9: birlikte geçirilen son zamanlar
sia - bird set free
Son zamanlarını sevdikleri ile geçirmek istemişti.
Şu an masada oturup yemek yediği her insan ayrıydı onun için.
Annesi, babası, abisi Taeyong, Eunbyul, Donghyuck, Renjun, Jaemin ve Jeno...
Herkes derin bir sohbete dalmışken Mark sessizce onları izliyordu.
Yüzlerini aklına kazımak istercesine bakıyordu onlara. Sanki bir daha göremeyecekmiş gibi.
Göremeyeceğinin farkındaydı çünkü.
Mark'ın sadece 1 ayı kalmıştı.
Ettiği bütün isyanlar, sessizce attığı bütün çığlıklar, bitmek bilmeyen baş ağrıları...
Hepsi kesilmişti sanki bir anlığına, Mark buna klişe olacak bir şekilde sevginin gücü diyordu. Romantikliği tutmuştu belki de.
"Son zamanlarınızı nasıl geçirmek istersiniz?" diye sorsalar şu anı gösterirdi.
Mark veda konuşmalarını sevmezdi. Yapmayı da beceremediğini düşünürdü hep.
Ama yapmak zorundaydı.
O yüzden ailesini ve arkadaşlarını karşısına alıp tek tek konuşmuştu herkesle. Çoğunun sonu karşı tarafın gözyaşlarıyla bitmişti.
Mark asla ağlamamıştı, çünkü kendine bir söz vermişti. Tümörünü öğrendikten sonra vermişti bu sözü. Asla gözyaşı dökmeyecekti.
Sözünü tutmak için büyük bir çaba sarf ediyordu.
Eunbyul ile özel olarak konuşmuştu. Defalarca öpmüştü kızı. Dudaklarını, yanaklarını, gamzelerini, boynunu... Yüzünün her detayına hayran olduğunu bir kez daha anlamıştı o anlarda.
Ayrıca hepsine de kendinden bir parça bırakmak istemişti. Unutulmamak için. Bu dünyadan kendi isteği dışında gidiyor olabilirdi ama eylemlerinden kendi sorumluydu öyle değil mi?
Donghyuck'a kaykayını, Jeno'ya söz defterini, Renjun'a basketbol topunu, Jaemin'e ise arabasını bırakmıştı.
Çünkü Hyuck kaykay sürmeyi severdi, Jeno şarkı sözleri yazardı, Renjun basketbolda iyiydi ve Jaemin tam bir hız delisi, araba tutkunuydu.
Eunbyul'a hoodielerini ve berelerini bırakmıştı çünkü kızın onun kıyafetlerini almayı sevdiğini biliyordu. Geri vermesini istemese de kız veriyordu sonra da kıyafetler onun gibi koktuğu için giymeye kıyamıyordu Mark.
Abisine kendi odasını bırakacaktı. Aslında ailesi büyük ihtimalle o odaya bir daha dokunmazdı ama Mark teklifini yapmıştı. Taeyong mimardı ve çalışmak için evde bir ofise ihtiyacı vardı. Çalışma odasını babası kullanıyordu.
Anne - babasına ise çocukluk videolarını ve fotoğraflarını düzenlediği bir bilgisayar bırakmıştı. Ne zaman özleseler açıp bakabilirlerdi. Onların işlerini kolaylaştırmak istemişti.
Mark bu dünyadan gidecekti. Ama artık biliyordu ki asla unutulmayacaktı. Sevenleri her zaman hatırlayacaktı onu.
Bu gerçeğin farkına geç varsa da bunun rahatlığıyla huzurla ölebilirdi.
不要被遗忘
[hepimizin içinde saklamaya çalıştığı bir çığlık var ve o çığlığa sımsıkı tutunuyoruz. inkar edemeyiz]
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top