Her Şeye Rağmen◑

◑BÖLÜMÜ OYLARSANIZ VE YORUMLARSANIZ SEVİNİRİM!

NEDEN OY VERMEKTE ZORLANIYORSUNUZ?

EĞER GÜNCELLEME BİLDİRİMİ GELMİYORSA KÜTÜPHANEDEN ÇIKARIP, BİR DAHA EKLEYİN VEYA BENİ TAKİP EDİN.

Bölüm Şarkısı: Winona Oak - He Don't Love Me

Yeni kapak için düşünceleriniz nedir?

Yayınlanma Tarihi: 25.06.2019

Aşağıda Dranil, Naely, Latika var.

İyi Okumalar!

Larastka Krallığı/Azinkayt Bölgesi - Esla - Yakut Sarayı

Loya

Şu an herkesin benden beklentisi her şeyden memnun olmamdı. Sonuçta isteklerim olmuştu. Larastka Prensi ile nişanlanmıştım ve büyük toprakları yönetecektim. Geleceğin hükümdarlarından birisiydim. Tek bir fısıltımla dağlar yerinden değişebilirdi. Harika gibi gözüküyordu uzaktan her şey. Bu harika hikayenin içinde yer almaktan mutlu olmalıydım ama içimde tarif edemediğim bir huzursuzluk vardı.

Nişandan sonra hiçbir sorun yoktu. Prasad meselesi vardı ve dayımın elinden gelen tek şey oğlunu aratmak olmuştu. Nizar'a kaçmış olduğundan şüpheleniyordu. Ayashri ile buluşmuş olabilirdi. Kızı Latika'dan abisinin yerini söylemesini istemişti ama Latika inatçı çıkmıştı. Kızına oda hapsi verecek iken Rakhi buna engel olmuştu. Bir anne olarak evlatlarını korumuştu ve Latika'ya dokunursa onu pişman edeceğini demişti. Dayım ise  bir şey yapmamıştı.

Eğer şu an Prasad Ayashri'ye ulaştı ise Ayashri dayımın planlarını biliyordu ve bu onu zafere bir adım daha yaklaştırmıştı. Gerçi bir ordusu yoktu. Ordusu olduğu zaman kendi askerleri ile dayıma meydan okuyacaktı. Böylece Azinkayt'ı almış olacaktı. Peki ben ne olacaktım? Düğün güzdeydi ve Ayashri güzden önce saldırırsa geleceğim riske giriyordu. Dayım devrilirse Jayce'e kral olması için kim yardım edebilirdi ki? Bu durumda istenmeyebilirdim. Benim güzel kraliçe tacım başımdan alınırdı. Korkunçtu. Kaderim Ayashri'nin ellerindeydi. Kardeşim benim mutluluğumu bozabilirdi.

Fark ettim de, benim şu an tarif edemediğim sıkıntının kendisi Ayashri idi. Onun Azinkayt sevdası beni geleceğimi bozabilirdi. Bunun sorumlusu yine bendim. Eğer hayatını kurtarmamış olsaydım şu an işler farklı olabilirdi ama bunu yapmak zorunda olduğumu hissetmiştim. Ayashri'yi kurtarmalı, kaçmasını sağlamalıydım. Bunun şu anki sorunlara sebep olacağını düşünmemiştim. Dileğim Ayashri ile ilgili tek sorunumun bu olmasıydı. İleride daha fazla şeyler isterse ne olacağını bilemiyordum. Ayashri tutkuluydu ve tutku insanın daha büyük arzular istemesine sebep oluyordu. Bu büyük arzular büyük bedeller isterdi ve Ayashri bunları öderken acı çekecekti. Böylesine büyük bir şeye hazır mıydı? 

Ayashri şu an ne yaparsa yapsın, bana ucu dokunacaktı. Kendi kendime bu kötülüğü yaptım diyemezdim. Onu bilerek ve isteyerek kurtardı isem keşke demenin hiç anlamı yoktu. Keşke diyerek hiçbir insan bir yere gelemezdi. Keşke diyerek zamanı geri alamazdık. Pişman olmak bize bir şey kazandırmazdı. Pişmanlık verilen kararın arkasında duramama göstergesiydi üstelik.

Esla sokaklarında askerleri arkamda bırakmış ve gelmek istediğim eve gelmiştim. Kapıyı tıkladığımda annem açmıştı. Bana gülümsemiş ve eve gelmemi söylemişti. Koltuğa oturmuştum. Salon biraz dağınıktı. Yerde sökük elbiseler, yamalar vardı. Anlaşılan ben gelmeden önce bunları dikiyordu. Onu ara ara ziyaret etmeyi sevmeye başlamıştım. Burada kendimi olduğum gibi bırakabiliyordum. İnsanların gözünde şımarık saray hanımı olmaktan çıkıyordum ve sadece Loya oluyordum.

Annem bir bardak soğuk şerbet vermişti ve içmiştim. O ise mindere oturmuş ve elbiseleri elindeki iğneyle dikiyordu. Nişan töreninde uzaktan izlemesi için Yatin ile askerler ayarlamıştık ve dayımın gözüne batmadan uzak uzağa beni izlemişti. O gün için orada bulunmasını kendisi değil, ben istemiştim ve bundan mutlu olmuştu.

Annem "Beni kontrol etmek için geldin, değil mi?" dedi ve kafamı hafifçe salladım.

"Aynı zamanda birazcık kafa dinlemek için buradayım. Nişanlandıktan sonra saray beni yormaya başladı. Düğünü planlamak, gelinliğin nasıl olması gerektiği, Jayce'in taht için vereceği mücadele gibi konular meşgul ediyor." dedim.

"Bu konularla ilgilenmene izin veriyorlar mı? Jayce'in taht mevzusuna Dranil ilgilenir sanıyordum." dedi şaşkınca.

"Dayıma kalsa aynen dediğin gibi olsun ama Jayce benim de ilgili olmamı istiyor. Ona göre kraliçe olacak isem bu konularla ilgilenmeliyim."

"Ce-Jayce Dutarse. Larastka Prensi. O çocukla aran nasıl? Nişanda oldukça samimiydiniz ama sonrası ne oldu merak ediyorum. Ayashri ile olan geçmişi silebildi mi?"

"Nişandan sonra beni daha çok şımartıyor. Hediyeler, jestler, sevgi sözcükleri. Mesela her sabah odama bir beyaz gül gönderiyor, biliyor musun? Çevremdeki hanımlar buna bayılıyor, ne kadar bana düşkün olduğunu söylüyorlar ama benim içimde nedense hep bir şüphe var. Ayashri'yi silip silmediğinden emin değilim ve en büyük korkum asla emin olamamak."

"Ayashri ile bir gün karşı karşıya gelirlerse bunu anlarsın."

Parmağımdaki yüzüğe bakarak "Onlar bir gün karşı karşıya gelecekler, aynı ortamda olacaklar ve ne olabileceğini inan bilmiyorum." dedim.

"Jayce'e güvenmeyi deneyebilirsin."

"Jayce'e güvenmek istiyorum ama yaşadıklarını biliyorum, ne hissettiğini biliyorum. Ayashri'ye duyduğu aşka şahit olmak belki beni bu kadar etkiledi."

"Loya, eğer emin değilsen evlenmeyebilirsin. Bu karar hayatını etkileyecek bir karar biliyorsun." dedi ve derin bir nefes aldım.

"Eğer bu yüzüğü taktı isem geri dönüş yok demektir. Hem ben Jayce'i seviyorum, güven sorunlarım olsa bile."

"Üstelik geleceğinin garantisi. Onunla evlendiğin zaman Larastka Prensesi olacaksın ve Dranil'in yıkımından korunmuş olacaksın."

"Dayımın yıkımı mı?"

"Sokaktaki insanlar bunu konuşuyor, Loya. Dranil yakında devrilecek ve Ayashri başa geçecek diyorlar. Haklılar çünkü insanların Ayashri'ye desteği çok fazla. Dranil istediği kadar ordular kursun ama yenilmeye mahkum birisi o. Bu durumda kendini koruman gerekiyor ve Jayce bunun için çok iyi olacak."

"Jayce ile evlenme nedenim Azinkayt'ın ona destek vermesi. Eğer Azinkayt desteğini çekerse Larastka kesinlikle beni istemez ve bu benim felaketim olur. Jayce ile evlenmek istiyorum. Bu evliliğin aşk ve güçle dolu olmasını istiyorum ama korkuyorum." dedim ve elindeki elbiseyi bıraktı. Daha sonra yanıma oturmuştu ve elini yanağıma gülümseyerek koymuştu.

"Korkma, Loya. Sen kendi kaderini yönetebilecek birisi iken korkmanın anlamı var mı? Cesur ol, tıpkı baban gibi cesur ol. Komutan Abshek, Esla'nın en cesur adamıydı ve cesaretiyle her şeyi yapmış iken korkaklığın gereği var mı?"

"Komutan Abshek, Esla'nın en hain adamı."

"İnsanlar onu hep cesareti ve kahramanlığı ile anıyorlar. Bunu görmüyor musun? Dranil bunu engelleyemedi ama gerçek bu. Abshek asla bir hain olmadı."

"Olsun veya olmasın, herkes onu hain olarak biliyor. Ben hainin kızı olarak anılmak istemiyorum. Üstelik ben o ölü adamı baba olarak göremiyorum. En başından beri benim için haindi ve hep öyle kalacak. Hem yaşasaydı bana sahip çıkacak mıydı?" dedim öfkeyle ve annem elin yüzümden çekmişti.

"Sence şu an neden yaşıyorsun? Abshek senin yaşaman için Dranil'i göndermedi mi? Baban hakkında kötü düşünmemelisin."

"Babam Abshek. Ayashri böyle seslenebilir ama benim buna hakkım yok."

"Loya..." dedi ve susması için elimi hafifçe kaldırdım.

"Bana lütfen daha fazla şey deme. Lütfen. Bu gerçekleri zar zor kabullendim ama gerçeklerin hepsiyle barışık olamam. Ayrıca artık gitmem lazım, çok kaldım. Saraydakiler kuşkulanmamalı. Duyarlarsa çok kızarlar." dedim ve ayağa kalktım.

"Akşam yemeğini beraber yeseydik keşke." dedi ve burukça gülümsedim.

"Bunu ben de isterdim, biliyorsun ama bu mümkün değil. Yine de bir kahvaltı olabilir ne dersin? Sabah saraydan erken çıkmanın yolunu bulurum ve kahvaltı ederiz!" dedim ve gözleri ışıl ışıl olmuştu. Ayağa kalkıp bana sarıldığında ona sarılmış ve gözlerimi kapatmıştım. Gerçekten hiçbir sevgi anne sevgisinin yerini tutmuyordu. Kutsal bir sevgiydi ve ben bu sevgiye sonunda ulaşmıştım.

Evden ayrıldıktan sonra hızla üstümdekileri değişmiş ve yemek için bahçeye gelmiştim. Yine geç kalan ben olmuştum. Masumca gülümseyerek yerime geçmiştim ama dayımın sorgulayan donuk bakışları ile karşılaşmıştım. Prasad'ın kaçmasından sonra iyice kuşkuları içinde boğulup giden bir adama dönüşmüştü. Her şeyden ve herkesten şüpheleniyor. Şüphelendikçe öfkelenip, hırsını başkasından çıkarıyordu. Zor zamanlar geçiriyordu ve annemin dediği gibi sokaklarda artık açık açık istenmediğini haykıran insanlar vardı. Zalimliği artıyor ve askerlerle ona karşı gelenleri bastırıyordu. Eğer Ayashri geri gelirse bu insanlar bastırılamaz hale gelecekti ve bunun farkındaydı.

Önümdeki tatlıyı yerken sohbetlere katılmamak tercihim olmuştu. Yorgundum ve konuşacak halim yoktu. Latika her zamanki gibi gevezelikler yapıyordu. Konuşacak konular buluyor ve abisinin yokluğunu hissettirmemeye çalışıyordu. Başarılıydı elbette.

Dayım "Evet, Loya yemek bitiyor ama sen neden geç kaldığını açıklamadın?" dedi ve dayımın soğuk gözlerini üstümde buldum.

"Esla sokaklarında oyalandım. Kimsesiz çocukları doyurmak istedim ve bir lokanta ile anlaştım. Çocuklarla ilgilenirken zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmamışım." dedim ve gülümsedim.

"Buna inanmam mı lazım?  Acaba o Ayashri denilen hain için bir yardım düzenliyor olabilir misin? Yapmayacağın şey değil." dedi kendisini sıkarak ve elimdeki çatalı masaya bıraktım.

"Ben aileme sadığım. Beni sen yetiştirdin ve sadakat kavramını çok iyi öğrettin." dedim soğukça ve güldü.

"Sadakat kavramını aileme çok iyi öğretseydim şu an oğlum benim sırlarımı düşmanlarıma satmazdı. Söyle Loya, Ayashri için mi çalışıyorsun?"

Jayce "Yönetici, Loya'yı biliyorsunuz. Ona olan güveninizi kaybetmeniz anlamsız." dedi ve dayım masaya vurdu.

"Bu zamanda kimseye güvenmemeyi öğrendim, Prens. Çevremdekiler yüzüme gülüyor ama arkamdan iş çeviriyorlar. Korkaklar, hainlerle çevrem sarılmış iken kime güvenmeliyim?" dedi sertçe.

"Ben sana sırtımı dönmedim. Her şeye rağmen, herkese rağmen bunu yapmam. Beni başkalarıyla mı karıştırıyorsun?" dedim.

Jayce "Loya'yı boşuna suçlamayın, lütfen."

Dayım "Peki o zaman. Size duyduğum haberleri söyleyeyim mi? Ayashri denilen o fahişe yanına aldığı piçle paralı askerleri ziyaret etmiş. Ordu satın alacakmış, inanabiliyor musunuz? Tabii sevgili dostum veya dost görünen çakalla anlaşmak istemiş." dedi öfkeyle.

Rakhi "Ordusu olsa bile yönetemez ki! Başaramaz!" dedi umursamazca ama dayımın bakışları donuktu.

Jayce "Ayashri bir orduyu yönetemez. Ordu yönetmek, asileri yönetmeye benzemez."

"Dayımın Ayashri'den korktuğunu gördüm ya, pes!" dedim ve dayım bana baktı.

Dayım "Ondan korktuğumu mu sanıyorsun? Hiç düşünmüyorsun, değil mi? Ben kaybedersem ne olacağını, başınıza neler geleceğini? Ben ailem için çabalıyorum. Ben düşersem hepiniz düşersiniz." dedi ve gülümsedim. Önümdeki tabağa bakıyordum. Haklı olduğunu bile bile ne diyebilirdim ki?

Latika "Sen kaybedersen biz de kaybedeceğiz diye bir kural mı var? Farkında isen bu dediğini bozmak isteyen birisi sana savaş açtı. Yani sen kaybettiğin için biz kaybetmiş olmayacağız." dedim ve dayım güldü.

"Saflığınıza bayılıyorum! Ayashri aşığı ile bu topraklara geri dönecek ve ne getirecek sizce? Kan!" dedi dişlerini sıkarak.

"Aşığı mı?" dedim şaşkınca.

"Evet, aşığı. Piç ile çoktan beraber olmuş, ayrılmazlarmış. Anlaşılan Ayashri onu eş olarak seçti ve isabetli bir seçim. Böylece Venaim hanesiyle yakın olacak. Gerçi bir evlilik haberi gelmedi ama gelirse şaşırmam!" dedi ve Jayce'e baktım. Jayce  parmağındaki yüzüğe baktıktan sonra bana bakmıştı.

Jayce "Herkes kendi yolunda yürüyor ve herkes kendisine layık olan insanla beraber. Bu haber beni de şaşırtmadı zaten burada da oldukça yakınlardı." dedi ve şarabını içti.

"Herkes kendisine layık olanı buldu. Bu cümleyi sevdim." dedim sessizce.

Yemekten ilk ayrılan ben olmuştum. Odama çekilmiş ve geceliğimi giymiştim. Saçlarımı tararken dayımın hiç iyi olmaması beni üzmüştü. Gittikçe paranoyaları içinde kayboluyordu ve çevresindeki herkese şüpheyle yaklaşmak onu yıpratmaya başlamıştı. Ayashri ise gerçekten tehdit olarak kendisini hissettiriyordu. Talayer ile aşk  yaşamasına sevinmiştim. Kırılan kalbine Talayer iyi gelecekti anlaşılan Jayce'in hatırası silinmiş olacaktı. Acaba Talayer benim gibi düşünüyor muydu? Aralarında Jayce'in hatırası var mıydı?

Ayashri gitmişti ama hayaleti kahretsin ki buradaydı. Beni rahatsız ediyordu. Hem Jayce ile aramda dolaşıyordu hem de hayallerimin arasında engeldi. Ben ne yapacaktım? Amaçlarıma ulaşmak istiyordum, hayallerime ulaşmak istiyordum.

Kapım tıklanmış ve yavaşça açılmıştı. Gelen Jayce idi. Yanımdaki koltuğa oturmuş ve elimi nazikçe öpmüştü. Ben ise ona gülümsemiştim.

Jayce "Tatlı leydime iyi geceler dilemeye geldim." dedi yumuşak bir sesle ve gülümsedim.

"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. Sesindeki samimiyet az önceki düşüncelerimi kırmaya yetmişti.

"Bugün gerçekten neredeydin, Loya? Gizli gizli nereye gidiyorsun?" dedi ve başımı hafifçe yana eğmiş, parmağımı açık olan saçıma doladım. Gerçeği demek ile dememek arasında kalmıştım. Bir yanım Jayce'den bir şey saklamanın anlamsız olduğunu diyor iken diğer yanım bu güven duymadığım adama bir şey açıklamanın önemsiz olduğunu diyordu.Fakat o gerçeği bilendi. Beni ben olduğum için kabullenmişti. Beni koruyacağını her daim demiş iken saklamak anlamsızdı.

Gözlerine bakarak "Annemle vakit geçiriyorum, Jayce. Yıllardır annesiz büyüyen küçük bir kızın anne sevgisine olan hasretini dindiriyorum." dedim. Mavi gözler bana yumuşamış olarak bakmıştı. Şefkatini görebiliyordum.

Yanağımı okşarken "Buna çok sevindim. Annenle vakit geçirmen harika bir olay." dedi.

"Kendimi onun yanında iken Loya olarak hissediyorum. Gerçek Loya'yım onun yanonda iken ve onu sevdiğimi fark ettim. İlk başta yük gibi geliyordu. Ona karşı sorumluyum ve bakmalıyım. Sonuçta o kadın beni doğurdu, anlıyor musun ve bir süre bana annelik yaptı. Daha sonra onunla vakit geçirmek hoşuma gitmeye başladı ve onu sevdiğimi fark ettim."

"Dayın bunu duyarsa sana çok kızar değil mi?"

"Kesinlikle! Bu yüzden ondan saklıyorum. Bir gün öğrenirse ne yapacağını düşünmek dahi istemiyorum." dedi ve derin bir nefes aldım.

"İstersen anneni Larastka'ya gönderebiliriz. Orada uygun şartlar altında kalır." dedi ve kafamı iki yana salladım.

"Onu burada istiyorum. Görmediğim zaman daha da huzursuz olurum. Bırak, yanımda kalsın. Düğünden önce Larastka'ya giderken bizimle beraber olur."

"Sen nasıl istersen, sevgilim." dedi ve elimi okşadım. İçim kemiren başka bir soruyu sormak istiyordum.

"Peki sen bugün masada samimi miydin? Ayashri ve Talayer'in sevgili olması seni nasıl hissettirdi?" dedim ve Jayce gerilmişti.

"Sence samimi değil miydim? Loya, ben o kızı arkamda bırakmaya karar verdim ve seninle mutlu olmak istiyorum. Herkes kendi yoluna gidecek. Ayashri'nin yolunda Talayer var ise benim yolumda sen varsın. Neden buna ikna olmuyorsun?"

"Çünkü senin ona olan aşkına şahit oldum. O kız dediğin kıza aşkından ölüyordun."

"Ama bitti! Dönmedi, gitti ve beni unuttu. Benim de güçlü olmam lazım. Ayashri karşısında aciz olamam."

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten ve ben seninle mutlu olacağıma inanıyorum. Seni kraliçem olarak düşünmek beni heyecanlandırıyor iken senin bu kuruntular içinde kalman beni üzüyor."

"O zaman düğünümüze gerçekten Ayashri'yi davet edelim."

"Edelim, hiçbir korkum yok. Hiçbir korkum yok. Herkes kendi yoluna gitti. Ben de kendi yolumda yürüyeceğim."

"Bu düşüncelerinde samimi misin?" diye fısıldadım ve gülümsedi. Buruk bir tebessüm vardı.

"Samimiyim elbette. Kimseye canımı acıtma imkanını veremem, kimseye beni ezme hakkı tanıyamam. Ben Larastka Prensi isem bu şekilde davranmam gerekmez mi? Kimse canımı acıtmamalı." dedi ve yanağına dokundum. O ise gözlerini kapatmıştı.

"Senden bunları duymak çok güzel. Sen Larastka Prensi Jayce'sin. Kraliçe Kaisra'nın oğlusun ve kimsenin seni ezmeye, canını acıtmaya hakkı olamaz. Sen bu şekilde büyütüldü isen  bu şekilde devam etmelisin. Ayashri bunu bozamaz." dedim ve gözleri açılmıştı.

"Sen bana güç vereceksin işte. Benim yanımda olarak güç vermiş olacaksın. Birbirimize çok iyi geleceğiz. İnan ki, çok güzel olacak. Harika olacak."

"Evet." dedim ve esnedim.

"Ah, yorgunsun değil mi? Gevezeliklerle seni uyutmadım."

"Sorun değil, sabaha kadar konuşuruz. Sıkılmam, gerçekten." dedim ve alnımdan öpmüştü.

"Uyumalısın, Loya. İyi geceler, sevgilim. Sana söz veriyorum, seni asla üzmeyeceğim." dedi ve gitmişti.

Yatağıma girdiğimde Jayce'in dediklerini düşünüyordum. Sözleri, yüz ifadesi gözümün önünden gitmiyordu. Ayashri'yi arkasında bırakmıştı ama acısı tam anlamıyla soğumuş değildi. Haklıydı. Herkes kendi yoluna gitmişti. Ayashri Azinkayt'ı seçmişti, Jayce ise onsuzluğu seçmek zorunda kalmıştı. Kendisi bunu kabul etmişti. Düşününce her şey şaka gibi geliyordu. Bir asi kız için kendi krallığından vazgeçecekti. Bu delilikti, çılgınlıktı ama olmamıştı. En sonunda krallığını seçmişti ve buna uyum sağlamaya çalışıyordu. Asi kızdan haberler gelse bile soğuk olmaya çalışıyordu.

Beni ise üzmek istemiyordu. Bunda samimiydi. Bunu gözlerinde okuyabiliyor, cümlesine inanıyordu. Sabretmem lazımdı. Zaman aktıkça yaralar kabuk bağlayacaktı. Solan yapraklar dökülecekti ve yeni yeni yeşeren dallara bahar gelecekti. Solan, çürüyen dallar yerine yeşeren, çiçek açan dallarla ilgilenecekti. Bunu biliyordum ve sabretmem gerektiğinin farkındaydım. Jayce iyileşiyordu.

Sabah olduğunda Jayce'in beyaz gülü ile baş ucumdaydı. Ufak bir şiirle baş ucuma bırakılmıştı ve gülümseyerek şiiri okuduktan sonra gülü koklamıştım. Göğsüme bastırırken Jayce'i düşünmek güzeldi. Bu ufak jestlerle beni şımartması hoşuma gidiyordu. Sonuçta hangi kadın aşığından gelen bir gülle güne başlamak istemezdi ki?

Mavi ipek elbisemi giymiştim. Saçlarım açık bırakılmış ve ufak tacım yerleştirilmişti. Ayrıca gül kokumu sürünmüştüm. Kahvaltıdan sonra saraydaki işlerimle ilgilenmiştim. Jayce'in yanındaydım. Onunla beraber bir şeyler düşünmek, planlamak hoşuma gidiyordu. Acaba ileride hükümdar olduğumuzda böyle yan yana mı olacaktık? Her daim fikirlerime önem vermesini istiyordum. Kraliçesinin sözlerine önem veren kral başarıya yürürdü.

Ah, Kaisra buna izin verir miydi? Bu vardı. Kaisra iktidarı seviyordu ve bunu anlamamak aptallık olurdu. Ona boyun eğmeye niyetim yoktu. Ben Loya idim, koyun gibi beni gütmesine izin verir miyim sanıyordu? Kendi iktidarımı, gücümü paylaşmaya hevesim olmadığını ona kanıtlayacaktım. Zamanla iktidarını yok etmeyi düşünüyordum. İlk başlarda onu kullanacak daha sonra sepetleyecektim. Ben Dranil'in yeğeni idim. Onun tarafından özenle yetiştirilmiş iken kimseye boyun eğemezdim.

Öğleden sonra ise kendim için kumaşlar seçmiştim. Bunların nasıl elbiseler olacağını terzilerle konuşmuştum. Ah, buradaki terzilerden ayrılmak zor olacaktı. Larastkalı hanımların nasıl giyindikleri azçok belliydi ve oraya uymam istenecekti. Bunun için Larastkalı terzilerden yardım almam gerekiyordu ama kendi terzilerim çok hünerliydi! Elbiseleri istediğim gibi yapıyorlardı. Dikiyorlar, işliyorlar ve bana sunuyorlardı. Onlar tarafından şımartılmak hoşuma gidiyordu.

Terzilerin yanından ayrıldıktan sonra karşıma Latika'nın hizmetçisi çıkmıştı. Latika beni görmek istiyordu ve tamam demiştim. Geldiğimde ise kuzenim çardağın altında oturmuş, limonata içiyordu. Mavi gözleri uzakta bir yeri izliyordu. Gri elbisesi incilerle süslüydü. Saçları dağınık bir şekilde toplanmıştı. Benim gelmemi görünce gülümsemiş ve oturmam için yanını göstermişti. Daha sonra bana da bir bardak limonata koydurmuştu.

"Neden çağırdın?" dedim ve soğuk limonatayı yudumladım. Sıcak Esla gününde harika gelmişti.

Latika "Bu sarayda konuşabileceğim kimsem kaldı mı?" dedi ve baktığı yere baktım. Baktığı yerde Ayashri'nin kız kardeşi vardı. Tek başına yürüyordu.

"Şu kızla konuşabilirsin." dedim ve güldü.

"Abimin müstakbel eşiyle mi? Harika olur." dedi gülerek ve şaşkınca baktım.

"Ne?" dedim şaşkınca.

"Yanlış duymadın. Abim kaçtı ama bana birçok şey emanet etti. Bunlardan birisi Yamuna. Onu korumam, gözetlemem ve keyfinin yerinde olmasını sağlamam gerekiyor. Çünkü abimin tatlı, küçük sevgilisi. Çok komik değil mi?"

"Kaderin şakası diyesim geliyor." diye mırıldandım.

"Leydi Selange ve babam olamadı, onların çocukları olacak. Abim bu kızı seviyor ve bu kız abimi seviyor. Abimden haber var mı yok mu diye bana bir soruşu var, görmelisin. Zavallı kız, abimin başına kötü bir şey gelmesinden korkuyor."

"Abin sevgilisine rağmen burayı terk etti."

"Çünkü amaçlar aşktan önce gelir. Ayashri'de bunu yapmadı mı, Loya? Amacı için aşkını terk etmedi mi? Gerçi amacı ona bir aşk kazandırmış ama Jayce ile de bir şeyler yaşadı." dedi umursamazca.

"Hayat bir oyun. Birileri geliyor, birileri gidiyor. Birileri seni üzüyor, birileri seni mutlu ediyor. Her şeye rağmen devam ediyor."

"Buna katılıyorum, katılmamak elimde değil." dedi ve kristal kadehini yudumladı.

"Peki sadece Yamuna'ya sahip mi çıkıyorsun? Başka şeylerde yapıyor olmalısın." dedim ve derin nefes almıştı.

"Elbette yapıyorum. Yapmasaydım benim de bu çukurdan çıkmam lazım. Babam kendini gittikçe kaybediyor iken çöküşüne şahit olamazdım."

"Babanız size iyi bir gelecek sunmak istedi." dedim ve bana ters ters baktı.

"Bunda ciddi misin? Babam kendi kanından olmayan birisini veliahtı yapan bir adam ve bana onu savunma." dedi sinirle ve gerildim.

"Ne dediğinin farkında mısın? Ağzından çıkanı kulağın duysun." dedim sertçe.

"Her şeyi biliyorum, Loya. Annenle buluşmak için saraydan ayrılıyorsun, izlettim seni. Sonra araştırdım. O kadın senin annenmiş ve Komutan Abshek'in metresiymiş."

"Yalan!"

"Yalan deme. Öğrendim, araştırdım. İlk önce Zaferin Ruhu'ndakilere soruşturdum, daha sonra askerlerinle konuştum. En sonunda ise annenle konuştum. Ona Loya'nın arkadaşıyım dedim ve kadın safça bana her şeyi anlattı."

"Bu dediklerine kimse inanmaz, biliyor musun?" dedim ve güldü.

"Haklısın inanmazlar, seni böyle deviremem ama ben de başka bir yol denedim. Babama gittim ve o çok güvendiğin, çok sevdiğin Loya annesiyle gizli gizli görüşüyor söyledim." dedi ve gözlerim irileşmişti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedim kısık bir sesle ve eteğimi sıktım.

"Dranil'in kızıyım ben. İnsanların nasıl canını acıtacağını biliyorum." dedi ve yüzüne elimdeki limonatayı döktüm. O ise bana sinirle bakarken ayağa kalktım.

"Sen, sen dayıma layık değilsin. O bile böyle alçakça oyunlar oynamaz."

"Pişman değilim. Şimdi git, o çok sevdiğin taptığın dayına hesap ver. Ayashri'yi kurtardın ama kendini kurtaramazsın." dedi ve hırsla topuğumu yere vurup, yanından ayrılmıştım.

Dayımın yanına geldiğimde ise bana soğukça bakmıştı. Aramızdaki uçurumun büyümesi kaçınılmazdı. Ona göre bu yaptığım nankörlüktü ama bence değildi. Hayır, olamazdı. Dayım beni büyütmüş olsa bile anneme sırtımı dönemezdim.

Dayım "Neden buradasın, Loya?" dedi soğukça.

"Latika her şeyi açıklamış, birde benden duy istiyorum. Zaten küçük sırrımın saklanacak gibi bir hali kalmamış." dedim ve dayım elindeki kağıtları bıraktı. Karşıma dikilmişti.

"Seni ben büyüttüm, yetiştirdim ama Latika'nın dediğini duyunca inanamadım. Bana ihanet etmişsin gibi hissettim."

"Annemle vakit geçirmek, bir ihanet mi?" dedim soğukça.

"Eğer ona sırtını dönmezsen hainlik kimliği sana yapışacak, bunu görmüyor musun? Bu ne demek oluyor, annenle görüşmemek!" diye bağırdı.

"Ben annemi geç buldum ve kaybetmek istemiyorum. Bana inşa ettiğin yalan hayatın içine tek gerçeğimi yerleştirebilirim!" dedim sertçe.

"Jayce seni kabul eder mi?" dedi alaycı bir şekilde.

"O beni olduğum gibi seviyor, olduğum gibi kabul ediyor. O beni seçti, beni! Leydi Loya'yı değil, Loya'yı seçti." dedim bağırarak.

"Delirmişsin! Larastka gerçeği bilse seni asla kraliçe yapmaz. O kadından uzak duracaksın, Loya. Unut annen olduğunu ve benim yeğenim olması sana yetsin. Şımarık bir kız gibi davranma." dedim ve sinirden güldüm.

"Oysa sen beni yetiştirdin, sen büyüttün. Nerede nasıl davranacağımı senden öğrendim. Korkma, Larastka'ya yem olmam ben."

"Saf! Larastka Prensi bile seni ret eder bu aptal kafanla."

"Hayır etmez. Jayce ile mutlu olacağım, onunla hüküm süreceğim."

"Eğer sen o hainlerle görüşmeye devam edersen olmayacak bu! Ayashri'yi kurtarmanı sineye çektim ama annenle görüşmene müsaadem yok." diye bağırdı.

"Senden müsaade isteyen kim? 21 yaşındayım, istediğim her şeyi yaparım. Larastka Prensesi'yim ve istersem seni bile sürerim." dedim ve güldü.

"Ben senin geleceğini görüyorum, aptal!"

"Benim geleceğim de kraliçelik var. Kraliçe olacağımı göreceksin pardon göremezsin belki de. Kız kardeşim gelecek ve senin devrilmeyen tahtını başına yıkacak." dedim ve yüzüme tokat atmıştı.

Gözlerim acıdan değil, dayımın bana tokat atmasından dolmuştu. Ona baktığımda yüzünde derin bir acı, derin bir öfke görüyordum. Saygıyla revarans yapmış ve odadan gözlerim dolu dolu odadan çıkmıştım. Ağlayamazdım. Burada herkesin içinde ağlayamazdım. Dayımdan öğrenmiştim bunu. Acının verdiği yaşları herkesin içinde akıtma, kendini acındırma derdi ve ben şu an buna uyuyordum. Dayımın yetiştirdiği kızdım ben. Onun veliahttıydım.

Jayce'in odasına geldiğimde Jayce halimi görünce ürkmüştü. Yaralı bir kuşu tutar gibi davranmıştı ve yanına oturtmuştu. Yaşlarım yanaklarımdan süzülünce de tokadın sıcaklığını hissettiğim yanağımı okşamıştı. Bakışlarında merak, şefkat, merhamet vardı. 

Jayce "Loya, iyi misin?" dedi ve kafamı iki yana salladım.

"Beni ne olursam olayım kabul edecek misin? Hainin kızı olsam da, hainin kız kardeşi olsam da, hain olsam bile kabul edecek misin?" dedim donukça ve ıslanan yanaklarımı nazikçe öpmüştü. Öpücüğü o tokadın acısını alamamıştı ama bir nebze soğutmuştu.

Yaşlarımı silerken "Seni sen olduğun için kabul ediyorum, bunu bil. Seni sen olduğun için eşim olmanı istiyorum. İstersen hainlerin hanımı ol, yine de seninle olacağım. Sen benim biricik kraliçem olacaksın. Her şeye rağmen herkese rağmen gerçek bu olacak." dedi yumuşak bir sesle.

"Teşekkür ederim, bunu duymak çok iyi geldi." dedi ve ona sarıldım.

Hıçkıra hıçkıra ağlarken yaşadıklarımın ağırlığı altında ezilmenin verdiği acıyla baş ediyordum. Bir yandan da Jayce'in varlığının verdiği gücü kalbimde yeni yeni hissediyordum. Ondan destek alarak yolumdan ilerleyecektim. Ben ne olursam olayım, Jayce beni kabul edecekti. Jayce ne olursa olsun, ben onu kabul edecektim. Ben onun kraliçesi olacaktım. Ben onun sevdiği kadın olacaktım. Bunu herkes görecekti. Herkes şahit olacaktı. Bu güçle yolumuza devam edecektik.

Dranil

Latika

Naely

◑Loya ve annesinin ilişkisini nasıl buluyorsunuz? Sizce Loya annesi ile görüşmesi, onu sevmesi doğru mu?

◑Loya Jayce için fazla mı kuruntu yapıyor yoksa haklı mı? Sizce bu takıntıları aşabilir mi?

◑Latika'nın gerçeği öğrenmesi ve bu şekilde kullanmasını nasıl buluyorsunuz? Ondan bekler miydiniz?

◑Loya-Dranil tartışmasında kim haklı? Dranil bundan sonra ne yapabilir? Araları düzelir mi?

Bir dahaki bölüm Jayce olacaktır. Sevgilerle!

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top