SEN YOKSAN BEN DE YOKUM

Sevim daha küçüktü , nerden bilebilirdi ki babasıyla yengesi arasında olanları o böyle olmasını ister miydi ? Sevim'in hayatta kalma mücadelesi verdiği şu son zamanlarda ona destek olan Hera ve Mirza'ydı hayat dursun istiyordu, yeni bir güne uyanmak için sebep bulamıyordu .Yastığının altında ailesiyle olan bir fotoğrafı vardı. Fotağrafı eline aldı ; uzun uzun annesine babasına baktı, yüzlerini sanki hayattalarmış gibi okşadı . Saçları o zamanlar uzundu onları görmesi onu daha çok hüzünlendirdi saçının kesildiği ana geri dönmüş gibi oldu . O saçlarını hep beline kadar uzatırdı, belinden daha kısa kestirdiği hiç görülmemişti . Ta ki Hera' nın "anne benim saçlarım neden kısa " demesi üzerine Hatice yenge Sevim' in saçlarını bit bahanesiyle kesmişti. Sevim küçükte olsa hiç bir şeye dikkat etmese bile saçları onun için önemliydi. Bitlenmesi söz konusu olamazdı . Dayanamadı kesilmişte olsa örgü şeklinde ki saçlarını saklıyordu . Hâla mis gibi kokuyordu annesininde dediği gibi ...

İhsan dayı eve geldiğinde çikolata getirmişti . Hera ve Mirza babasının elindeki poşete üşüştüler. Sevim ' in ise pek umrunda olmamıştı nasıl olsa ne yerse yesin Hatice yenge kan kusturmayacak mıydı ? Sevim daha ne kadar dayanabilirdi sonunda pes edecekti . Bu tıpkı yüksek sese maruz kalıp bir müddet sonra duyma yetisini kaybetmek gibi bir şey ya eskisi kadar iyi duyasmazsın ya da sağır olursun Sevim'de ya Hatice yengenin sesini duya duya daha fazla içine çekilecek ya da bu seslere son vermek için yengesinin sesini kesecekti. Hatice yenge herkese karşı böyle değildi . Tek derdi bu evde olanlar ve onu bu eve hapsedenler için geçerliydi. Kendi mutsuzluğunun acısını başkalarını mutsuz ederek gideren bir kadındı. Simsiyah kaşlı , ortadan daha kısa boylu , üst dudağı alt dudağından daha kalındı.

Akşam herkes yatmak için odasına çekilirken ansızın ev telefonu çaldı . Saat çok geç sayılmazdı onlar içinse uyumanın tam zamanıydı. Hatice yenge yarın çocukları uyandıracak , kahvaltı hazırlayacak , bulaşıkları yıkayacak ,ütüleri yapacak , örgülerini örecek aslında örgü örerek para kazanmasına gerek yoktu . İhsan Dayının geliri onları zengin mevkisine sokacak kadar vardı . Yinede oyalanacak bir şeyler bulması gerekiyordu . İhsan'ın eline çok para geçerdi ona mutsuzluk getireceğini ya da yoldan çıkağını düşündüğü için bir kısmını hayır kurumlarına bağışlardı . Bu yüzden belkide bahçeleri meyve dolup taşıyordu, bu yüzden çocuklarını dadılar büyütmüyor evinde hizmetçileri yoktu o vicdanlı bir adamdı kedini yüceltmeyi hoş görmez çevresindekileri de hor görmezdi . Hatice Yenge telefona baktı. Konuşamaya başladı . Sevim ' de kulak misafiri oldu .

- Elvan ne kadar hayırsız bir çocuk oldun sen

_

-O çocukla nişanlandın beni unuttun insan teyzesini aramaz mı ?

-

- Geleceğin zaman bana haber vermeyi unutma sevdiğin yemeklerden yapayım .

-

- O zaman enisten  seni almaya gelir kuzum hadi görüşürüz .

Sevim konuşmaları bu şekilde duymuştu . Yengesi kiminle böyle samimi içten konuşuyordu bu konuşan yengesi ise ona bunca kötülüğü yapan da bu kadın mıydı ? Nadir kullanıyor olsada Hatice yengeninde kalbi vardı .Şimdilerde onun önüne bir set çekmiş aşılması güç duvarlar koymuş gibi görünsede pençelerini herkese göstermiyordu kadir kıymet bilene açıyordu bunlardan biri Elvan'dı ablasının kızıydı . Elvan'la aralarında pek fazla yaş mesafesi yoktu bunun sebebi ablasının eşinin askere erken gitsin diye nüfusa yaşı büyük yazıldığı için askere gitmişti . Askerden döner dönmez ablasını istemişlerdi . Zengin oldukları için vermeyi ailesi kabul etmişti . Evlendikten sonra ablası evlerine yakın oturduğu için hep gelirdi . Ablasının ilk çocuğu Elvan'dı . Hatice yenge oyuncak bebek yerine onunla oynardı sanki cansız içi elyaf doluymuşçasına ... Arkadaşlarıyla beraber kalmakta olan Elvan o sabah alarm sesiyle uyanmayı beklerken heyecandan yatamamıştı . Sağa dönüyordu sola dönüyordu aklına sürekli Affan geliyordu . Onunla geçirdiği kısa ama onun tabirince tadı damağında kalmış günler. Hiç teyzesinin yanına gitmek istemesede ihtiyacı olmasaydı çağırmazdı . Affan 'ın evinin yedek anahtarı hep onda dururdu sabah eşyalarını alıp uçağa binmeden önce bir haftalık özlem çekecek olduğu Affan 'ın yani nişanlısının yanına gidecekti . Akşam uykusu olmadığını düşünmüştü , kırmızı tül perdeyi aralayıp dışarıyı seyredalacakken bir köpek sesi duydu yan apartmanın güvenliği sağlamak için aldığı pitbull köpek dışarıdaydı muhtemelen önüne çıkan ilk insanı komalık edecekti . Sahibine nasıl haber verebilirdi tam aklından geçirdiği cümlenin şimdide görsele dökülmüş halini izleyecekti. Çünkü sweatshit giymiş ,başına kapşonunu geçirmiş deri ceketli bir çocuk geçiyordu . Elvan camı açıp bağırmaya başladı . Ne diyeceğini bilemez bir şekilde "önüne bak , dikkat et , geliyor. " çocuk gecenin üçünde duyduyu ilk çığlık sesiyle sonrada ne dediğini anlayamadığı bir şekilde bağıran kadın silueti . Elvan sesini duymadığını düşünerek kapıyı açar açmaz merdivenlerden aşağı koşmaya başladı. Asansörü kullanmayı akıl edemeyecek kadar telaşlanmıştı . Sanki oraya gidince olaya müdahale edebilecekmiş gibi ...

Aşağı indiğinde ya çocuğu kaçarken ya da köpeğin dişlerini geçirdiği hayal etmişti . Ama çocuğun tasma takıp köpeği apartmana doğru götüreceğini hayal etmemişti .

- Sanırım bana bir şey anlatmaya çalıyordun sesini duyamadım . Mimiklerinden çıkardığım kadarıyla iyi gözükmüyordun .

- Kimsin sen bu köpeği nasıl bu hale getirdin ?

- Şu apartmanda polis emeklisi amcam var bu köpek eğitimli ben de onun yanında kalıyorum .

Elvan nefesini burnundan çekip ağzından verdi . Anlık geçirdiği şokun arkasından bir şey demeden asansöre bindi . Çocuk, arkasından bakmakla yetindi . " Gecenin üçünde neden uyumayıp dışarıyı seyreder ki insan ? " diyerek amcasının yanına gitti . Elvan ise korkudan açık bırakıp çıktığı kapıyı örttü ve kilitleyerek odasına gitti . Yatmadan önce sürekli şunu tekrar etti ; yarın güzel bir gün olsun... Günler geçmekteydi . Sevim kendi halinde kah yengesiyle burun buruna gelmemek için dayısının peşinde geziyor . Ya da Mirza ile futbol oynuyordu .Mirza  çoğu geceler annesinin izin vermeyeceğini bildiğinden geceleri evden kaçar futbol oynardı . Her erkekte olduğu gibi onunda yerli Messi olma hayali vardı. Topa her vurduğunda onun yerinde kendisinin olduğunu hayal ederdi . üç yıl ara vermişti tekrar dönmüştü onu bu hale getiren kader mi utansın yoksa annesi mi ? Babası sürekli Mirza ' yı dine yönlendirmek adına teşviklerde bulunurdu . " Hadi oğlum sende gel dua edelim , oruç tutalım , namaz kılalım " bu sözlere pek ilgi duymaz gözardı ederdi, babasında onun bilmediği bir hastalığı varmış . Çevresindekiler ona deli muamelesi yapıyorladı . Olmayan şeyleri hayal ederdi adına obsesif kompülsif deniliyordu . Zamanla ilaçlarını kullanarak tedavi olmuştu. Mirza babasının hastalığını öğrendikten sonra onu üzmemek adına her şeyi yapıyordu . Konu annesine gelecek olursa buhranlı vakit geçiriyordu onunla . Son yaşadığı olayın hala etkisinden kurtulabilmiş değildi . O gün sana neler oldu anlat deseler , Mirza başlatsa anlatmaya ; " Sabah babamın bana öğüt verirken hep söylediği şeyi yapmak üzere kalktım ; yani namaz kılmak için hava karanlıktı zifiri olmasada . Babam akşamdan ilaçlarını almıştı bu yüzden derin bir uykudaydı . Onu ben kaldıracağıma dair söz vermiştim , ezan saatinden bir saat önceydi abdest alıp babamı uyandırmak için erkendi. Koluma baktığımda eksiklik hissetim bu kanıya varmamı sağlayan şey dün ilk cemaatle kıldığım namaz için amcamın bana verdiği saatti . Amcamın namaz saatlerini kaçırmazsın artık deyip verdiği saat yoktu . Dün Aytekin 'le evin arkasında oyun oynuyorduk oraya düşürmüş olmayım diyerek kapının kilidini açıp çıktım , gidip geç olmadan o saati bulmalıydım . Yolda giderken annemi biriyle sarmaş dolaş gördüm ellerinde valizler vardı . "Çocuklarıma kim bakacak o deli adam ya bir şeyler yaparsa seni çok sevdiğimi biliyorsun biz mutlu olamayacağız " dedi adam hişşş dedi bu annemi susturmaya yönelik işaret parmağını dudağına götürdü . " Onlar sana acıdılar mı , onlar seni düşündüler mi yarım akıllı bir adamla evlendirirken şimdi sen mi aile şerefini düşüneceksin ? Çocuklarına bakarlar yoksa benimle gelmek istemiyor musun ?

- Saçmala benim seni düşünüp uyuyamadığım akşamlar oldu , seni görürüm belki diye kaç zaman pencerelerde bekledim . Sana olan sevgim okyanus kadar derin , gökyüzü kadar sonsuz bana böyle şeyler söyleme Yakup

- Neden benimle gelmek istemiyorsun o zaman Hatice .

-Çünkü yanlış yapıyoruz ben gidince bu adam ne olacak .

Annemle yakup denen adam bu şekilde konuşuyorlardı. Oradan hemen uzaklaşmak isterken benim ayağım taşa takıldı . Yere düştüğümü gördüler karanlık nedeniyle yüzümü seçemediler . Annem bağırmaya başladı " Biri bizi gördü" Yakup bana yetişebilmek için hızlı hızlı koşuyordu . Nihayetinde beni tuttu "Bu gördüklerini kimseye söylemeyeceksin tamam mı ?" dedi. Ben anne karnından yeni çıkmış gibi konuşamıyordum . Adam tekrar tekrar aynı şeyi bana soruyordu . Benim ise verecek cevabım yoktu . Bu sefer kemerini çıkardı vurmaya başladı . "Annem dur artık o benim oğlum" dediği zaman adam affaladı ...

Kim annesini böyle anlatır ki en azından Mirza bunları anlatamazdı . Çünkü Yakup onu öyle bir benzetmişti ki kimseye bir şey söyleme cesareti bırakmamıştı. Annesiyle çoğu zaman konuşmazdı , kendi halindeydi . Geceleri babasından habersiz dışarı çıkardı . Sevim ' de bi sefer onu çıkarken görmüştü. Mirza'nın yanına geldi fısıltıyla " ben de gelebilir miyim ? " Mirza Sevim'e karşı çok uysal davranırdı. Yoksa bazı geceler Sevim ' in onun uyduğunu sandığı anda saçıyla oynamasına izin verir miydi . Her gece uyuyup uyumadığını kontrol ederdi . Eğer uyuyor olduğunu görürse gelir kıvırcık saçlarıyla oynardı. Mirza uyanık olduğu halde ona belli etmezdi . Bugün de onunla gelmek istediğini söylediğinde kıramamıştı. Evden beraber çıkmışlardı. Hatice yenge ise uyumaktaydı son zamanlarda çok uyur olmuştu. Elvan için hazırlıkta yapıyordu bu da onu yoruyordu...

Elvan sabah uyandı kahvaltısını yaptı. Şimdide sıra Affan'ı uyandırmaya gelmişti . Taksiye atlayıp nişanlısının yanına gitmek için yola koyuldu . Elvan nihayetinde Affa'nın evine gelmişti . Adımlarını sabırsızlıkla atıyordu . Göreceği manzarayı bilse yinede böyle sabırsızlanır mıydı acaba ? Kapıyı açtığında Affan' nın kucağında bir kız görmeyi beklemiyordu . Hiç bir şey söylemeden kapıyı hızlıca çekip gitti . Hıçkırarak âğlıyordu . Herkesin olduğu bu şehirde kimsesiz hissediyordu . Elvan' ın gitmesiyle Affan Zümra ' yı kapı dışarı etmişti .

- Oğlum Affan salak mısın nesin ben seni çözemiyorum . Dün Zümra' yı getirdin çapkınlık yapacaksın sandım , kızı odaya götürdün kendin tek yattın . Şimdide Elvan 'ın buraya geleceğini bildiğin halde Zümra' ya kur yaptın göndermedin Elvan sizi bastı Zümra ' yı kapı dışarı ettin derdin ne ?

- Kendimi ancak böyle soğuturdum Elvan 'dan o beni bırakmasa ben onu bırakamazdım . Onun benden nefret etmesi gerek.

- İyide neden ayrılmak istiyorum de gitsin , İlla nefret mi etmesi gerek ?

-Oğlum Erdem ! ben hastayım uzun zamandır sakladım herkesten yarına çıkacağım bile bellisiz öldüğümde ağlamasın üzülmesin bu zamanlarımı hatırlayıp benden nefret etsin .

Bu saatten sonra sözün bittiği kısımdı . Erdem sürekli arkadâşının anormal halinin nedenini anlamıştı konuştukça üzüleceğini anladığından bir şey demedi .Elvan ' a gelecek olursak gün boyu insanların ona bakışlarını aldırmadan nereye gideceğini bilmez şekilde yürüyordu. En sonunda evine gitmeyi akıl edebildi. Evin önüne geldi ama içeri girmedi . Karşıda beş katlı bir apartman vardı oraya doğru yürümeye başladı. Merdivenlerden çıktı son kata geldi gözleri hep aşağı doğru bakıyordu . Artık sen yoksun sen yoksan ben de yokum diye bağırdı ve

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top