İTİRAF..
Sabahın 05:00 inde bölüm yazıyorum o kadar sorumluluk sahibiyim 😄 Yani gerçi okuyan varmı ki? Yorum yazıp oy verirseniz beni gerçekten mutlu edersiniz.
Hafif tebessüm ettim ve
"Otursana"diyerek kulaklığımı kenara koydum.
Fazlasıyla mahçup duruyordu. Karşımdaki sandalyeyi çekti ve yanıma oturdu. Öylece yüzüme bakıyordu. Sessizliği bozan ben olmuştum.
"Anlatmayı düşünmüyor musun?"dedim o sırada da telefonumla uğraşıyordum.
Konuşmak istemediğini düşünmüştüm çünkü ağzını bile açamamıştı neredeyse.
"Ben aslında şuan anlatmayı düşünmüyorum" dedi, kelimeleri yavaş yavaş söylemişti.
Verdiği tepkinin bir açıklaması olmalıydı bana bu kadar kötü davrandıktan sonra eskisi gibi olamazdık. Özür bile dilememişti üstelik. İstemsizce kaşlarım çatılmıştı bile.
"Neyi Anıl, neyi?"dedim bir anlık sinirimle.
Sabırlı değildim muhtemelen o yüzdendi şuan ki aşırı tepkim. Sabır dilenircesine eliyle masada hızlı hızlı ritim tutuyordu.
Yüzüne baktığımdaysa mavi gözleri koyulaşmış ayrıca dudağını ısırıyordu. Sabrım taşmıştı bu yüzden hızlıca ayağa kalktım.
"Konuşmayacaksın, peki nasıl istersen"dedim ve kantinden çıktım.
Bahçede oyalanmıştım tabi zil çalana kadar. Sınıfa çıktığımda Anıl'ın yerinde oturduğunu gördüm ve gidip yanına yani sırama oturdum.
Başta şaşırsa da sonradan umursamaz bir şekilde telefonuyla uğraşmaya başlamıştı. Hocanın gelmesiyle nefesimi dışarı verdim ve ayağa kalktım.
Bu sefer uyuyamayacaktım. En sorunlu hocaydı bu yüzden dersi dinlemeye başladım. Göz ucuyla Anıl'a baktığımda boş boş tahtaya baktığını gördüm.
Bu kadar dikkatli ne düşünüyorsa?
Şuanda ondan farkım yoktu, sözde dersi dinleyecektim ama bende dikkatimi verememiştim. Bir süre böyle düşüncelere dalmıştım.
Anıl'ın hafifçe koluma vurmasıyla,
"Ha"gibi bir ses çıkmıştı ağzımdan sonrasında hemen düzeltip,
"Yani efendim"dedim.
Kaş göz işareti yapıyordu şuanki halini bir görse. Hocaya baktığımda bana gülümsediğini gördüm ve iyice huzursuzlandım.
Kesinlikle bir hoca gülüyorsa sorun vardır.
Sorumu tekrarlayıp,
"Efendim hocam"dedim tedirgin halimle.
"Seni dinliyoruz Güneşciğim"demesiyle etrafa kaçamak bakışlar attım.
Sessizce söyleniyordum da.
Hay aksi ya yine geldi beni buldu.
Bir şey söylesem batıracaktım iyice.
Zilin çalmasıyla bir ohh çektim. Bir sözlüyü daha atlatmıştım ama bundan sonra dersi dinlemeliydim.
Sırtımı geri yaslayıp içimden söylenmeye devam ettim. O sırada Derin gelip önümdeki sıraya oturdu.
"Ne yaptın be Güneş"dedi dertli dertli.
Ona bakıp abartılı bir şekilde göz devirdim.
"Bu akşam bizdesiniz itiraz yok, beni geri çevirmediğiniz için çok sağolun."
dedi sinir bozucu bir şekilde sırıtırken.
"Deli ya"diye söylenmeden edemedim.
Anıl'a baktığımda, ne çok bakmaya başladım ya gülümsüyordu. Küçük bir çocuk gibiydi bu haliyle.
O böyle gülümserken insanın ya saçlarını karıştırası ya da yanaklarını sıkası geliyordu.
Akşam Derinlere gitmek zorundaydım gitmezsem acısını çıkartır veya konuşmazdı. Arkadaşa bak ya.
Son dersi seviyordum çünkü hoca kitaptan okutuyordu ve kafasını bile kaldırmıyordu. Bir an ben bile acaba uyuyor mu diye düşünmeden edemiyordum.
Kafamı sıraya yasladım ve mecburen kulaklıklarımı da takmıştım. En sinir olduğum kişiye okutuyordu hoca ve sesi mükemmel tuhaftı.Yani o derece işte bence düşünmeyin.
Hemen gözlerim kapanmaya başlamıştı bile. En arka sırayı seviyordum işte tam da bu yüzden.
Koluma vurulmasıyla zar zor gözümü açtım ve karşımda ayakta duran Anıl'a, ne oldu dermişçesine kafamı salladım.
"Herkes gitti ve bende eve gitmeyi düşünüyorum hayır yani tanımasam evin falan yok dicem de demiyorum"dedi saçmalamıştı yine.
Laf atmaya falan mı çalışmıştı ki?
Anlamamıştım valla ne fark eder ki.
Uykulu halimle söylediğim ve söylenen ne varsa hatırlamazdım veya o an saçmalardım. Aslında saçmalamam için uykulu olmama gerek yoktu. Evet bunda haklıydım.
"Evet evim yok benim o gün geldiğin yerde ev değildi zaten" diye bir kere daha haklı olduğumu kanıtladım resmen.
Zaten Anıl'da gözlerini iyice açmış öylece bakıyordu.
"Tamam peki anladım söylemedim say oldu mu?"dedim göz devirerek.
Hafiften sırıttığında gülümsememek için yanağımın içini ısırıyordum.
Çantasını aldı ve sınıftan çıktı hiçbir şey söylemeden. Bu beni şaşırtmıştı doğrusu.
Aptal. Asıl değişen o ve bunu fark edemiyordu.
Eve girdiğim gibi odama doğru ilerledim ve dolaptan bir kot şort ve üstüme de salaş bir tişört aldım. Saçlarımı da açıp taradıktan sonra öylece bıraktım.
Anneme evde olmayacağım hakkında bir mesaj attım ve ardından evden çıktım.
Derin'in akşamdan bahsettiği kesinlikle akşam değildi, hazırlanıp çık gel gibi bir şeydi çünkü bunu defalarca yaşamıştım.
Bu yüzden de eve geldiğim gibi hazırlanıp çıkmıştım.
Hafif esen rüzgarla açıkta kalan kollarım üşümüştü. Üstüme hırka falanda almamıştım. Ama rahatsız etmiyordu aksine iyi geliyordu.
Kapıyı çaldığımda Derin içeriden,
"Geliyorumm"diye bağırmıştı.
Kapıyı açmasıyla içeri girdim ve
"Kaç kere söyleyeceğim sağır değilim bağırma diye" diyerek elimdeki telefonu ilk bulduğum boş yere bıraktım.
İçeri girdiğimde Anıl gelmişti bile. Yanındaki koltuğa gidip oturduğumda Derin, benim sitemlerimi duymamazlıktan gelerek,
"Ne yapıyoruz?"diye sordu neşeli sesiyle.
"Ya da biz seninle yiyecek bir şeyler hazırlayalım Anıl'da film seçsin"dedi onaylamamızı beklercesine.
İkimizde kafamızı salladığımızda Derin peşinde beni de sürükleyip mutfağa doğru götürdü.
"Anıl'la barışın?"dedi dudağını büzerek.
Soru sormuştu ama yüzünde itiraz istemeyen bir ifade vardı.
"Niye?" dedim ve dolaptan içecekleri çıkarıp bardaklara koymaya başladım.
"Çünkü, ben öyle istiyorum"dedi, bir an kendine güveni gelmişçesine.
Tek kaşımı kaldırıp ona dik dik baktığımda,
"Of tamam Anıl'da istiyor işte hem bende istiyorum bence o çok iyi biri yani yaptığının elbet bir açıklaması var hem sen demiyor muydun önyargılı olma diye" dediğinde durmuş onu dinliyordum.
"Evet ama bana açıklama yapmadı" dedim sakin ama bir o kadar da öfkeli çıkan sesimle.
"İçeri geç sen, ben hallederim daha sonra konuşuruz olur mu canım?" diye ortalığı yatıştırdığında ona minnettardım çünkü beni anlamaya çalışıyordu.
Hafifçe kafamı salladım ve içeri gittim.
İçeri girdiğimde Anıl'ın kafasını kaldırmasıyla göz göze geldik.
Muhtemelen Derin'le yaptığımız konuşmadan sonra kaşlarım hala çatıktı. Bir an öylece yüzüne gözlerinin içine baktım.
Derin'in bir işaretinden ne demek istediğini anlayan ben, şimdi Anıl'ın bir bakışını çözemiyordum.
Kaç dakikadır ayaktaydım bilmiyordum. Ama düşüncelerimi bölen şey Anıl'ın hızlıca ayağa kalkıp kolumdan tutması ve oturtması olmuştu.
"Ne, ne yapıyorsun?"demiştim şaşkınlığımdan.
"Açıklama istedin, değil mi küçük hanım?"dedi tek kaşını kaldırarak.
Söylediğine karşılık kafamı sallamıştım sadece ve ne söyliceğini bekliyordum.
Her zamanki gibi burda bıraktım 😂😂
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top