III. Eski Bir Arkadaş

Dönmüşlerdi.

Castiel nasıl olduğunu bilmediği bu durumun, işe alındığının, haberini görüşmeden dört gün sonra öğle saatleri civarında almıştı. Adını hatırlayamadığı asistan ona telefon açmıştı ve işe kabul edildiğini bildirmişti. Mavi gözlü güzel adam, telefon kapandıktan sonra birkaç dakika boyunca ekrana bakakalmıştı. Halbuki işi alamayacağına o kadar emindi ki...

Kendine geldikten sonra, teşekkür etmek için, hemen rehberine girip ona bu işi öneren arkadaşına telefon açtı. Birkaç saat içerisinde Kafe XX'te buluşmak için sözleştiler. Telefonu kapattığında bu iyi haberi öğrenmesi için Jack'e mesaj attı - kendisi bu saatlerde derste olduğu için onu arayamazdı.

Anlaştıkları saate yarım saat kala Castiel üzerini giyinip metroya binmek için yola çıktı. Sıkış tıkış geçen metro yolculuğu sonunda kafeye varmıştı. İçeri girdiğinde sağa sola bakarak arkadaşının çoktan orada olup olmadığını kontrol etti. Göremeyince ilk gelenin kendisi olduğunu anlayıp cam kenarında boş bir masaya yerleşti. Garson gelip önüne menüyü bıraktı ve tekrar diğer masalarla ilgilenmeye gitti. Castiel içecekler kısmına göz gezdirirken kapının açıldığını belirten çan çaldı ve kafasını oraya çevirdi. Gelen kişiyi görünce yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirip kollarını açarak ayağa kalktı.

"Steve, dostum!"

Kendisine açılmış kolları gören Steve de gülerek Castiel'e sarıldı. "Cas, dostum, uzun zaman oldu."

Steve Rogers, Castiel'in akademi yıllarından beri en yakın arkadaşıydı. İkisi de aynı dönemlerde okumuş, aynı vakitte mezun olmuş ve aynı yıllarda meslek sahibi olmuştu. Castiel işinden ayrılsa da Steve işine aşkla ve bağlılıkla devam etti.

Yerlerine oturduklarında yüzlerindeki gülümseme hala yerini tutuyordu.

"En son geçen hafta konuşmuştuk telefonla. Ama yüz yüze görüşmeyeli epey oluyor. Şu işin yüzünden bir türlü zaman bulamıyorsun, görüşemiyoruz."

Dostunun yakındığını gören Steve'in yüzündeki gülümseme biraz daha büyüdü. "Biliyorum, biliyorum. Özür dilerim bunun için. Ama iş bu, benlik bir şey olmadığını biliyorsun."

Onlar konuşurken garson yanlarına gelip siparişlerini alıp içeri gitti, birkaç dakika sonra da içinde tatlıları ve kahveleri taşıdığı tepsiyle geri geldi.

Kahvesine şeker atan Steve'i görünce Castiel gülemeden edemedi. "Hala şekersiz içemiyor musun şu kahveyi?"

Kahvesine ikinci şekerini koyup karıştıran Steve yüzünü ekşitti. "Alışamıyorum bir türlü."

Önündeki simsiyah kahveden koca bir yudum alan Castiel'i fark ettiğinde yüzündeki ifade daha da ekşidi. "Sense hala o zift gibi şeyi içiyorsun. Nasıl zevk alabiliyorsun şu şeyden, cidden şaşırıyorum."

Gülümsedi Castiel.

Buluşmalarına vesile olan şeyi hatırlayınca kahveyi elinden bıraktı, Steve'in masanın üzerinde duran eline uzandı. "Teşekkür ederim, gerçekten. Böyle bir işi asla bulamam sanıyordum ama sayende buldum - tabii görüşme kısmı biraz sıkıntılı geçtiğinden işi kaybettiğimi düşünmüştüm fakat benim dahi şaşıracağım bir şey oldu ve işi kaptım. Böyle bir fırsatı bana gösterdiğin için teşekkürler, dostum."

Steve diğer eliyle, kendi elinin üzerinde olan Castiel'in ellerini tuttu. "Elbette sana yardım edecektim. Arkadaşımı işsiz bir şekilde ortada bırakamazdım ya. Kabul edildiğine de gerçekten çok sevindim. Umarım şirketteki günlerin çok iyi geçer Cas."

Bu iki dost, görüşmedikleri süreç boyunca hayatlarında olup biten her şeyi birbirlerine anlattılar, tatlılarını yediler, kahvelerini içtiler, kahkahaları havada uçuştu. Birbirlerine olan özlemlerini giderene kadar konuştular, konuştular... Saatin geç olduğunu fark ettiklerinde ikisi de arayı çok açmamaya söz verip kendi yönlerine doğru yol aldılar. Arkadaşıyla geçirdiği bu değerli vakitlerin mutluluğuyla eve geri döndü Cas.

Eve geldiğinde Jack'i salondaki koltukta uyurken buldu. Hala gözünde duran okuma gözlüğünü ve kucağında duran sayfası açık kitabı alıp masaya koydu, Jack'in üzerine bir örtü örttü. Kendisi de üzerine pijamalarını geçirdikten sonra televizyonun karşısına geçip rastgele bir film kanalı açtı. Aksiyon filmi çıkmıştı şansına. Filmi izlerken filme fazla kapılıp telefonuna gelen mesajı fark etmemişti. Film bittikten sonra televizyonu kapattı, etrafı toparladı. Dişlerini fırçalayıp da yatağına geçince telefonunu eline aldı. Gelen mesajı daha yeni fark ediyordu. Ekranı kaydırıp mesajlara girdi.

"Sayın Bay Novak, yardımcı asistan olarak odanız 3. katta sağ kanatta bulunmaktadır. Pazartesi günü saat 09.00'da işe başlayabilirsiniz.

Yönetici Asistan

Lev Sergenyev"

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top