1. İsimsiz Disk
Tanrım lütfen kurgunun orta yerinde beni tamamlayamama korkusuyla sınama, amin -.-
<3
Bir başka basketbol maçı, Louis için bir başka şölen. Bilirsiniz, Harry Styles ne zaman o 25 numara formasını ve inatla her seferinde kestiği spor şortlarını giyse Louis için şölen oluyordu, bu durum büyük ihtimalle şu sinir bozucu, takımdaki her oyuncuyu sahiplenip etrafta sanki onlarla sevgiliermiş gibi davranan kız grubu içinde geçerli. Hatta bir keresinde, Louis yanlarından geçerken gruptaki iki kızın da Harry'den hoşlanması sebebiyle kızlardan birisini aralarından attıklarını bile duymuştu.
Bu kızlar Louis'yi de sık sık rahatsız ediyordu. Emin olun, fotoğraf çekmeyi bir sanat yaparcasına seven gay bir erkek için en kötü kabus bu zorba kızların aptal instagram fotoğraflarını çekmek olabilirdi.
Şimdiye kadar bir şekilde atlatmış olsa da peşini bırakmayacak gibilerdi. Bir seferinde köşeye sıkışmışken koridordan geçen Harry durumu fark edip kendisiyle bir çekimleri olduğunu söyleyerek Louis'yi yanlarından kaçırmıştı. Büyük ihtimalle takımın fotoğrafçılığını yaptığından tanıyordu, Louis yardımı için teşekkür edip, kızarmaya başlamadan önce yanından ayrılmak için acele ederken Harry fotoğraf çekimi yapmak istediğini söylemişti.
"Aslında profesyonel çekilmiş birkaç fotoğrafa hayır demem bilirsin, fazladan birkaç instagram beğenisi pek de fena olmaz" Ah şerefsiz, eğer istesen Louis sana özel camboy bile olurdu.
Her ne kadar o fotoğrafları kendisine vermiş olsa da her birinden üç-beş-yedi-on tane kopyasını sakladığını söylemeye gerek yoktu galiba. Resmen gece parka çıkıp ay ışığının altında ve sokak lambalarının aydınlattığı yollarda küçük çaplı bir çekim gerçekleştirmişlerdi.
Üstüne üstlük bir de teşekkür edip ödeme yapmayı teklif ettiğinde Louis nasıl kaçacağını bilememişti. Pratik yapmasını sağladığıyla ilgili bir şeyler zırvalayıp kendini parktan eve zor atmıştı.
Bir anda Louis silkelenerek kendine geldi, yine Harry ile ilgili hayallere dalıp neredeyse maçı kaçırıyordu. Evet geçmişte bu konuyla ilgili bir takım sıkıntılar yaşamış olabilirdi, bu sizi hiç alakadar etmez.
Bu maçla birlikte okullar arası turnuva sezonu başlamıştı. Louis okul gazetesi için birkaç güzel kare yakalamıştı bile. Aslında daha çok dergi gibi ama bilirsiniz ağız alışkanlığı.
Derginin editörlüğünü yapan Alex adında bir öğrenciydi. Louis'yi hiç sevmez, fazla sinir bozucu olduğunu düşünüyor, neymiş Louis etrafta uçarcasına peri kızı gibi dolanıp şakalar falan yapıyormuş.. Onun yaşam enerjisi bitmişse Louis ne yapabilirdi ki?
Ama Alex'in yapabileceği bir şey yoktu çünkü dergi için fotoğrafları Louis'nin çekmesini isteyen okul müdürü olmuştu. Ona karşı gelecek hali yoktu ya.
Louis'nin de işine geliyordu tabi. Her basketbol maçı Louis için yeni Harry fotoğrafları demekti, daha şanslı bir platonik aşık olamazdı.
Maç bittiğinde takımları kazandı. Louis her ne kadar galibiyet sevincini çekse de kamerayı Harry'nin mutlulukla bulduğu herkese sarılmasına odaklamaktan kendini alıkoyamıyordu. Şu konfetiyi kim ayarladıysa ellerine sağlık, ayrıca Harry'i yaratan tanrının da. O kadar yakışıklı ve çekiciydi ki Louis, Vogue kapağı çekimi mi yapıyordu yoksa lise maçı mı çekiyordu bilemiyordu.
Son bir tane de takımdakiler hep birlikte kupayı tutarken çektiğinde bitmişti. Oyuncular soyunma odasına giderken izleyiciler de çıkışlara yöneldi. Louis de peşlerinden kapıya gitti. Okul fotoğrafçısı olmak soyunma odalarına giriş izni sağlamıyordu maalesef. Ah oraya maç sonrası girebilseydi kamerasıyla.. Kendi açısından demiyordu canım, o fotoğrafları sadece kızlara satsa bile parayı kırardı herhalde.
Şimdi yapması gereken bu fotoğrafları harici diske aktararak Alex'e teslim etmekti. Bu maç elindeki fotoğrafların çoğunluğu Harry olmuştu ama mazur görün, uzun süredir maç yapılmayınca kendisine engel olmak biraz zor oluyordu.
Sonunda okuldaki bilgisayar odasına gidip boş dersinde teslim edilecek fotoğrafları düzenleyen Louis; onları bir diske, diğerlerini başka bir taneye aktardıktan sonra dolabına ilerledi. Merak etmeyin, hiçbir zaman karışmıyorlardı. Her ne kadar ikisi de siyah olsalar da üstünde isminin yazdığını Alex'e veriyordu. Diğer diski kaybederse üstünde bağıra bağıra LOUIS yazan bir diskte neden Harry Styles'ın resimleri dolu diye sormazlar mıydı? En azından böyle daha güvenli, isimsiz bir disk.
Bu periyot Harry ile aynı sınıftaydılar, üst sınıflarla ortak girdikleri nadir derslerden. Galibiyet sonrası okulu kırmadılarsa tabi.
Sınıfa ilerleyip ortalardan bir sıraya geçtiğinde Louis, bazı oyuncuların sınıfta olduğunu gördü, güzel, daha ilk maç oluşundan sanırım kalmayı tercih etmişlerdi.
Daha bir çok galibiyet gelirdi büyük ihtimalle, takımları baya iyiydi, çoğunluğu kolejlere spor bursu ile girmek istediğinden eğitimlerine önem veriyordu.
Harry de yıldızı parlayan oyunculardan birisi olarak herkesin gözünde kariyeri kesin olanlardandı. Louis onu televizyonda herkesin izleyip çıldıracağı günleri hayal edebiliyor, ve bunun için sabırsızlanıyordu.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top