6. BÖLÜM- KİRLİ İŞLER
****
Kulaklarım duyduğum rakamla çınlarken sanki bir an kanayacak zannettim.
500 bin mi?
Allah aşkına bunu ben çalışarak ödemeyi bırak, benden sonra ki kızım, oğlum bile çalışarak bitiremezdi. Şaka mı yapıyordu bu bana? Öyle bir rakamı bırakın görmeyi, duymamıştım şu ana kadar. Ben kara kara Azad'ın arkasından bakarken Serenay koluma dokunup kıkırdamaya başladı.
"Sakin olur musun Ezel. Gün gelir bir bakmışsın bitmeden silinivermiş borcunuz? Kim bilir değil mi?"
Ona gözlerimi dikip bakarken, " Nasıl silinmesini bekliyorsun acaba Serenay. Adam benle resmen dalga geçiyor baksana.-"
Başımı alayla iki yana salladım.
"Fızlı diyil birmin kiz bişyizbin"
Onun taklidini yaparken Serenay çoktan gülmeye başlamıştı. Ona gözlerimi devirerek bakarken bakışlarımı Beyza'ya çevirdim. Ayağa kalmış karnına elini bastırmış yüzünü buruşturuyordu. Hızla ona ilerlerken " Noldu? Neyin var?" diyip koluna dokundum.
Kafasını kaldırmadan " Midemm!" diye sızlanmaya başladı. İlerdeki lavaboya hızlı adımlarla bir anda atıldığında bende peşinden koşarak gittim. Serenay da beni takip ederken Beyza çoktan bir klozete eğilmiş içinde ne var ne yoksa çıkarıyordu. Hamile olduğu düşüncesi tekrar beynime balyoz etkisi yaratırken, hangi ara bu hale geldiğimizi sorgulamadan edememiştim.
Gerçekten şaka gibiydi!
En sonunda yerinden doğrulup musluğa ilerlediğinde saçlarını arkasından toplayıp yüzüne gelmesini engelledim. O ufak ufak yüzünü ıslatırken Serenay arkamdan seslendi. "Oktay onu eve bıraksın da gelsin. Dinlenmeye ihtiyacı var."
Onu başımla onaylarken yerinden doğrulan Beyza'nın kolunu tutup destek olmaya çalıştım. Serenay da diğer koluna girdikten sonra hızla çıkışa yöneldik. Selenay Oktay'ı arayıp gelmesini söyledikten sonra Beyza'ya dönüp "İyi misin ? Evde tek yapabilecek misin?" diye sordum.
O cevap vermeden kafasını sallarken sıkıntıyla serin havayı içime çektim. 5 dakika sonra Oktay çıkış kapısında göründüğünde bize bir el hareketi yapıp araba park edilen yere ilerledi. Kafam artık zonklama derecesine gelirken önümüzde duran siyah BWM 'nin arkasına oturttum Beyza'yı. Ona son kez bakış atıp kapıyı yavaşca kapattım.
Araba hareket edince Serenay bana sinsi bir gülüş atıp güldü." Eee barmen kız, başlıyor muyuz artık işe?"
Ona usulca kafamı sallayıp gerisin geri girdik mekana geri. Serenay farklı bi kapıya yöneldiğinde buranın soyunma odası oldğunu anladım.
Üzerime bir siyah V yaka tshort, altına da siyah bir kot verdi. Beyaz spor ayakkabıları da önüme koyduğunda onunda hazırlanmak için dolabına yöneldiğini gördüm. O da aynı benim takımdan giyerken neden çalıştığını sorguladım. Sevgilisi bu sokağın başında duran adamın sağ koluydu. Paraya para demiyorlardı eminim ki. Murat' ın onu neden hala burda, bunca sapığın içine koyduğunu anlamamıştım kısa bir an. Sonra Serenay'ın herkes tarafından bilinme ihtimali bu fikrimin çöp olmasına neden oldu.
Giyindikten sonra saçlarımı bir tokayla spor bir at kuyruğu şeklinde bağladıktan sonra çıkışa yöneldik. Serenay'da benim gibi bağlamıştı saçını.
Bar tezgahının iç bölmesine açılan bir kapıdan geçtikten sonra hızla beni önü fazla kalabalık olmayan bir tezgaha yerleştirdi. Yan tarafımda neredeyse her yeri dövme olan bir barmen çocuk duruyordu. Hiç kız barmen yoktu tezgahta. Genelde kızlar servise bakıyordu. Tek barmen kızın ben olduğumu farketmem özgüvenimin kısa bir an tavan olmasına sebebiyet verdi.
Bu içten anlardım.
Hızla bana birşeyler anlatan Serenay'a dikkat kesildim.
"Bak tatlım. Zamanla içkileri, karışımları öğrenirsin-"
Zaten biliyordum ki!
"Eğer takıldığın birşey olursa iki tarafında da barmenler var onlara sorabilirsin. Sana yardımcı olacaklardır. Bak sol taraftaki Bora, sağ tarafta ki yakışıklı da Barış. Şimdilik tezgah silme, bardakları kurulama, temizleme ve şişleri düzenleme işini yapacaksın. Zamanla isimleri tanırsan servise başlayabilirsin. Şimdi ben gidiyorum. Gözüm sende. Sıkıntı olursa bir el hareketi yolla bana hemen damlarım buraya. Hadi kolay gelsin. Askıntı olacak üç bacaklılara da hadlerini bildir. Bayysss."
Bana öpücük atıp yanımdaki bölmeden dışarı çıkınca elime tutuşturduğu bezle öylece dikilip kalmıştım durduğum yerde. Etrafıma baktığımda sol taraftaki barmenin bana baktığını gördüm. Sıfır kol bir T-short giymiş, kolları omuzlarına kadar dövmeyle doldurmuştu.
Boynunda da kırmızı bir gül dövmesi vardı. Burdaki kızların çoğunun ilgisini çekecek sert yüz hatları vardı. Bana bakarken önündeki tezgahta oturan adama bir sek viski verdikten sonra yanıma gelmeye başladı. Ben onun bana yaklaşmasını izlerken elimdeki bezle de oynamaya başlamıştım bile.
"Merhaba, ben Bora hoşgeldin."
"Merhaba bende Ezel. "
"İsmin güzelmiş Ezel!"
"Teşekkürler!"
"Eee Serenay anlatmıştır sana işleyişi. Takıldığın yer olursa sorabilirsin. Çekinmene gerek yok."
Bana göz kırptıktan sonra tezgahına oturan bir kızın seslenmesiyle yanımdan uzaklaşmaya başladı.
Bende yavaş adımlarla tezgahıma yaklaştığımda bardakların alt tarafta dizili olduğunu gördüm. İçkiler arka rafta diziliyken önümde birkaç tane ağzı açık şarap şişesi vardı.
Onları hızla çöpe şutlayıp tezgahımı temizlemeye başladım. Sildikten sonra bezi köşeye attım. Arkamı dönüp rafa ilerledikten sonra özenle içkileri inceledim.
Allahımmm.
Birsürüü.
Hangi birini içecektim ben?
Acaba içsem maaşımdan keserler miydi o dağ ayısı? Kafamdaki düşünceleri bi' kenara bırakıp hızla sek votka ve viski şişlerinden ikişer tane elime alıp tezgaha döndüm. İlerleyip elimdekileri tezgaha yerleştirdiğimde alt bölmeden hemen içki bardaklarını çıkardım.
Votkayı bardağına doldurduktan sonra bir limon kesip çubuğa takıp içine attım. Yanına da tuz ayarladıktan sonra, ağzım kulaklarımda tam zevkin doruklarına çıkıyordum ki duyduğum erkeksi kaba ses beni durdurdu.
"Birde alkolik misin?"
Başımı kaldırıp tezgahımın önündeki taburede heybetli bedeniyle oturan, elindeki içkisini yudumlayan Azad'a baktığımda onunda bana kısık gözlerle baktığını gördüm.
Ona yandan bir bakış atıp, burun kıvırdım.
"Ufak bir açılış töreni gerçekleştiriyordum sadece. Ne var bunda?"
"Gerçekleştirme Ezel!"
Ona dik dik bakmaya başladığımda yanından biri bana uzandı ve çoktan bileğimi kavramıştı bile.
"Vaaayy yeni güzellikler görüyor gözlerim. Bana en iyisinden bir sek viski hazırlar mısınız güzel bayan?"
Laubali konuşmasına takılmadan hızla dediğini hazırlayıp önüne koydum. Gözlerimi Azad'a çevirdiğimde gözlerini kapatıp başını aşağı eğdiğini gördüm. Omzunun üzerinden arkaya baktığımda birkaç kızın Azad'ı işaret ederek konuştuklarını farketmiştim.
Aklıma lavaboda kızların dediği sözler geldiğinde Azad'a daha dikkatli bakmaya ve incelemeye başladım.
Gerçekten bu sokakta hiç mi takıldığı kız falan yoktu?
Hiç de boş kalacak bir tipe benzemiyordu?
Düşüncelerimi bölen şey gözümün önünde sallana el oldu.
"Yeni misin burda sen?"
Daha az önce içkisini verdiğim çocuk benle muhabbet etmeye çalışıyordu. Ona yandan bir bakış atıp sadece kafa salladım.
O susmayacağını belli edercesine gözlerini daha çok açıp yayık konuşmasıyla daha çok yaklaşmaya başladı bana. Tezgahla tabure arasında bi kol kadar mesafe anca vardı ya yoktu. Bana yaklaşması hiç zor olmazken böyle bu tarz şeylere alışkın olduğum için bu hareketlerine sadece ölük ölük bakmakla yetindim.
"Daha önce hiç böyle güzelinden bir yeni görmemiştim. Gözlerim resmen bayram ediyor şu an."
İçkinin verdiği kafa gidikliğini tam olarak yaşayan çoçuğa bakmadan bitirdiği viskiyi tekrar doldurdum. O arada kulağıma yine o güçlü erkeksi ses doldu.
"Senin o gözlerini sikerim orosbu çoçuğu."
Çocuk karşısındakinin kim olduğunu anlamayacak kadar kafayı bulduğunu anladığımda her şey için çok geçti.
"Sen kimsin lan. Orosbu senin anand.."
Cümlesini yarıda kesen Azad'ın havada uçan yumruğuydu. Gözlerimi sakince kapatıp derince bir nefes aldığımda gözlerimi tekrar açtım.
Azad, çoçuğu yere devirmiş burnuna yumruklar savurmaya devam ediyordu. Oktay ve Murat hızla ona ulaşıp kollarındann tutmaya çalıştıklarında neye bu kadar bu denli sinirlendiğini anlayamamıştım.
Kalabalığın içinden sesler yükseldiğinde birkaçı dikkatimi çekmişti.
"Ohaa o Azad mı? Ne arıyor burda o? Hiç aşağı inmez ki?"
"Dövdüğü Berk mi? Sokaktaki hayatı bitti şu andan itibaren."
"Öldürecek çoçuğu."
"Allahım çok seksi değil mi?"
"Kollarına bak.."
Kulaklarım son duyduğuyla bakışlarımı Azad'a çevirdiğimde gömleğini zorlayan kol kaslarıyla hala Murat ve Oktay'ın tutmasına izin vermeden tekme atmaya devam ediyordu.
"Senin ar damarını sikmeyen adam değil lan!"
Ettiği küfürle yüzümü buruşturdum. Bu kadar küfürbaz olmak zorunda mıydı?
Son bir tekme daha savurup bana hayatımda asla görmediğim sinirle bir bakış atıp, hızla kalabalığın açtığı yoldan çıkışa yol aldı.
Bana olan bakışı.
Gözleri kıpkırmızıydı öfkeden.
Allah aşkına ne yapmıştım ben şimdi?
Derince bir nefes alıp adının Berk olduğunu öğrendiğim çocuğun yerden kaldırılışı izledim bir süre. Onu hızla götürürlerken Serenay tezgahımın önüne gelip yayvan bir şekilde oturdu.
"Noldu bi anda karıştı ortalık ya?"
"Anlamadım ki bende!"
"Hmm. Bir şey demese dövmez Azad. Ne konuştular duydun mu?"
Ona şikayet edercesine hemen atıldım.
"Onla konuşmadı bile çocuk!"
"Nasıl yani? Öylesine mi dövdü?"
Ona kafa sallarken kahkaha patlatıp dikkatlice alık alık bakan gözlerimi inceledi.
"Ahhhh anladım. Yoksa kıskandı mı ?"
"Kimi?"
"Kilimciyi. Ay Ezel sende yani. Neyse gideyim de sevgilime bi' bakıyım. Bensiz duramaz o."
Kıvırta kıvırta gidişini izlerken ondaki kadınsılığın zerresinin bende olmayışı bir an güldürdü beni. Hatlarımın güzelliği karakterimle ne yazık ki hiç uyuşmuyordu. İlerde bir sevgilim olursa eğer ki çok zor bu ihtimal, Serenay dan ilve cilve dersleri almam şarttı.
Hafif bir tebessümle işime bakmaya başladığımda birkaç kız gelip tezgaha oturdu.
Onlara ne istediklerini sorduktan sonra iki viski hazırlayıp verdim. Tezgahı silip işime odaklanmıştım ki yine aynı muhabbet doldurdu kulaklarımı.
Siz ciddi misiniz abi ya?
Bu nasıl bir yoksulluktur?
"Allahım Azad'la yatmak için nelerimi vermezdim ya?"
"Adam resmen seks için doğmuş."
"Fiziğine baksana, acaba ne kadar büyüktür?"
Kıkırdamaya başladıklarında ağzıma gelen safra tadı bir an için beni bozguna uğrarmıştı. Neyseki hemen kendimi toplayıp tekrar işime odaklanmak istemiştim ama lanet olası iki sürtük muhabbeti daha da derinleştirdi. Hayır bu kadar yüksek seste adamın şeyinin büyüklüğünü bağırarak konuşuyolardı. Ardından karşımdaki kız daha ne kadar rezil olunabilir onu gösterdi bana.
"Acaba bir kadın yetiyor mu ki ya, yoksa grup falan mı yapıyor ki?"
Ona gözlerimi kocaman açıp şaşkınlığımı gizleme gereği duymadan bakakaldığımda kız hiç oralı olmayıp kalktı gitti arkadaşıyla.
Lanet olsun.
Bu sokaktaki kızların Azad'la derdi neydi böyle?
Fazla düşünmemeye çalışıp tezgahı silip yeni shotlar hazırlarken izlenme hissiyle doldu içim. Kafamı hafifce kaldırıp etrafıma göz attığıımda Bora'yla göz göze geldim. Ona baktığımı anladığında bana serseri bir gülüş atıp göz kırptı. İşine tekrar döndü.
Telefonum arka cebimden titreyince heycanla elime alıp açtım. Kolay kolay mesaj gelmezdi bana. Mesaj geldiğini anladığımda gelen kutusuna girip hemen okudum.
Gönderen: Beyza
-Bana gelirken marketten bi' dondurma alsana ya, çok canım çekti.
Mesajı okuduğumda gözlerimi devirmeden edemedim. Bu soğuk da ne dondurması Allah aşkına? Üstelik üzerimde beş kuruş para bile yokken daha market boku yiyor.
Sinirle elleriimi klavyede gezdirdim.
Gönderilen: Beyza
-Para?
Sinirle vereceği cevabı beklerken tekrar aynı yüzsüz Beyza olması beni hiç şaşırtmadı. Bu kız hiç değişmeyecekti.
Gönderen: Beyza
-Ya Serenay'dan alıver. Birşey olmaz. Nolurrrrr bebeğimin canı çekti teyzesiii..
Gönderilen: Beyza
-S.g
Mesaj kutusundan çıkıp saate baktığımda saat 23.50 oldğunu gördüm. Telefonu arka cebime koyduktan sonra işime tekrar döndüm. Saatin ne ara ilerlediğini anlamazken gelen birkaç kişiye servis yapmaya başladım.
Serenay bar kapısından geçip, yanıma gelip tezgaha kalçasını yasladı.
Onun dudaklarına yandan bir bakış atıp güldüm.
"Öpüştükten sonra lavaboyu kullansaydın keşke!"
Bana anlamazca baktı ilk önce. Sonra olayı anlayınca elini dudağının kenarına koyup kıkırdadı kadınsı bir sesle.
"Ahh. Orayı unutmuş mu? İyice temizlemesini söylemiştim oysaki!"
Ona gözlerimi devirerek bakarken o hala kıkırdamaya devam ediyordu.
İtiraf etmeliyim ki samimiyeti fazla samimiydi.
Yapmacık durmuyordu hiçbir şekilde. Kendini istediğinde çok güzel sevdiriyordu. Bana boş bakışlar atan kızla şu an ki kızın arasında dağlar kadar fark vardı.
O yanımda sessizce beklerken ben gelenlere istediklerini hazırlayıp sunuyordum. Serenay elimin pratikliğine bakıp ufak bir şaşkınlık geçirdi.
"Ne ara öğrendin kız sen servisi?"
Ona seksi bir gülüş attım.
"18 yaşımda."
O bana şaşkınca bakarken ben istenilen 20'lik shot bardaklarını hazırlıyordum.
"Nasıl yani?"
"18 Yaşımda çalışmaya başladım ben Serenay. İlk adres de bir bardı."
"O kadar yıldır çalışıyor musun cidden?"
Ona usulca kafamı salladım. Bunca yıldır çalışıyordum. Her türlü tacize, sapıklığa maruz kalmıştım. Hiç birine de pabuç bırakmsmıştım ama bir yerden sonra yoruluyordu insan. Şu an yorgunluğumu en pik seviyede hissederken bile rotamı belirlemeye çalışıyordum. Ne yapacağımı, Beyza'yla nasıl devam edeceğimi, beni neyin beklediğini hesap etmekten sanırım en sonunda beynim patlıycaktı.
Aklıma gelen şeyle Serenaya dönüp konuştum."Buralarda market var mı?" diye sordum.
O bana anlamaz bakışlar atarken, " Ben dolabı tıklım tıklım ettim. Neyi unutmuşum?" diye sordu. Onun bu düşünceli hallerine daha çok kanım kaynarken Beyza aklıma gelince usulca gözlerimi devirdim.
"Beyza'nın canı dorduma çekmiş de!"
Serenay hafif bi tebessümle bana bakınca" Ne olursa olsun o bir anne. İstekleri bizim için bir emirdir."
Ona hafifce güldüm.
Emirlerden nefret ederdim.
****
Yorgunluktan ve yüksek sesten beynimin içine koca bir fil oturmuş gibi hissederken en sonunda saat 01.00'e geldi. Hızlıca soyunma odasına gidip kendi kıyafetlerimi giydim. Selenay beni kapıda bekleyeceğini söyleyip gitmişti. Murat'dan bir saniye bile ayrı duramaması beni güldürürken buldukları her fırsatta birbirlerine yapışmaları ise yüzümü buruşturmama sebep oluyordu.
Çıkışa vardığımda tahminlerim doğru çıktı.
Öpüşüyorlardı.
Allahım hiç mi bıkmazlardı?
Beni bile daha olmayan seks hayatımdan soğutmuşlardı resmen. Ufak bir öksürükle onları ayırdığımda murat bana ters ters bakmaya başladı. Onun bu halini elinden oyuncağı alınmış bebeğin yüz ifadesine benzettim. Hali beni gülümsetirken Serenay hemen kollarının arasından çıkıp geldi yanıma ve koluma girdi.
"Aşkım bi' markete uğrayacağız giderken, dönüver olur mu?"
Serenay Murat'a seslenirken önümüzdeki arabaya yerleştik.
Artık sokaklar yabancı gelmezken bir dahakine evimin yolunu yürüyerek bulabileceğimi kafama not ettim.
Hızlıca eve yakın bir yerde markete girip 1 tane dondurma aldım. Tabi para utana sıkıla istediğim Serenay'dan çıkmıştı. Benim halimi görünce en kısa sürede eve gidip eşyalarımı almamız gerektiğini de söylediğinde çok multu olmuştum.
Eve geldiğimizde onlar arabadan inmemişti. Ben arka kapıyı açıp çıktığımda eğilerek, "Teşekkür ederim. İyi geceler."dedim.
Serenay gecenin bu saatine rağmen bitmek bilmeyen enerjisiyle, "Sana da iyi geceler bebek."diyip öpücük yolladı.
Ona hafifce gülüp arkamı dönerek apartmana adıım attım. Hızlıca 2. kata çıkıp zile bastım. Beyza salisesinde kapıyı büyük bir həvesle açıp elime saldırdı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Cidden kapıda mı bekliyordu? Onun bu haline kocaman gözlerimle bakarken o hırsla dondurmayı açıp yalamaya başladı.
Hayatımda daha önce hiç aşeren bir kadın görmemiştim ve bu çok tuhaftı.
Onun bu haline küçük bir tebessümle bakarken kapıyı kapatıp içeri girdim. O L koltuğa kendini atıp dondurmasını yemeye devam ederken, bende tam karşısındaki tekli koltuğa oturarak bacak bacak üstüne atarak dondurmayı yemesini izledim. Allah'tan bir tane almıştım. Havalar her ne kadar bahara kapı aralasa da yine de serindi. Aldatıcı bi' soğuk vardı. Hamile bir kadını hasta etmenin hiç alemi yoktu.
Dondurma saniyeler içinde biterken ona olan bakışlarımı ifadesizleştirdim. O da biten dondurma çubuğunu son kez emdikten sonra kafasını kaldırıp bana baktı. Ona olan bakışlarımı gördüğünde nefesini kabullenmişlikle dışrı bıraktı. Ona son kez bakıp araladım dudaklarımı.
"Anlat bakalım kirli işlerini!"
***
❄
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top