SENİN KADAR ACITMIYOR
Saat 11:00 civarında kapı çaldı .Ve beklenen misafir gelmişti .Elvan'la Selen ikisi birden konuğunu ağırlamak için kapıyı açmak için doğruldular . Kapıyı açtığında Elvan Akkor'u görmeyi hiç beklemiyordu Selen'in sevgilim diye tanıtmasını ise hiç mi hiç beklemiyordu . Elvan bir süre bekledikten sonra Akkor'un uzattığı eli sıkmayı akıl edebilmişti . Selen tanıştırmak amacıyla bu...
"Biz birbirimizi tanıyoruz senin tanıştırmana gerek yok şu karşıda polis emeklisi amcası var oda burada kalıyor "
"Evet ama sen bunu nerden biliyorsun ?" Elvan onu tanımamazlıktan gelişine bir anlam yükleyemiyordu. Acaba Selen beni kıskanır diye mi , böyle bir yalana baş vurdu ? diye içinden geçirdiyse de o , onu tanımamazlıktan geliyorsa Elvan' da oyunu bozmaz o nasıl istiyorsa öyle olsun o da tanımamazlıktan gelir . "Selen söylemiştir herhalde yoksa ben nereden bileceğim " Selen konuşmaya dahil olarak . Siz birbirinizi daha önceden tanımadığınıza emin misiniz ? çünkü ben de senden öğreniyorum polis emeklisi amcası olduğunu . Elvan bu konu hakkında konuşmak istemediği için konuyu değiştirmek maksatlı "Çocuk dışarıda kaldı içeri almayacak mısın ?" beraber içeri geçerler .Selen olayları anlamaya çalışırken Akkor'a benzeyen kişi ve Elvan'ın durumuda ondan farksızdır . Ya kimse birbirini tanımıyor,ya da tanımamazlıktan geliyor ,ya da yanlış tanıyor . Salonda bulunan tekli koltuğa Akkor'a benzeyen çocuk oturdu , onun karşısına da Elvan oturdu . Selen ise boş bulduğu ilk koltuğa kendini bıraktı . Selen 'le Akkor'u yalnız bırakmak istediği için bir bahane bulup oradan kaçmak istedi . Ancak şu an önemli mesele olmadığı müddetçe Selen'in onu bırakmayacağını biliyordu. Bu yüzdendir ki bahane bulmakta zorlanıyordu.Muhtemelen Selen Akkor ya da Akkor'a benzeyen çocukla tanışma hikayesini anlatacaktı . Dakikalar geçmeye devam ederken Akkor kendi hayatından bahsedecekti . Aslında Elvan için dikkat çeken kısım burası olabilirdi .Ama bu kısmı bile can kulağı ile dinleyeceğini düşünmüyordu . onu tanımamazlıktan gelen yalancı bir adamın anlatacaklarının da kaçta kaçı doğru olabilirdi ki ?onun derdi ona yeterdi zaten bunları düşünüp vücudu gibi beynini de yormak istemiyordu .Zamana bırakmak şu an için en mantıklısıydı ...
Aklında dolaşan binbir türlü düşünceden sıyrıldığında Selen 'i görememişti .Akkor ise kafasını önüne eğmiş telefonla uğraşmaktadır . Elvan bunu fırsat bilerek Aklında bulunan soruları dile getirerek en azında bu soruların kafasını meşgul etmesinden kurtulabilirdi . Ve bunu da yapmanın en iyi yolu şimdi Selen yokken sormaktı.
" Anlaşılan benimle konuşmak istemiyorsun nedenini sorsam kabalık etmiş ya da seni önemli işlerinden mahrum bırakmış olur muyum ?"
Bunu sorarken aynı zamanda da ciddi olmaya çalışır.
"Geldiğimden beri bana karşı bakışların, duruşun ,tavrın sanki seninle önceden tanışıyormuşuzda seni üzecek bir şey yapmışım gibi bakıyorsun ve bu arada seninle konuşmamam için sebep yok Selen'in dostu benim de dostumdur"
"Tam istediğim duruşu sergiliyormuşum desene "
Bunları söylerken bir taraftan ayaklarıyla ritim tutmaktadır. diğer taraftanda Selen'in gelip gelmediğini kontrol etmektedir. Akkor'a benzeyen çocuk ise;" eğer tanıştıysak ben neden hatırlamıyorum , Çocukluk arkadaşım falan da hatırlamadım diye mi kızdı diyordu? kendi kendine bir anlam çıkarmaya çalışıyordu , bakışları resmen ok atıyordu.
Selen içinde içecek bulunan tepsiyle içeri girer. Normalde şen şakrak gülen bir insan olan Elvan'ın neden Akköz 'e karşı bu kadar mesafeli durduğunu anlayamamıştı ikisi arasında geçen bir mesele olduğu ortadaydı ama ikisininde bir şey anlatmaya niyeti yok gibi duruyordu . Eninde sonunda dillerinin bağının çözüleceğini anlatmak istedikleri zaman anlatacaklarını bildiğinden üstelemek istemiyodu. Ama bu durgun havanında bozulmasını istiyordu. Bu havayı dağıtmak amaçlı ben yokken ona nasıl tanıştığımızı anlattın mı diye sordu. Akköz hayır anlamında kafasını salladığı anda Selen " O zaman bu görev bana düşüyor .Biz Akköz ...
Elvan Akköz ismini duyar duymaz . "Akköz mü?"diyerek sorgulayan gözlerle Selen'e baktı .Selen'e dönüp" ben Akkor diye anlamıştım dedi".Selen ve Akköz birbirlerine aynı anda bakarak durumu çözdüklerine dayir işaret vermiş oldular . Akköz artık Elvan'ın kime böyle sinirli olduğunu anlamıştı Selen' de aynı şekide durumu açıklığa kavuşturmak yerine Elvanla biraz eğlenmek daha cazip gelmişti . Affan'la geçirdiği son acılı saatlerini unutmasına Akkor yardımcı olabilirdi belki. Hazırladığı atıştırmalıkları almak için mutfağa yöneldiğinde Elvan'ın sesini duydu ve adımlarını durdurdu . "Bak Selen Akköz'ü yeterince tanımıyor olsamda seni yeterince tanıyorum aklınızdan ne geçiyordu ben bu bakışı bilirim kesin yine bir dolaplar çeviriyorsun bu sefer tekde değilsin Akköz 'de var .
"Manyak mısın ?ne işi çevireceğiz ? ben hazırladığım tabakları almaya gidiyorum "
Selen'in gidişiyle iç içe geçirdiği ve kucağında duran ellerini çözerek bir elini boynuna götürüp sıvazlamaya başladı . "Selen benim can dostum onun üzülmesini istemem ona gerçekleri anlat gerçek kimliğini söyle yoksa bana mı yalan söyledin ?bilmiyorum .Ama o çok hassas biri "
"Onu neden üzmeyecekmişim seni neden dinleyeyim ki bir kaç gün takılır sonra işime bakarım şu an senin istediğin gibi mutlu ediyorum .Sonrasında canı biraz haliyle acıyacak çünkü benim amacım sendin seninle daha yakın olabilmek için bundan başka yolum yoktu. "
Akköz öyle güzel yalan söylemişti ki kendi bile inanacaktı nerdeyse sırf Akkor için çevirdiği dalaverelere kendi bile inanamıyordu.
"Ne kadar ruhsuz insanmışsın sen yazıklar olsun ki tanıyamamışım seni Selen'le seni ayırmak için elimden geleni yapacağım bilmiş ol adını değiştirip sesini kalınlaştırınca seni başka biri gibi göreceğimi mi düşündün ve bana niye yakınlaşmak istiyorsun ? "
dedikten sonra o da Selen'in yanına gitmek için mutfağa doğru yol aldı.
-Elvan soruna cevap almadan mı gideceksin ?
-Söyleyeceğin her şey yalan adın gibi ,burada kalıp seni dinleyerek vakit harcamayacağım .
Koşarcasına adım atarak mutfağın yolunu tutar , az önce Akköz'den duymayı hiç beklemediği şeyler duymuştu .
-Selen bu çocukta beni iten şeyler var uzak dur bu adamdan .
-Elvan gerçekten boş kuruntu yapıyorsun o kadar iyi bir insanki tanıdıkça sen de çok seveceksin .
İçinden "Hiç sanmıyorum seveceğimi " dediyse de bunu Selen' e söylemedi. Şu an gözlerinin içi parlıyordu mutluluktan sonunda nasıl olsa o da anlayacaktı .
-Şu an sırası değil belki ama hatırlıyor musun Affan ' la Erdem bizim eve gelmişlerdi senin panduf terliklerime kimse dokunmasın diye tembihlediğini duyar duymaz paduf terliğini giymişti Erdem .
- Daha doğrusu giyememişti terlik zannedip benim küçük beyaz tavşancığımı az kalsın eziyordu . Cevatıma bir şey olsaydı ne yapardım ben insan bi bakar giymeye çalıştığı şeye koskoca tavşanı nasıl terlik zannetti acaba? sonrasında da bu terlik canlandı diyerek Affan'ın arkasına saklanmıştı .
-Haksızda sayılmaz terliğinin tavşan şekilde olması onun suçu değildi . Onu koyduğun kutudan nasıl çıkmıştı ki Cevat bu arada onun adını ne zaman Cevat koydun ?
-Şu an karar verdim.
-Peki ya piknik için ormana gitmiştik o günü hatırladın mı
- Bu konuşmanın devamı nereye varacak Elvan ?
-Soru sormadan sadece dinleyemez misin ?
Ağzının fermuarını çektiğini gösterircesine eliyle yaptığı hareketin ardından Elvan bir sandalye çekerek mutfak masasının yanına geçti .Ve konuşmasına devam etti .
- Peki ya piknik için ormana gittiğimiz günü hatırlıyor musun ?
Selen'in evet dercesine kafasını sallamasından sonra sözlerine devam etti .
-Tam eşyaları hazırlamıştık ilk önce Affan'la ben gidecektik plan yapmıştık . Ama Erdem ' de bu plana dahil olunca seni de çağırmıştık . Seni çağırdıktan sonra da bize Selen'de gelsin siz çok sıkıcısınız orada belki ayı falan karşımıza çıkarsa Selen'i önüne atarız demişti. Bir günde arkadaşlarla toplanmıştık su isteyen var mı diye sormuştu . Sen de ben diye bağırmıştın kalk iç bir de bana getir demişti . Arabada sıkça seyahat ederdik ayaklarını sana doğru uzatırdı seni kızdırmak için sen kızdığındada o çok eğlenirdi sanki sirke gitmişte şempanze izliyormuş .
-Evet neden güldüğünü bilemediğim ve anlamda veremediğim bir şekilde beni sinir etmeyi çok severdi . Şimdi anladım ki sen de onunla beraber bayağı eğlenmişsin hem de beni şempanzeye benzetecek kadar !
Bunları söyledikten sonra gözlerini ayırmadan Elvan'a bakar .
-Sadece bir benzetme bana gözlerini pörtleterek bakarsan konuşamam
demem o ki sizin bazı bazı böyle atışmalarınız olurdu ya gün gelip şu kapıdan seni onunla yani Erdem'le görmek varken Akköz'le görmeyi hiç ummuyordum .
-Açıkçası bunu düşünmen beni şaşırtmadı desem yalan olur biz yan yana her geldiğimizde iki koca çocuk gibi birbirimizi yerdik ,hiç anlaşamazdık ki dün gece uykunu iyi alamadın herhalde kafan yanlış şeyler kurgulamış .
-Belki de doğru söylüyorsun Selen beyin olanı değil olmasını istediğini kurguluyor .
-Biz Erdem'le sadece yalnızca iki yakın dostuz bundan daha fazlası olmadı ve olmayacak
Onlar orada konuşurken Akköz 'de kulak misafiri olmuştu .Aklında istemsiz şekilde oluşan bir kin vardı Erdem'e karşı . Dinlediği anlaşılmasın diye konuşmanın bitmesini beklemeden konuşmanın tam ortasında dalarak ikisininde ona aynı anda bakmasını sağladı . "Konuşmanızı bölümdüm sanırım ama sizi beklerken uyuya kalmak istemedim "
Selen ona doğru yürüyerek hazırladığı ikramlıklardan bir tanesini ağzına sokar "Sen bana tirip mi atıyorsun" der.Ve birinci lokmasını yemesine izin vermeden ikinciyi üçüncüyü dördüncüyü sokar. Akköz ise lokmalardan dolayı dolan ağzını eliyle kapatarak yeter demek istediğini anlatmaya çalışır . Tekrardan salonun yolunu tutarlar salonda herkes aynı yerine oturmuştu . Selen'in canının sıkıldığını görünce Elvan , Akköz'le konuşmadığım için mi canı sıkkın diye meraklansada ona sorular sormuyordu . Kendinden geçip o inşaat tepesine çıktığı gün böyle bir adam karşısında yoktu kimseyle konuşmaya tenezzül etmeyen ukala tavırları vardı . Şimdi kendine bu yapışkan imajını neden veriyordu ? ses tonunda da değişiklik vardı . Görünüş olarak aynı olsada aynı bedende iki farklı karakter yaşıyor gibiydi , bu bulmacayı nasıl çözecekti ...
Saatler birbirini kovalıyordu söz sonunda Elvan'ın yüzüğüne gelmişti . Akköz ona nişanlı mısın diye sormuştu . Yanıt olarak o da "Bir zamanlar öyleydim " dedi ."Kavga mı ettiniz bu yüzüğün sende ne işi var ayrılmadıysanız" . Akköz'ün dedikten sonra eline baktı , evet doğru söylüyor bu yüzüğün ben de ne işi var ...
Akşam Akköz gittikten sonra bugün bunları yaşadığına inanamadı dolabın kapağını açmadan önce aynada ki yansımasına baktı . Her gün uyanmak için bir sebebi vardı şimdi ise o sebep Affan'la beraber yok olmuştu . Belki de yaşama sebebi olarak Affan'ı görüyordu . Her şeyin yardılışının bir gayesi bulunuyordu . peki ya kendisinin bu dünyaya geliş amacı neydi bir türlü bulamıyordu . Fazla düşünmenin artık manası yoktu . Ne kadar planlarsak planlayalım hayatında kendine göre planları vardı. Sen bir şeyi isterken binlerce kişi de aynı şeyi istiyor herkesin istediği şeyin olmasıda imkansız hem güneşin yaktığı hem de rüzgarın estiği , bir taraftanda yağmurun yağdığı nerede görülmüş . Demek Affan'la benimde sonum yokmuş diye düşünüp ...
Bir zamanlar takmadığı zaman uzuvların dan birini kaybetmiş gibi olduğu yüzük şimdi ise ağır geliyordu . Bunun onda durmaması en mantıklısıydı .Yarın Affan'ın aldığı bütün eşyalarla birlikte yüzüğünüde götürmesi gerekiyordu . Kahvaltısını yapıp Affan'ın evine gidecekti . Kendisine bile itiraf edemesede onu çok özlemişti . Normal şartlar altında olsa bunları Erdem'le gönderebilirdi , Ama onu görmesi gerekiyordu .
Bu yüzden kimseyle göndermeyip kendisi gidecekti. Gitmeden önce eşyaları ayarlaması gerekiyordu eşyaları koyarken yaşadıklarını anımsamadan edemiyordu . İlk olarak el oymasından yapılmış bir bisiklet vardı kenarlarında siyah zincirler sarkıyordu . Elvan havada asılı duran veya aşağı doğru sarkan eşyaları her daim çok severdi . Bu yüzden arkadaşları ve tabii Affan 'da ona hep bu tür eşyalardan alırdı . Affan bu bisikleti ona bisiklet sürmeyi öğrettiği gün hediye etmişti . Küçükken babasıda ona öğretmek için çok uğraşmıştı ama korkup binememişti. Çünkü daha öncesinde sen sür ben seni tutuyorum deyip bırakmıştı . O esnada arabaya çarpmıştı neyse ki araba park halindeydi .Affan ise bir haftalık uğraşın sonunda zorlada olsa Elvan'a öğretebilmişti . Dışardan bakıldığında hatta Selen'in gözünden bakıldığında bir bisikleti öğrenmesi bir hafta sürdüğü için abarttığı düşünülsede, Elvan için küçükken yaşayıp büyüdüğünde hala aklında kalan bir acın varsa O gerçekten canını çok yakmıştır .Bisikleti kutuya yerleştirdikten sonra Affan'ın onu uykusuz bıraktığı günü yani doğum gününü hatırladı saat 23:00 olduğunda yatağına uyumak için gitmişti uykusu bir saat sürmüştü. Çünkü saat 00:00'a geldiğinde Affan elinde konfetiler patlatarak içeri girdi arkasındanda hemen pastayı getirmişlerdi . Üstünü giyip hazırlandıktan sonra Affan 'ın evine gitmişlerdi Elvan'a ilk aşkını ilan ettiği yerde bu küpeyi yine orada vermişti . Küpenin içinde geometrik şekillerin içine gizlenmiş iki tane insan vardı el ele tutuşan diğer hediyeleri nasıl aldığını hiç aklına getirmeden kutuya koymak istesede bu mümkün değildi iki yıla o kadar çok anı sığdırmıştı ki, Affan o mükemmel bir insandı. Karşısında duranın hiç insan olarak düşünmemişti birini sevdiğin zaman onun kusuru kabahati olabileceğini düşünmezsin ...
Elvan kapıyı açıp çıkmak üzereyken pijamalarıyla Selen belirir ."Nereye Elvan! bugün hafta sonu bildiğim kadarıyla "dedikten sonra Selen arkası dönük cevap verir " Bir kaç parça atılması gerek eşyalarım var Affan'dan kalan bunları geri ona vereceğim ya da yüzüne atacağım " sesi titreyerek cevap veren Elvan'a karşı yanıt olarak Selen "Akköz benim yanıma gelecekti o seni bıraksın Affan'ın yanına " der . Elvan hayır desede Selen'in kabul etmeyeceğini bildiğinden çaresiz boynun eğer ve asansöre doğru ilerler . Aşağı indiğinde Akkor'a sanki Selen hiç bir şey söylemeden evin önünden çekip gitmek üzereyken "hey ! Beni almadan mı gideceksin ?" konuştuğu kişi Akkor olduğu için hiç bir şeyden haberi yoktu
- Bana verdiğin sözü tutmadın tişörtü hâlâ getirmedin
-Ne sözünden bahsediyorsun dün bana söylediklerinden sonra
-Ben seni görmedim bile
-Eğleniyor musun bu oynadığın oyunlardan lütfen gideceğimiz yere gidelim sıkıldım artık .
Yola çıktıkları süre boyunca yol tarifinden başka bir şey konuşmadı Elvan , Akkor 'da üstelemedi . Affan'ın evinin önüne geldiğinde Akkor arabada kaldı Elvansa kapıyı yumruklarcasına çaldı . Kapıyı açan Erdemdi ondan Affan'ı çağırmasını istedi . Erdemse Elvan'dan ayrıldıktan sonra gününü hep resim atölyesine çevirdiği bodrum katında geçiriyordu kapıyı Erdem'e bile açmıyordu . Elvan'ın geldiğini duyunca hemen içerden çıktı onun ağlamasını kendisine zarar vermesini önleyecek her türlü hareketi yapıp kendinden tiksindirecekti . Elvan'ı görür görmez "bensiz yaşayamazsın sanıyordum " Elvan bunları duymayı beklemediği için gözleri dolar görüş açısı bulanıklaşır .Ve yere düşer Affan ise yanına gelir "canın acıyor mu " der .Onu yerden kaldırmaya çalışır Elvan buna müsade etmez . Karşılık olarak "senin kadar acıtmıyor " dedikten sonra sağında ve solunda bulunan iki kişi onu kaldırırlar Elvan ise Akkor ya da Akköz sandığı kişileri sağında ve solunda onu kaldıran kişilerin ikisininde aynı olması onda şok etkisi yaratmıştı . Arabaya binince Selen sayesinde her şey açıklığa kavuşmuştu . Akkor'un ikizi Akköz varmış .
.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top