4. BÖLÜM-YENİ İŞ
"Çamur, sıçramıştı çoktan hayatımıza.."
Bu sokak, sadece bedeliydi.
🔥
***
Hafif tıkırtılar duymamla beraber gözlerimi açtığımda akşam üstü olduğunu farkettim. Güneş batmaya yakın, akşam sessizliği basmıştı havaya. Usulca kafamı soluma çevirip başucumdaki komodinin üzerinden telefonumu alıp saate baktığımda saatin 17.48 olduğunu gördüm.
Usulca kalkıp etrafıma bakınıp kendime gelmeye çalıştım. Sanırım kabus değilmiş. Ne kendi yorganım, ne yastığım ne de küçük odamla yüz yüzeydim. Kafamı biraz ovaladıktan sonra boşverip banyoya ilerledim.
Boşvermek?
Sen mi?
Şimdilik içimde uyanan Ezel fısıltılarını sessize almak zorundaydım. Ne olduğunu, ne bittiğini öğrenene kadar izlemekle kalacaktım bir süre. Düşüncelerimin, beynimi ele geçiren olanca ihtimallerin, olasılıkların yerli yetine oturması gerekiyordu.
Dingin adımlarla banyoya yöneldiğimde odamın kapısı hafifçe tıklatıldı. Gelenin Serenay olduğu belliydi. Beyza böyle çalmayı bırak ahıra girer gibi dalardı odama.
"Gell!"
Serenay kapıyı usulca açıp kapıdan kafasını uzatıp baktı tatlı gülümsemesiyle.
"Günayyydınnnnn.."
Enerjisi beni hayrete düşürürken sormadan edemedim.
"Çok iyi uyudun galiba. Böyle enerjik oldğuna göre !"
"Ahhh.. Güzeli çirkini olmaz benim uykumun. Murat varsa herşey çok güzel zaten.."
Hülyalı hülyalı bana bakmaya başladığında bende kendimi tutamayıp kıkırdamıştım.
"Vay canına sen gülebiliyor muydun ya?"
"Elbette!"
Daha çok gülesim geldi çünkü ciddi anlamda sinirlerim bozulmuştu. Daha dün tanıştığım bir kızın beni bu kadar mutlu edip güldürebilmesi, sinir sistemime zarardı.
Bakışlarımı Selenay'a çevirdiğimde şaşkınlıkla yine yüzümde bir yere baktığını gördüm.
Ahh tabi ya. Gamzelerim.
"Bence o gamzelerini sakla!"
Ona seksi bi bakış atıp göz kırptım.
" Nedenmiş o?"
"Nedenini Azad der sana!"
"Anlamadım O patron kılıklı ne alaka?"
" Benden sana bir tavsiye tatlım. Azad'ın suratına suratına böyle konuşma sakın. Hatta hiç konuşma. Onun her yerde kulağı vardır."
"Niye, beni öldürür mü yoksa?"
Bu düşünce beni gülümsetti bi an.
Selenay hafifçe kıkırdadı.
"Yok canım ne öldürmesi-"
Gözlerini kısarak devam etti gülümsemesine.
"Sadece çok acı bi şekilde süründürür!"
Ardından kahkaha atarak başını salladı.
"Hadi gel çok güzel bir kahvaltı hazırladım. Dünden beri bir şey yemedin. Bu akşam işe gideceğiz. Halsiz düşmeni istemem."
Gözlerim ölük ölük ona bakarken tekrar konuştu.
"O gözlerine bu bakışlar hiç yakışmadı ama. Hadi gel bekliyoruz."
"Tamam." diye mırıldanarak banyoya yürüdüm. Elimi yüzümü yıkayıp aynadan saçımı düzelttim.
Uyandığında apaçilere benzeyen kızlardan değildim şükür ki.
Hızlıca odaya geçip yatağımı topladıktan sonra dolaba gidip akşam için güzel bir şeyler giymeye başladım.
Dolapda aklıma gelebilecek herşey vardı.
En sonunda siyah kolları balon yayık omuz bir üst altına da dizleri yırtık bi' jean seçtim. Çantalardan da çapraz çantaya uzandım ama gereksiz olduğunu düşünüp geri bıraktım. Ayağıma da bej renginde stilettoları geçirdikten sonra telefonumu arka cebime sıkıştırıp aynadan kendime baktım. Bir bayan olarak giyime elbette önem verirdim.
Güzel görünmek hepimizin hakkı sonuçta, değil mi?
Saçlarımı gelişi güzel serbest bıraktıktan sonra ince uzun bir kolyeyle de gerdanımı doldurduktan sonra çıkışa yöneldim. Mutfağa geçtiğimde masada güzel bir et sote, yanına pilav ve birkaç aparat olduğunu görünce midem resmen guruldadı.
"Fıstık?"
Selenay'ın beni beğeniyle süzmesine karşı göz kırptım.
"O ben mi oluyorum?"
"Sence?"
"Bence?" diye düşünyomuş gibi yapıp onu işaret ettim.
"Bi fıstık da sen varsın ama!"
"Yaa yerim seni. Hadi hemen yemeğini ye çıkacağız."
"Biraz konuşabilir miyiz?"
"Yemeğini yerken konuşalım. Biliyorum soruların var. Hem ye, hem sor."
"Hiç mi çıkmayacağız burdan biz? Benim evim, işim hepsi kaldı. En azından ev sahibiyle falan görüşseydim. İşyerinden de öylece çıkmış gibi oldum ayıp oldu ?"
"Tatlım bunları dert etme. Bir ara Murat'la gider istediğin eşyaları alır geliriz. İşyerin için yapacağımız bir şey yok ne yazık ki. O İş artık bitti. Numara varsa arayıp acil şehir dışına çıktığını söyleyebilirsin mesela. "
Asıl soru hala yanıtlamamıştı.
"Burda ne kadar kalacağız Serenay?"
Ciddi ses tonuma kısa bir bakış atıp önüne döndü tekrar.
"Buna ben karar veremem Ezel. Sizi tabiki burda zorla tutmayacağız ama burda kalmanızın bir sebebi var ne yazık ki?"
Kim karar veriyordu?
O dağ ayısı mı?
Dişlerimi sinirle birbirine bastırıp bir şey belli etmeden önüme döndüm.
"Peki ne kadar alacağım?"
Neyi sorduğumu anladığını düşünüyordum. Parasız kim adım atmıştı ki biz atabilelim?
Selenay anlayışla gülümseyip anlatmaya başladı sakince." En son dert edeceğin şey maaş burda. Kira çok uygun aylık 500 TL. Yani vermesen de olur farketmiyor aslında. Maaşın aylık 4 -5 bin arası değişir. Bahşişe bağlı. Immmm başka.. Hah birde mesai var gündüzde çalışırsan geceye kadar mesai yaparsın artı 500-1000 TL alırsın. Gececi olursan da ertesi gün öğlene kadar çalışırsın yine aynı fiyat."
Şaşkınlıkla onu dinlerken ağzıma aldığım et sote boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım. O rakamlar neydi allah aşkına? Ömür boyu o kadar maaş almamıştım ben. En fazla mesaiyle 2 bin TL 'yi zor almış bir insandım. Şaşkınlıktan suyu zor içtiğimde yanımdaki Beyza hala öldürmek ister gibi sırtıma vurmaya devam ediyordu. Elini sinirle itelediğimde bana dik dik bakmaya başladı.
Garip davranıyordu.
"Seninle daha konuşmadık. Bana ne gibi açıklamaların var merak ediyorum açıkcası Beyza hanım!"
"Ne açıklamasından bahsediyorsun Allah aşkına? Böyle hayat bulmuşsun bence şişme Ezel. O iki göz odada 3 kuruş parayla nereye kadar devam edicektin? Bence bana teşekkür etmelisin!"
Ben kiminle konuşmuştum biraz önce?
Tanıdığım o kadın da nereye gitmişti?
Şaşkınlıkla ona bakakkaldığımda Serenay'ın derin bir nefes aldığını duydum ve bakışımı ona çevirdim. Murat'la birbirlerine garip bakışlar atarken onlara yöneldim.
"Ne oldu? Siz mi anlatmaya karar verdiniz yoksa? Evet dinliyorum!"
"Daha sonra Ezel. Şimdi kalkmamız gerek, hadi!"
Serenay tabağını alıp ayaklanınca ister istemez Bende tabağımı alıp makineye yerleştirdim. Ardından onu takip ederek çıkışa yöneldim. O da üzerine dar bir badi ve siyah jean giymiş benim gibi siyah stilettolarını geçirmişti ayağına.
Stiletto önemli.
Beyza'yı anlatmama gerek bile yok.
Hepimiz aşağı indiğimizde Serenay bana evin anahtarını verdi. Çanta almadığım için Beyza alıp çantasına koydu. Murat yerine geçerken bizde arkaya geçtik.
Bilmediğim sokakardan geçerken buralarda nefes nefese kaldığım anlar geldi gözümün önüne. Gerçekten ne bokuma kaçtıysam? Dudak uçutlatan bir maaşım ve güzel bir eve sahip olmuştum.
İyi rol yapıyorsun ama ben yemem tatlım!
Burada bir süre idare edebilir, para biriktirebilirdik sanırım. Temelli kalacağımızı kimse söylemiyordu. Neden kaldığımızın açıklamasını halen yapan olmamıştı. Mecbur yapan biri çıkana kadar bekleyecektim.
Bir süre sonra sesin dışarı taştığı mekana geldiğimizde Murat bizi indirip arabayı park etmeye gitti. Kısa süre sonra gelip Serenay'ın elini tutup önümüzden ilerlediler .
İçerde Billie Eilish-Bellyache remix versiyonu çalarken ortam bildiğin leş gibi kokuyordu. Bir an kusma isteğiyle elim ağzıma gitti. Tamam daha önce burdan daha beter ortamlara girmiştim ama birkaç hafta önce tövbe edip bir daha girmeyeceğime dair kendime söz vermiştim.
Ve ben iradeli bir insandım.
Sigarasız 3. Günümdeydim.
O kadar derde, tasaya rağmen.
Bu bir rekor.
Selenay ve Murat önümüzden bar kısmına ilerlerken bakışlarımı etrafa değirdim. Tıklım tıklım ortamda localar erkekle kaynıyordu. Birkaçıyla göz göze geldiğimde hemen önüme dönüp uslu kız modunda kızları takip ettim. Taburelere oturmuş, sipariş veriyolardı.
Serenay bana bağırarak bir şey diyordu ama anlamıyordum. Ona doğru eğilip " Ne diyorsun anlamıyorum?" diye bağırdım.
"Birazdan arkaya geçeceğiz sende bir şeyler iç, sonra iş başı. Saat 21.00' da başlıyor ona göre. Saat 20.00. Bir saat gözlemleme ve cozutma hakkına sahipiz. Hadi bebekler dikin shotlarıııı!"
Ona tip tip bakarken Murat'ın Serenay'a ateşli bir öpücük verip yanımızdan hızla ayrılıp nerdivenlerden yukarı çıktığını gördüm.
"Azad'ın yanına gidiyor!"
Selenay'a bakıp;"Sormamıştım!" diyerek yan yan baktım.
Serenay kafayı bulmuş olacak ki kıkır kıkır gülmeye başladı. Allah aşkına daha 2. shotu dikmişti. Hemen mi gitti kafa?
Ona bakmayı bırakıp tezgaha arkamı döndüm. Dirseklerimi tezgaha dayayıp garsona omzumun üzerinden bakıp" Bana bir votka!" diyip bakışlarımı piste yönelttim. Beyza çoktan elinde viskisiyle dans edenlerin arasına karışmıştı.
İçmeden beyni bulanık görünüyordu.
Farklıydı.
Çok farklıydı.
Selenay bana eğilip" Bu senin kuzen çok rahat ha?" diyerek ilk yorumunu yaptı.
Bakışlarımı ona yöneltip barmenin verdiği votkayı elime alıp büyük bir yudum aldım.
İçki içme adabını bilirdim.
Benim diğer adım Pelin su bikere..
Bir yudum daha alıp Beyza'ya yandan baygın bir bakış attım.
"Tam bir afettir kendisi. Yemediği bok yok." ikinci yorumu da ben gönderdim.
Selanay kıkırdadı.
"Pek anlaşamıyosunuz sanırım?"
"Son zamanlarda evet!"
"Belli oluyor!"
O 5. Shotu diplerken durdurdum. Daha gece uzundu. Sonra beraber diplerdik.
"Yeter bu kadar, sonra devam edersin."
"Tamammmm!"
Çoktan kafayı bulmuştu bile. Ben elimdekini bitirip tezgaaha koydum. Bakışlarımı geri önüme döndürdüğümde locada yüz yüze geldiğimi anımsadığım bir çoçuk bana doğru yürümeye başladı.
Ben hala dirseklerim tezgahta hafif belimm kıvrılmış bir şekilde ona baygın bakışlar atarak gelişini izliyordum. En sonunda gelebildi o kadar insanın içinden sıyrılıp.
"Selam?"
"Selam!"
Hep bitanesi bulurdu zaten beni.
Lanet olası bu güzelliğim..
"Tanışalım mı?"
Ona yandan bir bakış atıp güldüm yamukca.
"Evliyim tatlım!"
Şirince gülümsedim.
Serenay bana şaşkınca bakıp kahkaha atmaya başlayınca bende ona katılıp gülmeye başladım.
"Lanet olsun Ezel sen gülme. Gülme diyorum sana. Ahh seni lanet olasıca kadın kapat ağzını!"
Ben onu takmadan elini ağzımdan çekip deli gibi gülmeye başladım. En sonunda tekrar bana katılıp o da gülmeye başladı.
Önümdeki çocuk "Ciddi misin?" diye sorunca ona biraz eğilip elini tuttum.
Avcunu döndürüp karnıma koydum.
O bu hareketime önce anlamsızca baksa da sonradan arsızca beni süzüp yaklaşmaya başladı birkaç adımla.
Ve bom.
"Hissediyor musun amcası, tak tak tak."
Çoçuk gözlerini kocaman açıp eliini birden karnımdan çekince Serenay bu sese rağmen yere çömeldi ve haykırmaya başladı.
Onun bu haline bende karnımı tutarak gülerken lanet olası tek bardak votkanın beni bu hale nasıl getirdiğini düşünüyordum. 2 haftadır içmezsek böyle olurdu işte.
Bünyem hemen değişiveriyordu.
Serenayı yerden kaldırıp tabureye oturrttuğumde gözlərindən yaş geldğini gördüm. Bu beni daha çok güldürürken kafasını eğdi ve karnıma sarıldı.
Bu hareketine şaşkın şaşkın bakarken "Teyzecim beni duyuyor musun? Tak tak tak." ellerini kapı çalar gibi karnıma vurunca yeniden bir gülme tufanı aldı bizi.
Barmen çocuk bize gülerek bakarken Selenay'ın arkasında bir anda Murat belirdi. Kollarını Serenaya'a dolayıp başından öptü.
Sanki bana hiç öyle davranmamış gibi, "Kaç dikledi?" diye sordu.
Bende hiçbirşey olmamış gibi cevap verdim."5' de durdurdum." Kafasını hafifce salladı.
Beyza ortalarda görünmezken kendime gelmek için lavaboya doğru ayaklandım. Arka cebimden telefonu çıkarıp saate baktığımda saatin 20.45 olduğunu gördüm. İş başına 15 dk vardı. Bu zamanı da lavaboda geçirmek istediğim için hemen lavabo diye tahmin ettiğim aralık bölmeye girdim.
Tahminlerim doğru çıkarken bayan WC yazan yere girdim. Suyu açıp kendime bir avuç suyu armağan ederken birkaç kız daha girdi lavaboya. Ben aynadan mor göz altlarıma rağmen hiçbir şey kaybetmediğim güzelliğime bakarken kızlardan biri beynime ilk bombayı patlattı.
"Kızım Azad'ı bir kapaklayabilsem gerisi kolay. Adamın gay olduğunu düşünüyorum artık. Bu sokaktan kimseyle olmuyor acaba dışardan birileriyle mi oluyor ki?" diye koca, yapma dudaklarını büzerek teşhislerini öne sürdü.
Bu sokaktan biriyle olmuyor derken?
Olmak zorunda mıydı ki?
Aynamdaki yansımama baktığımda aklıma gelenlerle yüzüm buruştu. Nedensizce Azad olacak herifi öyle düşününce midem burkuldu.
Bence her erkek,- her kadın gibi- sevdiği kadına ait olmalıydı.
Tabi bu mümkün ötesi bile değil.
Tabi sadece benim düşüncem. Neden olmasındı ki? Diğer kız rujunu tazelerken başka bi tezini ortaya attı.
"Bence sevdiği biri var."
Bu daha çok midemin burkulmasına neden olmuştu..
Nedeni kesinlikle ona bir şey hissetmem değil tabiki.
Küfürbaz ,kaba, asabi, diktatör birini hangi kız isteyebilirdi ki?
Kesinlikle yazık olmuş.
"Ahh hayır. Olsa saklamaz elind3rn tutar çıkartır, gösterir işte benim kadınım diye. Kesinlikle sevdiği yok ama bence işini gören başka kadın var. Buraya ayda bir geliyor. Nereye gidiyorsa orda görüyordur işini. "
Gözlerim hala aynada kendime bakmakla meşgül, kulaklarım ise bambaşka bir şeyle!
"Bikaç gün burdaymış. Gizli bi belge çalınmış. Onu yapanla ilgilencekmiş. Azad Semih'e önem veriyor. İşine burnunu sokan onun işine burnunu sokmuş demektir. Hesabı kesmeden gitmez."
Kulaklarım son cümleyle daha da dikkat kesilirken kızlar çıktı lavabodan.
Gizli belge çalınmış!
Azad onla ilgilenmek için gelmiş!
Azad'ın en yakın arkadaşı?
Semih?
Beyza?
Çalmak?
Yine neye bulaşmıştı böyle Beyza?
Kafama avcumu bastırdığımda baş ağrım başlamış sızım sızım sızlıyordu.
Son kez kendime bakıp Selenay 'ın yanına döndüğümde Murat'la sarmaş dolaş dans ettiklerini gördüm. Beyza tezgaha yaslanmış hala içki içiyordu.
Ona hızla yaklaşıp koluna asıldım.
Lavaboya giderken geçtiğim küçük koridoru hızla savurdum onu.
"Neye bulaştın lan sen yine ha?"
"Belge çalmak ne lan?"
"Belge çalmak ne Beyza söyle bana?"
"Kim için yaptın?"
"Konuşsana kızım?"
Sinirli Sinirli söylediği cümlelerime sadece aval aval baktığını gördüğümde sinirle koluna yapıştım.
Suratına adeta tıslar gibi"Eğer o şerefsiz Cengiz iti için belgeleri çaldıysan yemin ediyorum Azad'a bırakmam seni, kendi ellerimle ben gebertirim Beyza?"
"Ne Cengiz'i ya! hem sen nerden biliyorsun onunla konuştuğumu?"
"Daha bir çok bokunu biliyorum ama bir tarafıma bile takmadığımdan umursamıyorum ama bu sefer çamurunu bana da bulaştırdın. Sana ne dedim. Eğer bir daha hayatım senin yüzünden boka dönerse elimden çekeceğin var dedim demi? Dedim mi ? Demedim mi?"
"Ezel bir sakin olur musun?"
"Sakin mi olayım? Şimdi bana anlatıyorsun Beyza! Bu sokakta ne işin vardı senin?"
"İşlerime karışma!"
"Öylemi? Tamam bende giderim şimdi Azad'a Cengiz gibi bir şerefsizle bağlantını anlatırım"
"Ezelll! Zaten biliyor ne halt olduğumu. Sadece bir kere dediğimi yap. Burnunu sokma. Cengiz için yaptım evet ama belgeler sahteymiş. Zaten yapmış sayılmam. Cengiz beni postaladı işi yapamayınca. Hem ne zannediyorsun? Buraya gelmeseydik Cengiz iki güne evi kurşun yağmuruna dizerdi. Lanet olası bu sokakta güvendeyiz."
"Bu sokakta güvendeyiz öyle mi? Hahh! Sen ne yüzsüz birşeysin kızım ya? Utanmadan arkasından iş yürüttüğün adamların sokağında güvendeyiz diyorsun! Allahım şaka gibisin Beyza. Seni tanıyamıyorum artık gerçekten!"
"Tamam yeter artık. Bitti gitti. İrdeleyip durma."
Hırsla koluna yapıştım.
"Bizi bu sokaktan çıkaracaksın."
"Çıkaramam."
"Anlamadım?"
"Çıkaramam çünkü; belgeler Semih'in yapacağı bir teslimatla ilgiliydi. Bütün belgeler sahteydi ama içinden biri gerçekti. Oda biraz para kaybetmesine sebep oldu?"
"Ne teslimatı?"
Beyza bana dik dik bakınca anladım.
"Uyuşturucu mu ? Silah mı?"
"Her ikisi de!"
Ona şaşkın gözlerle bakarken koridordan Serenay'ın sesini duydum.
Buraya geliyordu. Beyza'ya döndüm.
"Peki biz neden burdayız? O Azad denilen adamın amacı ne?"
"Süründürmek!"
Beyza'nın ağzından çıkanlar bana Serenay'ın dediklerini hatırlatırken sinirle soludum.
"Lanet olsun peki ben neden burdayım? Lan ben ne alaka? İstediği kadar senin burnundan getirsin umrumda bile değilsin, ne halin varsa gör. Beni bu sokaktan çıkaracaksın Beyza." Son sesimle bağırabildğim kadar bağırdım suratına doğru.
" Şeyy..."
"Ney?"
"Ben burda onların kaybettiği parayı çalışarak ödeyeceğim. Dedim ki tek başıma uzun sürer. Kuzenim var bana yardım eder o da gelsin!"
Bir şey vardı.
Siktiğimin ses tonunda bir şey vardı.
Yalan söylüyordu.
Öğrenecektim. Neyse derdi, burada kalma amacımız gerçekten neydi, öğrenecektim. Ardından tam ağzımı açmıştım ki Selenay'ın sesi kulaklarıma doldu.
Gülerek bize bakıp "İş başıııı!" diye bağırdı.
Herkes yalan söylüyordu.
Bir amaç vardı.
Halsiz gözlerimi Beyza' ya çevirip onu bir süre izledim.
Gözlerini benden çekemezken onun bu yorgun hali beni tepetaklak etti o an. Yüzüne çöken bambaşka hisler vardı ama anlamak mümkün değildi.
Sessizce fısıldadım.
"Sen bizi neye bulaştırdın böyle?"
Beyza sessiz kalırken kulaklarıma erkeksi sert bir ses ulaştı.
"Bana bulaştırdı Kırca!"
***
#infilak.
#ezelkirca.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top