2.5
Multimedya Sarah..
Uyku tutmadığı için bütün geceyi kulağında kulaklığıyla müzik dinleyerek geçiren Sarah, sabahın ilk ışıklarıyla uykuya yenik düşmüştü. Henüz uyuyalı birkaç saat olmuştu ki telefonun ısrarla çalan sesiyle aniden uyandı. Yastığının altını uzattığı eliyle yoklayan genç kızın hamlesi başarısız olmuştu. Bu sırada çalmaya devam eden telefonun sesi uykusunu açmaya yetmişti. Yerinden doğrulup yastığını kaldırdığında telefonunu orada bulamayan Sarah, pür dikkat dinlediği sesin geldiği yeri bulmaya çalışıyordu. Baş aşağı sarktı ve yatağın altına uzandı. Tahmin ettiği gibi telefonu herzamankinden farksız yatağın altına düşmüştü. Gece yastığın altına koyduğu telefonun, yatağın altına doğru yaptığı yolculuğu nasıl başardığını düşünüyordu. Telefonu kavradığı sırada dengesini kaybedip tepetaklak aşağı çakılan genç kız kendi kendine söyleniyordu. Alarm yok, çağrı yoktu. Eline alıp dikkatlice baktığında telefonun çalmasının sebebinin hatırlaması için kaydettiği doktor randevusu olduğunu farketti.
Birkaç parça eşyası olmasına rağmen dolabı darmadağın etmeyi başarmıştı. Dolabın kapağını açmasıyla yere düşen eşyalarını kaldırıp olduğu gibi geri tıkıştırdıktan sonra eline gelen şortu ve atleti üzerine geçirdi. Sessizce ayağına giydiği postallarını bağladıktan sonra MJ'e yakalanmadan evden çıkmak isteyen genç kız terapi saatini bir yerlerde dolaşarak doldurmayı düşünüyordu. Böylece herkes onu terapide zannederken o da yeni geldiği bu şehirde eğlenip birşeyler içebileceği keyifli yerler keşfedecekti. Merdivenleri ahenkle indiği sırada sırt çantasını yere düşürmesiyle endişeye kapıldı fakat endişesi yersizdi. Kimse sese çıkmadığına göre herkes yataklarında mışıl mışıl uyuyor diye düşündü. Çantasını alıp kapıya yöneldiğinde burnuna gelen sigara kokusuyla duraksadı. Arkasını döndüğünde mutfaktan onu izleyen MJ ile göz göze geldi. Tek kaşını kaldırmış ona doğru yaklaşan MJ, bir açıklama bekliyordu.
Sarah: Hey, sen burada mıydın?
MJ: Hı hı.. Sen?
Sarah: Şey.. Terapi! Bugün olduğunu unutmuş olamazsın değil mi?
MJ: Biliyorum.
Sarah: Öyleyse.. Öğlen görüşürüz!
MJ: Buna gerek kalacağını zannetmiyorum, seni terapiye ben bırakacağım.
Sarah: Ben kendim giderim ama-
MJ: İtiraz istemiyorum.
MJ arabasının anahtarını aldığı gibi dışarı çıktı. Onu takip eden Sarah arabanın kapısını kapatırken hızla çarptı. Elinin ayarını kaçırdığını farketmesiyle gözlerini yavaşça genç kıza doğru çevirdi.
Sarah: Yanlışlıkla oldu, gerçekten!
MJ derin bir iç çekişten sonra arabayı çalıştırdı ve ikili hastaneye gittikten sonra yola koyuldu.
Sarah: Aria'nın haberi yok, endişelenecektir.
MJ: Ona not bıraktım.
Bu hamlesi de başarısızlıkla sonuçlanan Sarah'ın, MJ'den kaçışı yoktu. En azından bugün için hiç istemese de terapiye mecburen katılacaktı. Keyifsiz geçen yolculukları sonunda bitmiş, hastaneye gelmişlerdi. Sarah'ın arabadan inmeye niyeti yoktu. Ne kadar geç giderse kardı onun için. Bir süre karşılıklı bakıştıktan sonra genç kızın ayağını sürüdüğünü farkeden MJ, sıkılmıştı.
MJ: Aval aval bakmayı kesip bir an önce gitsen iyi olacak. Akşama kadar seni bekleyemem değil mi?
Sarah: Gerçekten bunu yapmak zorunda mıyım? Yani.. Ben bağımlı değilim ki!
MJ: Hı hı.. Bende aptal değilim, seni burada bekleyeceğim.
O an MJ'i oracıkta yere sermek için herşeyini verebilirdi. İçinden ona savurduğu küfürlerin birçoğunu kendisi bile bilmiyordu. Arabadan inip terapi göreceği odaya doğru ilerledi. Kapıyı tıklayıp içeri girdiğinde gözler ona doğru yönelmişti.
Doktor: Hoş geldin Sarah, lütfen kapıyı kapatıp yerine geçer misin?
Orada dikilmiş, karşısında duran kalabalık gruba bakan Sarah mırıldandı;
'Lanet olsun, işte başlıyoruz kızım!'
Pencereden üzerine vuran güneşle sarı saçları altın gibi parlıyordu. Bembeyaz bir tene sahip olan Aria genelde güneşe çıkmayı sevmez, cildini güneşin zararlı ışınlarından mümkün oldukça korumaya özen gösterirdi. Güneşin gözlerini kamaştırmasıyla kendini bulutların üzerinde gören Aria, rüyasında huzurla gökyüzünde koşarken üzerine bastığı bulutlardan biri aniden yok oldu ve hızla aşağı düştü. Gözlerini açtığında beyazlar içinde kendini David'in yanında bulan Aria, genç adamla evlenmek üzereydi. Birbirlerine verdikleri evlilik yemini sırasında David'in onu öpmesiyle yattığı yerden sıçrayarak uyandı. Hayatında ilk defa kabus gördüğüne bu kadar sevineceğini tahmin edemeyen genç kız başucunda duran sudan kana kana içti. Bardağını geri koyduğunda, MJ'in sürahinin yanına bıraktığı notu farketti ve kağıtta yazılanları okudu. Sarah'ı terapiye girmeyi ikna edebilecek güç ancak MJ' de olabilir diye geçirdi içinden. Bütün bunları düşünürken birden kapının arkasından gelen tuhaf sesleri duydu. Tam da evde yalnız kalacak zamanı bulmuştu. Sesin bir an kesilmesiyle yataktan kalkıp kapıya doğru yönelen Aria, elini uzattığı sırada sesin yeniden başlamasıyla geri sıçradı. Biraz bekledikten sonra cesaretini toplayıp eline aldığı bardakla kapıyı hızla açmasıyla karşısında gözlerini dikmiş ona doğru bakan Dobby'i buldu. Patisiyle itmeye çalıştığı kapıya sürten tırnaklarından çıkan sesti onu korkutan. Aria, çocukluğunda sevmek istediği bir sokak kedisinin onu tırmalamasından sonra bu anısı bilinçaltına yerleşmiş, böylece yeni bir fobisi doğmuştu. Ne kadar havyanları sevse de, korkusu sevgisinden daha ağır basıyordu. Ona doğru ilerleyen Dobby'e işaret parmağını kaldırdı ve korkudan titreyen sesiyle;
'Hey, orada dur. Sana diyorum, geri git. Pişştt, kışştt!'
Ellerini çırparak kediyi korkutacağını düşünen Aria olduğu yerde tuhaf sesler çıkarıyor, yaptığı komik el-kol hareketleriyle Dobby'i uzaklaştırmaya çalışıyordu. Dobby, birkaç adım Aria'ya doğru ilerledikten sonra genç kızın çıkardığı sesler ve hareketler dikkatini çekti ve oturduğu yerde onu seyretti.
Aria: Hadi ama Dobby, neyi bekliyorsun? Çık hadi..
Dobby ağır ağır kapıya doğru ilerlerken durdu ve arkasını dönüp Aria'ya baktı. Daha sonra tekrar kafasını çevirip oradan uzaklaştı. Bu sabah pek de hoş uyanmayan Aria, geceliğinin üzerine hırkasını geçirdi ve kahvaltı yapmak üzere mutfağa indi. Eline aldığı kasenin içine kahvaltılık gevreğini koydu ve üzerine dolaptan çıkardığı sütü döktükten sonra yemek için masaya oturdu. Birkaç kaşık aldıktan sonra telefonunun çalmasıyla kahvaltısını yarıda bırakarak hırkasının cebindeki telefona baktı. Arayan eski nişanlısı David'den başkası değildi. Sabahın beraberinde getirdiği telaşla telefonuna bakma fırsatı olmamış, böylelikle David'in cevapsız çağrılarını ve mesajlarını da görmemişti. Gelen çağrıyı reddettikten sonra telefondaki diğer çağrıları farkeden Aria, nişanlısından gelen mesajları hemen açıp okumak istedi. David attığı mesajlarında ne kadar üzgün olduğunu, onu hala sevdiğini ve buluşmak istediğini ifade etmişti. Kafası iyice karışan Aria, genç adamın tekrar aramasıyla gelen çağrıyı reddetti. İştahı iyiden iyiye kapanmış, yarıda bıraktığı kahvaltısını öylece bırakıp bahçeye çıkmıştı. Burada biraz nefes aldıktan sonra hastaneye giden ikiliyi merak etti ve haber almak için MJ'i aradı.
Terapi çıkışı arabaya doğru ilerleyen Sarah, MJ'i arabaya yaslanmış telefonla konuşurken buldu. Yanına gittiğinde telefonu kapatan genç kız Aria ile konuşmuştu. Birlikte arabaya binen ikili, eve gitmek üzere yola koyulmuştu.
MJ: Ee.. Nasıl geçti?
Sarah: Çok güzel, bulutların üzerindeyim sanki!
MJ: Ne bekliyordun ki? Bir günde herşeyin normale dönmesini mi?
Sarah: Normal.. Normal, ne güzel kelime. Bazen gerçekten normal biri olmayı diliyorum.
Arabanın camından kolunu dışarı sarkıtan Sarah, ılık ılık esen rüzgarı teninde hissediyordu. Bu sırada radyodan çalan jazz müziğin cezbedici melodisi MJ'i rahatlatırken, tüm ihtişamıyla onları bekleyen Rivers Köşkü yolun sonunda gözüküyordu.
Sarah: Bekle!
MJ: Ne? Ne oldu?
Sarah: Aman Tanrım! Şu arabanın içindeki Nate değil mi? Bu çocuk tam bir şerefsiz!
MJ: Ne yapıyorsun sen! Öldürmeye mi çalışıyorsun bizi?
Sarah'ın ani tepkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybeden MJ, arabayı son anda durdurdu. Sarah'ın işaret ettiği yöne baktığında, Nate'i sarışın bir kadınla dudak dudağa gördü. Anında kafasını çeviren MJ, gözlerini ayırmadan genç adamı dikizleyen Sarah'a öfkelenip gaza bastı. MJ arabayı garaja parkederken aklı genç kadınla öpüşürken gördüğü Nate'de kalan Sarah, bahçe kapısının ardında merakla onları dikizliyordu. Kısa bir süre sonra bütün havasıyla arabadan inen sarışın kadın tam bir yürüyen cazibeydi. Kadının arabadan uzaklaştığını gören Sarah, hızlı adımlarla arabaya doğru ilerledi. Kapıyı açıp az önce inen kadının yerine oturdu.
Sarah: O göğüsler silikon muydu?
Nate: Hey, sen nereden çıktın?
Sarah: Unuttun mu? Artık bende burada yaşıyorum.
Dikiz aynasından gözetlediği köşkte, gözleri MJ'i arıyordu.
Sarah: MJ'e bakıyorsan içeri girdi bile. Küçük oyununun pek işe yaradığı söylenemez..
Nate: Neden bahsediyorsun sen?
Sarah: Hadi ama! İkimizde neden bahsettiğimi biliyoruz. Umrunda bile değildin. İtiraf etmeliyim ki neredeyse ben bile inanıyordum. Ne yani burnumuzun dibinde sevgilinle oynaşman kötü bir tesadüf mü sence?
Nate: Bak güzelim, ne saçmalıyorsun bilmiyorum ama hayat kısa ve ben çok çekiciyim. Ayağıma kadar gelen fırsatı neden değerlendirmiyim?
İçeri giren MJ, genç kızın hıçkırıklarını duydu ve yanına gittiğinde onu koltuğa uzanmış elindeki peçeteyle burnunu silerken buldu. Şaşkınlık içinde olup biteni anlamaya çalışırken, bir taraftan televizyonu diğer taraftan karşısında salya sümük ağlayan Aria'yı süzüyordu.
MJ: Kim öldü?
Aria: Jack..
MJ: Ne yani, bu kadar çok göz yaşını kıytırık bir film karakteri için mi akıttın? Seninle çok işimiz var.
Aria: Nasıl bu kadar ruhsuz oluyorsun?
Aria'nın söylediklerine aldırış etmeden odasına çıkan MJ, düşünceliydi. Nate ile yaptığı tuhaf sohbetin ardından eve giren Sarah, su içmek için mutfağa girecekken Aria'nın sümkürmelerini duyup salona yöneldi.
Sarah: Dur tahmin edeyim, protez tırnaklarından biri kırıldı?
Aria: Hayır, Jack öldü.
Sarah: Kim? Hıı şu film.. Doğruyu söylemek gerekirse bu sahnesinde benim de gözlerim dolmuştu. Sen şimdi filmi bırak asıl olaya bak.
Elindeki peçeteyle gözlerini silen Aria, pür dikkat Sarah'ın anlatacaklarını bekledi. Oturduğu yerden büyük bir keyifle söze başlayan Sarah'ın gözleri parlıyordu.
Sarah: Nate-
Aria: Bir kez daha Nate ismini duyarsam kusacağım!
Sarah: Kızma hemen, eve gelirken yolun karşısında onun arabasını gördüm.
Aria: Eee ne var bunda?
Sarah: Dinle! Arabaya yaklaştığımızda sarışın bir kadınla öpüşüyordu. Kadın pimi çekilmiş bomba gibiydi.
Aria: İnsanların özel hayatlarına burnunu sokmaktan vazgeçmelisin. Ayrıca burada Nate'den bahsediyoruz, gayet normal değil mi? Sen de sıradakinin kendin olmasını istemiyorsan hareketlerine dikkat et ve ondan uzak dur!
Sarah: Off çok sıkıcısın. Her insan hayatında bir kez yasak elmanın tadına bakmak ister..
Aria'nın keyifsiz halleri Sarah'ın gözünden kaçmamıştı. Keyfini bu kadar kaçırabilecek şey ne olabilir diye düşünüyordu. Canını acıtan herneyse önemli olmalıydı. Televizyonu kapatan Sarah, dolaptan aldığı biralardan birini genç kızın önüne koydu.
Sarah: Dökül bakalım.. Canını sıkan şey ne?
Aria önünde duran biradan birkaç yudum aldı ve telefonuna gelen mesajları açarak Sarah'a uzattı. Mesajları okuyan Sarah'ın ağzı açık kalmış, zaten yerinde olan morali tavan yapmıştı.
Sarah: Hala ne bekliyorsun, ara hadi!
Aria: Ne? Bana onca yaptığı şeyden sonra onu nasıl affetmemi beklersin? Onun beni ne duruma düşürdüğünün farkında mısın?
Sarah: Birde iyi açıdan bakmayı denesen. Seni sevmese neden bu mesajları atsın ki? Hem tek gecelik bir kaçamağın faturası bu kadar ağır olmamalı.
Sohbetin üzerine kucağında kedisiyle gelen MJ konuşulanların bir kısmına istemeden kulak misafiri olmuştu.
MJ: Sen deli misin Sarah? Verdiğin akla bak! Ben senin yerinde olsaydım eğer şu an o mesajları atacak kişi dünyada olmazdı.
Sarah: Herkes bir şansı hakeder..
Konuşulanların ardından ne yapması gerektiğini bilmeyen Aria'nın kafası daha da çok karışmıştı. Bir yandan yaşadıklarını gururuna yedirememesinin verdiği öfke, diğer yandan ailesinin ortak olduğu şirketlerinin geleceğini düşündükçe düğüm artıyordu..
David'in tekrar aramasıyla telefonu kapatan Aria, biraz uyuyup kafasını toparlamak için odasına çıktı. Onu takip eden MJ, Sarah'ın üzerine giydiği t-shirt'ün kendisine ait olduğunun farkına varamadan dolaptan çıkardığı kutu dondurmayı alıp odasına çıktı. Kızların odalarına çekilmelerinden sonra salonda Dobby ile başbaşa kalan Sarah, eline aldığı kumandayla zap yaparken bir yandan da birasını yudumluyordu. Kapı sesini duyan genç kız gelenin Nate olduğunu düşünüp hızla yanından kalktı. Bu sırada söylediği pizza siparişi için kapıyı açan MJ, bir anda arkasında beliren Sarah'da ki değişimi farketti.
Sarah: Hadi ama MJ, pizza yemekten bıktım.
MJ: Hey, o üzerindeki benim!
Sarah: Ciddi misin? Şuan pizzacı kızın önünde bunu mu tartışacağız?
Şaşkın gözlerle onları izleyen pizzacı, MJ'in parayı ödemesini bekliyordu. Genç kız önce Sarah'a sonra pizzacıya dönüp parayı ödedi ve kapıyı kapatıp arkasına yaslandı.
MJ: Sanırım şimdi tartışabiliriz.
Aldığı pizzayı masaya götüren MJ sorularına devam etti.
'O üzerindekini nereden buldun?'
MJ'in sorduğu soru üzerine yağlı elleriyle t-shirt'ü tutan Sarah;
'Neyi? Hıı bunu mu? Giyecek birşeyim kalmamıştı, bende senin t-shirt'lerinden birini giysem sorun olmaz diye düşündüm.'
MJ: Evimde kalmanıza izin verdim diye eşyalarımı da kullanabilirsiniz demedim ya!
Sarah: Merak etme önce Aria'nınkilere baktım ama fazla iç açıcı geldi. Bende-
MJ: Evet, benimkileri giysen sorun olmaz diye düşündün.
Sarah: İstersen hemen çıkarabilirim?
Yüzünü buruşturan MJ, Sarah'ın üzerindeki t-shirt'ten vazgeçmişti bile.
MJ: Ahh çok naziksin. İstemez, hediyem olsun.
İkili arasında yaşanan kısa süreli krizi oturduğu yerden sessizce izleyen Aria, elindeki çatal ve bıçağı bırakarak söze girdi.
'Aslında sırası gelmişken şimdi ne yapmamız gerektiğini planlamalıyız diye düşünüyorum.'
MJ: İşte sana plan; bu iş bitene kadar burada kalacaksınız, evinize geri dönüp kalan eşyalarınızı alın. Sen de Sarah, kıçındaki don dahil mümkünse benimkilere göz dikmeyecek kadar eşyanı aldığından emin ol.
Burada daha ne kadar kalacakları belli olmayan ikili için MJ'in sunduğu fikir mantıklı gelmişti. Kimbilir; bekledikleri son, bir nefes kadar yakın ya da bir ömür kadar uzaktı belki.. Birbirlerine bakıp planı onayladıktan sonra yolculukları hakkında konuşup bir karara varmaya çalışan ikilinin sohbetini bölen MJ oldu.
Aria: O zaman uçak biletlerini ayarlıyorum hemen.
MJ: Uçağa gerek yok, hepbirlikte gideceğiz.
MJ'den böyle bir atak beklemeyen Sarah şaşırmış, genç kızın ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordu.
Sarah: Nasıl yani?
MJ: Ne var bu kadar şaşıracak? Benim de özel işlerim olamaz mı? Madem siz de gideceksiniz, ben de gelip işimi halletmiş olurum.
Aria: Ne güzel.. Tıpkı eski günlerdeki gibi. Büyükannenin yazlığına da hepbirlikte giderdik hatırlıyor musunuz?
Sarah: Sanırım arabadanda artık bizi de görmeye alıştın ha?
MJ: Ya.. Hemde nasıl!
Dili her ne kadar reddetse de evinde kalan zoraki misafirlerine gün geçtikçe ısınan MJ bunun henüz farkında bile değildi. Şimdilik inkar aşamasında olan genç kızın duyguları bir gün onun en büyük pişmanlığı olacaktı. Çünkü sevmek aynı zamanda kırılmaktı. Sigarasını söndürdükten sonra eline aldığı tütsülerle odasına çıkan MJ, zihnini açmak ve duyularını kuvvetlendirmek için egzersiz yapmaya hazırlanıyordu. Tütsülerini yakıp bir kenara bıraktıktan sonra açtığı pencereden gelen temiz havayı ciğerlerine çekti ve nefes egzersizlerine başladı. MJ gününü böyle sonlandırırken, Sarah ve Aria da odalarına çekilip yarınki yolculukları için hazırlandıktan sonra uyumaya koyuldular.
Ertesi gün, gün aydınlanmadan yola çıkan grup hız kesmeden yollarına devam ederken yakıt almak için benzin istasyonunda durdular. MJ arabada beklerken kızlar da marketten karınlarını doyuracak birşeyler almak için arabadan indi.
Aria: Ben midemizi bastıracak birşeyler alayım.
Sarah: Bekle, bende geliyorum. Lavaboya uğramam lazım.
Kısa süreliğine de olsa dinlenmek isteyen MJ, hafif yatırdığı koltuğunda gözlerini kapatarak fırsatı değerlendirdi. Yaptığı kısa süreli şekerleme konaklayacakları motele kadar ona yetecekti. Biraz sonra Sarah ve Aria'nın da arabaya binmesiyle yola devam ettiler. Ön koltukta oturan Sarah telefonunun navigasyonunu açmış geceyi geçirebilecekleri bir motel ararken, Aria da biraz önce konuştuğu ailesine yapacağı sürpriz için heyecanlanıyordu. Maddi olanaklar bir yana, gerçek bir yuva sıcaklığı yaşadığı ailesi bakımından da kuzenlerine göre çok daha şanslı olduğunu biliyordu. Bunun için onlarla yaşadığı her güne şükretmesini bilen Aria, uzun zamandır görmediği ailesiyle buluşacağı düşüncesiyle huzurluydu. Elbette oraya gittiğinde onu karşılayan sadece anne ve babası olmayacaktı. Aynı zamanda eski nişanlısı David ile de karşılaşma olasılığı yüksekti. Bütün olasılıklara rağmen geri dönmekten korkmuyor, ihanetiyle yüzleşmenin zamanının geldiğine inanıyordu. Sonunda konaklayacakları motele varan grup, geceyi burada geçirecek ardından zaman kaybetmeden yollarına devam edeceklerdi.
MJ: İşte geldik bayanlar, birkaç saatliğine burada idare edeceksiniz artık.
Sarah: Bana uyar. Los Angeles da kaldığım odayı düşünürsek..
MJ odaları ayarlarken geriden gelen ikili, ellerine tutuşturulan anahtarla odalarına doğru çıktı. MJ, ayrı odaya yerleşirken Sarah ve Aria aynı odayı paylaşacaklardı. Şimdilik hallerinden memnun olan kızlar, odalarına yerleşmiş yataklarına devrilmişlerdi. Hayatında ilkleri yaşayan Aria için vasat bulduğu motelde Sarah ile aynı odada kalma fikri yalnız kalmaktansa çok daha cezbedici geliyordu..
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top