KUSURSUZ
Sonumu merak ediyordum, başlangıcım iyi olmamıştı ama hikayemin nasıl biteceğini öylesine merak ediyordum ki?
Belki her masalın sonu gibi mucizeler yaşayıp mutlu olurdum. İmkansız gibi dediklerim gerçekleşir ve ben hayatımı olmasını istediğim gibi şekillendirirdim.
Veya çok acı bir sonum olurdu.
Her hikaye mutlu sonla bitmezdi, bitmemeliydi de.
Annem birkaç gündür evde değildi bu yüzden de Derin'i çağırmıştım. Aslında değişen bir şey olmamıştı.
Sabahları annem odama gelerek bir sürü laf eder, zorla kaldırırdı. Şimdiyse Derin, annemin yerini almıştı. Annemi hiç aratmıyordu doğrusu.
Kalktım ve başucumda duran telefonumu elime alıp saate baktım.
Saat 06:00'ydı.
Hayır kesinlikle yanlış bakmıştım çünkü bu kadar erken kalkamazdım. Telefonu korkuyla tekrar elime aldım ve acı gerçekle yüzleştim.
Yanlış görmüştüm tabi ne sanmıştım ki?
İç sesim sinir bozucu bir kahkaha attı. Oflayarak yerimde doğruldum. Derin hala gelip uyandırmadığına göre birkaç dakika erken kalkmış olmalıydım, bu da bir şey sayılırdı.
Aniden ayağa kalkışımla kendimi garip hissettim. Yatağa tekrar oturduğumda bir süre öylece durdum. Daha iyiydim şimdi sanırım.
Derin kapıyı vurmadan içeri daldı. Ee tabi biliyor benim ondan önce kalkmayacağımı. Çok düşüncelidir zaten kendisi.
"İnanmıyorum sen sen.."dedi konuşamayarak.
Keşke kalkmasaydım onun uyandırmasını bekleseydim diye düşünmeden edemedim.
Sanki cinayet işliyordum burda, öyle bir dili tutulmuştu ki konuşamıyordu.
"Asıl sana inanmıyorum, konuşmayı mı unuttun Derin?" dedim yattığım yerden kıpırdamayarak.
Gözlerini devirdi, ardından da yanıma geldi ve
"Senin yüzün bembeyaz olmuş bir şey mi var canım"dedi hayretle yüzümü inceliyordu.
"Önemli bir şey yok iyiyim"dedim hafif gülümseyerek.
İnanmamıştı o yüzden tuhaf demek az kalırdı olağanüstü yüz ifadeleriyle bakıyordu. Artık nasıl bir bakışsa o?
"İyi değilsin bugün gitmeyelim okula"dedi sorarcasına ama kesinlikle itiraz istemeyen bir ses tonunu kullanmıştı.
"Senin ödevini teslim etmen gerek sen git"dedim.
Gözlerim pencereden gözüken dışarıda ki muhteşem görüntüye kaymıştı. Bilerek bu odayı seçmiştim. Az çokta olsa deniz gözüküyordu.
Bu benim için yeterli bir nedendi. Ve şimdi de o kadar büyüleyici duruyordu ki.
Anlatmakla olmazdı kesinlikle görmek gerekiyordu.
"Ya iyi değilsin işte gidemem ki"dedi dudaklarını büzerek.
"Derin illa kovmam mı gerekiyor canım?"dedim tek kaşımı kaldırarak.
En son bu hareketi yaptığımda birkaç tokat, laf falan filan neyse işte yemiş olabilirim. O yüzden hemen bundan vazgeçmeliyim.
"Gidiyorum ama en ufak bir şeyde arıyorsun ona göre"dedi işaret parmağını gözüme sokarcasına sallayarak.
"Tabi canım"dedim şirince sırıtarak. Ardından kapıdan çıkışını izledim.
Tabiki de tekrardan uyumuş hatta şuan yeni kalkmıştım. Telefonumu elime aldığımda mesaj gelmiş olduğunu gördüm.
Mesaj Güney'dendi.
"Sakar olduğun kadar sorumsuzsunda?"yazmıştı.
Dejavu mu yaşıyordum ne? Anıl'da buna benzer bir şey söylemişti.
"Uykucu olduğun kadar obursun da"demişti ukalaca.
Hafızam iyi değildir her şeyi hatırlamam ama hatırlanmaya değecek şeyleride unutmam.
Ah ne bekliyordum ki? Kaba, ukala..
Düşüncelerimi kesen ses mesaj sesiydi, Anıl atmıştı.
"Derin söyledi, iyiymişsin ama merak ettim yinede işte, dikkat et sen"yazıyordu.
"Peki ederim" yazdım.
Buna söylenecek bir şey yok gibiydi. Ardından Güney'in attığı diğer mesaj aklıma geldi. Biraz geç hatırlamıştım.
"Sen gelip almazsan ben getiririm?"
Yine ve yine inanmıyorum.
Bundan daha kötü bir haberse mesajı atalı yarım saat falan olmuş.
Hızlıca yerimden fırladım ve ayağım bir şeyin üstüne gelince tökezleyerek karşımdaki büyük dolaba aşırı özlemle sarıldım.
Annemin özlemiydi bu herhalde. Veya Güney yüzündendi.
Yanağım dolabın kapağına yapışmıştı. Şuan biri görse yalnızlıktan dolaba sarılıyor herhalde derdi kuşkusuz.
Ah önyargılı insanlar.
Hala dolaba sarılıyordum. Geri çekilip silkelendim. Rezil olmak doğamda vardı benim. Alışmıştım da üstelik.
Gözüm günlüğümü koyduğum yere takıldı. Ama yerinde yoktu. Imkansızdı çünkü her zaman oraya bırakırdım.Ah tabi yastığımın altına koymuştum en son.
Özenle topladığım, hayır tabiki de özen göstermemiştim yatağımı tekrardan dağıttım.
Hayır ya olamaz orda da yoktu. Üzerime çöken tedirginlikle dudağımı dişledim. Annem biliyodur kesin yerini diye düşündüm.
Ve annemden beklemediğim, doğrusu olmasını istemediğim şeyleri duymuştum.
"Çantana koymuştum bitanem"..
Kahretsin. Küçüklüğümden beri o günlüğe her şeyimi yazardım.
Güney hakkında yazdığım şeylerde vardı ne yazık ki. Okuduysa yüzüne bakamazdım, ki ben olsam bir göz atardım.
Yani kendi adımı başkasının defterinde gördüğümde de okurdum tabiki. Benim kendimi teselli etmem gerekiyordu. Doğruları duymak istemiyordum.
Kapının hızlı çalmasıyla o tarafa doğru yöneldim. Açtığımdaysa Güney içeriye doğru hızlı bir şekilde girdi ve kapıyı fazla sesli ve sert bir şekilde kapattı.
Yazdığım şeylere bu kadar fazla tepki göstermezdi herhalde?
Bir şeye mi sinirlenmişti acaba diye düşündüm. Ama nasıl olsa belli olurdu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.
Konuşamayacak kadar yorulmuş olmalı ki gözlerimin içine bakıyordu sadece.
"İçeri daldın resmen, çok kibarsın"dedim, gülerek söylemiştim.
Ama daha sonra ciddi bir şekilde bakmaya devam edince rahatsız oldum ve kafamı eğdim.
"Karşıdaki teyze kovaladı"dedi sırıtarak.
Yüzünde ki o ciddilik gitmiş yerini alaycı, ukala bir tavır almıştı. Gülümsemiştim ardından da kaşlarımı çatmıştım.
"Ne yaptın ki demeye korkuyorum"dedim aslında merak ediyordum fazlasıyla.
"Kapıyı çalarken görünce yanlış anladı bir şeyler söyledi, bende onun hoşuna gitmeyecek şeyler söyledim. Tam zamanında kapıyı açtın" dedi ve sesli bir şekilde güldü.
Gülüşü bulaşıcıydı herhalde onun ardından bende güldüm. Elinde ki çantayı yukarı doğru kaldırdı ve bana uzattı.
"Gerçekten teşekkür ederim"dedim hafif kızararak.
"Saymayacağımı söylemiştim"dedi tek kaşını kaldırarak.
Ah her şey benim inadımaydı sanki, o kadar kusursuz duruyordu ki.
Onun yüzüne bakmamak hakaret gibi bir şey olurdu.
Yorum yaparsanız sevinirim şimdiden teşekkürler 😄
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top