yirmisekiz - garip
Nurullah
Her şeye bir sebep sonuç zinciriymiş gibi bakmamız bizi tüketir. Sonuçlara odaklanmak lazım bazen, sebepleri ve bu sebeplerin beklemediğimiz sonuçları üzerine kendimizi yormamız, bizi mahveder.
Babam bir kalp krizi geçirmişti ve iyi değildi. Şu an bir odaya alınmış, odaya her on dakikada bir hemşirenin biri gidiyor öteki geliyordu. Tabii bunda babamın en yakın arkadaşının, bulunduğumuz hastanenin başhekimi olmasının büyük bir etkisi vardı.
Annemle saatte bir yer değişiyorduk. Onun zoruyla, babamın yattığı yerde abimin adını sayıklamasına katlanmaya çalışıyordum ama kolay değildi. Anneme zor bir işi başarmaya çalıştığını söylemiştim. Onun hatrına burada dikilmek eziyet gibiydi.
Her saniye "Alper" de "Alper.."
Neymiş bu Alper.
"Baba abim gelmeyecekmiş.." dedim en son dayanamayıp.
Yarıya kadar kısılmış gözleriyle bana baktı ve derin bir nefes verdi. "Alper..." "Al şunu başımdan.."
Gözlerimi sabır ister gibi bir ifadeyle yumdum ve oturduğum sandalyede iyice gerinip kafamı geriye attım. Yemin ederim şu ortamdan daha konforlu hapishaneler vardır ya. Araştırmadım ama eminim vardır.
Tabii o ara telefonum aklıma geldi nereden geldiyse, keşke hiç gelmese... Bugün bugündür telefonu hiç elime almadığımı fark ederek derin bir esef içinde yaşlılarınkini andıran bir hareketle kaşlarımı çatarak, telefon ekranını gözümün görebileceği en uzak mesafeye iterek ekranı kaydırdım.
Arayan vardı.
Bir, iki, üç... On defa!
Kim.. Kimler...
Mete, Tuba.. Hümeyra...
Son kısımda kalbimin hızlandığını görerek hızla Geri Ara'ya bastım ve telefonu kulağıma tuttum.
Üçüncü çalışta açıldı. "Nurullah! İyi misin?" diye sordu endişeli sesiyle.
Onun endişesinin kalbime aktığını, kalbimin damarlarımdaki tüm kan zerrelerine heyecan ve neşe pompaladığını hissettim. Sanki eksik parçamı bulmuş bir yapboz gibiydim. Şaşkındım da. Nereden gelmişti bu hissiyat ve neydi sebebi? Derdi neydi?
"İyiyim.." dedim kekeleyerek. Ben neden kekelediğimi de anlamadan sadece kalbimin tıpırtısına kulak kabartıyordum. Onun beni merak etmiş olması mı buna sebep?
Sebeplere odaklanmayacaktım sözde.
"Buğra hastanede olduğunu söyledi..." Buğra benim hastanede olduğumu nereden haber.. almış.. olabilir... Mete.
En son onunla konuşuyordum, hastaneye gittiğimi söyleyip telefonu şak diye suratına kapatmıştım oğlanın. Tabii, Mete de Buğra'ya söylemiştir, içtikleri su ayrı gitmez çünkü.
"Ben iyiyim.." dedim aceleyle. Ama seni soktuğum hal yüzünden değilim.. Sebep olduğum şeyler yüzünden.. Yusuf'tan da özür dilerim.. Herkesten.. Diyemedim tabi. "Babam rahatsızlandı onu getirdik" dedim aynı aceleyle.
"Baban mı.. Nesi var?" Sesinden okuduğum rahatlama vurgusu gerçek miydi yoksa ben mi uydurmuştum? Benim iyi olduğumu öğrenince rahatlamış olabilir miydi?
"Kalp krizi.." dedim sesimi kendimi bozmadan. "Anlık gerçekleşti."
Hayatta her şey anlık gerçekleşir, al sana bozuk bir anlatım! Okulu bırakalı bir hafta oldu ama etkileri pek çetin bir şekilde hızla belirmişti.
"Şimdi nasıl?" diye sordu,
"İyi.." dedim. Pat diye kapatsa şimdi suratıma, hiç garipsemezdim.
Öyle batırmıştım her şeyi çünkü.
"Hangi hastane?" diye sordu, sorgulamadan hastanenin ismini söyledim.
"Tamam.." dedi ve kapattı.
Ve ben, gerçekten garipsemedim.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top