PİYANGO

PİYANGO.

Ahmet, yoksul geçimini restorantlarda çalışarak sağlayan biriydi. Ahmet, çok hayalperest bir adamdı. Hatta bazen o denli olmayacak şeyler düşünürdü ki okuldayken arkadaşları arasında alay konusu bile olmuştu. Oysa başkalarının ne düşündüğü Ahmet'in,  umurunda bile değildi. O sadece kendisi gibi olmayı seviyordu o kadar. 

Bir gün en yakın arkadaşıyla buluştu. Arkadaşının adı Ferhat  idi. Oda kendisiyle aynı yaştaydı. Yirmi yedi yaşındaydılar. 

"Bak oğlum demişti kendisine artık hayal aleminde yaşamayı bırak asla çok pahalı arabalara,çok lüks evlere,ve de çok güzel kızlara sahip olamayacağız. Çok güzel kızlar bizim gibilere bakmazlar. Onlar parayı severler."

Oysa Ahmet o anda arkadaşını dinlemiyordu bile, Alsancak' da yürümekte olan güzel kızları kesmekle meşguldü. Şimdiye kadar hiç ciddi ilişkisi olmamıştı.  Yoksa Ferhat, haklı mıydı?güzel kızlar hep paranın, lüksün, yada kötü huylu çok yakışıklı erkeklerin mi peşindeydiler acaba?.

Her kız  aynı değildir. Genellemeler o  yüzden  ona  göre  yanlıştı.

Ahmet bunları düşünüyordu. Ve birden aklına bir fikir geldi. Neden şansını denemesindi ki?her gün piyango bileti satın alıyor,şans oyunları, at yarışları oynuyorda,oynuyordu,ama,sonuç ne yazık ki,her seferinde aynıydı.Neredeyse on aydır her gün oynayıp duruyordu. Onun bu halini gören Ferhat'ta üzülüyordu. 

Bir  gün Üçkuyularda'ki  evlerinde otururlarken gene  çenesini tutamadı. Ve arkadaşını uyarmaya başladı. Günlerdir onu üzmemek için susuyordu,  ama,  artık  canına tak  etmişti.

"Ahmet , oğlum bırak şu boş işlerle uğraşmayı görüyorsun işte,çıkacağı filan yok öyle. Loto tutturmak filan hikaye bunlar kardeşim. Her yıl Türkiye'de en fazla iki kişiye bilemedin en fazla beş kişiye çıkıyor. Türkiye'nin nüfusu kaç kardeşim 80 milyon yani milyarda bir işler bunlar. Çok zor bir ünlüyle tanışmak gibi".

"Angelina jolie gibi mi?"

"Belkide,bak gel şöyle temiz bir hava alalım senle,İzmir güzel şehir,biraz şöyle karşıyakaya gidip,rakı,balık yapalım ha ne dersin?"

"Yorgunum"diyerek yanıt verdi Ahmet,ve sonraki 8 ayda tüm işi loto oynamak oldu.Derken bir gün o imkansız denen şey gerçekleşti,altılıyı tutturdu,artık zengindi,o mucize gerçekleşmişti,işte ve hemen Ferhat'ı aradı.

"Bak oğlum ne dedim ben sana birde mucizelere inanmıyordun".

"Ne bileyim oğlum ben başına böyle bir şey geleceğini kırk yıl düşünsem hayal dahi edemezdim".

"Pes etmeyeceksin dostum unutma hayatta mucizelerde var" dedi Ahmet. Ve hayatta gerçekleşmeyecek şey yoktur lafını içinden binlerce kez tekrarladı.Sonra tam mutlu oldum,para her şeydir,lüks arabalar,evler,kadınlar derken peşine mafya adamları düştü.Ölümle burun buruna geldi Ahmet.Ölmek istemiyordu.  Henüz o kadar çok gençti ki,tabi bir çok parayı da kaptırdı,hayata küstü,psikolojisi bozuldu. Ve gün geldi intihar etmek istedi. Ve bir gün tek başına Alsancak 'da oturuyorken yanına bir kız yaklaştı.  Daha sonra  "neden ağlıyorsun bu kadar?ne oldu?" diye sordu ona. Oda tüm başından geçenleri kızla paylaştı.Kız yanına oturdu. Ve "hayatta her şey para değildir tamam para önemli, ama, inan bana daha önemli şeylerde var sağlık dostluk ,aşk aile, ve sevgi gibi. Para bunların hiç birinin yerini alamaz,demek istediğim orta zengin bir insan büyük bir servete sahip birisinden daha mutlu bir hayata sahip olabilir. Kimsenin içini bilemeyiz ki"  dedi ona.

Bu lafları duyan Ahmet,hayatının kadınını bulduğunu işte o anda anladı. Kızla sevgili oldular. Kalan parasıyla Çeşme'den bir ev aldı(mafya babalarına hepsini kaptırmamıştı)ve sonsuza kadarda çok mutlu bir hayat sürdürdüler. Çok zengin değillerdi belki ,ama, mutluydular.

 Ve aradıkları huzuru sonunda buldular.

Gizem yenikler.

10 temmuz 2012 Salı gecesi bir anda yazıldı.






Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top