ANLAMSIZ.
Multimedia Güney
Yazım yanlışı veya anlam bozukluğu varsa kusura bakmayın hastayım zar zor yazdım iyi okumalar 😄
1 Gün Önce
Güney'den
Sabah yorgun halimle kalkıp zar zor okula geldiğimde Güneş'in sınıfına doğru gittiğini görmüştüm.
O tarafa yöneldiğimde omzumda hissettiğim kolla olduğum yerde kaldım. Anıl'ın sinir bozucu bir şekilde bakıyor olması beni fazlasıyla kızdırmıştı.
"Ne var?" dercesine kafamı salladığımda omzumdaki elini indirdi.
"Sorun şu ki, Güneş'e yaklaşma bile anladın mı?" dediğinde sinir bozucu bir şekilde güldüm.
"Niye?" dedim, kelimeye vurgu yaparcasına.
Kafasını olumsuz anlamda birkaç kere salladı ve
"Seni tanıyorum, onu üzeceksin nasıl olursa olsun" dediğinde iyice kızmıştım.
"Bak, seni sevmem biliyorsun ama bu Güneş'le konuşmayacağım anlamına gelmez" demiştim dişlerimin arasından zar zor konuşmaya çalışarak.
"Önceden yaptıklarını anlatırım ve bu sefer o senden nefret eder, karar senin?"dedi sorarcasına.
Cümlesini bitirdiği gibi omuzlarından tutup ittirdiğimde birkaç adım geriye gitti.
Bunu yapacağımı biliyordu belli ki. Arkasını dönüp yürümeye başladığında istemesem de,
"Kahretsin! Tamam uzak durucam ondan" demiştim hafif bağırırcasına.
Umursamaz tavrıyla başını salladı ve dönüp gitti. Asıl nefret edilmesi gereken biri varsa o da Anıl'dı.
Güneş, masum ve diğerlerinden çok farklıydı. Onunla konuşmak iyi geliyordu nedensizce.
Hayır tabiki ondan hoşlanmıyordum. Sadece..
Niye onu düşündüğüme anlam verememiştim.
Hala okul kapısının yanındaydım. Öylece durduğumu fark ettiğimde birkaç adım atmıştım ki birinin, bu sefer kolumu tutmasıyla geri dönmüştüm.
Anında boynuma dolanan kolları hissettiğimde şaşırmıştım. Kızı tanımıyordum, yani heralde.
Bakışlarımı karşı tarafa çevirdiğimde anında mavi gözlerine hapsetmişti beni. Biraz buruk, biraz da kırılmışcasına bakıyordu.
Arkadaşı Derin ise sürekli bir şeyler söylüyordu ona. Oysa gözlerini kaçırmamıştı, hala bakışları üzerimdeydi.
Son kez anlam veremediğim bir şekilde baktıktan sonra sınıfa doğru hızlı adımlarla gitmişti.
Geri çekilip hiçbir şey söylemeden sınıfa doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım. Bu kadar kafama takıp, umursamam anlamsızdı.
Şimdi
Güneş'ten
Zilin çalmasıyla ayağa kalktım ama Anıl'ın kolumdan tutup oturtması bir oldu. Kaşlarımı çatıp yüzüne baktığımda,
"Ben alırım" demişti.
Hemen,
"Ne alacağımı nereden biliyorsun?" diye karşı çıkıp bahane bulduğumda lafı yapıştırmıştı.
"Her zamanki gibi kahvaltı yapmadın güzelim değil mi?" dediğinde tatlı bir şekilde gülümsedim ve
"Olabilir" dedim ardından da,
"Birlikte inelim" diyerek kolundan çektim.
Mutlu olduğunu belirten bir kahkaha attığında tuhaf hissetmiştim, ilk defa böyleydi.
Şuan bir çocuktan farkım yoktu aslında, bugün ayrı bir neşeliydim.
Kolundan çekmeye devam ederken, geriye çekmesiyle elimi tuttu ve yanından yürümemi sağladı.
"Böyle daha iyi" dediğinde, ona yandan bir bakış atmıştım.
Şakasına da olsa korkmuş gibi yapıp başını çevirdi. Her duruma ayak uyduruyordu işte, kısmen.
Yürüyen boya kutusu falan mı görmüştüm az önce. Ah pardon.
Çoğunlukla Güney'in etrafında dolaşan Beren olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
Anıl'ın koluna bilerek çarptığında yüzüme bakıp sırıtmıştı, bilerek yapıyordu. Kıskançlığım tutmuştu.
Anıl'a doğru döndüm ve onu incelemeye başladım. O da şaşkın bir şekilde yüzüme bakıyordu. Ağzını da açıp bir şey sormamıştı.
Şuan o kadar mı korkunç görünüyordum ki?
Neyse konumuz bu değil. Bir süre düşündükten sonra elimle fazla özenli ve kusursuz duran saçlarını dağıtmak için kaldırmıştım ki,
"Yoo hayır düşündüğüm şey değil, değil mi sevgilim" dediğinde, sevgilim kısmına takılmamıştım bile.
Çünkü muhtemelen yapacağım şeyi engellemek için söylemişti.
"Tam da düşündüğün şey" deyip sırıttığımda bir adım geri çekildi ve
"Kötü mü duruyor ki?"diye tereddütle sorduğunda,
"Tam tersi" deyip saçlarını karıştırdığımda yüzüme anlamsızca bakmaya başladı.
"Ne yani iyi duruyor diye mi bozdun?" deyip kahkaha attığında bu seferde anlamsızca bakma sırası bendeydi.
"Hmm kıskandın yani?" dedikten hemen sonra yüzünü başka tarafa çevirmişti.
Çünkü birazdan yüzümün alacak olduğu hali görmek istemiyordu. Bir bakıma haklıydı da.
Saçlarının haline baktığımdaysa dağılmış olmasına rağmen yine de çok iyi duruyordu.
Ben bir iki saat uyuyup kalksam saçlarımın hali ne olurdu kim bilir, ya resmen haksızlıktı.
Kafamı kaldırdığımda Güney'i göreceğimi tahmin etmiyordum tabi.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top