"Tescilli Mal"
Multimedia DERİN
"Bu arada HayalYazarr'ın yazdığı Aşk'ın Ben Hali kitabına bakmanızı tavsiye ederim çok güzel."
Karanlığa alışmış ama her zerresi aydınlığa muhtaç bir insanın çaresizliği..Tarif edilemez.
Söyleyeceklerimi içime attım ve arkamı dönüp gittim.
Seslenmişti ama ne önemi vardı ki ?
Ben zaten şuana kadar hep olmayışını sevmiştim onun..
Yaşanılanlar ne kadar acıtsa da, verilen umut yakıyordu insanı.
Odamda oturmuş, etrafa bakınıyordum.Kitaplıkta ki kitaba bakışlarımı sabitledim.Ardından da kalkıp kitabı elime aldım.
Gözümden akan yaş kitabın üstüne düşüp, sayfada ki o kusursuzluğu bir an içinde olsa yok etmişti.
Kapının çalmasıyla kitabı yatağın üstüne bıraktım ve gidip açtım.
Derin yüzüme, "Ejderham var bitch!"demişim gibi baktı.Veya mal mal da bakıyor olabilir bilmiyorum.
Uykulu haliyle boş boş yüzüme bakmaya devam ettiğinde kapıyı yüzüne kapattım.Ardından hemen birkaç kez zile basmasıyla kapıyı açıp gözlerimi devirdim.
"Kapıyı niye kapatıyorsun?"dedi kafasını olumsuz anlamda salllayarak.
Bir kere daha göz deviresim gelmişti ama iç geçirmekle yetindim.Derin her zamanki gibi yüzüme, "Yanlışlıkla böcek mi yedin?"dercesine baktı.
(Verdiğim rahatsızlıktan dolayı çok sorry)
Evet, kesinlikle bu şekilde bakıyordu.
İçeri geçtiğinde, bu saatte gelmesinin sebebini öğrenmek istediğimden kafamı,"ne oldu?"dercesine salladım.
"Doğruluk mu cesaretlilik mi oynuyorduk.Sanırım yine ortalığı karıştırdım.Beni sokağa attılar, düşünebiliyor musun? Nerede kalır ne yer diye düşünmeden-",konuşmasını bölerek yine fazla zekamı ortaya koydum.
İç sesim"Fazlaysa niye ortaya koyuyon, seneye de kullanırdın sfdsfdss"diye kahkaha atmıştı ama umursamamıştım.
"Evine niye gitmedin?"dedim cevabını beklercesine.
"Annemde evden kovdu kanka, senden başka kimsem kalma.. dur yaa Bora var değil mi ben niye buraya geldim?"dedi kendi kendine konuşurcasına.
"Anladık sevgilin var da gözümüze sokmasan diyorum,daha az bunalıma girerim diyorum"dedim sırıtarak.
"Boru değil bu kanka, Bora Boraa"dedi gülerek.
"Baş belası"diye söylenerek odama gittim.
Yarım saattir odamdaydım ölsem veya boğulsam fark eden olmayacak.
Yok ya daha 10 dakika olmuş.Kendi kendime söylenmeye başladım.
"İnsanın içindeki ders çalışma isteğini yok ediyorsun.Sana bakınca ders çalışasım gelmiyor.Seni çözebilen var mı? Ayrıca sevimsizlikten ölücen yaa"dedim dudağımı büzerek.
Derin'in kahkaha atmasıyla irkildim.
"Kimden bahsediyorsun sen? Yine mi test kitabıyla konuşuyorsun canısı?"dedi, çenesiyle önümdeki test kitabını göstererek.
"Sanane ya.Benim kitabım o"dedim sahiplenircesine ve kitaba, Güney'e sarılıyormuş gibi sarılarak.
"Tabi canısı isteyen yok zaten.Senin olsun.Hatta bendekileri de getireyim sana"dedi, elindeki bisküviyi istesem vermeyecek'zalım insan'.
"Of uyuyorum ben"dedim sıkıldığımı belli eden bir şekilde.
"Tamam tamam.Hadi iyi geceler"dedi ve odadan çıktı.Sonunda!
Sabah zar zor kalktığımda-tabi hala gözlerimi açabilmiş değilim-yüzümü yıkayacağım sırada ayna da kendime bakmamla,
"Deriiiin!"diye bağırdım.
Bundan sonra sabahları kalktığımda halime söylenmeyecektim.Resmen yüzümü boyamış, cadıya çevirmişti beni! Saçlarımı unutmayayım , maşallah onları da öyle bir dolamış ki!
Gelip halime baktığında gülmemek için yanağının içini ısırıyordu.
"Bugün ayrı bir güzelsin bebek"dedi dalga geçerek.
"Bak ya birde dalga geçiyor"dedim gözlerimi devirerek.
Ardından da"sen görürsün"bakışımı attım.
Onu kovup yüzümü temizledim.
Derin'in bağırmasıyla içeri gittim.
"Sana bir şey söyleyeceğim"dedi,önüne gelen saçlarını eliyle geriye doğru atarak.
"Yine hangi vazoyu kırdın he"dedim gülerek.
Onunda gülmesini beklerken aksine ciddi durduğunu fark ettim.
"Tamam.Lafımı geri alıyorum"dedim anlatmasını bekleyerek.
Bir süre durdu ardından da,
"Ben sana demiştim Güney'in numarasını verme diyee!"dediğinde, aklımdan 384629 tane sonu hüsranla biten düşünceler geçti.
"Yoksa içip içip bir şeyler mi anlattın?"dedim pek mümkün olmasa da.
"Eee..ıhmm şey.Whatsappta bizim gruba senin o fotoğrafını atayım derken heyecanlanıp-tabi altına yazdığım olağanüstü yazıyı söylememe gerek yok..-, dediğinde lafını kestim.
"Sakın bu fotoğraf, dün gece yüzümü boyadıktan sonra çektiğin fotoğraf olmasın?"dedim dişlerimin arasından konuşmaya çalışarak.
"Öyle miymiş?"dedi etrafa bakarak.
"Derin? Canısı"dedim yapmacık bir şekilde sırıtarak.
Ardından da,"Seni pıçahlarım kızıım!"dedim kaçmaya başlamasıyla peşinden koşturarak.
"Nerde benim terliğim?"diye sordum.
Herhalde annemden kalan bir alışkanlıktı bu.Derin'in bir anda durmasıyla ona çarptım o da bana dönüp,
"Sen terlik giymezsin ki.Senin terliğin yok"dedi dil çıkararak.Aynı şekilde tabiki biraz daha tuhaf haliyle onu taklit ettim.
"Sonon torloğon yok.Cık cık cık"dedim koltuğa yayılarak.
"Kanka ne gördüm biliyor musun? Güney sana hediye almış.."dediğinde istemsiz bir şekilde kaşlarım çatıldı.
"Ciddi misin? Ne zaman, nerede gördün?"dedim,Derin'i kollarından tutup bir ileri bir geri sallayarak.
"Ciddiyim niye yalan söyleyeyim? Dün rüyamda gördüm ahahhah"dedi koltuktan yere düşerken.
Gözlerimi devirip,"Halıyla bir problemin mi var? Veya ciddi mi düşünüyorsun?"dedim umursamazca.
"Nasıl da alınırmış hemen yaa.Tamam bugün kü seninle uğraşma kotamı doldurdum.He ayrıca fotoğraf konusu şakaydı.O kadar mal değilim"dedi yüzünü eliyle kapatarak.
Kalıbımı basabilirim ki, sessiz gülmesine aldanmıyordum, içinden kim bilir nasıl anırıyordur.
"Tescilli malsın hemde" diye mırıldandım.
Telefonuma gelen mesajla hemen telefonu kaptım.İki gündür ne birisi arıyor ne de mesaj atıyordu.Ha birde yanlışlıkla arayıp mesaj atan bile yoktu.
Of yalnızlık başıma vurdu sanırım.Kendi kendime konuşurken mesajı unutmuştum.
Gereksiz mesajlardan olduğunu gördüğüm gibi silme gereği bile duymadan telefonu kenara bıraktım.
Kapının çaldığını duymamla Derin'e baktım, ne tesadüf ki o da bana bakıyordu.En sonunda dayanamayıp kalktım.
Karşımda Anıl'ı gördüğümde şaşırmıştım.
"Ne oldu?"dercesine bakıp göz kırptım.
"Ee..yanlış gelmişim ben kusura bakma"dedi saçlarını karıştırarak.
Arkasını döndüğünde kolundan tutup,
"Hayırdır? Seni kim üzdü?"dedim yüzüne şaşkınlığımı belli edercesine bakarak.
"Ben..seninle konuşmalıyım"dedi,söyleyip söylememekte kararsız kalmış gibi.
"Gel"dedim kenara çekilip geçmesini bekleyerek.
İçeri girdiğimizde Derin anlamış olacak ki kalktı ama Anıl aksine,
"Kalabilirsin"dedi ve yanımda ki koltuğa oturdu.
"Güneş? Ne kadar sakın üzülme desem bile bir işe yaramayacak biliyorum.Söylemem gerektiğini düşündüm.Belki son kez görmek istersin-"dedi ve yutkundu.
Ne yani Anıl gidiyor muydu ?
"Güney gidiyormuş"dedi başını eğerek.
Yüzüme tokat gibi çarpan bu iki kelimeden sonra hiçbir şey hissetmemiştim.Çünkü beynim, Anıl'ın bunları söylediğini doğrulamak istemiyor, kalbimse anlamıyor hatta anlamamaktan çok..kabullenmek istemiyordu"
Gözümden sırasıyla düşen gözyaşlarının yeni farkına varmıştım.Derin sabahtan beri onunla ilgili şaka yapmıştı.
Hadi ama! Bu da şaka olmalı..
Gözümden akan birkaç damla yaşı silmek için elimi kaldırdığımda, Anıl bileğimden tuttu.
"Bırak aksın.Kelimeler boğazımıza düğümlenmiş, yaşayacaklarımız imkansız gibi..hapsolmuşuz imkansızlıklara .Bari o özgür kalsın"dedi gözlerime çok farklı bir şekilde bakarak..
Eveeeet! Canlarımm oylar artsa ve beğenenler gerçekten yorum yapsa fena mutlu olucam.Ayrıca yazdıklarımı hissederek ve gözünde canlandırarak okuyan var mı?
Çünkü ben yazarken her cümlesini hissederek ve gözümde canlandırarak yazıyorum.
Artık lütfen biri beni takabilir mii? :D :D
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top