DEĞİŞMEM
Bölüm şarkısı, Emre Aydın- Sen beni unutamazsın
cancuncansu ya ithafen ❤
"Ellerimi bıraktın.. Oysa ben düşmemek için bir başkasına tutunmayı tercih etmek yerine düşüp kalkmamayı, yara almayı seçtim"..
Derin' in arkamdan hızlıca koşup yetişmesiyle ona döndüm ve elindeki pamuk şekeri bana uzatışını, yüzümdeki kocaman gülümsemeyle seyrettim.
Beni nasıl mutlu edeceğini benden iyi biliyordu.
Seyretmesi bile mutluluk vermişti. Açıp hunharca yemeye başladım.
"Biliyor musun? Hafif acılar konuşabilirmiş ama, derin acılar dilsizmiş" dedim, elimdeki pamuk şekerin çubuğuyla uğraşırken.
"Susuyorsun?"diye üstü kapalı bir soru sordu.
"Susmak değil de, artık konuşunca bile acıtması yetiyor sessiz kalmana" diyerek geçiştirdim.
Okula geldiğimizde Güney'i gördüğüm gibi yüzüm utançtan kıpkırmızı olmuştu kaçacak yer arıyordum. Arkamı hızla dönüp ilerlemiştim ki, duvara çarpmam bir oldu.
Yıkılmamıştım ama ayakta da değildim..
"Sence de böyle daha çok dikkat çekmedin mi? Bak hatta buraya geliyor" dedi Derin bir oraya bir buraya bakarak.
Güney'in geldiğini görünce laf sokup uzaklaştı.
"Bu da senin saflığın kanka" demişti.
Sanki ben bunu bilmiyordum. Şuan düşünmem gereken daha önemli şeyler vardı.
Yanıma iyice yaklaşıp gözlerini açarak yüzüme bakmaya başladı. Sanki yüzümde bir şey yazıyormuş ama okuyamıyormuş gibiydi yüz ifadeleri.
Kendimi tokatlarcasına yüzüme dokundum. Alnımda salak mı yazıyordu acaba?
Derin'in yüzümü boyadığı zamanı hatırlamıştım. Bir an için ne kadar saçma şeyler düşündüğümün farkına varamamıştım.
"Demek gözlerimi beğeniyorsun".. dedi, bakışlarını yan tarafa çevirip hafif gülerek.
Gözlerinin görüş açıma girmesi için fazla çaba gösteriyordu. Beni nasıl etkilediğini biliyordu. Bense ona bakmamaya çalışırken yandaki sinir olduğum kıza gözlerimi kısarak bakıyordum.
Bakmaya devam ederken kızın birden kafasını çevirip bana bakmasıyla yerimde zıplayıp, başımı Güney'e doğru çevirdim.
Bu durumdan oldukça memnun gözüküyordu.
"Benimle konuşmayacak mısın?"diyerek başını sağa doğru götürdü, yüzüme bakabilmek için.
Bir şeyler düşündüğüm için pek dediklerini anlamıyordum. Aslında ya kaçacaktım ya da konuyu değiştirecektim.
"Kime bakıyorsun sen?"diyip arkasını döndüğünde kaçmayı tercih ettim. Kolay yolu seçmiştim sanırım.
Konuşmam daha doğruydu belki de. Ama söyleyecek o kadar şey varken susmaya mahkum olmakta varmış.
Aslında ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Ama ne hissetmemem gerektiğini kendime çok iyi öğretmiştim. Yani en azından öğrendiğimi düşünmüşüm.
Derin'i gördüğüm gibi suratımı astım. Ne olduğunu anlaması böyle daha kolaydı. Çünkü anlatmak istemiyordum.
"Yok ben bağlanmam deyip, kördüğüm olmak" dedi, iğnelercesine ve düşünüyormuş gibi yaparak.
Haklıydı. Bilip bilmeden konuştuğum, uzak kalmaya çalıştığım her şeye sımsıkı bağlı kaldığımı farketmiştim.
Mağlubiyetimi çoğu zaman kendi ellerimle hazırlamıştım. Kırgındım. Beni şuan ki ben yapan her şeye, herkese kırgındım.
"Geride bırakmam gerek bazı şeyleri"dedim, kendimden emin olamayarak.
"Geride bırakamıyorsun. Çünkü geri geri gidiyorsun"dedi, gerçekleri söylemeye çalışarak.
Nefesimi sesli bir şekilde dışarı vererek sınıfa doğru yürüdüm.
Ağlamanın zayıflık sayıldığı dünyada ben yanaklarımı hiç kurutmamıştım. Ama ağlamayacaktım artık. İçimden defalarca kez tekrarlayıp kendimi buna inandırmaya çalıştım.
Ders bitmişti. En azından bittiğinin farkına varmıştım. Karşımdaki kişiye boş gözlerle bakıyordum. Gözlerim boş bakıyor olabilirdi ama gözlerimin aksine kalbim ona karşı fazlasıyla doluydu.
Aslında onun yanımda olamayacağını kabullendiğimde ölüm korkumu yenmiştim. Anlamsız yere bir şeyleri sürdürmeye devam etmenin saçmalık olduğunu düşünüyordum. Öyleyse ne içindi bu savaşım, buna da bir cevabım yoktu.
"Neye üzüldün?"demişti. Yanımdaydı ama her zaman yanımda olamazdı. Kimse kimsenin yanında sonsuza dek kalamazdı ki.
"Üzülmedim. Niye böyle düşündün?"diyerek sorusuna soruyla cevap vermiş oldum.
Eliyle yanağımdan düşmek üzere olan gözyaşını silip,"İşte burdan anladım"dedi.
Kendime verdiğim sözü zaten hiçbir zaman tutamamıştım.
"Gözyaşlarımdan değil de bazı şeyleri gözlerimden anlamanı isterdim" diye mırıldandım kendi kendime.
Arkadaşlarının çağırmasıyla yanımdan gitmişti. Eşyalarımı toplayıp Derin'le eve doğru yürümeye başladık.
"Senin moralin bozuk?"dedi bildiği halde.
Daha sonra da yanağını çevirdi. İlk başta ne olduğunu anlamamıştım. Ama gülümsemeye başladım. Arkadaşlarımın yanaklarıyla oynamayı seviyordum. Hiç normal bir insan değildim ama normal olduğumu da hiçbir zaman iddia etmemiştim zaten.
Derin ise benim aksime sevmezdi bunu yapmamı.
"Benim yanağım oyun hamuru mu diyen sen değil miydin?"diye gülümsedim aynı zamanda da yanaklarını sıkıyordum.
"Moralin bozuk"dedi. Daha sonra da sesli bir şekilde gülerek,"Evet bu kadar yeterli bence iyisin" demişti.
Ona gülümseyerek bakıyordum. Moralimi düzeltmek için her şeyi yapardı. Yaptığım en doğru şey de onu tanımaktı zaten.
Eve geldiğimde odama kapanmıştım hemen.
Telefonuma baktığımda Güney'in mesajını gördüm.
"Daha iyisindir umarım?"yazmıştı.
Cevap vermek yerine uzun bir süre baktım. Durduğum yerde yere oturarak duvara yaslandım.
Sen soğuk duvardın, ben ise soğuk duvara yaslanıp uyumayı seven küçük kız..
Diye düşünüp, başımı geriye doğru yasladım ve gözlerimi kapattım.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top