ARKADAŞ?
Güneş'ten
"Ona benziyorsun", dedi ve gözlerimin içine bakmayı sürdürdü.
Kimden bahsettiğini az çok anlamıştım, ama onu üzmek istemiyordum bu yüzden ağzımı bile açmadım.
Oysa denizden kaçmak yerine dalgaya doğru gidiyordu.Yoksa ben mi yanlış yöndeydim?
Ben babamın ölümü hakkında konuşmazdım. Oysa çok güçlü duruyordu. En azından gülümseyebiliyordu, içten.
Çok yakınımda duruyordu bu biraz rahatsız ediciydi ama güven veriyordu. Herkese kolaylıkla ısınamazdım. Ama o benim buzdan duvarlarımı yıkmayı başarmıştı. Belki de kaderimizin aynı olması nedeniyleydi ona olan bu bilinmez güvenim.
Daha yeni tanışmıştık, her ne kadar zorla da olsa. Ve yeni tanıştığım birini evime davet etmiştim.
Gözlerimi kırpıştırdım ve başımı yere eğdim. Ne söyleyeceğimi, nasıl davranacağımı bilemiyordum.
"Seni tanımama izin verir misin?"diye bir soru sordu, kusursuz çıkan sesiyle.
"Tanıyorsun zaten"dedim düz bir şekilde.
Saf değildim, arkadaş olmak istediğinden, beni daha iyi tanımak istediğinden bahsediyordu, yani öyleydi heralde.
"Birbirimize yardımcı olabiliriz"dedi ciddi sesiyle.
Ve ardından benim bir şey söylememi beklemeden devam etti.
"Güneş, ikimizde tam olarak aynı şeyleri yaşamadık ama seni en iyi anlayacak kişi benim. Bu yüzden arkadaş olabiliriz?"dedi, çok fazla soru soruyordu.
Yani pek fazla soru sorulmasından hoşlanmazdım.
"Tabi arkadaş olabiliriz yani doğru söylüyorsun"dedim gülümsemeye çalışarak ve saçmalamanın verdiği tuhaflıkla.
Sanırım fazla gerilmiştim. Gülümsedi ve ayağa kalktı.
"Fazlasıyla rahatsız ettim, yarın okulda görüşürüz"dedi,ardından da birşey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti herhalde ya da bana öyle gelmişti.
Ceketini üstüne geçirdi ve eliyle, yüzüne düşen sarı saçlarını geriye attı. Sessizce onu izliyordum.
Bakışlarımı yakaladığında hafif sırıttı ve göz kırptı. Yanaklarımın kızardığına emindim.
Ilgiyi üzerimden çekmek için,
"Görüşürüz"dedim,bu bir nevi bence gitmelisin der gibiydi, bakışlarımdan bunu anlamış olabilirdi.
Yavaş adımlarla asansöre doğru ilerledi, onun ardından bende içeriye girdim.
Derin'in gelmesini bekliyordum. Arayıp geleceğini söylemişti. Hazırlanıp gelmesi ayrı bir dertti zaten. O sırada üstüme askılı siyah bir tişört, altıma da şort giydim. Saçlarımı da dağınık bir şekilde topuz yaptım. Derin geldiği gibi laf edicekti ama söylenip söylenip susucaktı elbet.
Az rezillikler yaşamamıştık onunla ya.
Eski anıları gözümde canlandırmak biraz da olsa gülümsememe neden olmuştu. Ne de olsa çocukluğum onunla geçmişti.
Kapı iki kere üst üste çalınca hızlı adımlarla kapıya yöneldim. Derin, yüzündeki kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu. Yine de erken gelmişti, düşüncelerimi yalanlayarak. Tek kaşım havada, yüzümdeki sahte sinirle ona bakıyordum.
"Bir kere de sözünde dur"dedim tahminimden yumuşak çıkan sesimle.
Ne söylese tersini yapıyordu, kesinlikle bana inat olsun diye değildi doğasında öyleydi deli kız.
"Geri gidiyim istiyorsan?"dedi dudaklarını büzerek.
Bu haliyle annesine dondurma yiyebilmek için kedi yavrusu bakışı yapan, çocuklara benziyordu. Bu aralar fazla alıngan davranıyordu veya fazla iyi rol yapıyordu.
"Gel kız, şaka yaptım"diyerek sırıttım.
Hemen içeri daldı. Ben demiştim iyi rol yapıyor diye. Ben daha kapıyı kapatırken o içeriden bağırıyordu.
"Bana bir şeyler hazırlasana be"diyerek.
"Sanki sağır var ne bağırıyorsun ya?"dedim, soru sormaktan çok sitem etmiştim.
Haklıydım, yine ve yine.
"Hem kalkıp alabilirsin misafir değilsin canım"dedim tatlı çıkmasını umduğum sesimle.
"Off Güneş of" dedi ve yanaklarını şişirdi.
Sırf ona inat sinir bozucu, yalandan bir kahkaha attım. Oysa gözlerini kısmış'senin bana bir gün işin düşer o zaman görürsün'der gibi uzun uzun doğrusu boş boş baktı.
Evet yüz ifadesinden ne demek istediğini anlayabiliyordum, çok zekilikle bir alakası olmasa da.
Karşısına geçip saatlerce dudağımı büzüp otursam moralimin bozuk olduğunu anlamaz sorunlu arkadaşım.
Böyle düşününce bizim arkadaş olmamız imkansız gibiydi biraz.Birbirimizin eksiklerini tamamlardık,düşünce fikir açısından.
Derin'in bir sorunu olsa ondan daha çok üzülürdüm.Oysa'boşver, takma'havalarındaydı.
"Burda kalıyorsun bu gece değil mi?"dedim cips dolu tabağı önüne bırakırken.
Oysa elinde telefonuyla uğraşıyordu"hıı"gibi bir ses çıkardı.
"Bir kere de söylediğimi dinle ya"dedim bu sefer gerçekten sitem ediyordum.
"Ya canım ben kendi iç sesime bile'aynen'diyen üşengeç biriyim yoksa dinlememezlikle alakası yok" dedi ve başını eğerek sessizce güldü.
Ah bu kız ne zaman akıllanıcak?
"Affettin mi ?"dedi kaşları havada şaşkın yüz ifadesiyle.
Ne yaparsa yapsın kızamıyorum ki ben ona.
"Hı hı"dedim biraz önce bana yaptığının aynısını yaparak.
"Sen üşenmezsin ki, gıcıklığına yapıyorsun"dedi biraz geç jetonu düşmüştü ama fark etmişti sonuçta.
Konuşacak halim yoktu.Aklıma gelen güzel bir fikirle oturduğu koltuğun daha doğrusu yayıldığı koltuğun yanına gittim ve cips kasesinden avucuma alabildiğince cips aldım.Yavaş adımlarla Derin'e doğru yürüdüm ve tabiki sırıtıyordum aynı zamanda. Avucumdaki cipslerin hepsini ağzına tıktım.
Pek bir şey fark etmezdi çünkü kıtlıktan çıkmış gibi yiyordu çoğu zaman.Ben karşı çıkar falan diye düşünüyordum, oysa halinden memnundu resmen elimle beslemiştim.
Bu seferde benim jetonum geç düşmüştü. Benim iyi niyetle böyle bir şey yapmayacağımı biliyordu. Kaşlarını kaldırmıştı yanakları da cipsle dolu olduğu için şişti.
Yüz ifadelerinden sakın bir daha böyle bir şey yapma yoksa ağzımı açarım iç organlarıma kadar görürsün gibi bir şey çıkarmıştım.
Muhtemelen buna yakın bir şey söylemeye çalışıyordu.
Bu kadarını bile anlamam mucizeydi, zaten ortaokulda ingilizce hocamızın verdiği çeviri ödevlerine öylece bakardım.Buraya nerden geldim hiçbir fikrim yoktu.
"Kusucam şimdi üzerine" dedim iğrenirmiş gibi yaparak.
Ağzını açmamaya çalışarak sırıttı aslında garip sesler çıkardı. Demek ki doğru anlamışım iç organlarını göstermekte ciddiymiş.
"Gıcık. Ben yatıyorum"dedim ve esnedim.
Derin'le zaman geçirmek ayrı bir güzeldi. Şuan o kadar geç olmasa da benim uykum vardı. Ağzındakileri anca bitirmişti.
"Tamam bende yatarım birazdan şunu izliyim"dedi çenesiyle televizyonu işaret ederek.
Ardından,
"Sende izlesene"dedi.
"Korku filmi mi?"dedim gözlerimi iyice açarak.
"Tamam tamam şaka yaptım iyi uykular"dedi önündeki saçları eliyle iterken.
Bende uyuşuk adımlarla odama ilerledim.
Uzanıp telefonumu elime aldım. Mesaj gelmişti, açtım ve ardından okudum.
"İyi geceler uykucu" yazıyordu ve altına da 'karizmatik arkadaşın' diye eklemişti.
Içimden'egoist prens' diye geçirdim. Ardından aklıma gelen şeye güldüm. Lakap konusunda gerçekten iyi değildim. Ama kesinlikle ona yakışmıştı.
Hem egosu tavan yapmıştı hemde yakışıklıydı. Rehbere aynı şekilde kaydettim.
Ve bende ona iyi geceler diye yazıp gönderdim. Telefonu bir kenara koydum ve fazlasıyla ilginç geçen günümü düşünürken gözlerim kapanmaya başlamıştı bile
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top