12. Bölüm
Cumartesi günüydü. Sabahın erken saatlerinde kalktı Çınar. Önce köpeğini besledi. Ardından anne ve babasına kahvaltı hazırlamakla uğraştı. Aradan yarım saat geçmişti ki annesi ayaklanıp mutfağa doğru ilerlemişti.
"Günaydın," dedi annesi.
"Günaydın," dedi Çınar. Bunu söylerken omleti düşürmeden çevirmeye çalışıyordu.
"Hayırdır sabah sabah nereden aklına geldi kahvaltı hazırlamak?"
"Dedim ki benim sevgili anneme ve sevgili babama neden kahvaltı hazırlamıyorum."
"Öyle oldu yani!" diyerek mutfağa geldi babası.
"Evet öyle oldu. Ne var bunda?" diye sitem etti Çınar.
"İçinden geldi yani!"
"Evet ve hatta," dedi ve durdu. Derin bir nefes aldı, "Şimdi sevgili ailem," dediğinde gözlerini onların gözlerinin üzerinde gezdirdi. "Bence bugün için karı koca olarak dışarıya çıkın ve ben de evi temizleyeyim."
***
Çınar anne ve babasını uğurlayıp kapıyı kapattı. Kapıya yaslanıp derin bir iç çekti. "Şimdi nerede bu belgeler?"
Evleri iki yatak odası, oturma odası ve mutfaktan oluşuyordu. Bir de banyo ve balkon vardı. Balkonda kiler olarak kullandıkları bir dolap bulunuyordu. Onun içinde olabileceğini sanmıyordu. Kendi odasında veya banyoda da olmazdı. Belge pişirmek istemiyorlarsa şayet mutfağı da elemek durumundaydı. Geriye bir tek yatak odası kalıyordu
Anne ve babasının odasına girdi. Dolapları karıştırma konusunda kararsızdı. Sonuçta onlara ait olan eşyaları pek de görmek istemiyordu. Düşünmeye başladı. Kıyafetlerinin arasına herhangi bir evrak koymazlardı. Yani gardırobu es geçti. Sonra aklına yatağın altı geldi. Orada birkaç battaniye olduğunu biliyordu. İçinden bir ses orayı kontrol etmesini söylüyordu ve içindeki sesi dinledi.
Yatağı kaldırdı. Yatağın altında birkaç battaniye ve nevresim takımları bulunuyordu. Eline ne geliyorsa dışarıya çıkardı. En sonunda siyah renkte deri bir çanta buldu. Çantanın içini açtı. İçinde bir dosya ve kardeşine ait birkaç fotoğraf vardı. Fotoğraflardan birisini eline aldı. Kardeşiyle birlikte çimenlerin üzerindeydiler. Kendisi mavi renkte kıyafetler giymişti ve kardeşiyse pembe... Bir an gözlerinin yaşlandığını hissetti.
Fotoğrafa, Nehir'in yüzüne dikkatlice baktı. Efsun'un haklı olduğunu anladı. Kardeşinin de yüzünde bir doğum lekesi vardı.
Fotoğrafı bırakıp dosyayı eline aldı. Yazanlara ufaktan göz gezdirdi. Yazanlardan pek de bir şey anlamamıştı ama kardeşinin kaza olayıyla ilgili olduğunu haykıran kısımları okumuştu.
Odasına gidip telefonunu aldı. Geri döndüğünde bütün belgelerin fotoğrafını çekti. Kardeşinin fotoğrafını eklemeyi de unutmadı. Hızla belgeleri geri yerine koydu. Yatağın altını düzenleyip yatağı aşağıya indirdi. Ardından çektiği görüntüleri Efsun'a attı.
***
Efsun sırt çantasını açtı. İçinde, satın aldığı bir tebeşir paketi vardı. Paketi açıp içinden bir tane tebeşir aldı. Tebeşiri bir kağıdın üzerine koyup kalın bir kitap yardımıyla toz haline getirdi. Annesiyle Alp bugün için dışarıya çıkacaktı. Efsun'un gönlü buna razı değildi. Bu hafta sonu boyunca hasta numarası yapıp annesini evde tutacaktı. Bunu yapmalıydı. Annesini o katille yalnız başına bırakamazdı.
Saate baktı. Saat sabahın dördüydü. Dikkatle kağıttaki tebeşir tozunu içti ve kanıtları sırt çantasına yerleştirdi. Usulca yatağa yattı. Hasta olmayı beklerden uykuya daldı.
İki saat sonrasında ateşler içinde kıvranarak uyandı. Annesine seslenmeye başladı. Sesleri duyan Mine uyandı ve kızının odasına doğru ilerledi. Önce neler olduğunu anlamadı ama kızının yüzü dikkatini çekti. Hemen elini, onun alnına götürdü ve sıcaklığı hissetti.
Aralarında geçen kısa bir diyaloğun sonunda Efsun hastaneyi gitmeyi reddetti. Annesi ona yiyebileceği bir şeyler ve ateş düşürücü ilaç getirdi.
Kız, olabildiğince bir şeyler yedi ve ardından ilacını içti. Annesi kızını alnından öptü ve odadan çıktı. Odanın kapısını açık bıraktı, bir ihtiyacı olursa kızının seslenebilmesi için. Aradan bir saat geçtikten sonra Efsun'un ateşi düşmeye başlamıştı ama Mine hala endişeliydi. "Öğle vakti bir kez daha ilaç içersin," dedi kızına. "Eğer ateşin akşama kadar düşmezse hastaneye gidiyoruz!"
Efsun kafa sallamakla yetindi. Mine odadan çıktı ve o sırada Alp'i aradı. Ona kızının ateşi çıktığından kızını evde yalnız bırakamayacağını söyledi.
Annesinin Alp'ten uzak kalacağına sevinen Efsun gülmeye başlamıştı. Bu neşesi, saat dokuz civarlarında gelmeye başlayan fotoğraflarla daha da arttı. Çınar'dan istediği belgelere ait görüntüleri almıştı. Gözleri görüntüler arasında dolaşırken iki tane çocuğun olduğu bir fotoğraf gördü. Fotoğrafa dikkatlice baktığında küçük kızın yüzünde bir doğum lekesi vardı. Kaşının hemen üzerinde...
Ardından Whatsapp'a girip babasına mesaj atmaya başladı: "Günaydın babacım 😊"
"Günaydın prensesim, bugün nasılsın?"
"İyiyim ama ufak bir sorunum var. Seninle görüşmek istediğim özel bir konu var ama bunu seni arayarak söyleyemem. Annemin duymaması gerekiyor."
"İstediğin şekilde anlat bana."
"Annemin nişanlısı Alparslan bir katil olabilir."
Mesaj görüldükten yaklaşık bir dakika sonra cevap geldi. Bu süre zarfında adamın kafasını toplamaya çalıştığı tahmin edilebiliyordu. "Bunu nereden çıkardın?"
"Bir arkadaşımın ikiz kardeşi küçük yaştayken arabanın altında ezilmiş ve katil arabayı durdurup ezdiği çocuğa bakmış. Bu sırada da arkadaşım o katili görmüş ama katili hiç bulamamışlar. Veli toplantısının olduğu gün orada Alp'i görünce ona tanıdık gelmiş. Sonra aklına kardeşini öldüren kişinin o olabileceği gelmiş. Bunu ailesine açıklayamazmış ve bence de haklı. Sana bazı belgeler göndersem bunlar üzerinde biraz araştırma yapamaz mısın? Bir de Alp'in en azından siciliyle ilgili bir şeylere baksan. Belki madde bağımlılığı ya da alkol gibi sorunları olmuştur," diye yazıp gönderdi Efsun. Söylediklerine biraz yalan eklemişti. En azından yazarken yalan söylemek oldukça kolaydı.
Çok geçmeden babasından cevap geldi. "Bak hayatım, hakim olmam istediğimi yapabileceğim anlamına gelmiyor. Ama elimden geldiği kadar bir şeyler yapabilirim. Elimden geldiği kadar bir şeyler öğrenmeye çalışırım."
"Çok teşekkür ederim 😊 😊 😊 😊"
"Bu işe en kısa zamanda halletmeye çalışırım. Sen de dikkatli ol! O adamdan ikiniz de uzak durun! Anneni ondan uzak tutmayı başarabilir misin?"
"Merak etme. O işi hallediyorum."
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top