Tekrar ve Tekrar

Ben söylemekten yoruldum valla sizi bilemicem ama okuyan kişi fikirlerini belirtse oy verse nasıl olur? Bence süper ötesi olur neyse iyi okumalar yine duygusal bir bölüm benden 😂

Multimedia Güneş ve giydiği kıyafetler

Gözlerimi araladığımda üstümdeki yorgunluğun sebebini düşünmeyi bir kenara bırakıp kalktım. Her zamanki gibi yorgundum.

Bir şeylerin iyi gitmesini istiyordum.

Artık Güney'i gördüğümde eskisi gibi bakamıyordum ona.

Bana, benim gibi baksa ben ne yapardım ki? Neler hissettiğimi bilse benim gibi sever miydi?

Düşüncelerimle boğuşmak için erkendi, haftasonu bu saatte kalktığıma inanamıyordum. Ama uyku kaçış yolum olmamalıydı.

Ayaklarımı yatağımın aşağısında sallayarak tam karşımda duran aynaya bakışlarımı sabitledim.

İçim yaşıyor gibi dursa da dışarıdan tüm benliğimle ölü gibi durduğuma kalıbımı basabilirim.

Bakışlarımı odanın içinde gezdirdim.

Gözüm her zaman çalışma masamın üzerinde olan çerçevenin olmayışıyla açılmıştı. Odanın etrafında dört dönmüştüm.

Kimse o küçücük kağıt parçasının bendeki kocaman değerini anlayamazdı..

Başucumda çerçeveyi gormemle rahatlamıştım.

Muhtemelen sinirlerim bozuktu bu yüzdendi nedensiz tavırlarım. Kendime gelmem gerekiyordu.

Başucumda duran notu alıp baktığımda defalarca ezberlediğim ve her seferinde canımı yakan, yalnızlığımı en derinimde hissettiren yazıyı zar zor okuyabilmiştim.

Bugün de yalnızdım anlaşılan. Annem her zamanki gibi geç saatte gelecekti.

Derin'e görüşmek istediğimi anlatan bir mesaj attıktan sonra dolaptan her zamanki tarzda giyecek bir şeyler bulup yatağımın üzerine fırlattım.

Giyindikten sonra saçımı olduğu gibi bıraktım. Havanın sıcak olduğunu görmemle güneş gözlüğümü de aceleyle aldım.

Telefonumdan gelen mesaj sesini duymamla açtım.

"Benim de seninle konuşmam gereken bir şey var Güneş" yazmıştı.

Al işte. Sorunlarımdan uzaklaşmak için arkadaşımla görüşmek istiyordum ama yine kaçamıyordum. Belki iyi bir şeydir diye düşünmüştü bir tarafım ama bu olası değildi.

İsmimle hitap etmiş ayrıca gülücük gibi saçma sapan ifadeler koymamıştı. Onu yeterince iyi tanıyordum.

Nefesimi yeterince sesli bir şekilde dışarı verdim. Öğreneceklerime hazırmıydım? Elbette, her şey için her zaman hazırdım ama bu insanın güçlü olmasını sağlamıyordu ne yazık ki.

Deniz kenarına gidecektik daha sonra da alışveriş merkezinde dolaşır bir şeyler yeriz diye düşünmüştüm.

Derin'se isteksizce olur demişti. Denizin kenarında yürürken Derin'in gelip,

"Nasılsın?" diye sormasıyla irkildim.

"Duymak istemezsin" dediğimde,

"Asıl sen biraz sonra anlatacaklarımı duymak istemezsin" diye mırıldanmıştı.

Ama duymuştum.

"Anlat Derin anlat" dedim iç geçirerek.

Başıyla onayladıktan sonra yakınlardaki bir parkın bankını işaret etti.

Fırtına öncesi sessizlik gibi bir şeydi bu. İkimizde sessizce yürüyorduk. Kolumdan çekip oturttuğunda ayağımla yerde ritim tutmaya başladım.

"Güneş, bana bunları Buse anlattı, sana nasıl anlatacağımı düşündüm sürekli" dediğinde,

"Derin söyler misin artık?" dedim sabırsızca.

Sıkılmışçasına birden,

"Anıl, Güney'i tehdit etmiş" dediğinde anlamayıp yüzüne baktım.

Yanlış söylemişti herhalde çünkü Anıl yapmazdı. Bir tepki vermemiş olmama şaşırdı ve

"Oh be" dedi söylemenin verdiği rahatlıkla.

Asıl fırtına öncesi sessizlik şuandı.Olayları kafamda tartıp biçmem gerekiyordu.

"Güney'i sevdiğimi bile bile"dedim fısıldarcasına ve boğazımın acımasını umursamayarak.

Derin bir şey söylemeden kafasını eğdiğinde cevabı çoktan almıştım.

"Güney bu yüzden mi..?" dediğimde lafımı kesip,

"Evet o yüzden seninle konuşmuyordu"dedi.

Yanlış insanlar için çok yanlış şeyler düşündüğümü, beynim bir deniz dalgası misali yüzüme çarpmıştı.

Hayal kırıklığı, güvensizlik, hissizlik..Bir kesik gibi canımı yakıyordu..Acısı yavaş yavaş,tüm damarlarımın  içinde yer buluyordu.

Kafamı defalarca iki yanımda salladım. Böylelikle düşüncelerimden kurtulabileceğimi düşünüyordum. Yine yanılmıştım.

Düşüncelerim artık her seferinde ne kadar acı bir yalan olduğunu doğruluyordu.

"Sevdiğim kişiyi benden uzaklaştırdı. Bu o kadar bencilce bir şey ki" dedim, karşıdaki denizin sakinliğine bakarak.

Aniden adımı duymamla gözlerimi sabitlediğim denizden, arkamda duyduğum sesin sahibine çevirdim. Aynı değildi. Gözlerinin içine bakamıyordum.

"Güneş..ben üzgünüm böyle olmasını.."söylediklerini duymak istemiyordum.

Bu yüzden yanına gittim yakından yüzüne baktım. Ardından da sinirden hem ittiriyor hemde konuşuyordum.

Ağladığım için sesim titriyordu. O kadar güçsüz duruyordum ki.

"Sen bencilin tekisin, istememiş miş..istemeseydin yapmazdın!" en sonunda da geri çekilip göz yaşlarımı, her şeyin acımasız bir şekilde yüzüme vurulması gibi hızlıca elimin tersiyle sildim.

"En önemlisi sana güvenmiştim" diyebildim zar zor çıkan sesimle.

Pişmanlığını görebiliyordum. Ama bende bir çok şey için pişmandım. Bu yaptıklarımızı zamanı geri alırmışçasına geri getiremezdik.

Gözünden , yanağına doğru süzülen yaşı az önce ayrı bir huzurla denizi izlediğim gibi izledim.

"Senin için yaptım" dedi.

"Yine olsa yine yaparım, pişman değilim" dediğinde iç sesimin kafamdaki son derece rahatsız edici sesini beynimde defalarca yankılanışıyla dinledim.

Yine bir hayal kırıklığıydı bu.Tekrar ve..tekrar yanılmıştım.

"Git Anıl, git.."dedim zar zor yutkunarak.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: