BİZ Mİ?

Yorum yapan ve oy veren herkese çook teşekkür ederim.😄😄

Fazlasıyla şaşkındım çünkü kendi başımı yine kendim yakmıştım.

"Anıl yapma ya hani okumuştun niye öyle söylüyorsun?"dedim sinirli çıkan sesimle.

"Evet okudum ama yanlış yeri okumuşum demek ki Güneş"dedi.

Sesi benimki gibi sinirli çıkmıştı.

"Ne zamandan beri?"diye soru sordu.

"Bunu konuşmasak"dedim üzgün halimle.

"Sen bilirsin, yarın görüşürüz"dedi ve birşey dememe izin vermeden telefonu yüzüme kapattı.

Böyle davranması yüzünden iyice pişman olmuştum söylediğime ama bilerek olmamıştı.

Anıl'dan

10 dakikadır sinirden patlamak üzereydim. Sonunda dayanamadım ve telefonu yüzüne kapattım.

Başka hiç kimse yokmuş gibi Güney'i seviyordu işte. Nerdeyse düşman olduğum kişiyi sevemezdi böyle bir adaletsizlik olamazdı, olmamalıydı en azından.

Kendimi yatağa attım ve uzanıp tavanı seyretmeye başladım.

Bir şeyi olduğunu yine çözmüştüm ama böyle bir şeyi tahmin etmemiştim. Belki de olmasını istemediğim içindi. Güneş'in sevgisini kesinlikle hak etmiyordu Güney gibi birisi.

Bunları düşünürken göz kapaklarım ağırlaştı ve daha fazla uykusuzluğa dayanamicağımı düşünüp gözlerimi kapattım.

Güneş'ten

Sabah kalktığımda alarmın sesini duymadığımı fark edince afalladım ilk önce.

Daha sonra erken kalktığım için sevindim. Ama alarmın çalıyor olmamasının sebebinin erken kalkmam olmadığını anlamam kısa sürmedi.

Saati görünce gözlerim yerinden çıkıcaktı. Hayır yani erken kalkmıyordum ama bu saatte de kalkmazdım.

Bunları düşünürken bile saat ilerlemişti. Hızlıca kalkıp hazırlandım. Çok şükür on dakikada hazırlanabilen biriydim.

Sırtımda çantam merdivenlerden iniyordum ve o sırada da saçımı topluyordum.

Ekşın falan filen diyordum al işte sana ekşın Güneş. Dün zaten gitmemiştim bugün gitmem gerekiyordu yoksa geç kalmışım kalkarmıyım ya.

Annem olduktan sonra her türlü kalkardım kimi kandırıyordum ki. Muhtemelen işe erken gitmişti yoksa kaldırırdı zaten.

Hem koşuyordum hemde yürüyordum. Telefonumun çalmasıyla Derin'in aradığını anlamam bir olmuştu. Hemen açıp,

"Efendim"dedim.

"Gelmiyor musun bugün de canım"dedi endişeli ses tonuyla.

"Geç kaldım biraz ama geliyorum"dedim uykulu halimle hızlıca yürüyordum da.

"Geliyor musun o zaman acele etme ders boş çünkü"demesiyle yolun ortasında kaldım resmen.

"Güneş ne oldu araba falan mı çarptı?"diye alayla karışık sordu.

Gerçekten de kendimi bir arabanın önüne atasım gelmedi değil.

"İnsan bir önceden arar söyler değil mi ama?"dedim yakınarak.

"Dün gelmediğin için gelmezsin sandım ya"dedi gülerek.

Anında telefonu yüzüne kapattım.

Uyuşuk adımlarla da olsa okula gelmiştim nihayet. Sınıfa girdiğimde boş sayılırdı içerisi ve sırama doğru yorgun adımlarla ilerleyip oturdum.

Anıl kafasını sıraya yaslamış telefonuyla uğraşıyordu. Derin'de onun başında sürekli bir şeyler söyleniyordu.

Çantamdan bir miktar para alıp ayağa kalktığımda Derin hemen,

"Nereye?"dedi.

"Sence?"dedim gözlerimi devirerek.

Şuan ters tarafımdan kalktığım nadir günlerdendi.

"Tamam bizde geliyoruz"dedi ve Anıl'ın kolunu tutup çekiştirdi.

Yerinden bile oynamamıştı çocuk. Bu yüzden koluna vurmaya başladı ve daha ısrarcı bir şekilde çekiştirdi. Onları izlemeyi bırakıp önden yürüdüm. Onlarsa arkadan geliyorlardı.

Yiyecek bir şeyler aldıktan sonra onların yanına gidip oturdum. Ben bencilce aldıklarımı yerken onlarsa kaş göz işareti yapıyordu birbirlerine.

Anıl'ın bu konuda başarılı olduğunu söyleyemezdim. Zaten Derin'de, bir daha okula gitmene gerek yok yani yiyip içip yatabilirsin artık demişçesine şaşkın şaşkın bakıyordu çocuğun yüzüne.

Onlar fark etmese de onları izliyordum arada bir.

Tabi yemeğimle arama kimse giremezdi orası ayrı bir konu.

Yanımdaki sandalyenin çekilmesiyle ilk başta umursamasam da,

"Selam"diyerek sırıtan bir Güney'in yanımda oturduğunu anlayınca tabi ona bakakalmıştım.

Ona karşılık verip selam demek isterdim ama en son böyle bir şey yaşamıştım ve sonu hüsrandı resmen.

Yemek yiyordum ne bekliyordunuz ki normal olarak konuşunca ağzımdakilerden dolayı konuşabilmiş sayılmam garip bir hal almıştım.

Bu sefer de aynısını yaşamak istemiyordum. Her rezilliğimden bir ders çıkarıyordum ama yeni bir rezillik peşimi bırakmıyordu.

Derin'de şaşırmıştı, bir bana birde Güney'e bakıyordu. Ağzımdakileri bitirdikten hemen sonra,

"Selam"dedim yüzüne kısa bir bakış atarak.

Gülümsedi ardından da kendini tanıttı Derin ve Anıl'a. Güney'in arkadaşları olduğunu tahmin ettiğim birkaç kişi gelip bizim masamıza oturmuştu.

Onlar da sadece yemek yiyorlardı arada birde kısa kısa cevaplar veriyorlardı birbirlerine.

Ben biraz önce yemeğimle arama kimse giremez mi demiştim?

Kesinlikle girebilirmiş. Bu kişi sevdiğim çocuk olunca her türlü önümdeki yemeği gurur meselesi yapar yemezdim.

Yemek yerken izlenmeyi sevmezdim ve bunu bilen herkes inadına yapardı. Şuan ise yemeğimi bitirmiş olmanın verdiği rahatlıkla geriye yaslanıp etrafa bakındım.

Karşımdaki kızın önündeki kitabı görmemle elime aldım ve,

"İnanmıyorum bende bayılıyorum bu kitaba tam üç kez okudum"dedim kitabın kapağını incelerken.

Kız şaşkın ifadeleriyle yüzüme bakıyordu. Ve hiç tahmin edemiceğim bir şey sordu o an,

"Siz sevgili falan mısınız?"demişti sırıtarak.

Bir an bunu duyunca kalbimin atışları hızlandı.

"Biz mi?"dedim kaşlarımı kaldırarak ardından da güldüm.

Deli mi bu ne falan diyecekler diye de korkmadım değil yani.

Ne alakaydı ki şimdi bu?

Kafamı Güney'in yüz ifadesini görmek için ona doğru çevirdiğimde bana baktığını gördüm ve üstün gelen deli cesaretimle yüzüne, gözlerinin içine bakmaya devam ettim.O da bakışlarını kaçırmamıştı.

Kız benim halimi gördükten sonra cevabını almıştı zaten ama açıklama gereği duyarcasına konuştu.

"Şey bu kitap benim değil Güney'in ayrıca bu kitabı ilk gördüğünde o da seninle aynı tepkiyi vermişti" dedi gülümseyerek.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: