BİTTİ Mİ?
Multimedia Güney
Niye bu kadar duygusal şeyler yazdığımı çözemedim ama yazar ben olduğum sürece bu kitapta ki kimse mutlu olmicak haberiniz olsun canısılar 😉 Bu arada oy ve yorumlariniz için çok teşekkürler, iyiki varsınız.
İyi okumalar 😄
İçime atıp ağlamaktan, kendime acı çektirmekten başka yapabildiğim bir şey yoktu ne yazık ki.
Ben ne kadar ondan uzaklaşmayı düşünsemde bunun mümkün olacağını sanmıyordum zaten.
Bunu, onu düşündüğüm için yapıyordum oysa hiç yardımcı olmuyordu, muhtemelen olmayacaktı da.
Şuan niye affet beni dediğini anlamamıştım ama kurcalamakta istememiştim açıkçası.
Umursamayan bir tavırla etrafa bakmaya başladım. Anlamış olucak ki veya bir şey söyleyecekti önüme geçti ve kolumu tuttu.
Bir şey söylerse ikimiz açısındanda kötü olucağını düşündüm ve ondan önce konuşmaya başladım.
"Anıl, madem arkadaş olamıyoruz birbirimizden uzaklaşalım" dedim gözlerinin içine bakamayarak.
Bu seferde ciddi misin bakışı atma sırası ondaydı.
"Dayanamicağımı biliyorsun Güneş, benden bunu isteme" dedi yalvarır bir şekilde.
Bende bu duruma dayanamicağımı düşündüm ve ağzımı bile açmadan dönüp yürümeye başladım.
"Yine mi kaçıyorsun, hemde benden. Bu kadar kolay mı, arkadaşın olarakta olsa sevmedin mi beni. Bitti mi yani?" dedi kelimelere vurgu yaparak ve gereğinden fazla bağırarak.
Onu bu hale ben getirmiştim. Tanıştığım Anıl bambaşka birine dönüşmüştü, üstelik benim değişmem gerekirken.
İşte bu kendimden nefret etmem için yeterliydi. O böyle biri değildi, olamazdı da.
Bunca şey söyledikten sonra arkana bile bakmadan gitmek benim yapabileceğim bir şey değildi. Üstelik o bu kadar acı çekerken bunu ona yapamazdım.
Ona doğru döndüm ve fısıldar gibi,
"Sadece zamana ihtiyacım var" dedim zar zor çıkan sesimle.
Ve yavaşça yürümeye başladım.
Eve geldiğimde üstümü değiştirdim ve yatağıma uzandım. Telefonumun kapalı olduğunu hatırladığımda elime alıp açtım ve gelen mesajlara göz attığımda Güney'in,
"Bir sorun mu var?"yazdığını gördüm.
Derin'de buna benzer şeyler yazmıştı ama hepsine bakmamıştım. Saat geçti bu yüzden geri dönmedim ve kafamı yastığa gömüp her ne kadar uykum olmasa da uyumaya çalıştım.
Sabah kalktığımda saat daha erkendi. Birkaç kere daha bakıp saatin erken olduğuna emin olduktan sonra kalktım ve lavaboya ilerledim.
Daha sonra her gün olduğu gibi formalarımı giymekle ve çantamı, ordan burdan zar zor bulduğum kitaplarımı tıkıştırmakla geçti.
Aşağıya indiğimde annem yoktu. Doğrusu alışmıştım artık. Kahvaltı hazırlamıştı, oturup nerdeyse uzun zaman sonra bir ilk tabağımdakileri yedim.
Kantinde çalışan Hülya teyze bugün beni göremeyince muhtemelen çok şaşıracaktı.
Yukarı çıkıp çantamı aldım ve etrafın yine dağılmış olduğunu fark ettim ama pekte umursamadım. Tekrardan aşağı indim ve evden çıktım.
Okula geldiğimde daha erkendi ve bu yüzden kimse yok denecek kadar az kişi vardı.
Derin'in yanına gittiğimde beni gördüğü gibi soru sormaya başladı.
"Dün neden gitmedin ki?"dedi merakla.
Bir şey söylemedim sadece omuz silktim.
"Ne oldu sana ya?"dedi bu seferde.
Dışarıdan normal gözüksemde kesinlikle öyle değildi. Yaşadıklarım dışarıdan fark edilmiyordu ama ben içimde bir çok şey yaşıyordum.
Derin'in, gözüme sokarcasına elini sallamasıyla ona döndüm ve
"Boşver sonra anlatırım" dedim.
"Öyle olsun peki gel sana tost hamburger falan alıcam bak içimden geldi" dedi gülerek.
Hafif gülümsedim ve
"Gerek yok yedim ben" dedim.
Gözlerini kocaman açtı.
"Durum o kadar vahim diyosun yani" diyerek tek kaşını kaldırdı.
Sırıtarak gözlerimi devirdim. Ayağa kalkarak beni sürüklemeye başladı. Sınıftan çıkmıştık, köşeyi döndükten sonra birinin üstüme yapışmasıyla gözlerim olabildiğince açıldı.
Çünkü üstüme elindeki kahveden dökülmüştü ve fazla sıcak olmasada sıcak sayılırdı.
Kafamı kaldırdığımda kim olduğunu çözememiştim muhtemelen daha önce hiç görmemiştim. Derin,
"İyi misin?"diye sürekli tekrarlıyordu.
Bense üstüme bakmaktan bir şey diyememiştim. Çocuğun,
"Çok üzgünüm" demesiyle şaşırmıştım çünkü önüne baksana be gibilerinden şeylerle çok karşılaşmıştım.
İçimden hiç değilse laftan anlamayan biriyle çarpışmadım diye düşünürken yine saçmaladığımı fark ettim.
"Ayrıca üstün için de" derken mahçup duruyordu.
Ama onun üstü de benimkisinden farksızdı. Nasıl olduysa ikimizin de üstü kahve içindeydi.
"Önemli değil hallederim ben" dedim fazlasıyla anlayışlı davranarak.
"Bu arada ben Bora" demesiyle şaşırsam da hafif gülümsedim ve
"Güneş" dedim.
O da gülümsedikten sonra,
"Benim dikkatsizliğim üstün için gerçekten üzgünüm" dedi tekrar.
Daha fazla bunu söylemesini istemediğim için,
"Gerçekten önemli değil neyse görüşürüz " dedim ne diyeceğimi bilemeyerekten.
"Görüşürüz" deyip sırıtmasıyla Derin'le sınıfa doğru ilerledik.
Aniden Derin'in,
"Çocuk çok tatlıydı yaa"demesiyle gözlerimi devirdim.
"Hey yavaş ol biraz" dedim tek kaşımı kaldırarak.
Derin'se sadece gülüyordu. Kafamı çevirirken gördüğüm şeyle donup kaldım.
İçim buz kesmişti, böyle bir şeyle daha önce karşılaşmamıştım ve sanırım bu yüzden böyle bir şeye kendimi hazırlamamıştım.
Çok sıkıcıydı bence ya neyse Güneş ne görmüş olabilir yorumları alalım ? 😂
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top