CADI SÖZÜ ?
"Multimedia BERK"
Pişmanlık mı? Boşversene..Pişman olmak bir işe yarıyor mu?
Peki hataların; zamanı geri alırmış misali düzeliyor mu?
İşte bu yüzden pişman olma.Ki zaten önemli olan o çukura bir daha, özellikle de aynı şekilde düşmemek..
Zar zor çıkan sesiyle fısıldayarak,
"Bitmedi.Belki de her şey daha yeni başlıyor Güneş"dedi sakince, bir o kadar da tüylerimi ürpertircesine..
Ardından kolumu bıraktı ve odadan çıktı.Her şey yeni başlıyor ne demekti? Daha fazla üzülüp acı çekeceğim anlamına mı geliyordu yani?
Kafamdaki soruları uzaklaştırdım ve yatağıma uzanıp uyumaya çalıştım.
Daha gözlerimi bile açamamışken birisinin yatağımın üzerinde zıpladığını anlamıştım.Derin hem zıplıyor hemde,
"Uyan cadıı"diye bağırıyordu.
Sabah sabah bu enerjiyi insanlar nerden buluyorlardı anlamıyordum.
Jetonum yeni düşmüştü.Bu şimdi beni ezerdi de! Kalkmayı düşünüyordum ama sadece düşünmekle yetinip kıpırdamadım.
"Derin!"dedim, sesimi duyduğundan bile emin olamayarak.
Aşağıya zıplamasıyla"sen görürsün" dercesine yüzüne baktım.Yatağın üzerinde birkaç kez zıplayarak üstüne atlayacaktım ve yere düşecekti.
Ki böyle olmamıştı.Çünkü ben tam atlarken telefonundan gelen sesi duymasıyla o tarafa yöneldi.
Tabi bende yere halı niyetine serilmiştim!
Telefonundan başını kaldırıp anca fark etmiş olmalıydı.
"Güneş!"dedi, yüzündeki şaşkın ifadeyle.
Bence o kadar da kötü bir durumda değildim.Gülmesi gerekiyordu ama hala yüzünde hiçbir mimik dahi oynamamıştı.
Deli gibi bağırmasıyla kapı açılmıştı.Berk kapının arkasından etrafa göz gezdirdi ardından beni görünce sırıtıp yanıma geldi ve elini uzattı.
"Yardım ister misin? Zor durumda gibi gözüküyorsun"dedi, hala sinir bozucu bir şekilde sırıtarak.
Gözlerimi devirdim ve yerden kalkmayı sonunda akıl edebilmiştim.Derin, Berk'i odadan kovduğunda"deli mi bu kız"dercesine yüzüne baktım.
Hala bir şey söylemediği için kolundan tutup sarstım.
"Bora'yla çıkıyoruz"dedi, bu kadar delirmesinin sebebini kesinlikle açıklıyordu.
"Çok sevindim"dedim, içten bir şekilde gülümserken.
Bu durumda Bora'nın, bana mesaj atıp birinden hoşlanıyorum dediği kişi Derin'di.
"Hadi hazırlan geç kalacağız bak"dedi, koluma vurarak.
Omuz silkip üstüme formalarımı geçirdim.Etraftan bir kaç tane gerekli kitap ve defterimi toplayıp çantama tıkıştırdım ve Derin'le birlikte çıktık.
Okula geldiğimizde Derin aklına yeni gelmiş gibi,
"Bu arada.."dedi söyleyip söylememekte kararsız kalmış gibi.
"Yine ne oldu?"bakışı attığımda, etrafı gözleriyle süzdü.Ardından,
"Anıl..Bence onu affetmelisin"dedi.
Hiçte açıklayıcı olmayan söyledikleri kafamı karıştırmıştı.
"Affedemem..Çünkü ona artık kızgın değilim.Affedilecek bir şey yok yani"dediğimde gülümsedi.
"Sandığımdan da iyisin sen be.Ben olsam çoktan-"dediğinde pot kırdığını fark etmemişti bu yüzden,
"Öhö öhö"diye yapmacık bir şekilde öksürdüğümde,sinsice sırıtıp bir şeyler düşündüğü çok net belli oluyordu.
Düşündüklerimi yalanlamayarak benim olduğum tarafın arkasına abartılı bir şekilde bakarak,
"Güney mii o !?"dedi.
Kafamı çevirip baktığımda birkaç kişi dışında kimse yoktu.
Ahh inanmıyorum, nasıl inandım ki? Kandırmıştı beni resmen.
Bir kere hiçte inandırıcı değildi.Boş bir anıma şey ettiği için şey yapmıştım.
Normalde önündeki defteri aç desen üşenen kız şimdi saniyesinde ortadan kaybolmuştu.
Bunun bilimsel bir açıklaması var mıydı ki?
Sınıfa girip yerime oturduğumda Anıl'ın baktığını anlayıp ona döndüm.
"Derin'in söyledikleri doğru mu?"dediğinde, gözlerimi iyice açıp yüzüne bakmaya devam ettim.
Hangi ara yetiştirmişti, ayaklı gazeteydi resmen.
"Evet Berk geldi ve bizde kalıyor, doğru yani"dedim tepkisini beklercesine başım hala ona dönüktü.
"Berk kim? Ayrıca sizde niye kalıyor?"dediğinde, sakin kalmam gerektiğini kendime hatırlattım.
"Derin'in bahsettiği işte"dedim, bir umut yüzündeki 'anladım' ifadesini görmeyi umarak.
Ama daha da şaşkın ve bir o kadar da kızgın duruyordu.
"Derin öyle bir şeyden bahsetmedi" dediğinde yine kendime söyleniyordum.
Herhalde bir sırrım falan olsa bilen kişiden önce herkese ben yayardım!
Cevap bekliyordu muhtemelen.
"Berk şey..ee"deyip konuşamadığımda fazla zekasını ortaya koyup,
"Eski sevgilin?"dedi sorarcasına.
Kafamı hızlıca sallayıp yüz ifadesini görmek istemediğimden başka bir tarafa çevirdim.
Kolumu tutup kulağıma doğru, kaskatı kesilmemi sağlayacak o cümleyi kurmuştu.
"Korkma..Eski eskide kalır.Tıpkı benim gibi.."demişti buruk çıkan sesiyle.
Böyle olmadığını göstermek amacıyla sarıldım.Ve bir şey söylemeden önüme dönüp hocanın anlattıklarını dinlemeye çalıştım.
Uzun geçen dersin ardından zilin çalmasıyla Derin'le birlikte sınıftan çıktık.
Kafamı çevirdiğimde Güney'le göz göze gelmiştik.Yanına gittiğimde hala kıpırdamadan yüzüme bakıyordu.Fazlasıyla soğuk duruyordu aslında.
Elimi, yüzünün önünde salladım.Aniden bileğimden tutmasıyla irkilmiştim.
Yüzünü kulağıma doğru, saçlarıma yaklaştırdığında, kalbim normalde olduğundan fazla hızlı atıyordu.
Bakışlarımı yere sabitlemiş söyleyeceği şeyi bekliyordum.
"Ondan izin aldın mı? Sevgilin belki beni, senin yanında görmek istemez sakar"dedi iğnelercesine.
Söylediklerini düşünürken geri çekilmişti bile.
"Saçmalama..öyle bir şey -" tam konuşurken omuz silkti ve arkasını dönüp gitti.
Yine ve yine aynı şey.Dinlememişti bile.Tabiki umrunda bile değildim niye dinlesin ki?
Gidişini izlemiştim..Zaten elimden bir şey gelmezdi.Herkes giderdi.Zamanı geldiğinde veya zamansızca.
Ve sonra..kafamı dağıtan bir şarkılar kalıyordu ona benzemeyen.Bırakıp gitmeyen..
Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde Derin'e doğru yürüdüm.
Ve sanki bırakıp gidecekmiş gibi içimdeki korkuyu yatıştırmak istercesine sarıldım ona.
"Beni bırakıp gitme"dedim sıkıca sarılırken..
"Söz veriyorum..Cadı sözü"dedi kahkaha atıp aynı şekilde sımsıkı sarılırken..
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top