü ömürlerinin sonuna kadar birlikte kalamasa bile hikayelerini birileri dinlesin diye dua edeceğim.

bu gece de yanımdaki sevdiğim kadın ve en yakın arkadaşlarımla güzelce eğleneceğim.

benim ve bizim hikayemizin de birilerine ilham olabilmesi dileğiyle...

bitti...


















-
güzellerim, sonuna geldik...
hepinize bu ficimi okuduğunuz için çok teşekkür ederim. final bölümünü de chaeyoung'un ağzından yazmak istedim çünkü kendisi hikaye boyunca kendi sorunları haricinde herkesin dertleriyle uğraştı ve birkaç an dışında asla tam olarak neler yaşadığını yansıtmadı bize.hikeyemizin perisiydi...

hikaye boyunca yaptığınız yorumlar beni her zaman çok mutlu etti ve yazdıklarımı okuyor olmanız hep çok iyi hissettirdi. sizleri fazlaca seviyorum ve başka hikayelerimde de görüşeceğimizi bildiğimden veda etmek istemiyorum asla.

başınıza her zaman güzel şeyler gelsin💕

kendi hislerinizi kabullenin ve kendinizi sevin. cesaretinizi topladığınızda yolun sonunda sizi hep iyi şeyler bekleyecektir.

bu, kendi aşk acıları ve bitmek bilmeyen dertleri arasında bile bir araya geldiklerinde gülmeyi başarabilen dört kızın hikayesiydi...

,

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top