YENİ GÖREV
" Öf ben oynamayacağım." dedi Hugo ayağa kalkarak. James kaşlarını havaya kaldırdı.
" Sebep? " dedi gözlerini kırpıştırarak. Hugo geri geri gitmeye başladı. " Bu oyun çok tuhaf... Herkes tuhaf sorular soruyor..." dedi ve dışarıya çıktı. Albus esnedi.
" Haklı, oyun cidden saçma." dedi Nate. James asasını kaldırdı. " O zaman oynamayalım. N'apıcaz? "
" Konuşalım. Graffacia hakkında. Başka zaman vakit bulamıyoruz." dedi Dexter heyecanla. Herkes ilgiyle kafasını ona çevirdi.
" Öbürlerini de çağıralım." dedi Fred ayaklanarak. James ofladı. " Niyeee..." dedi keyifsizce. Nate "hıh" sesi çıkarttı. " Çünkü onların düşünebilme kapasiteleri çok daha yüksek ve inan bana, bizden daha çok şey biliyorlar. Avery Graffacia Amy'nin Tılsım sınıfında." dedi. James " Peki..." diye mırıldandı.
Tüm kızlar odaya doluşunca herkes iyice sıkıştı. Yarattıkları çemberin çapı üç katına çıkmıştı.
" Konumuz ne? " diye sordu Lily. Fred, " Graffacia," dedi. " Sihir Bakanı."
Amy heyecanla ellerini ovuşturdu. " Ooo! "
Nate kapıya birkaç tane büyü gönderdi ve dudaklarını birbirine bastırdı. " Kurtulmamız gerek." dedi. " Bunun için savaşmalıyız. Savaşmak için de strateji geliştirmeliyiz. Strateji geliştirmek için de birleşmeliyiz."
" Bunu zaten biliyoruz, onu nasıl yapacağız?" dedi Rose. Nate elini havaya kaldırdı. " Sakin ol genç, açıklayacağım." dedi. Rose kaşlarını çattı.
" Önce Lily, Hugo ve Roxanne ve arkadaşları çıksın. Daha küçükler." dedi alev rengi saçlarını omuzlarının arkasına atarak. Fred başını iki yana salladı. " Gayet de olgunlar, onlar da dinlemeliler. Savaşmayacaklar, tabii." dedi.
" Yine de onlar da bize yardımda bulunabilirler." dedi Nate. " Neyse, konuya dönelim: Birleşmek. Koskoca Sihir Bakanı'nı tek başımıza alt edemeyiz elbette. Ailelerimizden destek almalıyız. Çoğumuzun ailesi Seherbaz. Onlarla birleşiriz, Graffacia'nın sırrını öğreniriz, kendimizi duyururuz ve Bakanlık'a sızıp savaşırız. Söyleyince gayet kolay duyuluyor ama yine de yapabiliriz. Sadece, yani... Kayıplar olabilir. Bu riski ele almamız gerekiyor. Ben şahsen dünyanın yarısını korumak için kendimi feda edebilirim." dedi.
" Amin." dedi James. " Acıktım."
Fred bir yastık kapıp James'in yüzünü yastığa bastırdı. James kafasını kaldırınca burnunu ovuşturdu ve bir küfür savurdu. " Fred, gözlüğüm var benim!" Fred omuz silkti.
" Her neyse," dedi Lucy araya girerek. " Konumuza dönelim. En büyük soru: Bakanlığa nasıl sızacağız?"
Nate elini sinek kovalarcasına salladı. " Oralara sonra geliriz Cissy. Şu anda sadece tartışıyoruz. Paskalya tatili olacak, o zaman konuşuruz." dedi.
" Avery önümüzdeki ilk engel." dedi Amy. " O muşmula suratlı terliksi hayvan bir susmuyor. Cidden, bir izin verseniz o devasa kafasını terk edilmiş tuvaletlerden birine-"
" Amy, ses kes." dedi Dexter araya girip. Rose dudağını büktü. " Devamını duymak isterdim." dedi.
" Konumuz bu değil!" dedi James asasını evirip çevirerek. " Çabuk bitirin şu konuyu da yemek yiyel-"
Oluşturdukları çemberin hemen göbeğinde bir pop sesi eşliğinde üç tane uzun figür belirdi. İki kızıl saç yığını ve düzgün gümüşi saçların sahipleri üç Weasley kardeşleriydi.
Nate, James ve Dexter aynı anda bir küfür savurdular ve geriye sıçradılar.
" Ödümü koparttınız be! " dedi James kalbini tutarak. " Kapıyı da kullanabilirdiniz hani! "
Dominique kıkırdadı. " Yüiz ifaden gö'ülmeie değe'di! " dedi yüzü gülmekten kızararak. Hogwarts'ta altıncı sınıfta okuyan Louis sırıttı. " Selam kuzenler - ve arkadaşları."
Dexter yana kayıp öbürlerine yer açtı. Louis Dexter'ın yanına oturdu. " N'apıyoruz?" diye sordu uzun, kızıl saçlarını savurarak. James ile Fred aynı anda: " Hiç..!" dediler. " Mal mal oturuyoruz işte." dedi Dexter.
" Siz neden erken geldiniz?" diye sordu Lily. " Fransa'dan nasıl geldiniz? Bir de Louis, sen neden trende değildin?"
Victoire inci gibi bembeyaz, düzenli dişlerini göstere göstere sırıttı. " Ufak biğ sü'p'iz yapalım dediyk. Louis'i kapıp bu'aya geldiyk. Uçuş yolu bi'az yoğundu, ama... Yine de hızla geldiyk. " dedi hafif Fransız aksanıyla. Kızın gümüşi saçları dünyadaki en güzel şeydi galiba...
Aşağıdan öfkeli sesler gelmeye başladı. Birkaç patırtı duyuldu, büyükler bağrıştı. Gençler hemen kapıya yöneldiler. Fred kapıyı açtı ve gençler koridorda yankılanan seslere kulak verdiler.
" Bu kadar da ileri gidemezler, Ron! Bizden bunu isteyemezler! "
Bayan Weasley'nin hayli öfkeli sesi tüm evi sarmıştı. Dexter kafasını biraz daha ileri uzattı.
" Lanet olsun, bunu tahmin etmeliydik! Şimdi herkesi kukla gibi kullanıyor!" dedi Mr Weasley. Gençler artık meraklarından merdivenlere doğru yönelmeye başlamışlardı. Yerdeki ahşap çıtırdaya çıtırdaya aşağıya indiler.
Onları gören büyükler pek de değişmediler. Mr Potter elinde bir mektup, onu öfkeyle sallayarak, mosmor bir halde tıslarcasına konuşmaya başladı.
" O adamı kendi ellerimle öldüreceğim. Resmen yirmi sene öncesine döndük!" dedi yumruğunu sıkarak. Lily yavaş ve hayli dikkatli adımlarla babasına doğru yürüdü, elini onun koluna yerleştirdi.
" Baba, ne oldu?" diye sordu mümkün olduğunca masum bir sesle. Mr Potter hâlâ gözlerinden ateşler saçarak yere baktı. Yüzünün rengi eski hâline geri dönmeye başlamıştı.
" Yok bir şey Lil. " dedi Mrs Potter, sesinin o kadar sakin çıkması bir mucizeydi. Kadın kulaklarına kadar kıpkırmızı kesilmişti ve etrafında görünmez bir fırtına varmış gibiydi.
" Anne, ne oldu?" diye sordu Albus, bu sefer sesi kız kardeşinden daha etkiliydi. Mrs Potter iç çekti, elini alnına götürdü.
" Muggle doğumluların toplanması için bazılarımızı görevlendirdiler." dedi titrek bir sesle. George Weasley karısının elini tuttu.
Bir taş, Dexter'ın midesine oturmuştu adeta. Bu kadar hızlı mıydı? Weasleyler ve Mr Potter bu işi kabul etmeyeceklerdi, değil mi?
Kız kardeşinin buz gibi elini kavradı. Fred Mrs Weasley'e doğru hızlı adımlarla yürüdü. Dudağı titriyordu.
" Merak etmeyin, böyle bir şeye izin vermeyeceğiz." dedi Mr Potter. Yine de kendisi de endişeli gözüküyordu. " Gerekirse savaşırız. "
Ortamda öyle bir ağırlık vardı ki, Dexter neredeyse yere yığılacaktı. Amy ise daha beterdi.
Birden, o ağırlık hafiflemeye başladı. Dexter içindeki saf korkunun bir balon gibi havaya yükseldiğini hissetti.
Kafası Nate'e döndü. " Manyak mısın sen?" diye fısıldadı dişlerinin arasından. Nate omuz silkti. Dexter arkadaşının ortamdaki gerginliği söküp kendi içine çekmesini çaresizce izledi.
Gergin omuzlar düştü, havaya kalkık kaşlar yavaşça aşağıya indi, titreyen bacaklar durdu...
George Weasley yüzü kağıt gibi bir halde ayağa kalktı, Nate'e rağmen hâlâ titriyordu. Dar ve karanlık koridorun gölgeleri arasına karıştı.
Dexter sırtında bir ağırlık hissetti. Roxanne bayılmıştı. Gözlerinin altı morarmıştı, alnında boncuk boncuk terler birikmişti. Mrs Weasley ile Fred ayaklandılar, Fred kardeşini kucağına aldı ve merdivenlerden yukarıya çıktı.
Kısa bir sessizlikten sonra, " Hep hassastır Roxanne. Hep..." dedi gözleri yere yapışmış halde. Kararlı bakışları zemini süzüyordu.
Dexter ise, hayatında hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu.
Oysa daha korkacak çok şeyi vardı...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top