SON
Eve döndüklerinde ikisi de mutfakta karşılıklı oturup konuşmaya başlamıştı, evde tek başlarına idiler.
"Ah, dinliyorum?" Hinata sessizliği bozmaya karar verdi, gergin erkek arkadaşını konuşturmaya çalıştı. Ciddi bir durum olmalıydı, ve muhtemelen kızacağı bir şey, konuşmaya çekindiğine göre, hem de şampiyonayı kazandığı gün.
"Tamam." Naruto derin bir nefes aldı, kolları dizlerindeydi. "Birkaç mevzu var. İlk olarak, artık kafede çalışmanı istemiyorum."
"Ne?" Hinata anlamadığını belirterek hafifçe güldü, şaka olmalıydı. Orası geçim kaynaklarıydı, orayı bırakırsa ne yaparlardı?
"Beni duydun." Naruto kararlıydı. "Bak," İç çekip anlayışla yaklaşmayı denedi. "Biliyorum, 5-6 yıldır oradasın, bizim yaşlarımızdaki birisi için bu çok büyük bir süre. Lise hayatı yaşamadın, üniversiteye gidemedin çalışacaksın diye." Hinata bunları duyunca yüzü düşerken susup dinledi. "En son..." Masadaki ellerini tutup gözlerine bakarak temkinli şekilde sordu. "Ne zaman ailenle bir günde karşılıklı 2 saatten fazla oturdun?"
"Ben..." Verecek bir cevabı yoktu, meraktan sorgulayan mavi gözlerinden iç çekerek kaçındı. Haklıydı, ailesiyle resmen hiç vakit geçirmiyordu. Bu işe başladığından beri, yani en başından beri bu durum hep aklını kurcalıyordu. Kendini suçlu hissetti bir an.
"Baban hayallerine mâni olduğunu düşünüp kahroluyor." Naruto sürdürdü. "Yüzünden görebiliyorum. En azından aileni düşün, gururunu bir kenara bırak. Gurursuz bir şey yapmıyorsun ki hem."
"Hanabi mi söyledi?" Gözlerine bakıp gizli üzüntüyle sordu, küçük kız kardeşiyle 5 yıldır doğru düzgün ilgilenememişti. Anneleri yoktu, babaları da engelliydi, küçük kız evde kaldığı sürece kendini sadece sorumluluk makinesi gibi hissediyordu, buna emindi. Ve babası da kendini suçluyordu, engelli durumuna düşmeseydi kızı çalışmak zorunda kalmazdı diye düşünüyordu. Bir baba için en zor şeylerden biri buydu, evine ekmek getiremeyecek duruma düşüp evladının genç yaşta çalışmasına, hayallerinden vazgeçmesine engel olamamak. Kim bilir kaç kere kendine lanet etmiştir, ölmek istemiştir, annesiyle yer değişmeyi istemiştir.
"Hm." Naruto başını sallayıp doğruladı. "Bak, suçlu hissetmen yersiz." Ellerini bırakmadı. "Elinde olan bir şey değildi, biliyorum." Dudaklarını ıslatıp rahat bir nefes aldı, bu sohbetle içi gitgide kararan kız arkadaşına ılımlı yaklaşıyordu. "Artık çalışmanı istemiyorum."
"..." O kadar kolay değildi söylemesi, ona bağlı yaşaması demek oluyordu kafeyi bırakmak. Bir yük gibi.
"Benim için sorun değil, hatta daha iyi." Naruto aklından geçenleri anlamakta gecikmeden kısaca güldü. Gerçek bir evli çift gibi... "Neyse," Bu düşünceyi sonraya sakladı. "Sadede gelelim. Ailenle vakit geçiremiyorsun, kendine zaman ayıramıyorsun, tatil yok, rahat bir nefes yok. Böyle robot gibi çalışmana daha fazla izin veremem."
"Sorun değil, alışkınım." Tabii ki köşeden dönmeye çalıştı, ama nafile.
"Hinata." Naruto nazikçe uyardı. "Üniversiteye gitmek istiyorsun, değil mi?" Vazgeçtiği hayalinden konuya girdi. Üstün başarıyla üniversiteyi bitirip yine büyük bir başarı ile kariyerine başlamayı düşündüğünü biliyordu.
"Bunu da o söyledi, değil mi?" Hinata alayla gülümseyip ellerini çekti ve göğsünde birleştirdi. Ellerini çekince sarışının sıcak ellerinden aldığı rahatlığı kaybedince çektiğine pişman oldu. Kız kardeşi her şeyi ispiyonlamış.
"Yani." Naruto aksini iddia etmedi. "İyi ki de söylemiş, ne kadar rahat görünsen de kapalı kutu gibisin. Benden sakladıklarını hastanelerde öğreniyorum, kız kardeşinden öğreniyorum." Onu açıkça azarladı. "Güvenmemeni anlarım ama, önemli bir şeyler saklamanı gerektirecek kadar aşağılık da değilim -tebayo." Hafifçe gülüp ortamı aydınlatmaya çalıştı.
"Sorun sadece o değil." Hinata iç çekip durumu kabul etmeye başladı. "Ben... Yükmüşüz gibi hissettirmek istemiyorum, aileme dışarıdakilerin ezik gözüyle bakmasını istemiyorum."
"Ne alaka?" Naruto kaşlarını çattı. "Herkes yardım alıyor, aileler birleşince bir arada yaşıyor, ama onlar ezik değil de siz mi ezik oluyorsunuz?" Hinata dudaklarını büzmekle yetindi, düşüncelerinden utandığı açıktı ama düşünmeden de edememişti. "Üstelik, başkalarının ne düşündüğü kimin umurunda? Bak," Telefonunu çıkarıp İnstagram'a girdi. "Sakura'ya adeta tapıyorlardı, şimdi Sakura'yla ilgili hiçbir konu konuşulmuyor artık." Gösterip telefonunu geri kapattı. "İnsanlar o an akıllarından geçeni saydırırlar, sonra unuturlar, sen onlara ne bakıyorsun? Bugün laf etseler, yarın göklere kadar çıkarırlar, emin ol." Kafeci olduğunu hatırlattı. "Hem sen kafe işletiyorsun 5 yıldır, bunu en iyi senin bilmen lazım. Her gün çeşitli insanlar görüyorsun sonuçta."
"..." Hinata bunu Sakura ile olan eski ilişkisi üstünden düşündü. Tenten'in gösterdikleri kadarıyla Sakura, Naruto ile çıkmaya başladığında adeta dünya yıldızı olmuştu, çoğunlukla Naruto ile çıkmaya başladığı için seviliyordu, ya da nefret ediliyordu, çünkü insanlar Naruto'ya hayrandı, ona değil. Sonra Sasuke her şeyi yayınlayınca acayip hakaret yağmuruna tuttular kızı, hatta Sakura anında hesabını kapatmış.
Yani, insanlar anlık duygularına göre konuşup duruyordu, ne geriyi, ne de ileriyi düşünüyorlardı. Ne kişiliği, ne de kişinin yaptıklarını doğru düzgün eleştiriyorlardı. Önemli olan hoşlarına gidip gitmemekti onlar için. Naruto haklıydı, üstelik günlük iş hayatında görüyordu bunun kanıtlarını. Selamlaşan iki kişi, bir bakmışsın birkaç gün sonra birbirlerini çabuk unutmuşlar.
"Canım," Naruto tatlılıkla kısık sesle konuşup kalktı ve arkasına gelip sarılarak başından öptü. "İnat etmesen artık?"
"Hm?.." Hinata ellerini etrafındaki güçlü kollara götürüp tutundu, içine bir sıcaklık çökmüştü sevgilisi sarılınca, ve başından öpünce.
"Tek derdim seni rahat ettirmek." Fısıldayıp şakağından öptüğünde sevgilisi gözlerini kapatmamaya çalıştı. "İnan bana, Tanrım." Sonunda isyan etti. "Yemin töreni de yapayım mı?"
"Hah." Hinata kısaca gülüp ayağa kalktı ve ona dönüp boynuna sarıldı, yüzünü inceliyordu. "Tamam, sen kazandın." Küçük bir gülümsemeyle sonunda kabul etti. Bir ay önce tanışmalarına rağmen şimdi çok iyi bir ilişkileri vardı, birbirlerini iyi tanıyorlardı. Bir ayda hayatını tekrar yaşatmıştı, her sıkışık anında gelip onu kurtarmıştı. Ona inanıyordu, güveniyordu, sonuna kadar.
Ancak...
"Ya Tenten ne olacak?" Endişeyle sordu, kafeyi bırakırsa arkadaşı tek kalacaktı, ya da o da bırakacaktı.
"Ne olacak canım," Naruto sıradanlıkla cevapladı. "O da seninle üniversiteye gider, mezun olup işe girene kadar bütün masraflarını karşılarım." Sonuçta kız arkadaşına en çok yardım eden kişi oydu, ona minnettardı. "Bence bütün sorun çözüldü." Konuyu zorla kapattı ve başından öpüp ayrıldı. "Ee, ödülüm nerede?" Güldü.
"Ne ödülü?" Hinata kaşlarını çattı, ancak hemen ardından bugün şampiyonayı kazandığını hatırladı. "Oh..." Hemen bir şeyler düşünmeye başladı, ama hiçbir fikri yoktu. "N-Ne yapmamı istersin?" Gözlerini kapatıp gülümseyerek tatlılıkla yaklaşmaya çalıştı. "Eğlence parkına falan gidebiliriz, sinema olur, parti olur..."
Ama mahcup olduğunu çok belli ediyordu.
"Hah." Naruto güldü. "Ödülümü alacağım, üniversiteden önce." Göz kırpıp yanaklarından tutarken dudağından kısaca öptü. "Sadece birkaç gün sonra." Fısıldadı ve gitmeye başladı.
"Ah?.." Hinata ise kısa kesmesine rağmen öpücüğün etkisinde kalmadan edemed, tabii bir de merak ediyordu ödülü.
***
"Aman ne güzel ödülmüş." Hinata somurttu, şu an çok lüks bir plaj otelindeydiler, ama Japonya'da değil.
"Bu kadar surat asma." Naruto güldü, şu an daireden çıkmak üzerelerdi, zeytin yeşili ince bir gömlekle siyah şort ve parmak arası terlik giyiyordu, kız arkadaşıysa mavi bir kot şort ile göğüslerini tamamen kapatan mavi bir bikini üstü geçirmişti. "Hem herkes burada, beni oraya tek mi yollayacaksın?"
"Git diyen olmadı." Hinata umursamadı. "Hem evde otururken birden bire ortaya Karayip biletleriyle çıkan sensin!" Ama hakkını yememek lazımdı, öylesine bir plaja getirmemişti onu. Dünyanın en iyi ve en temiz plajlarının başında gelen Turks ve Caicos Adalarında yer alan Grace Bay adındaki plajdı, kaldıkları yer ise doğrudan sahile bitişik olan Ocean Club Resort adındaki tatil köyündeki odalarındaydılar. Stüdyo daireydi, mini mutfağı olan bir odaydı, banyo ise küçük koridorda duruyordu, girişin olduğu yere bitişik.Bir çift odası. Aynı yatak, aynı dolap, aynı banyo, her şeylerini paylaşıyorlardı, doğal olarak. İki kişilik yatakları büyük olmasına rağmen birlikte yattıkları zaman sanki tek kişilik gibi hissetmişti. Tam da istediği gibi, hatırladıkça karnında bir sıcaklık oluşuyordu.
"Ama tadını da doya doya çıkarmayı ihmal etmiyorsun -tebayo." Naruto dolabı kurcalarken sırıttı, iki adet beyaz havlu çıkardı.
"İlk defa tatile çıkıyorum." Tabii ki kendini savunacaktı. "Hem Karayipler'e gidelim demedim, başka bir yer de olabilirdi." Dün akşam ulaşmışlardı, daha ilk geceden güzel anlar yaşasalar da büyük bir sorunu vardı; Sahile çıkamazdı.
"Hey," Naruto nazikçe gülümseyip yaklaştı ve boşta kalan elini çıplak beline yerleştirip vücudunu kendininkine yasladı ve başından öptü, bunun onu rahatlattığını biliyordu. "Utanmana gerek yok, gayet güzelsin." Sarışın futbolcu için bu bir sorundu, sırf fazla açığa çıkmamak için şort ve göğüsleri ile boynu arasını tamamen kapatan üçgen şeklinde bir bikini üstü giyse de, güzelliği açığa çıkıyordu. Üstü gömlekle hallederdi, arkadaşlarının arasına çıkınca akşam bir jest yapıp gömleğini çıkarıp kız arkadaşının etrafına örtmeyi planlamıştı zaten, özellikle şu anda giydirmiyordu. Ama şort konusunda da yapacak bir şey yoktu, bikini giymekten iyidir, hem ne yapsın, etekle falan mı dolaşsın plajda?
"Ve her şeyden önce yanında ben varım." Tekrar başından öpüp koruyucu tonda biraz ciddiyetle fısıldadı. Elini açığa çıkan ince beline dolamadan duramıyordu, bacaklarını ellememek için de kendini zor tutuyordu, elbette plajdaki diğer erkeklerden sulanan birisi olabilirdi. Ya da birileri. "Endişe edecek bir şey yok, biz de normal insanlar gibi giyinip plaja çıkıyoruz sadece."
"Tamam." Hinata onu vazgeçiremeyeceğini biliyordu, üstelik ilk tatiliydi bu. Eğer ilk tatili olacaksa, onunla beraber güzel anılar yapmayı tercih ederdi, bu stüdyo daireye kendini hapsedip sevgilisinin eğlencesine mâni olmaktansa.
"Gel hadi." Naruto gülüp elinden tuttu, diğer eliyle de iki havluyu taşıyordu. "İlk tatilimizin keyfini çıkaralım -tebayo!" Neşeyle davet etti.
"Senin de mi ilk tatilin?" Hinata şaşırmadan edemedi.
"Değil aslında," Naruto düşünerek cevapladı. "Pek çok kez tatile çıktım, um," Bir gözünü kapatıp diğerini yukarı baktırdı bir an. "Her yıl birkaç kere mutlaka çıkıyorum. Ya arkadaşlarla, ya da ailemle."
"Anlıyorum..." Hinata düşünceli şekilde mırıldandı, içten içe Sakura ile tatil yapıp yapmadığını merak ediyordu ama, sandığı kadarıyla cevap hayırdı, çünkü onların birlikte bir tatilde olduğuna dair hiçbir fotoğraf görmemişti, ya da açıklama. Zaten Naruto'nun turnuvalardan birkaç ay önce tatile çıkacağını da sanmıyordu.
"Merak etme," Naruto ne düşündüğünü yine anlamıştı, aslında tahmin ediyordu eninde sonunda bu soruyu düşüneceğini. "Sen benim baş başa tatile çıktığım tek kişisin." Gülümseyip elini sıkınca gönül hanımı da gülümsedi. "Daha doğrusu, baş başa tatile çıkmaya çalıştığım-tebayo." Dil çıkarıp geçiştirerek gülünce birlikte güldüler. Baş başa tatil yapacaklardı...
Bütün takımı buraya rezervasyon yaptırıp aynı gün aynı uçağa binene kadar.
"Ee, hadi." Naruto onu kendisiyle beraber kapıya getirdi, ikisi de gülümseyerek daireden ayrıldı.
Bütün gün iyi anıları olmuştu, okyanus dalgaları ayaklarına çarparken birlikte el ele tutuşup turuncu renkle kaplanan manzarada tur atıp birbirlerine bakarak küçük ve tatlı beyaz gülücükler verdiler, yakışıklı oğlan güzel kızı sırtında taşırken güldüler, yetmeyip gömleğini çıkarıp çıplak tenine alarak sırtında taşımıştı tekrar, ikisi de birbirlerinin sıcak ve pürüzsüz tenlerini hissedince birlikte huzuru buluyorlardı. Naruto arkadaşlarıyla sörf yaparken Hinata da diğer kızlarla suya yakın oturup oğlanları, daha doğrusu sevgilisini izlemişti, Naruto azgın dalgalarla ustalıkla başa çıkarken Hinata'ya el sallayıp dalganın tepesine geçiyor ve takla atıp tekrar ustalıkla dalgaya iniş yapıyordu, Hinata ise görkemli yetenek gösterisi yapan erkek arkadaşına gülüp beğendiğini el işaretleri ya da küçük alkışlarla gösteriyordu. Sonra Naruto sevgilisine küçük hareketlerle yüzme öğretmeye başladı, önce onu su kenarına getirdi.
"Korkma, boğulmazsın." İki elini de tutarak geriye doğru giderken kız arkadaşının da getiriyordu yavaş adımlarla. Gömleğini kumsaldaki şezlonglarına bırakmıştı.
"Ah, iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum..." Hinata temkinli adımlarla gelmişti, su bellerini geçiyordu. "Tamam, daha fazla gitmem ben."
"Daha gelmedik bile." Naruto biraz daha gitti, sonunda su göğüslerine gelmişti. "Tamam, burası iyi." Derin de değildi. Ona kısaca yüzme hareketleri gösterip biraz daha ileriye geldi, su boyunlarına geliyordu.
"Ah..." Hinata ne yapacağını bilmiyordu.
"Sakin ol." Naruto güldü. "Şimdi beni izle, suyun içine girip yüzeceğim." Dedi ve derin bir nefes çekip ileriye doğru suya daldı ve su sıçrattı.
"..." Hinata ortada kaybolan Naruto'yu aradı, su seviyesi zaten boynuna kadardı. Birkaç saniye sonra suyun içinde kendisine doğru hızla yaklaşan bir şey gördü, ama kırılgan dalgalardan seçemiyordu. Sarı rengi görünce ne olduğunu anladı. "Haha." Etrafında bacaklarına sıyrılıp gıdıklayarak balık gibi yüzmeye başladı, iki tur attı ve önündeki yüzeyden fışkırıp onu belinden yakaladı ve bir elini yanağına koyup alınlarını ve burunlarını birleştirdi. "Hah." Hinata da kollarını boynuna sarınca ikisi de birlikte gülümseyip birbirlerinin gözlerine baktı, sonra Naruto yanağından tutup çekerek dudaklarını birleştirdi.
"?!" Hinata ne yaptığını görünce telaşlandı, Naruto geriye doğru yatıp onları su içine çekerken ikisi de burunlarından derin nefes çekti. Sarışın okyanus tabanındaki kumlara yatınca lila saçlı kız da elleri beli ve başının arkasında olan sarışının üzerine kondu, omuzlarına tutunuyordu. Mavi tabanda birbirlerini öperken dudakları birleşik hâlde durdular ve gözlerini açtılar, okyanusun berrak mavi tabanında kırılan güneş ışıklarıyla birlikte gözleri daha açık ve parlak bir renge kavuşuyordu, saçları ise rastgele süzülüyordu.
"..." İkisi de birbirine bir an hayranlıkla baktıktan sonra yumuşak bir gülümseme verdiler ve tekrar dudaklarını birleştirip gözlerini kapattılar, Naruto bir elini belinde diğerini de başının ardında sağlamca tutarken Hinata ise bir eliyle boynuna sarılırken diğerini çizgili yanağında tuttu. Suyun altındayken tenleri yumuşak geliyordu, ve birbirlerine bağımlılar gibi. Ama tabii nefeslerini tutmaları kısa sürdü, Naruto belindeki elini kullanıp kız arkadaşının ayaklarını kendi beline kilitlemesini sağladı ve tekrar beline sarıldı, sonra ayaklarını tabandaki kumlara koyup yükseldi ve su yüzeyine çıktılar.
"Oh!" İkisi de hızlı soluklar verirken Hinata erkek arkadaşının omuzlarına tutunuyordu, beline ayaklarını sardığı için biraz daha yüksekteydi, Naruto ise iki elini de beline sıkıca sarıp yanağını omzuna yatırdı, yüzü boynundaydı. İkisi de sırılsıklamdı, saçları başlarına yapışmıştı resmen, yüzleri dahil. "Haha." Naruto gözlerini kapatıp kısaca güldü ve boynundan öpüp başını çekerek kız arkadaşına bakmaya çalıştı, yardımcı olmak için Hinata bir elini çekip sarı saçlarını yüzünden uzaklaştırırken gülümsedi. "Mükemmeldi."
"Evet..." Hinata gülümseyerek fısıldayıp mavi saçlarını geriye attı ve elini sarışın saçlara daldırıp okşamaya başladı. O an dünya umurunda değildi, koynunda gülümseyerek adeta uyuyan sarışına sarılı kalıp onu rahat hissettirmek istiyordu, yapıyordu da. Sevgilisine böyle sarılıp uyuma hissi sarışını rahatlatıyordu, başını ve omzunu okşayan eller de rahatlatıcıydı, beline kilitlenen güzel ayaklarını hissedince de adeta başı dönüyordu. Birbirlerinin tenini vücutlarıyla hisseden çiftin içini yoğun bir sıcaklık kaplıyordu, gerçek bir mutluluk, sadece ikisinin hissedebileceği türden.
"Gel hadi." Naruto nazikçe çekilip onu indirdi ve gülümsedi. "Daha günümüz bitmedi." Eşi de gülümseyince birlikte el ele tutuşup sahile geri döndüler.
***
Güzel bir gün olmuştu, arkadaşlarıyla beraber oturup sohbet ettiler, voleybol ve su topu oynadılar. Toplanıp oturduklarında orta sertlikte bir esinti oluşunca Naruto gömleğini çıkarıp kız arkadaşının etrafına sarınca beyaz gözlü kız etkilenip pembe yanaklarla gülümserken arkadaşları şaşırıp onlarla şakalaştı. Aşk dolu güzel bir akşam başlamıştı, Naruto'nun istediği gibi. Şimdi sadece odanın etrafına dağılan seyrek mumların biraz aydınlattığı gül yapraklarla kaplı dairelerinde romantik bir akşam yemeğini bitirmişlerdi.
"İlk tatiliniz nasıl?" Naruto ellerini masada ovuştururken gülümseyerek sordu, yalnızca beyaz bir kısa şort giymişti.
"Güzel başladı." Hinata gülümseyerek sordu ve ağzına bir şeyler attı, belsiz lacivert askılı ile aynı renkte kısa bir dar şort giymişti. "Gerçekten, iyi ki varsın."
"Oh," Naruto kıkırdadı. "İltifat edebildiğini bilmiyordum."
"Beni pişman etme." Hinata kaşlarını çatıp gülerken çataldaki lokmayı fırlatmak için nişan aldı, ama o sırada ikisi gülerken zilleri çaldı.
"Ah." Naruto hemen ayağa kalkıp kapıya gitti, gelen görevli bir şey getirmişti, onu alıp teşekkür ederek kapıyı kapatıp kilitledi.
"Yeni yemek mi?" Hinata merakla sordu.
"Eh." Naruto gülümseyip masaya oturdu ve aldığı kapaklı çelik servis tepsisini karşısına koydu. "Özel sipariş."
"Ne ki bu?" Hinata meraklandı, bu şey ısıtılmış gibi değildi. "Tavuk mu?"
"Bilmem." Naruto karşısına oturup heyecanla açmasını bekledi. "Ee, hadi."
"Tamam." Hinata kapağı tuttu ve kaldırdı. "Eh?!" Gördüğü menüyle şaşırdı. Dirsekleri masada, ellerini kaldırıp birleştiren erkek arkadaşına bakınca göz kırpıp sırıttığını gördü, sonra şaşkınlıkla tepsiye döndü.
Tepside yemek değil, kapağı açık küçük bir siyah kutu vardı, üzerinde ise çiçek deseni verilmiş elmas yüzük vardı, iç içe geçmiş sekiz yaprak desenden dördü düz, diğer dördü de çiçek işlemeliydi. Zarif, güzel ve parmağına girdiği her kadına yakışacak türden bir yüzüktü.
"Bu..." Naruto'ya şaşkınlıkla baktı, sözünü bitiremedi bile. Ne olduğunu biliyordu, ve ne yaptığını da.
"Ben..." Naruto ciddileşip açıklamaya başladı, ellerini masada ovuşturup duruyordu. Dudaklarını ıslatıp derin bir nefes çekti, kız arkadaşı kadar heyecanlıydı. "Edebi ve romantik sözler şairi değilim belki, ama..." Kalkıp yanına geldi ve tek dizi üstüne çöküp bir elini yakaladı ve göz temasını bozmadı. "Ben kararımı bu ilişkimize başladıktan sonra vermiştim." İçtenliğiyle anlattı. "Benim hayalim sensin. Seninle mutlu ve sıcak bir yuva kurmak istiyorum, kışın soğuğunu sıcak tebessümle kovduğumuz, yazın sıcağını ferah nefesimizle kovduğumuz bir yuva." Gözleri yoğun bir duyguyla kaplıydı, ne kadar yüzüyle çok fazla belli etmese de.
"..." Hinata ise etkilenerek dinliyordu, hayatını değiştiren an ne çabuk gelmişti öyle.
"İnsanlar 'Naruto' dediği zaman," Hayalini kurduğu mutluluk gerçekmiş gibi gülümseyip devam etti. "Akıllarında ve dillerinde, tek gerçek aşkımı da duymak istiyorum. Sahalara çıkınca benim için orada olmanı istiyorum, insanlar şampiyon olduğumu görünce kimleri gururlandırdığımı görmelerini istiyorum. Hayatımda, ebedi bağla yanımda olmanı istiyorum." Hafif kızarık yanaklarla umutla gülümseyip gözlerine baktı, heyecanı doruklarındaydı. Nasıl olmasın, hayatını açmıştı ona, kolay bir şey değildi yaptığı, ama yapmaktan da pişman değildi.
"Oh..." Şair olsun ya da olmasın, sözlerinden etkilenmişti. Sözleri mükemmeldi, içini dışına yansıtıyordu, ama bu ani teklife cevabı neydi?
"Yani hemen çocuğa karışalım demiyorum." Naruto gerilince hızla konuşmaya başladı, kız arkadaşının sessiz kalması korkutucu gelmişti. "Sonuçta tanışalı 1 ayı henüz geçti, o kadar hızlı sorumluluk almaya gerek yok. Sonuçta senin üniversiten var, benim turnuvalarım sıklaştı. Evlenip aynı eve geçeriz tabii, yapmayalım demiyorum. Ailelerimizle beraber yaşıyormuş gibi olacak, aynı sokaktan ev alırız, her gün görüşür-" Potansiyel sorunları çözüp evlenme yolunu açmaya çalışıyordu, ama bilmediği şeyse sorun olmadığıydı.
"Tamam, tamam." Hinata iç çekip onu susturdu. Bunu ne kadar çok istediğini görebiliyordu. Bir cevap vermeliydi, hislerini açtı. "S-Sözlerin duygularımla karşılıklı." Hafifçe öksürdü, bu konuşma çok önemli olsa da utanmadan edemedi. "Yani demek istediğim..." Derin bir nefes aldı. "Kabul ediyorum."
"Ne?" Naruto heyecandan anlamadı bir an, ama aynı zamanda anlamıştı, içi karman çorban olmuştu.
"Evet diyorum, evet." Heceledi. "E-VET!"
"Harika!" Naruto hızla ayağa kalktı ve yüzüğü çıkarıp eş adayının sol elini tuttu, yüzüğü yüzük parmağına geçirirken bir an yüz yüze geldiklerinde gülmeden edemedi mutluluktan, onu mutlu görünce Hinata da küçük bir gülücükle karşılık verdi, yüzüğü parmağına geçirirken ikisinin de kalbi heyecanla atıyordu. Yüzüğü takınca onu belinden tutup kaldırdı ve yatağa doğru giderken etrafında döndürerek birlikte güldüler, Hinata ise omuzlarına tutunmuştu. Sonra onu yatağa yatırıp bir saniye bile kaybetmeden üzerine geçti ve kollarını etrafına sarıp yanaklarından ve boynundan hızlı öpücükler aldı. "Teşekkür ederim!" Hızlıca fısıldadı. "Teşekkür, teşekkür ederim." Sonra yüzlerini aynı hizaya getirdi ve gülümsedi.
"Teşekküre gerek yok." Hinata uzanıp yanağından öptü ve gülümsedi, yanağını okşarken diğer elini sırtına atmıştı. Sonra birbirlerine sıkıca sarılırken gözlerini kapayıp uzunca bir süre dudaklarını birleştirdiler, Naruto bir elini getirip ak yanağını yavaşça okşarken nemli mavi saçlarını geriye nazikçe atıyordu, Hinata ise bir eliyle sağlam sırtını okşarken diğer elini yanağına koymuş, aynı şekilde okşuyordu. Biraz sonra dudaklarını ayırıp birbirlerine gülümseyerek baktılar, artık birlikte oluyorlardı, tamamen.
"Bu arada," Hinata heyecanı biraz bastırdı sonunda. "Servis tabağıyla yüzük sunmak çok dahiceydi." Hafifçe güldü.
"Yaratıcı olabiliyorum bazen." Naruto da güldü. "Eh, şimdi heyecandan uyumam da ben."
"Sanırım seninle aynı fikirdeyim." Hinata gülümsedi.
"O zaman uzun bir gece olacak."
"Olsun." Hinata omuzlarınıumursamazca silkti ve tembelce gülümsedi. "Hayatıma giren bir güneş var, eminim gecemizi de aydınlatacak."
"Oh..." Naruto şairane bir iltifat alınca şaşırmadan edemedi ve güldü. "İsteyince tatlı olabiliyorsun."
"Sadece bugüne özel." Hinata dilini çıkarıp geçiştirirken sırıttı. "Fazla şımarma, yarın yine aynı kuyuya dönerim."
"Hah!" Naruto gülüp alınlarını birleştirdi. "O kuyuda boğulurum ben." Sevecen bakışlarla yüzünü inceledi. "Dünya evine girmeye hazır mısın?"
"Uzumaki evine gireceğimizi sanıyordum." Hinata yapmacık şaşırmayla karşılık verdi.
"Sen var ya sen..." Naruto gülüp burunlarını hızlıca birbirine sürttü, sonra birbirlerine gülümseyerek baktılar ve tekrar uzun bir öpüşmeye girdiler.
Hikayeyi izlememizi sağlayan kameramız, mum ışıklarının seyrek aydınlattığı odadaki büyük yatakta aşk yaşayan çiftten kayıp yatağın altına girerken ekran karardı ve bir hikaye daha sonlandı, ya da gözde çiftimiz için yeni bir hikaye başladı.
İkisinin sonunda hayallerine kavuştuğu, dünyanın yeni ve ebedi gözde çifti olarak sayısız ödüllerin verildiği, mutlu ve örnek bir aile oldukları hikaye. Zambak Vadisi kapanmıştı, ancak artık kendi Zambak Vadilerini yaratıyorlardı, hayatlarının çiçekleri burada açıyordu.
Ancak unuttukları bir şey vardı.
O da...
TOBİ'NİN GAZABIYDI!
:P Tamam, son üç cümleyi görmezden gelin. :D Biraz da ben trollleyeyim .d
Demek ki neymiş, bir kafeye girerseniz hayatınızın anlamını bulabilirmişsiniz. Dermişim :P
Farklı bir son daha deneyeyim dedim. Son kısmı yazmak için bir şeyler ararken nedense Audiomachine - Maya adlı şarkının yarısından itibaren olan kısmı büyük bir ilham oldu. Şuraya da bırakayım.
https://youtu.be/t4mR9FHNrXA
Eminim bazılarınız tanıdık gelecektir. :3 Bu görselleri de atmadan geçemeyeceğim, bunlar tatildeki NaruHina.
Şimdi belli olmuştur son sahneleri nereden esinlendiğim. Çok merak ederseniz, yüzük olarak bunu seçmiştim.
Evet, sanırım bu kadar. Okuyup desteklediğiniz için teşekkürler. Hoşça kalın~
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top