13 ➳ 'değişen roller'

'Değişen koşullar, değişen roller...'

🌼🌼🌼

kim_park_college: Fotoğraf kulübünün bu haftaki çekimlerinden:
Model: Park Chaeyoung
Kameraman: Kim Soorim
Makyöz: Min Haeri
Stilist: Kim Younghe

(y/n:resimde kıyafeti görülmüyor ama hepsinin kıyafeti de ayrı, siteden fotoğraflardan sadece ikisinin paylaşıldığını düşünün, her çekimde dört kişiden biri kameraman, biri makyöz, biri model diğeri de stilist oluyor)

"Çüş. Bu kadar yakın çekmek zorundalar mıymış?" Telefonumdan resmi dikkatle incelerken Taehyung neye baktığımı görmek için iki adımda yanıma geldi. Taehyung'un annesi ve babası iş gezisine gitmişti, bu yüzden Taehyung'la beraber şu an evlerinin havuzlu bahçesinde oturuyorduk.

Elindeki portakal suyundan bir yudum alıp arkama geçti. Havuzun başındaki şezlonglarda uzanıyorduk. Hava iyiden iyiye sıcaklamaya başlamıştı, biz de bunu fırsat bilerek kendimizce havuz sezonunu açmıştık. Altımda deniz şortum, üzerimde de açık mavi ve desenli ince gömleğim vardı. Az sonra havuza gireceğimiz için gömlekleri ceket gibi üzerimize geçirmiştik.

Taehyung'un ekrana bakmak için arkama geçmesiyle telefon ekranını göğsüme bastırdım. Tek kaşını kaldırarak sırıttı. "Neye bakıyordun lan?"

"Hiç," diye mırıldandım ve ona ters ters baktım. Sonra imalarından kurtulmak için bir şey uydurmam gerektiğine kanaat getirdim. Huysuz bir şekilde yüzüme hoşnutsuz bir ifade yerleştirdim. "Geçenki çekimlerde çok yakından çekmişler de, hoşuma gitmedi fotoğraflar. Ona sinirlendim."

İnanmamış gibi kaşlarını kaldırdı ve elindeki içeceğiyle şezlonguna uzandı. "Benim bildiğim Jungkook fotoğrafları çekilmez çekilmez, yayımlanmasını beklemeden bakar ama."

Zaman kazanmak adına vişne suyumdan derin bir yudum aldım. Normalde soju içecektik ama sojuyu akşam içmeye karar vermiştik. Serinlemek istediğimiz için de Taehyung'un annesinin elleriyle hazırladığı buz gibi meyve sularından içiyorduk. Dediğine bir yanıt vermedim neyse ki üstelemedi de. Ben kulübün diğer fotoğraflarına bakarken Taehyung da fotoğraflar çekiyordu.

kim_park_college:
Model: Kim Younghe
Kameraman: Min Haeri
Makyöz: Park Chaeyoung (y/n: makyaj yokmuş gibi göründüğünü biliyorum ama konsept tarzı olarak sade)
Stilist: Kim Soorim

Bu ufak tefek diye nitelendirdiğim kızdı. Sporcu görünüşlü kızdan şüphelendiğim için özellikle isminin nerede bulunduğuna bakıyordum. Bunda stilistti. Aşağıda diğerlerinin de fotoğrafları olduğuna emindim. O yüzden inmeye devam ettim.

kim_park_college:
Model: Kim Soorim
Kameraman: Park Chaeyoung
Makyöz: Kim Younghe
Stilist: Min Haeri

Kaşlarımı çattım. Bu kızı Min Haeri sanıyordum. Elinde makyaj malzemeleri vardı. Demek ki şüphelendiğim kızın adı Soorim değildi. Haeri'ydi. Aceleyle alta indim, sıradaki Haeri'nin resmi olmalıydı.

kim_park_college:
Model: Min Haeri
Kameraman: Kim Younghe
Makyöz: Kim Soorim
Stilist: Park Chaeyoung

Şu an bana çok karışık görünüyordu, o yüzden telefonun ekranını kapattım ve iki şezlongun arasındaki masaya koydum. Bunu düşünecek kafam yoktu, en azından şimdilik. Sadece keyfime bakmak istiyordum. Nasılsa o kızın kim olduğunu öğrensem bile ona karşı olan düşüncelerim değişmeyecekti.

Ruh hastasıydı.

Gülümseyerek bakışlarımı gökyüzüne dikip meyve suyumdan koca bir yudum aldığımda Taehyung evin önünden geliyordu. Ben telefona dalmışken içeri gitmişti galiba. "Nereye gittin?" diye sordum o tarafa doğru dönerek. Gülümsedi ve elindeki küçük kumandayı salladı.

"Biraz eğlenelim dedim." Tuşa basmasıyla birlikte o tanıdık melodi bahçeyi kapladı.

G-Dragon - Crayon.

G-Dragon en sevdiğim sanatçıydı ve şarkılarını duyduğumda her koşulda keyfim yerine geliyordu. "Sen işini biliyorsun," diyerek sırıttım ve ezbere bildiğim sözleri söylemeye koyuldum. Taehyung gömleğini çıkardıktan sonra bombalama havuza atlarken ben de elimdeki meyve suyunu masaya koydum ve atlamak üzere ellerimi gömleğime götürdüm.

Tam suya atlayacağım sırada evin zil sesi bahçede yankıladı. Ancak zil geç kalmıştı, gömleğim tam olarak ellerimden sıyrılmış çimen zemine düşerken ben afallamış bir şekilde havuzu boylamıştım. Tam düşmeden önce küfür savurmayı ihmal etmemiştim ama.

Yüzeye çıkar çıkmaz başımı sertçe iki yana sallayarak su damlalarını savurduğumda Taehyung kahkaha attı. "En son sen girdin, git aç kapıyı hadi."

Somurttum. "Çalar çalar gider belki. Birini mi bekliyorduk ki?"

Üzerime su atıp bağırdı. "Evin sahibi benim, git açsana lan kapıyı!" Oflayarak havuzdan çıktım. "Bak kargo falan geldiyse kimin olduğuna bakmadan yanına fırlatırım ona göre." Gülerek bir şeyler mırıldandı ama pek sallamadım.

Islak vücuduma ince gömleğimi geçirdim ve eve doğru yürümeye başladım. İçeri adımımı attığım anda zil bir kez daha çaldı. "Patladı bu da," diye mırıldanarak ayağıma giydiğim terlik şapırdarken hızlı hızlı yürüdüm. Elimle ıslak saçlarımı dağıtırken kapıyı açtım. Gözlerim şokla açılırken içimden Taehyung'a sövüyordum. Şerefsiz.

Jennie güneş gözlüğünü hafifçe aşağı indirip yarım ağız gülümsedi. "İyiymiş. Taehyung olsa daha iyi olacaktı ama!" Benim bir şey dememe kalmadan adeta yanımdan süzülerek içeri girdi ve koşar adım havuza yöneldi. Jennie ve Chaeyoung havuzda olduğumuzu biliyor muydu? Şerefsiz Taehyung onları davet etmiş olmalıydı!

Yutkundum ve neredeyse gözleriyle karın kaslarımı parçalamasına ramak kalmış Chaeyoung'a kaçamak bir bakış attım. Üzerinde ince açık mavi, askılı ve kısa bir elbise vardı. Sandaletleri, hasır şapkası ve mavi gözlüğüyle tatile gider gibi görünüyordu. O da Jennie gibi yarım ağız sırıtarak gözlüğünü hafifçe indirdi ve karnıma kaçamak bir bakış attı. Derin sesiyle fısıldadı. "Sevdim."

Özellikle yaptığını düşündüğüm şekilde uzun sarı saçları vücuduma sürtünüp yanımdan geçerken birkaç saniye kapının önünde öyle kalakalmıştım. Aklım zaten çok karışıktı. Taehyung iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi yapmıştı bilemiyordum.

Ancak kendime hakim olma sınırlarını, havuz ortamı epey zorlayacaktı. Neyse ki Jennie ve Chaeyoung'un havuza gireceğini sanmıyordum. O yönden şanslıydım. Kapıyı kapattığımda hızlı adımlarla bahçeye ilerledim. Bahçeye girer girmez, düşüncelerimin reddinin tablosu olacak o görüntüyü göreceğimi tahmin etmemiştim.

Jennie üzerindeki elbiseyi bir çırpıda çıkarıp havuza, Taehyung'un üzerine doğru atlarken Chaeyoung kahkaha atarak onlara bakıyordu.

İşte şimdi bittim.

Yüzde bir milyon Chaeyoung'un elbisesinin altında mayo vardı. Onu çıkarmasına izin veremezdim, değil mi? Hayır hayır, buna hazır değildim. Olmazdı. Olmamalıydı. Kendimi adım atmaya zorlayarak o tarafa doğru ilerledim. Havuz dört kişiyi kucaklayacak kadar genişti ve bu yüzden Chaeyoung'un havuza girmek istemesinden korkuyordum. Sanki hiçbir değişiklik olmamış gibi şezlonga uzandım. Chaeyoung'un biraz daha ilgisini üzerime çekmesini isterdim ama kapı başındaki ilgisi uzun sürmemişti. Somurtarak içeceğimden bir yudum aldım. Diğer yandan Taehyung ve kucağındaki Jennie'nin çocuklar gibi suyla oynamasına yüzümü buruşturdum. İğrenç şeyler...

Chaeyoung arkasındaki şezlongta uzanan bana hiç bakmadan Taehyung'a seslendi. "Soju var mı, Tae?" Taehyung bakışlarını Chaeyoung'a çevirdi. Hayır demesi için kaş göz yapmıştım ama bakışlarımı fark edip bana inat şerefsiz sırıtışını sergileyerek "Bol bol var!" demişti. Chaeyoung'un yüzü adeta aydınlanırken düşünceli bir şekilde kaşlarımı kaldırdım. Henüz reşit olmayan genç bir kız neden bu kadar soju sevdalısı olurdu ki?

Taehyung Chaeyoung'un henüz bir yanıt vermesine izin vermeden bana döndü. "Jungkook, Chaeyoung'a mutfağı göster." Havuzda kafasını zemine vura vura onu boğma düşüncesini aklımdan attım ve adeta elimdeki bardağı yanımdaki masaya çarparcasına bıraktım. Chaeyoung irkilir gibi olsa da kendini son anda toparlamıştı. Bir yandan ona ters bir bakış yollayarak ayağa kalktım ve hızlı adımlarımı eve yönlendirdim. "Beni takip et."

Takip edip etmediğini bile kontrol etmeden, hızlı yürümeme devam ettim ve havamı bozmadım. Muhtemelen hızlı adımlarıma yetişmek için koşturuyordu. Eve girdiğim anda huysuz ses tonunu duydum. "Jungkook koşuyor musun yürüyor musun, bir karar ver de ona göre hareket edeyim!"

Bir şey demedim ve geniş salondan geçip sağ koridorda duran mutfağa ilerledim. Kahverengi ve yeşil tonlarının ev sahipliği yaptığı mutfak, oldukça ferahlatıcıydı. Standart mutfaklara oranla daha büyük olması da, yemek yapmayı bilmeyen beni bile yemek yapmaya davet ediyordu adeta. "Jungkook!" Sandaletleri düzensiz ve hızlı şekilde parkede ses çıkarırken mutfağa girdim ve doğrudan soju deposu olduğunu bildiğim dolaba yöneldim. Ardından dolabın önündeyken aniden duraksayarak arkama döndüm. Fazla ani yapmış olmalıyım ki Chaeyoung üzerime toslamamak için kendini son anda frenleyip düşmemek için mutfağın ortasındaki tezgaha tutunmuştu. Nefes nefese "Jungkook manyak mısın?" diye huysuzlanırken diğer yandan da kaşlarını kaldırmıştı.

"İlla soju mu içeceksin?" diye sorarak tek kaşımı kaldırdım. Başıyla onayladı ve arkamdaki dolaba baktı. "Neden?" diye ikinci bir soru sorduğumda ise sanki bir aptalla konuşuyormuş da Tanrı'dan sabır dilermiş gibi gözlerini sıkıca yumup geri açtı. "Ters yerinden mi kalktın?" dedi sakin bir ses tonuyla.

Omzunu silktim. "Sadece neden soju istediğini sordum. Bunda yanlış anlaşılacak bir şey yok, Chaeyoung."

Derin bir nefes aldı. "Pekala, Jeon. Soju seviyorum ve çok doğal olarak şu anda soju içmek istiyorum. Müsadenle dolaptan soju alacağım. Taehyung'un da ev sahibi olarak izin verdiğini hatırlıyorum." Sinir bozucu bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına. Gözlerini kısmayı da ihmal etmemişti. Cevabıyla tatmin olmasam da kaşlarımı çatarak arkamı döndüm ve dolabı açtım. "Sadece bir şişe."

"Bir şişe mi?!"

Başımla onayladım ve bir şişe almak üzere dolaba elimi uzattım. Aynı anda Chaeyoung da ileri doğru atılarak elini uzattığında, dolabın önünü tamamen kapladığım için bana yaslanmak zorunda kalmıştı. Bir elimde şişeyi tutarken diğer elimle ise Chaeyoung'un elini engellemeye çalışıyordum. "Chaeyoung dursana!"

"Bir şişe nereme yetsin, çekil şuradan!"

Bileğini tutarak arkama döndüm. Tanrım neden ikide bir ani hareketler yapıyordum ki?! Şimdi de yüzlerimiz dip dibe gelmişti. Yanlışlıkla onun dudağı ya da benim dudağım bir yere çarpmasın diye iki elimi de Chaeyoung'un omzuna yerleştirip onu uzaklaştırmaya çalıştım. Ancak tüm gücüyle bastırıyor ve şişelere ulaşmaya çalışıyordu. Kafayı yiyecektim şimdi! Sakladığı fındıkları bulmuş sincap misali var gücüyle hedefine ulaşmaya çalışıyordu.

Kendimi zorla da olsa ileri atarak omzumla dolabın kapağını kapattım ve Chaeyoung hamlelerinden kurtulmak için son çare olarak bedenimi bedenine yasladım. Böylece elleri gerimde kalmış, bir an boşluğa düşmüştü. Başı boynum ve omzum arasına tam olarak yerleştiğinde durumun henüz farkına varmış gibi durdu. İkimizin de derin solukları birbirine karışırken hareket edemiyorduk. Sarılmış gibiydik sanki ama kollarımız öylece boşta duruyor vücutlarımıza temas etmeye çekiniyordu. Buna büyük bir tezatlık oluşturacak şekilde ise kollarımız dışındaki tüm uzuvlarımız birbirine geçmiş gibi bitişik duruyordu.

Yutkundum ve Chaeyoung'un bir şeyler demesini, her zamanki atılgan hallerinden birini sergileyerek beni bu ne yapacağımı bilemez halimden kurtarıp sinirlendirmesini istedim ama hiçbir şey demedi. Neredeyse bir dakika boyu öyle kaldık, dışarıdaki havuzdan su sesi bile geliyordu kulağıma. Ancak Chaeyoung'un sessiz bir ıslık gibi narince yükselip alçalan nefes sesi, çok daha baskındı. Gözlerimi kapattım ve havada duran boştaki elimi yavaşça Chaeyoung'un sırtına doğru indirmeye başladım. Tam temas edeceğim sırada öksürerek geriye sıçradı.

Ani hareketiyle birlikte hızlıca kendimi toparlayarak geriye çekildim ve kaşlarımı çattım. Mırıldandım. "Çocuk gibisin." O da benim gibi kaşlarını çattı ve şişeyi elimden aldı. Arkasını dönüp gideceği sırada dirseğinden tuttum ve bana dönmesini sağladım. Sorarcasına kaşlarını kaldırdığında elimi çekip tezgaha yaslandım ve başımı dikleştirdim. "Buraya neden geldin?"

Omzunu silkti. "Jennie davet etti."

Şaşırmıştım. Jennie'nin daveti üzerine geldiğine inandığım için değil, açık sözlü olmadığı için. Çünkü Chaeyoung hayatımda tanıdığım en açık sözlü insanlardan biriydi. Hiçbir şekilde lafı çevirmiyor, aklındaki neyse hiçbir süzgeçten geçirmeden dudaklarından yuvarlayıveriyordu. İstifimi bozmamaya özen göstererek sinsi bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma.

"Neden benim için geldiğini söylemiyorsun?"

Yüzü düştü. "Umurunda sanki," diye söylenerek hızlı bir şekilde arkasını döndü ve ayaklarını yere vura vura bahçeye doğru ilerledi. Sinirime hakim olamayıp tezgaha vurdum ve başımı yere eğerek derin bir nefes aldım. Neden böyleydi ki? Neden onu istediğimde sürekli yanı başımda biterek bana sırnaşıyordu da, onu istediğimde bana bu kadar uzak geliyordu? Bilerek mi yapıyordu bunu? Eğer öyleyse kafayı yemek üzereydim, çünkü ona ulaşmak için attığım her adımda bana on adım atması gerekirken geriye adımlıyordu.

Dolaptan kendime de bir soju şişesi aldım ve bakışlarım yerde yavaş adımlarla bahçeye yöneldim. Chaeyoung diğer şezlongta oturup etrafa bakıyordu, ben de az önce kalktığım şezlonga geçtim ve masadaki güneş gözlüğümü takarak uzandım. Kendisi bir şeyler yapana kadar ona adım atmayı düşünmüyordum. Bunu defalarca kez yapmıştım ve her seferinde de ters tepmişti. Belki de sadece beklemem gerekiyordu.

Yavaş ritimli bir şarkı çalmaya başladığında doğruldum ve havuzdaki Taehyung'a seslenmek üzere dudaklarımı araladım. Ancak fazlasıyla meşgul görünüyordu. Yüzümü buruşturdum ve elimdeki soju şişesinden koca bir yudum aldım. Chaeyoung sessizce konuştu. Pek benim tarafıma da bakmıyordu, hafiften dönüktü. "Sen soju sever miydin?"

"Çok severim," diye yanıtladığımda cevabıma inanmamış olacak ki tek kaşını kaldırarak bana döndü. Bana döndüğü sırada şişeden koca bir yudum aldım ve dudağımı yaladıktan sonra sinir bozucu bir gülümseme sundum. Kaşlarını falan çatmasını bekliyordum ama onun yerine dalgın bakışları dudaklarıma kaymıştı.

Çift kişilikli misin kızım sen?

Sinirlerim iyice bozulmuştu. İyiden iyiye aklımı kaybediyordum. Havuza girmeyi düşündüğüm sırada Taehyung aklımı okur gibi kendini yukarı çıkararak havuzdan çıktı. Ardından da Jennie'yi tutup çıkardı. Islak saçlarını biraz olsun kurutabilmek adına kafasını sallarken Jennie de omzuna vurdu. Taehyung aldırmadan bize döndü. "Film izleyeceğiz, geliyor musunuz?"

Chaeyoung'un büyük bir istekle teklife atlayacağını düşünsem de beni bugün defalarca olduğu gibi tekrar şaşırtıp başını olumsuz anlamda salladı. Bana yandan bir bakış atıp Taehyung'a döndü. "Burada kalacağım." Soju şişesini masaya koydum ve ayağa kalktım. Bir cevap beklercesine kafalar da bana dönmüştü. Oysaki hepsinin içinden burada kalmam geçtiğini biliyordum.

Onları onaylar gibi havuza doğru ilerledim ve gömleğimi çıkarıp yere fırlattıktan sonra havuza atladım. Taehyung gülümseyerek Jennie'yi çekiştirip içeri götürürken Chaeyoung'un dudaklarına kendine has muzip gülümsemesi konmuştu.

🌼🌼🌼

bölüm uzunluğu: 2k

son zamanlarda araya çok entrika katmıştım, sizi biraz yumuşatayım dedim

nasılsa bu bölümlere hasret kalacaksınız sdlkjldsk

lovewithgirl olmasından şüphelendiğiniz biri var mı?

chaeyoung ve jungkook'un arası neden böyle oldu?

oy vermeyi unutmayın<3!

umarım beğenmişsinizdir,

sevgilerle, matmazel.

instagramdan bölüm ile alakalı verdiğim spoiler:

(attığım post)

[post ile birlikte attığım fotoğraf (havuz)]

(bölümdeki chaeyoung'un resmini hikaye olarak attım)

(yine havuz)

son olarak mood:

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top