29 ♛ GÜMÜŞ VE BRONZ

Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın.

29. Bölüm

GÜMÜŞ VE BRONZ

Ak Kraliçe, Kızıl Kraliçe'ye sarayında bir daire vermişti.

Aralarındaki anlaşmazlık çözüme ulaşmıyordu. İkisi de Buz Diyarı'nı istiyordu, ikisi de haklı nedenlere sahipti.

Kar Kraliçesi Salirhenia, ölümünün ardından bile onların arasını bozabiliyordu. Yönettiği Buz Halkı hala onu istiyordu.

Gök Ejderha'nın Temsilcisi Reihla, Sedef Saray'dan konuşabildiği herkesle konuşmuştu. Aryandria, Khalrane, Veilhr ve diğerleri de ellerinden geleni yapmışlardı.

Bu anlaşmazlıkta asıl yardımcı olabilecek kişilerin kimler olduğunu hepsi biliyordu. Kara Kraliçe ve Altın Kraliçe, ikisinin uzlaşmasını sağlayabilirlerdi ve ortada yoklardı. Altın Kraliçe, Mysania'yı bir kez görmeye gelmişti, ardından Kalsedon'un sorunlarıyla ilgilenmek üzere şehre dönmüştü. O ve Euros'un bu konuda tartıştıklarını herkes biliyordu.

Myraia, Nmerysa'nın Bahar Kulesi'ndeki yeni çalışma odasının kapısını çalmadan açtı. Nmerysa, başını yazdığı mektuptan kaldırdı. "Kraliçe Mysania geldi, seninle konuşmak istiyormuş."

"Nerede?" diye sordu Nmerysa. Elindeki tüy kalemi kenara koydu ve mektubu masadaki kitapların arasına sıkıştırdı.

"Kapının önünde." dedi Myraia suçlu gibi bir sesle. Mysania'nın Nmerysa'nın dairesine girmesine izin vermemeliydi. Bunu denemişti ancak Mysania söyleyeceği şeyin önemli olduğunu deyip kuleye gelmişti.

"Önemli değil." dedi Nmerysa onun yüz ifadesinden aklından geçenleri anladığında. "İçeri gelsin."

Myraia başıyla selam verdi ve odadan çıktı. Mysania, saniyeler içinde içeri girerken Nmerysa yavaşça masadaki mumlardan biriyle bir başka mumu yaktı. Odanın biraz daha aydınlık olmasını sağladı.

Kızıl Kraliçe, masanın önündeki beyaz koltuklardan birine oturdu. Saat epey geç olmuştu fakat Nmerysa'yı burada bulduğuna şaşırmamıştı. Nmerysa her zaman çok çalışırdı.

"Bu kadar önemli olan ne, kardeşim?" diye sordu Nmerysa, mumların alevleri solgun ten rengini belirginleştirmişti. Elini çenesine götürdü. Meraklı mavi gözleri kardeşindeydi.

Mysania, bir elini kızıl saçlarına götürerek konuştu. "Dymen'in mektuplarını okudun mu?"

"Evet?"

"Herhangi bir gariplik gördün mü?" diye sordu Mysania, sesindeki gizem ablasının ilgisini çekti.

"Kuzeydeki sorunlarla ilgilenmemizi söylüyor. Kendi bölgesinde bize hak verdi, bu onlardan biri." dedi Nmerysa aklına gelenleri sıralayarak. "Ne zaman döneceği hala belli değil. Dymen'i tanıyorum, sabırlı biri değildir."

Mysania, Nmerysa'nın yeni fark ettiği mektubu masanın üzerine koydu. "Dahası da var." Nmerysa mektuba uzanınca elini mektubun üzerine koydu. "Önce sorularıma yanıt ver, abla."

"Neyi öğrendiğini bilmiyorum." dedi Nmerysa kollarını göğsünde kavuşturarak. "Neden sorularına yanıt vereyim?"

"Tam şu anda, üçümüz arasındaki en güçlü kraliçe kim?"

Ak Kraliçe hiç düşünmeden yanıt verdi. "Dymentsia."

"Ve onun daha çok güçlenmesine izin veriyoruz."

Ak Kraliçe gülümseyerek konuştu. "Sen ve ben, Gölge Kraliçe'yle yüzleşebilecek kadar karanlık ve kuralsız değiliz. Dymen'in kuzeye hakim olmasını engelleyemeyiz. Bu savaş bizi olduğu gibi onu da yıpratacak. Kuzeye gitmesi bizim zararımıza değil."

"Gölge Kraliçe'den veya kuzeyden bahsetmiyorum." Kızıl Kraliçe masadaki mumlardan birine doğru elini uzattı.

Ak Kraliçe, sırtını yasladığı sandalyeden ayırdı ve daha dik oturdu. "Söylentilerden bahsediyorsun." dedi gülümsemesi daha farklı bir hal alırken. "Gece Diyarı'nın kralının yeğeniyle yakınlaştığını tüm Diyar biliyor zaten. Belki Batı Denizi'nin ötesindeki şehir devletleri ve Doğu Denizi'nin ötesindeki imparatorluk bile biliyordur."

"Bilmeleri önemli değil. Benim kast ettiğim bu değil." dedi Kızıl Kraliçe, eli yanan mumun üzerindeyken. "Soruma yanıt ver." Elini alevden çektiğinde mum sönmedi, çevresindeki tüm karanlığı boğan aydınlığı kızıla döndürecek kadar parıldadı ve güçlendi.

"Sorunu sor." dedi Nmerysa umursamaz bir tavırla.

Genç kızın sesi meraklı bir hal aldı. "Sana yardım ettim fakat şehirlerini de ele geçirdim. Güneş Dağları'nı ve Elearine Krase'yi. Bana bu yüzden kızgınsın."

Nmerysa başını evet anlamında salladı.

"Bunun için Buz Diyarı'nı istiyorsun. Kaybettiklerini sana geri verebilecek kadar güçlü ve önemli bir bölge sonuçta."

"Ne istiyorsun?"

"Buz Diyarı'nın yerine başka bir şey teklif edebilir miyim? Bir anlaşma mesela. Senin sınırlarını genişletecek bir anlaşma." Kelimeleri tıpkı efsanelerdeki hükümdarlar gibiydi.

Diyar'ın bölgelerini paylaşan hükümdarlar gibi. Ejderhalar Devrinde yaşayıp, güçleriyle herkese diz çöktüren kanatlı ırktan biri gibi.

Onlardan biri olması için, safkan bir rhona olmasına gerek olmadığını anlatır gibi devam etti konuşmasına.

Büyük ejderhalar, hükümdarlara tek bir ejderhanın gücünü vererek onları sadece güçlendirmemişlerdi. Tek yaptıkları bu değildi. Onları güçlerine bağımlı yapmışlardı. Onların kendi güçlerini azaltmışlardı. Ve en önemlilerinden biri, kendi ırklarından biriyle evlilik yapmalarını engellemiş olmalarıydı. Asıl güçleri nesiller boyunca giderek azalmıştı.

"Dinliyorum."

"Bunun için Kara Kraliçe'yi ikna etmeme yardım etmelisin. Anlaşmadan zararlı çıkmayacaksın, buna emin olabilirsin. Anlaşmayı şimdi anlatmayacağım. Aeralel ve Reihla ile görüşeceğim. Zaten, bildiklerimi seninle paylaştıktan sonra bana katılacaksın." Ardından ses tonu zafer kazanmış biri gibi yükseldi. "Gölge Kraliçe'nin, bizim ülkelerimize veya Gece Diyarı'na saldırmama nedenlerinden biri kim biliyor musun?"

Yanıtın kardeşleri olmadığını bilen Nmerysa bu soruyu yanıtsız bıraktı. Mavi gözlerindeki bakışlara bir parça hayranlık eklendi. Mysania da tıpkı Dymentsia gibi düşünceleri ve anlaşmaları önemsemeye başlamıştı.

"O adam." dedi Mysania.

Nmerysa bahsettiği kişinin ismini biliyordu. "Rhyseion Lysandros mu? Eski Kral Diores'in oğlu. Gece Ejderi'nin gücüne sahip olması Gölge Kraliçe'yi engellemez ki?"

"Kesinlikle!" Mektubu yazanın ismini gösterdi. "Auramos Dhranel."

Ak Kraliçe belki biraz tutkulu biraz da meraklı bir sesle konuştu. "Bana Prens Rhyseion'un kim olduğunu söyle."

Kızıl saçlı hükümdar, ablasını daha da meraklandırmak için ve elbet, yanıtı tahmin etmesi için birkaç dakika bekledi. Bu sırada parmakları mektubun üzerinde ritim tuttu. En sonunda konuşmaya başladığında ablasının gözlerinin kırmızıya parıldadığını gördü. "Bizden biri. Bir hükümdar."

Sessizliği bölen kelimelere yenileri bir süre eklenmedi. "Dymentsia neyin peşinde?"

Kızıl Kraliçe omuz silkti. "Beni asıl endişelendiren neyin peşinde olduğu değil. Auramos'un mektubunu engellememesi, bizim bunu öğreneceğimizi bilmesi beni endişelendiriyor." Mektubu, az önce elini koyduğu muma yaklaştırdı. Nmerysa onun alevleri bu kadar sevdiğini yeni fark ediyordu. "Benimle zeki cümlelerini paylaş, bilge kardeşim." dedi mektubun yanışını izlerken. "Ben de sana anlaşmamızdan bahsedeyim."

"Hızlı olmalıyız." dedi Nmerysa aklına gelen ilk kelimeleri söyleyerek.

"O kadarının farkındayım." dedi Mysania sıkılmış gibi. "Rhyseion'un annesi Zerelia, bu kadarı sana bir fikir vermeli."

"Daha hızlı olmalıyız. Buraya gelmeyi iyi düşündün. Yoksa her şey için çok geç olabilirdi." Nmerysa ayağa kalktı ve masanın yanındaki kitaplığına yöneldi.

"Ne için çok geç olabilirdi, Ak Kraliçe?"

İkisinin de bildiği Kuzey Diliyle yazılan kalın kitabı masaya koydu. Birkaç gündür bunu okuyordu. Gölge Hükümdarlar hakkında fikir edinmek istemişti.

"Bu bir roman." dedi Mysania bakışlarını kitaptan Nmerysa'ya yönelterek.

"Ejderhalar Devrinin sonlarında yazılanından hem de." dedi Ak Kraliçe, kitabın sayfalarını karıştırarak. "Gök Ejderha'nın kurallarına karşı çıkan iki karanlık hükümdarla ilgili." Aradığı yeri buldu ve kardeşine gösterdi. 

Mysania gösterdiği yeri okudu fakat Nmerysa'nın neyden bahsettiğini anlayamadı. Kitabın ilk sayfalarından biriydi, daha önce duyduğu bir çeşit iletişimden bahsediyordu. Yaklaşık bin yıl önce yok olan bir büyüden.

"Eğer bu olmasaydı şimdiye savaşın içinde olurduk." diye açıkladı Nmerysa. "Birbirlerini gördükleri ilk anda savaşırlardı. Dymentsia'nın onu ilk gördüğünde fark etmemiş olması mümkün. Ancak hisleri bunu fark etmiş olmalı. Büyünün açığa çıkması için şu ana dek bir şeyler yaşanmış olmalı ve elbette, Dymen'in onu öldürmemiş olmama nedeni de bir şeylerin olması."

"Söylentiler gerçek." dedi Mysania.

"Ve bu büyü de yaşadıkları şey her ne ise de yasak." Bir başka kitabı kitaplığından aldı. İki devrin geçişinde yazılan bir araştırma kitabıydı. "Gök Ejderha'nın kuralları, hükümdarların sahip olduğu gücü azaltmak içindi. Durdurulamaz olmamız içindi. Yine de hükümdarlar, çocuklarının ejderha güçlerinden emin olmak için temsilcilerle ya da seçilenlerle evlendiler."

"Ejderha kuralları bozulamaz." dedi Kızıl Kraliçe, doğduğu andan beri ona öğretilen şeylerden biri buydu.

Nmerysa alaycı bir sesle konuştu. "Bizim hırslı ve tutkulu kardeşimiz, kuralları ne kadar umursayacak sence?" Diğer kardeşi ona yanıt vermedi. "İki ejderhanın gücüne sahip bir hükümdar, duygular, büyü. Kuzey ve karanlık."

Mysania onun cümlelerini devam ettirdi. "Onun için yeterli. Onunla konuşmalıyız. Anlaşma için onu da çağıracağız. Bu sırada onunla konuşabiliriz."

Dymentsia daha önce de bir kuralı bozmuştu. Nmerysa'yı geri getirmişti.

"Sadece daha fazla güçlenmemesi için değil. Bu yasağı çiğnerse Diyar'ın geleceği için korkmamız gereken şey sadece savaşlar ve isyanlar olmayacak. Bu yasağın cezası da olacak."


Soru: Sizce bu adam, henüz açıklamadığım cezaya değer mi? Zerath sizce nasıl biri?

-Ben adama aşık oldum, objektif olamıyorum.

13.10.2017, 18.01

486, 98.6, 12.230, 1733, 2.5

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top