iki - beklendik
"İki haftadır okula gelmiyorsun.." dedi İclal. "Hocalar da seni sordu, bir... problem yok öyle değil mi?"
"Hayır," dedim tek nefeste. Ona elbette olan biteni söyleyemez ve hissettiremezdim. "Bir salgın patlamış son zamanlarda, belki duymuşsundur."
"Evet.. Annem de kas ağrısı burun akıntısı falan diyordu..." dedi.
"Ben de nasibimi aldım işte.." Gülümsemeye gayret göstererek sesime az buçuk heyecan katmak istedim. Ama başarılı olabilmiş miydim, emin değilim.
"Nasip demişken..." dedi, konunun değiştiğini hissettim. "Çetin hoca yarışmaya senin katılmanı istiyor!"
"Kararını vermiş mi?" diye sordum, saydam bir burun çekme çabasına girişerek hastalığımın bütün kanıtlarını ortaya serdim sandım.
"Evet!" dedi büyük bir coşkuyla. "Biliyorsun, seninle Nurullah arasında kalmıştı hoca. Bugün derste söyledi.. Gerçi sanırım Nurullah bu işten pek memnun olmadı ama olsun, senin seçilmiş olmana sınıftan da bir itiraz gelmedi... Hümeyra! Sen ne hissediyorsun?"
"Ben..." diyecek oldum kelimeler dudaklarımdan dökülemedi. "Sevindim sevindim." dedim mırıltı şeklinde. Anlaşıldı mı, emin olamadan hem de. Bu habere neden sevinmediğini düşündüm,
"Neyse..." dedi, "Derse gideyim ben,"
Onu böldüm. "Tamam... Dikkat et.."
"Sen de.. Vitamin falan al o hastalık çabuk geçmiyormuş.."
"Tamam..."
"Hadi görüşürüz... Ha... Nurullah'ın da selamı vard.."
İsmi duyar duymaz telefonu kapattım. Telefon elimde, arama gelmezden önce oturduğum kahvaltı sofrasına gözüm dalmış bir şekilde sandalyenin üstünde öylece durdum.
İki haftadır böyleydim. Kendi duygu geçişlerimi tanımlamaya çalışıyor, anlık değişimlerimi anlamlandırmaya gayret gösteriyordum. En büyük çabam o anı tekrar tekrar hatırlamamak üzerineydi zira ilk gün ve sonraki üç gün yeteri kadar hatırlayıp ağladığımı biliyordum. Kendime yeterince hak tanımış, kendilik hukukuma riayet etmiştim.
Ama yapamadığımı da biliyordum.
Yarışma geldi sonra aklıma. Büyük bir şey değildi ama gereksiz bir biçimde tüm bölüm içerisinde bir mesele haline dönüştürülmüştü. Yazı yarışmasıydı. Bölümde iyi yazan birkaç kişinin ismini istemişler, hocalardan bir seçme yapmalarını talep etmişlerdi. Çetin hocanın adaylarını herkes biliyordu. Bunun mütevazı olmamakla hiçbir alakası yoktu. Tüm sınıf Nurullah ve benim aramda geçen edebiyat konulu atışmalara aşinaydı ve isimlerimiz açıklandığında sınıfta tek bir şaşkınlık emaresi bile görülmemişti.
Beklenmedik değildi.
Beklenmedik olanlar, başka şeylerdi. Ama ben henüz onlarla tanışmadığımı hissediyordum. Zira, benim hayatımda beklenmedik, tahmin edilemeyen hiçbir şey olmamıştı. Şimdiye dek.
Artık olsun istiyordum. Beklenmedik güzellikler beni bulsun istiyordum. Bekleyen değil, beklenen olmak süslüyordu hayallerimi,
Birden iç seslerim sustu, aklıma gelen şeyle irkildim. Sinsi bir fikir en doğru haliyle zihnime ulaşmış beni huzursuzluğun kitabını yazmak üzere o masanın üstüne bırakmıştı.
Nurullah'ın bu işe neden sevinmediğini bulmuştum çünkü. Ve bunu bulduğuma mutlu olmadım. Hiç.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top