21
selam
nasılsınızzz?
ben iyi gibiyim biraz. o yüzden beklemeden bölüm yazmak istedim. bir yandan da we lost the summer dinliyorum. keyifler yerinde🤓
zaten önceki bölümden sonra ayakta kalbildiysek bizi kimse YIKAMAZ dostlarım🤲🏻
AMAAAAAAA oy ve yorumlar bayağı azaldı. hazır yazma hevesim gelmişken beni yalnız bırakmayın lütfennnn
yorumlarda buluşalım😉❤️
.
bu bölümü görüntülü konuşma şeklinde yazacağım.
.
lisa bu fontla
chae bu fontla
ben de bu fontla konuşacağım
.
ya şu bilgisayar işlerini bir türlü beceremiyorum ki...
lisa hala miniğiyle görüntülü konuşabilmek için bilgisayarını masasının üzerinde konumlandırmaya çalışıyordu lakin çoktan açılan kamerası nedeniyle onu izleyen chaeyoung'un silikçe sırıtışından da bi haberdi.
sana da merhaba, lisa.
oh, çoktan çağrımı cevapladın mı? biraz geç kalırsın diye düşünmüştüm.
şimdiye kadar hangi çağrına geç kaldım?
lisa gülümsemişti ama buruk bir gülümsemeydi bu.
şu an sizin evdeki durumları bilemediğim için...
merak etme, ben iyiyim. bugün çok daha iyiyim hatta.
bugünü özel kılan şey nedir?
chaeyoung dizüstü bilgisayarını kolları arasına almış ve çalışma masasının sandalyesi sırtını ağrıttığından bilgisayarıyla birlikte yatağına uzanmıştı. o sırada son model bilgisayarının ekranından onu izleyen lisa ise hiç sesini çıkarmadan sorusuna gelecek cevabı bekliyordu.
bilmem, sanki zamana bıraksam bütün sorunlar çözülecek gibi hissediyorum ve her geçen gün daha iyi hissediyorum.
anladım, birbirimize hiç benzemiyoruz.
chaeyoung başını koluna yaslamış ve kaşlarını çatmıştı.
neden öyle söyledin?
çünkü ben her geçen gün daha kötü hissediyorum.
belki de beni özlediğin için kötü hissediyorsundur.
küçük olanın pis bir sırıtmayla söylediği şeye lisa da aynı sırıtmayla karşılık vermişti. kaşları havalanmış, dili iç yanağında dolanmaya başlamıştı.
seni özlemiyorum.
ciddi değildi.
hiç yalan söyleyemiyorsun.
sürekli eski zamanları hatırlayıp duruyorum.
lisa'nın aniden açtığı konuyla chaeyoung afallamış olacak ki dişlerini alt dudağına geçirmişti. eskilerden konuşmak artık onu fazlaca geriyordu.
o zamanları düşündükçe daha iyi anlıyorum.
neyi?
neden benden vazgeçemediğini...
chaeyoung gülümsemişti. lisa ise kendisine kahve yapabilmek adına kalkmış, mutfak masasında duran bilgisayarını almış ve tezgaha koymuştu.
neden vazgeçememişim senden peki? lütfen bu sırrını benimle de paylaş.
chaeyoung lisa'yı pek ciddiye alıyor gibi değildi ama lisa söylediklerinde oldukça ciddiydi.
çünkü ben hep açık bir kapı bırakmışım sana. net olamamışım bir türlü. belki...
belki ne?
belki en başından seninle hiç konuşamasaydım işler bu raddeye gelmezdi.
pişman mısın?
lisa küçüğünün düşen yüzünü fark ettiğinde hemen anlamıştı chae'nin onu yanlış anladığını. bu nedenle kendini açıklamak için hızlı hızlı konuşmaya başlamıştı.
hayır, tabii ki öyle değil. sadece sanki böyle yaparak sana umut verdiğimi düşünüyorum. sonuçta ben bunu yapmasaydım bunlar asla yaşanmayacak ve annenle bu sorunları yaşamayacaktın.
lisa yaptığı kahvesini koyduğu kupasını dudaklarına dayarken gözlerini bilgisayarının ekranından, miniğinin gözlerinden ayırmıyordu.
sürekli kendimi suçluyorum.
chaeyoung bollaşmış tokasından kurtulan saçlarını iki eliyle kavramış, sıkı bir at kuyruğu yapmaya çalışırken lisa'ya vereceği cevabı düşünüyordu. aslında düşünmesine de pek gerek yoktu çünkü vereceği cevap zaten belliydi.
lisa, sana açılan bütün kapılar tahta parçalarıyla çivilenmiş bile olsa ben sana ulaşmanın bir yolunu bulurdum.
küçük olanın verdiği cevap lisa'yı şaşırtmamıştı. chaeyoung'un böyle süslü sözlerine zaten alışkındı.
öyle mi, sahiden?
evet, bu yüzden kendini suçlayıp durma artık.
deniyorum ama içinden çıkamıyorum bir türlü. ben değilsem ve sen de değilsen, kim bu suçlu?
ben de çok aradım lakin bulamadım çünkü suçlu yok bizim hikayemizde...
...sadece kurbanlar var.
lisa chae'nin cümlesini tamaladığında küçük olan kısaca başını sallamıştı. seviyordu. onunla konuşmayı, onu dinlemeyi, ona anlatmayı ve hatta onu özlemeyi...
çok seviyordu hem de.
annen nasıl?
uyuyor, sanırım çok içti yine. nasıl hissettiğini bilmiyorum. çok az konuşuyoruz.
fazla içmesine izin verme.
artık beni dinlemiyor.
üç gündür hiç oturup konuşmadınız mı?
o çok konuşmak istedi ama ben yapamadım. ne zaman konuşmak için bir adım atsam babamdan bahsedip ağlamaya başlıyor. bu konuyu benimle ayık kafayla konuşmasını tercih ederim.
baban mı?
evet, ne zaman seni gerçekten sevdiğimi söylesem kendisinin de zamanında babamı çok sevdiğini ama onu aldattığını söyleyip ağlamaya başlıyor. üstelik normalden daha fazla içmeye başladı. onun için endişeleniyorum.
aslında...duruma çok farklı bir açıdan bakarsak; bu iyi bir şey. sanırım seninle empati kurmaya çalışıyor ama kendisini senin yerine koymak yerine kendi hayatını senin yerine koyuyor.
bu cümlenden bir şey anlamam gerekiyor muydu? anlamadım çünkü.
yani, incinmenden korkuyor. babanın anneni üzdüğü gibi seni üzmemden, aynı şeyleri yaşamandan korkuyor. eğer seni gerçekten sevdiğimi anlarsa her şeyi düzeltebiliriz.
beni gerçekten seviyor musun ki?
lisa'nın gözlerinin parıltısı chaeyoung'un söylediği şeyle sönmüştü.
bu ne demek şimdi?
soruyorum işte. belki gerçekten de babam gibi beni üzeceksin. sana pek güvenemiyorum, manoban.
seni üzmeyeceğimi biliyorsun.
o halde soruma cevap ver.
dün gece...
chaeyoung lisa'nın sorduğu sorudan kaçtığının farkındaydı ama yine de üstüne gitmedi.
bunca zamandır anladığı tek şey; lisa'nın sevgisini sözlerle ifade edememesiydi.
ne oldu dün gece?
seni rüyamda gördüm.
lisa tezgahtaki bilgisayarını ve kahvesini alarak tekrar mutfak masasına yerleştirmiş ve hemen karşısındaki sandalyeye oturmuştu. üstündeki büstiyer chaeyoung'a eziyet etmek istercesine ultra dar duruyor ve açık bıraktığı saçları hafif dağılmışken lisa'nın güzelliği küçük olanın dikkatini fazlaca dağıtıyordu.
mutsuzdun. daha doğrusu, mutsuzduk. sanırım senin için endişelendiğimden rüyamda bile üzgün olduğunu düşündüm.
nasıl görünüyordum?
sence şu an önemli olan kısım bu mu?
ikisi de gülmüştü ama chae'nin gülüşü lisa'nınkine nazaran daha sessizdi çünkü annesinin her an uyanabileceği gerçeği kendisini biraz korkutuyordu.
benim için önemli. senin yanında her zaman güzel görünmek istiyorum.
her zaman güzel görünüyorsun.
lisa'nın söylediği şey chaeyoung'un yanaklarına tatlı kırmızılıklar bırakmıştı.
gerçekten, seninle tanışmadan önce güzel olduğumu düşünürdüm. lakin sen çok başkasın.
başka derken?
lisa kupasından büyük bir yudum almış, uzun tırnaklarıyla çıplak kolunu kaşıdıktan sonra tek elini yüzüne, dirseğini de masaya dayayarak kameraya daha çok yaklaşmıştı.
bak; mesela şu an. hiç uğraş vermeden bile bir tanrıça gibi görünüyorsun. bazen seni kıskanıyorum.
beni utandırıyorsun.
seni utandırmayı seviyorum.
sahi, rüyamda nasıl göründüğünü sormuştun ya. onun pek bir önemi yok çünkü şu an rüyalarımdakinden daha güzel görünüyorsun.
büyük olan kendisine edilen iltifatlar karşısında sessiz kalamayacağını bildiğinden en içinden geldiği gibi karşılık vermişti. zira chaeyoung yakası açık pijamasıyla, kızarmış burnu ve yukarıdan sıkıca bağlanmış saçlarıyla oldukça tatlı görünüyordu. haliyle bu durum küçüğünü yeniden ve yeniden utandırmıştı.
flört etmeyi yavaş yavaş öğreniyorsun.
bunu duyduğuma ne kadar sevindim anlatamam.
hafif alayla söylediği şeyler ikisini de güldürmüştü lakin chaeyoung çoktan esnemeye başlamıştı.
uykun mu var?
hayır
chaeyoung, eğer yorgunsan-
hayır değilim. sadece seninle konuşmak istiyorum.
başka zaman da konuşabiliriz. bir yere kaçmıyorum sonuçta.
kaçacaksın diye korkuyorum. sanırım seni kaybetme fobim var.
kaçmayacağım.
ne istiyorum biliyor musun?
ne istiyorsun?
birazdan aramayı sonlandıracağız ve ben uyuyacağım ama aramayı sonlandırmadan önce bana öyle bir şey söylemeni istiyorum ki...
hmm
...sabaha kadar uyuyamayayım, heyecandan.
neden böyle bir şey istiyorsun ki, uyuman daha iyi bence. uykunu iyi almalısın. gelişme çağındasın sonuçta.
lisa'nın chaeyoung'u sinir etmek için söylediği şeyler gerçekten başarılı olmuş ve küçük olanı son derece rahatsız etmişti.
ilişkimizin biraz heyecana ihtiyacı olduğunu düşünmüştüm ama senin bir odun olduğunu unutmuşum, manoban.
ben senin iyiliğin için konuşuyorum.
her neyse, söyleyeceğin bir şey yoksa kapatıp uyumam gerekiyor.
hayır hayır, bekle. söylemek istediğim bir şey var.
söyle o halde.
yarından itibaren şu hayattaki tek amacım; annene seni ne kadar sevdiğimi ve seni üzmeyeceğimi kanıtlamak olacak. bunu bil olur mu?
pekâlâ, sana kolay gelsin o halde.
pek kolay olacağını sanmıyorum ama güzel dileklerin için yine de teşekkür ederim.
bir saniye...dolaylı yoldan beni sevdiğini mi söyledin sen az önce?
şu an kapatmam lazım, chae. sana iyi geceler. tabii uyuyabilirsen.
*çağrı sonlandırıldı*
-
nasılllldı bölüm????
değişik bir şey denedim umarım beğenmişsinizdir. elimden geldiğince uzun yazdım.
ve bu fice ani bir final yapma konusunda çok düşündüm. diğer ficlerimi okuduysanız bilirsiniz ani finalleri sevdiğimi ama hiç gelmiyo içimden o yüzden uzatabildiğim kadar uzatıcam. gittiği yere kadar birlikteyiz artık. BEN SMUT YAZMADAN BİTEMEZ BU FİC😭😭😭😭
neyse sizi çok seviyorum işte biliyorsunuz zaten bunu her zaman söylüyorum😭❤️
kendinize iyi bakın bebeklerim
diğer bölümde görüşelim🙏🏻❤️
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top