I Didn't Know What Im Doing


Yaklaşık 15 dakika olmuştu. Ne bir ses, ne bir nefes, oda o kadar sessizdi ki gözlerimizle görmesek orada birilerinin olduğuna inanamazdık.

Bakugou'nun ağlaması kesilmişti. Sakinleşmiş ve şu an saçını okşamakta olan Kirishima'nın iki bacağının arasına uzanmıştı.

Ağlaması bittiğinden beri hiç konuşmamışlardı. Her ne kadar Kirishima'nın sormak istediği çok şey olsa da, Bakugou'nun kendisi hazır olduğunda anlatacağınız inanıyor ve içindeki karmaşayı bastırıyordu.

Bakugou'nun saçları, onları nazikçe okşayan Kirishima'nın elleri dolayısıyla sürekli bir kıpırtı halindeydi. İkisi de durumundan memnun görünüyorlardı. Bakugou tavanı, Kirishima ise tavana bakan Bakugou'yu izliyordu.

20 dakikanın ardından odadan yükselen tek ses Bakugou'nun aldığı derin nefesten kaynaklanıyordu. Başını kaldırmadan onu izlemekte olan kızılan parlayan kırmızı gözlerine tersten baktı. İki göz birbirini bulduğunda sarışının gözlerinin normalde kendi kırmızı oluşlarının dışında, ağlaması nedeniyle daha da kanlanan gözlerini yeni fark etmişti Kiri. Yüzüne buruk ama büyük bir gülümseme yerleştirdi. Bakugou'da onu görünce ufak bir gülücük sundu. Hâlâ kendine tam olarak gelebilmiş değildi ama sorun etmiyordu. Çünkü sonuç olarak Kirishima onun için ordaydı.

Aldığı derin nefesi tekrarladı ve kızıla döndü.

"Hey Kiri."

"Evet?"

"Teşekkür ederim."

Kirishima şaşırmış gibiydi. Kalkan kaşları ve hafifçe açılan ağzı bunu gösteriyordu. Ne yapmıştı ki?

"Şey, ne için?"

"Ah, bu kadar aptal olma. Anla işte benim için söylemesi zor!"

Kirishima'nın hala anlamayan gözlerle baktığını gören sarışın, gözlerini kapatıp iç çekti ve yeniden ona baktı.

"Yanımda olduğun için gibi bi şey. Sağol, ya da her neyse işte..."

Kiri'nin yüzüne kocaman ve sıcacık bir gülümseme yerleşti. Bakugou ise onun bu hâlini görünce, sevimli, diye geçirdi içinden. Burun direğindeki ısıyı hissetmesiyle yüzünü ve bakışlarını yeniden kendi önüne çevirdi.

Gülümsemesini bozmadan hala ona bakan Kirishima ise onun bu hâline küçük bir kıkırtı ile karşılık verdi. Daha sonra ise hala kucağında yatmakta olan Bakugou'nun yüzüne doğru eğildi.

Sanırım biraz aşırıya kaçmıştı çünkü Bakugou'nun yaptığını bu sefer o tekrarlamıştı, gereğinden fazla yakın şekilde nefeslerini birbirine karıştırmıştı. Yüzü zaten hafiften kızarmış olan sarı panik yaptı ve kendisine iki parmaklı mesafede olan kızılın, önüne eğildiği için yüzüne çarpan kırmızı uzun saçlarına baktı.

Kirishima'nın istifini bozmaya niyeti yok gibi görünüyordu, ancak Bakugou kafayı yemek üzereydi. Kirishima onu bir süre daha izledikten sonra ise sargılı alnını onunkine dayadı. Bakugou bu hareketle, beklediği şey olmadığı için rahatlasa da, anlam vermediği eylem karşısında hala şaşkındı.

"Dostum, böyle şeyler için teşekkür etmene gerek yok. Biz arkadaşız, hep de öyle kalacağız. Arkadaşlar birbirine destek olurlar. Ben her zaman seni iyi hissettirmek için burada olacağım, unutma."

Baku'nun yüzü yumuşadı. Bakışları o kadar tatlı bir hal almıştı ki, Kirishima içinden yanaklarını tutup koparana kadar mıncırmak istemişti. Bir süre sonra Kiri'nin o sevimli gülümsemesine o sert yüz hatlarından bir karşılık geldi.

Bakugou doğruldu, Kirishima'ya döndü, elini tereddüt ile olsa bile kaldırdı ve yavaşça kırmızılının bandaj olan yanağına koyup okşamaya başladı. Kirishima'nın gözleri parladı. Yanağını şişirip kendi elini Bakugou'nun elinin üzerine koydu.

"Her zaman böyle olduğun için teşekkür ederim, Kiri."

"Her şey için teşekkür etmeyi bırakırsan bende teşekkür edeceğim."

Tepki ile odada küçük bir kıkırdaşma duyuldu. O sırada da Baku elini Kirishima'nın yanağından, elini bırakmadan çekti ve aşağı indirip tutmaya devam etti.

İkisi de sustuğunda ise Bakugou'nun yüzü hafiften düştü ve başını öne doğru eğdi. Kirishima o kadar uğraştıktan sonra yeniden yüzlerinin asılmasını istemedi. Karışındaki naif varlığa son bir kere daha baktı ve derin bir nefes alıp elini karışındaki başı eğik delikanlının çenesine koydu. Elini yavaşça kaldırıp kendisine bakmasını sağladığında, Bakugou'nun tuttuğu elini bıraktı ve iki eliylede onun yumuşak yanaklarını kavradı.

"Sence de artık anlatmanın zamanı gelmedi mi?"

Kısa bir bakışma ve sessizliğin ardından Bakugou onayladığını belirtmek için başını salladı. Kiri ellerini yüzünden çekti, paralel olarak sarışının yanına oturup bağdaş kurduktan sonra onun başını alıp kendi omuzuna dayadı.

"Dinliyorum."

"Aslında..."

Yine derin bir nefes, dışarıya çıkmasına izin verildikten sonra kısa bir duraksama, ardından yeniden konuşmaya başlama çabaları ve tekrar başarısızlık ile gelen sessizlik.

Kirishima'nın acelesi yoktu, yine de arkadaşınım bu şekilde zorlanması hoşuna gitmediği için başlamasına yardımcı olacak bir şeyler düşünmeye başladı.

"Neden ağladığında başlamaya ne dersin?"

Evet anlamında bir kafa sallamayı omuzunda hissetti, ardından gelen cılız ama kendinden emin bir sesle odağının tamamını yanındakine verdi.

"Çok saçma bir sebep. Anlatsam, yani söylesem, kızarsın diye söylemek istememiştim."

"Ne olursa olsun saygı duyarım dostum, bundan korkmana gerek yok. Sen söylüyorsan doğrudur."

Nazikçe sunulan bir gülümseme, yumuşayan iki yanana kalp, ardından devam eden konuşma.

"Savaşta, yani, sonlara doğru. Biliyorsun, çok kötü durumdaydık. Özellikle sen, ben ve bir kaç öndeki kişi daha falan. Aslında tereddütüm yoktu. Yaralanmak hatta ölmek için bile. Yanlış anlama, bu ölmeyi istiyorum demek değil, sadece ölsem de onurumla ölmüş olurum diye sorun etmezdim."

Anladığını ifade eden bir baş sallama, ardından sessizlik, tutulan bir nefes ve sakinleştirici etkisi taşıyan bir el, nazikçe okşayan bir yanak ve ardından devam eden konuşma.

"Kurtarılmak."

Duraksama, anlamayan bir çift göz ve anlatmaktan kaçınan diğer çift göz, ardından devam eden konuşmayla gelen soru.

"Kurtarılmak?"

Evet anlamı taşıyan bir baş sallama, olayı anlamaya çalışan bir kırmızı, durumu anlatmaktan çekinen bir kırmızı daha, ardından devam eden konuşma.

"Birileri tarafından kurtarılmak. Şu lanet olası gururumun farkındasın, yani bir çok kişiden iyi biliyorsun ve ben kendimi her şeye hazırladığım öyle bir durumda kurturılmaktan çok büyük utanç duydum. Kendime yediremedim. Ya koydu işte kısaca! O kadar uğraşın ardından kendi kendime asla yapamayacağımı bildiğim şeyi başkası tarafından bana yapılması koydu! Özellikle bunu o lanet ineğin yapıyor olması!-"

Hızını alamadan devam eden bir ağız, ağzı nazikçe susturan bir el, bir sinirli kırmızı, bir endişeli kırmızı, ardından devam eden konuşma.

"Bakugou, kurtarılmak konusunda çok büyük bir takıntın olduğunu biliyorum. Özellikle de konu Midoriya gibi nefret ettiğin birisiyse. Ama biliyorsun, başımıza gelen şey yüzünden eğer orada ölseydin, ben ne yapıyorum bilemeden şu an kafayı yemiş olurdum. Belki de intihar bile ederd-"

Sinirleri daha da gerilen bir kırmızı, ne dediğinin farkında olmayan bir diğer, tutulan nefesler, söylenecek sözler, söylenemeyecek sözler, ardından devam eden konuşma.

"Böyle saçma şeyler söylemeyi kes seni aptal! Öyle bir şey olsa seni asla affetmez-!dim...."

"Anlıyor musun?"

"Sanırım..."

"Orada seni kurtarmak için ben bile elimden geleni yapmaya çalışıyordum. Ayrıca biliyor musun, o anlarda gelen sadece All Might olsaydı sorun etmezdim. Ama Midoriya'nın orada olup, benim yerime seni kurtarması sinirlerimi alt üst etmişti. Aynı şekilde kafayı yiyordum, ama yine de sakinleşmiştim. Bu yüzden aptallaşma, böyle şeyler düşünmen beni üzüyor."

Sonunda durumu kavramış olan Bakugou'nun öne doğru eğik başı ve sonunda olayı öğrendiği için rahatlamış olan Kirishima eşliğinde koltuktaki oturmalarını sonlandırmıştı. İkisi de daha iyi görünüyordu, ama aynı zamanda da kafası karışık.

Elinden geleni yaptığı için Kirishima'nın vicdanı rahattı ama yine de Bakugou'nun tam olarak iyi olduğundan emin olmak istiyordu. Ama belli ki bunun için biraz daha zamana ihtiyaç vardı...

☆☆☆☆☆

Ne uzattım be.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top