Bölüm 20- Evde

Uzumaki villasına geldiklerinde aracı garaja bırakıp indiler ve garajı kapatıp eve geçtiler. Hinata önden girdi, ardından da Naruto.

"Rahatına bak." Naruto kapıyı kapatıp yaklaştı ve elini tutup gülümsedi. "Ben banyo yapacağım. Salon şurada, mutfak da şurada, lavaboya bakarsan yukarıda. Kendi evindeymiş gibi davran." Yanağından öpüp göz kırptı ve onu kızaran yanaklarla orada bırakıp yukarı çıkarak gözden kayboldu.

"..." Hinata cevapsız kalmıştı, ama o gider gitmez gülümsedi. En kötü durumlarda bile bir şekilde içini ısıtmayı başarıyordu. İç çekip salona geçti ve gelmesini bekledi.

Biraz uzun sürmüştü dönmesi, beyaz atlet ve mavi şort giymiş, boynunun etrafına  beyaz havlu atıp aşağı inmişti. Gelir gelmez yanına oturdu, ne televizyon açmıştı ne de telefonu elindeydi, gerçek bir misafir gibi oturuyordu.

"Sıkılırsın böyle put gibi oturarak -tebayo." Kıkırdayıp televizyonu açtı ve kumandayı verdi. "Keyfine bakmanı söylemiştim." İkisi de bakıştı, biri gülümseyince diğeri de küçük bir gülümseme sunuyordu. Televizyona bakındılar, ama pek bir şey yoktu, haber saatiydi, sonra da yarışma ve diziler. "Sıkıcıymış..."

"Evet." Hinata sonunda bir laf etmişti, misafir gibi durması Naruto'yu biraz rahatsız etmişti, ama kızmadı. Kanalları çevirirken spor haberlerine denk gelince hemen durdular, Naruto'nun maçıydı bu. Naruto'nun sahadan aniden hızla çıkışından yapılan yorumlara kadar her şey dahildi.

"Uzumaki'nin maçtan apar topar ayrılması Konoha'yı zor durumda bıraktı." Maç tekrarı oynuyordu, daha mola anlarıydı ve gösterilen sahne, Naruto'nun hızlı gidişiydi. Bunlar maç sonrası yorumlardı. "Ancak gitmeden önce attığı tek gol, yine maçı kazandıran unsur oldu."

"Gaara gibi bir kaleciye karşı, özel bir gol attı." Diğer spiker de yoruma katılıyordu. "Bu da Konoha'nın bel kemiği olduğunu kanıtlıyor. Maç boyunca Suna kalesine toplam 28 kez saldırıldı, ve sadece bir tanesi gol oldu..." Yorumlar sürüp gidiyordu.

"Benim yüzümdendi," Hinata bakışlarını geniş ekran televizyonun aşağısına düşürdü. "Değil mi?"

"Saçmalama." Naruto iç çekti ve bir elini omuzlarına sarıp yaklaştı, başının yanından öpüp kolunu okşadı. "Gitmeyi ben tercih ettim. Hem ne yapayım, her maçta her şeyi ben mi yapacağım?" Ekrana baktı. "Bir kere de bensiz oynasınlar."

"Barıştınız mı?" Hinata biraz endişeyle sorunca bakıştılar.

"Hayır." Naruto yumuşak tonda cevaplayıp ekrana döndü ve ona biraz daha sıkı sarıldı. "Sadece aynı maçtaydık, muhatap olmadım."

"Haksızlık ediyorsun." Hinata fısıldayınca Naruto kaşlarını çattı. Bakıştıklarında Hinata düşüncesini kibarca belirtti. "Sasuke kısmını anlarım da, diğerlerinin de hakkı var. Söylememiş olabilirler ama, tamamen de suçlu sayılamazlar."

"Evet, sayılırlar." Naruto kesin şekilde reddetti.

"Naruto." Hinata biraz ciddiyetle konuşunca Naruto biraz sakinleşip baktı. "Demek istediğim şey, onları affetmen değil." Elini tutup iki eliyle masaj yaptı ve mavi gözlerine baktı. "Bütün suçu onlara atmaktan vazgeçip kendi hatanı da görmen." Naruto ağzını açıp konuşmak üzereyken onu susturdu. "Ve onlar masum da demiyorum, sadece bütün suç onların değil demeye getiriyorum." Sonra durumu kısaca anlatmaya çalıştı. "Sen burnunun dibinde olanları göremedin, ve anladığım kadarıyla Sakura'da tek bir kusur dahi olduğunu da kabul etmiyordun?" Bir kaşını kaldırıp sorgular tonda sormuştu bu kısmı.

"..." Naruto yutkundu. "Evet..." Fısıldadı, o zamanlara bakınca salak bir sarışın görüyordu, o kadar.

"Sen aralarında en suçlususun." Sonra kısaca kenara bakarken başını sallayıp hızla konuştu. "Tabii Sasuke ve Sakura'dan sonra." Birleşen ellerine baktı. "Bak, bu olayda hiçbiriniz masum değil." Mavi gözlerine döndü tekrar. "Sadece..." Ne demesi gerektiğini düşündü bir saniye. "Aşırı tepki vermekten vazgeç, zaten şu anda öyle de yapıyorsun. Zaten göklere yüceltecek kadar 'arkadaşım' demene değmedikleri anlaşılıyor, biraz da şanslısın." Elini sıkıp diğer eliyle tersine hafifçe vurdu. "Gerçek yüzlerini öğrenmiş oldun."

"..." Sarışının kalbi hızlı atsa da biraz sakinleşti, kız arkadaşı haklıydı. "Peki, sana göre en büyük hataları ne?" Sormadan edemedi, kendi gözünde olan en büyük hata, bunu bilip saklamalarıydı.

"İlişkinize dalmak istememişler ama," Hinata'nın düşüncesi çok da farklı değildi. "Sonuçta sen ve Sasuke onların arkadaşlarısınız. Ve onlar da, bir tarafa yararlı, diğerine zararlı olan bir şeyi kabul ettiler, bu da arkadaşları arasında bir seçim yaptıkları demek olmaz mı?.." Ne dediğini fark edince Naruto'nun omzuna düşünceli şekilde hafifçe vurdu. "Düşündüm de, bütün konuştuklarımızı boş ver. Canın ne istiyorsa onu yap." Hafiften kızaran yanaklarla önüne dönüp televizyona baktı, şimdi tam bir salak gibi göründüğüne yemin edebilirdi.

"Haha." Naruto kısaca gülüp bir kolunu yeniden etrafına sardı ve onu kendine yapıştırdı, Hinata gülümsemeden edemedi. "Tamam."

"Hanabi'nin okulu bitmek üzeredir." Hinata telefonunu çıkardı.

"Ne yapıyorsun?" Naruto merakla sordu.

"Mesaj atıyorum." Hinata basitçe cevapladı ve mesajını yazmaya başladı, Naruto da okumaya çalışıyordu. "Akşam eve geleceğimi söyleyeceğim."

"Orada dur işte -tebayo." Naruto kesin şekilde konuşup telefonunu zorla aldı ve bütün mesajı sildi, Hinata ise kaşlarını çattı. "Bu saatten sonra sizi o eve yollar mıyım?"

"Nesi varmış evi-" Hinata karşılık verirken Naruto onu susturdu.

"Hinata." Anlayışla konuştu. "Bak, evinin durumu ortada. Ev yıkılıyor, derme çatma. Çok sağlıklı olduğunu da söyleyemem. Başlangıçta teklif edecektim ama, beni yanlış anlarsın diye endişelendiğim için şampiyona sonrasına bıraktım." Ellerini tutup gözlerine baktı. "Babanı öğrenene kadar." Yani bugüne kadar.

"..." Hinata bir şey diyemedi, öyle kucağına bakıyordu. Gururu okşanmıştı, yine. Ama duydukları doğru şeylerdi.

"Bu konuda kararlıyım Hinata." Naruto son noktayı koydu. "O evde artık yaşamayacaksınız. Ya burada kalın, ki seve seve kabul ederiz, ya da buradan size bir ev alayım." Sonra bir elini çekip arkayı işaret etti. "Hemen yolun sonuna doğru bir villa var ya, gelirken görmüşsündür belki. Orası satılık. Seç kararını." Bir koluyla yeniden sarıldı. "Zaten karşılık da beklemiyorum, bugün ne konuştuk? Artık yanındayım, yanımdasın, değil mi?" Diğer elini de çenesine götürüp nazikçe bakmasını sağladı. Tabii ki kız arkadaşı bu kadar sıcak gülümsemesine karşı koyamadı. 

"Tamam." Hinata küçük bir gülümsemeyle sonunda kabul etti.

"Eh, Hanabi'yi unutmayalım." Naruto ayağa kalktı. "Ben gidip hazırlanayım, sen mesaj at. Çıkışta okulun önünde motorda olacağım."

"Motor?.." Hinata kaşlarını çattı.

"Evet." Naruto giderken cevapladı. "Bu saatte yollar kalabalık olur, günün maçları bitti ya, iş saatlerinin de sonu. Arabayla trafiğe takılırım."

"Dikkatli olun." Hinata uyardı, Naruto ise elini sallayıp yukarı çıkmıştı bile.

***

"Sonra görüşürüz!" Okul üniformasını giyen 14 yaşındaki kahverengi saçlı kız, arkadaşlarından ayrılıp okul çıkışında bahçeye gitti ve etrafına bakındı. Heyecanlanmıştı, ablası son dersteyken erkek arkadaşının gelip onu alacağını söylemişti, son model bir motora binen motorcu sarışın bir çocuk olduğunu söyledi, o kadar. Etrafta son model motora binen sarışın bir genç arıyordu şimdi.

Geniş okul bahçesinden kalabalık öğrenciler ayrılırken birden bahçenin yan tarafına doğru toplanan geniş bir kalabalık gözüne takıldı, gürültülerinden de geçilmiyor. Büyük bir kısmı kızdı bunların, merak etti neler oluyor orada. Gidip bakmaya karar verdi. Kalabalıktan ezile ezile güç bela geçip en önlere geldi, bir de ne görsün. Havalı siyah bir motoru park edip motora doğru yaslanan, turuncu çizgili motorcu kıyafeti giyen gözde futbolcuları. Sarışın saçları da esen rüzgarla dalgalanıp büyülüyordu bakanları.

Ee, Naruto falan bir yana, nerede Hinata'nınki? Buradaki tek motorcu sarışın buydu. Yine de o gelene kadar biraz oyalanabilirdi.

"..." Ergenliğe giren öğrenciler Naruto'yu maç ve ilişki durumu hakkında aralıksız soru yağmuruna tutarken önlere gelen kahverengi saçlı kıza baktı. Gözleri tıpkı Hinata'ya benziyordu. "Sen Hanabi miydin?"

"Ha?" Hanabi etrafa bakmaya çalışırken futbolcu konuşunca ona baktı. "Evet ama, sen nereden tanıyorsun?"

"Hm?" Naruto merakla baktı. "Ablan benden hiç bahsetmedi mi?"

"Ablam mı?.." Hanabi kaşlarını çattı, nereden tanıyordu onları? "Yani bir erkek arkadaşından bahsetti Naruto diye-" Şimdi her şey rayına oturunca şoka uğradı. "Bir dakika..." Sarışını gösterdi. "O Naruto sen miydin?!"

"Hm." Naruto kollarını göğsünde birleştirip kızı tanımaya çalışıyordu.

"Oha!" Kızlardan birisi bağırdı. "Hanabi'nin ablasıyla mı çıkıyorsun?!" Ve bu andan sonra, orayı terk etseler bile ergenler hemen sosyal medya hesaplarından bunları paylaşacaktı. Hinata boşuna kaçmaya çalışmış oldu böylece.

"Evet." Naruto güldü ve şaşkın Hanabi'ye döndü. "Atla hadi, yeni okul servisi." Göz kırptı ve sırıttı, herkes hayranlıkla bakakaldı, okul arkadaşları Hanabi kadar şanslı birisi var mı bu dünyada? Naruto motoruna atlayıp arkasına binmesini bekledi, gelmesi için arkaya birkaç kere vurdu.

"Tamam." Hanabi gülüp hemen arkasına atladı.

"Bunu tak." Dönüp kaskını başına yerleştirdi. "Önce güvenlik." Gülümsemeyle konuşup önüne döndü, ama kalabalık etrafını sarmıştı. "Tamam çocuklar, dağılın artık." Motoru çalıştırınca herkes tereddütle uzaklaştı, konuşmayı o kadar çok istiyorlardı ki.

"Vay..." Hanabi hayranlıkla mırıldandı. Ablası gerçekten çok ama çok şanslıydı, bu kadar etkileyici birisini bulup ne yapıyordu bugüne kadar? Çoktan her gün 24 saat onunla çıkıp gezmesi gerekiyordu.

"Tutun hadi." Naruto güldü. "Motorda emniyet kemeri yok ya?"

"T-Tabii!" Hanabi hemen sarılıp ellerini gövdesinde sıkıca birleştirdi. Ergen falandı, ama salak değildi üstüne bindiği motoru biliyordu. Hızı saatte 302 km/s'e ulaşan F4 LH44'dü, havalı bir canavar, sürücüsü gibi.

Sıkıca sarıldığında Naruto hemen sürmeye başlamıştı, tabii ki hızlıydı, daha sürmeye başlar başlamaz. Hızlı bir manevra yaparken Hanabi düşeceğini sanıp daha sıkı sarıldı, nefesi kesildi ama endişeli yüzünü siyah kask gizliyordu. Tabii hızlı yolculuktan yararlanıp Naruto'yu şöyle bir yokladı. Sıcak ve dağ gibi sağlamdı, şu anda onu sağa sola sallasa bir milim bile kıpırdatamazdı. Yakışıklıydı, ve zengin demek yanında hafif kalırdı. Biraz da ablası ile yaşadıklarını biliyordu, şöyle böyle, Hinata'nın anlattığıyla sınırlıydı.Anladığı kadarıyla kuyruk gibi ablasının peşindeydi; her gün kafeye gidiyormuş, Hinata'yı alıp bırakıyormuş, kafe için bir şeyler alıyormuş, hatta kiralarını bile ödemiş. Tamam, mavi gözlü sarışın olduğunu öğrenmişti, zengin olduğunu da tahmin etti de, tutturduğu tek tahmin buydu. Ablası haklarında ilk konuştuğunda sanmıştı ki sıradan bir Naruto, sadece tesadüfen ünlü futbolcuya benziyor. Nerede... Bu kadar yakışıklı bir erkek faciası görmemişti, üstelik iyi birisine benziyordu. Havalı ve iyimser.

"Hm hm..." Aşırı hızlı yolculuk sürerken Hanabi hem oğlanı hem de ablasını takdir etti. Çok mükemmel bir erkek arkadaş bulmuş dese yine hafif kalırdı. Bu ikisi neden hâlâ evlenmedi, bir aydır çıktıklarını biliyordu. Şöyle biraz düşünüp yüzünü ekşitti; Yok yok, henüz erken. Bunların içini bilir, içini, sosyeteler hep ilişki bozup dururdu, kızlar erkekleri parmağında oynatmaya çalışır, sahne ışığını üstünde ister, erkekler de aldatmanın ırzına geçerdi bildiğin, manavdan sebze seçer gibi yeni sevgili bulup eskisinden ayrılıyorlardı, ya da aynı anda... Neyse, umalım Naruto farklıdır.

Hinata'dan bahsediyorsun, o olur dediyse sıkıntı yok.

"Oh..." Eve, daha doğrusu yeşil ve büyük bahçeli, önünde çeşme, arkasında havuz olan beyaz villaya geldiklerinde hayran kaldı. Zengin züppesi denilen villalardan değildi, bahçe süsleri küçük heykellerle çevrili, mütevazı görünen küçük bir villaydı. Eh tabii, adam yıldız futbolcu, bütün antrenmanı sahalarda yapacak değil ya. Herhalde büyük bir bahçeye ihtiyacı vardı, içeride küçük bir spor salonu olduğuna kalıbını basardı.

"Geldik." Naruto motoru garaj önünde durdu. "Hadi, sen in, ben de şunu park edeyim."

"Tamam." Hanabi inip kaskını geri verdi ve geri çıktı, Naruto ise araçtan inip motoru garaja soktu ve garajdan çıkıp otomatik beyaz kepengi indirdi. Sonra da birlikte eve girdiler ve ayakkabılarını çıkardılar.

"Biz geldik." Önden Hanabi salona girerken Naruto sevecen tonda anons etti.

"Hoş geldiniz." Hinata onlara döndü, karşılarında belirmişti.

"Abla!" Hanabi kızıştı. "Neden daha önce söylemedin?!"

"Neyi?"

"Erkek arkadaşının ciddi ciddi Naruto Uzumaki olduğunu." Diğerleri sadece güldü.

"Acıkan?" Naruto sorduğunda ikisi de anında başını olumsuz anlamda salladı. "Acıktığı hâlde acıkmadığını iddia eden?" Gözlerini kısarak tek kaşını kaldırdı ve ellerini beline attı motorcu kıyafetli. İki kardeş cevapsız kalınca anladı. "O zaman mutfağa." Esneyip onları peşine taktı ve salondan çıkıp mutfağa girdi, Hanabi kıkırdarken Hinata gülümsedi.

"İşte bizim mutfak." Naruto kısaca etrafı gösterdi. "Canınız ne isterse-" İki kapaklı büyük buzdolabını açtığında afalladı. "Yeyin..." Her şey vardı, bir yemek yoktu. "Of, anne ya!" Hanabi güldü, Hinata ise arkasından yaklaşıp omzuna dokundu.

"Ben yemek yaparım, biraz bekleyeceksiniz ama." Dolaba baktı, çok bol gelmişti. Şarap bile vardı.

"Önden biraz atıştırmalık fena olmaz." Naruto kız kardeşe baktı. "Değil mi?"

"Evet." Hanabi anında onun tarafını tuttu. "Hem ablam boşuna Zambak Vadisinde değil, en iyi aşçıdır o." Elbette vakti gelince eniştesi olacak adama kız kardeşini övüp bitirecekti.

"Ondan hiç şüphem yok, ilk elden biliyorum -tebayo." Naruto kıkırdayıp cevapladı.

"Tamam," Hinata da kısaca güldü. "Hadi, siz gidip oyalanın." Sonra bir şeyler çıkarmaya başladı.

"Gel baldız." Gülüp giderken iki kardeş de şaşırdı. O nasıl bir kelimedir öyle, teklif etmeden evlendi.

"Ah," Hanabi şaşkınlığını hemen üstünden atıp neşeyle konuştu. "Tamam, enişte." Hemen peşine düştü.

"Biz nişanlı bile değiliz!" Hinata ellerini beline attı ve iç çekti. "Dinleyen kim?" Kendince melodi tutturup mutfak sanatlarına başladı. Tabii ki nişan düşüncesi bile içini eritmeye yetiyordu, gerçek olsa kim bilir neler olur.

...

Neden gerçek olmasın?

***

"Hadi ama!" Naruto oyun kolunu sertçe kavradı. "Nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun -tebayo?!" Hanabi'ye çattı. "Bu haksızlık! Senin silahın daha güçlü!" Crash Nitrocard oynuyorlardı., çatışmalı araba yarışı oyunu.

"Mızıkçılık yapma!" Hanabi gururla konuştu. "Silahlar kendi çaplarında iyi, sen ıskalayıp durdun."

"Ya he he."

"Gülü seven dikenine katlanırmış."

"Hinata'nın dikeni yok ama."

"Vay canına..." Hanabi bir an kulaklarına inanamadı. "Vay canına!" 

"Çok iyiydi, değil mi -tebayo?" Naruto gergince gülerken başının ardını kaşıdı, bir eli de konsoldaydı.

"Hayatımda böyle laf duymadım yeminle." Hanabi tatmin olmuştu. Evet evet, ablasını bu mızıkçıya verebilir.

"Yemek hazır." Hinata gelip haber verdi. "Ne ara bu kadar sıkı fıkı oldunuz siz?" Onları el çakarken gördü, daha şimdi Naruto'nun isyanlarını duymuştu. Tabii ki buna sevinmişti, Naruto'nun ailesinden biriyle bu kadar samimi olduğunu görünce içine bir sıcaklık yayıldı. "Bir şeyler dönüyor burada ama..." Şüpheyle baktı onlara.

"Yok canım." Naruto kıvırdı.

"Gülleri konuşuyorduk sadece." Hanabi de ona katıldı.

"..." Hinata bunu yutmadı tabii, ama boş verdi. "Yemeğe gelin, bırakın şu oyunu." Hâlâ oynuyorlardı.

"Hemen geliyoruz." Bari o konsolların tuşlarına insan gibi bassınlar.

*** (Tembelliğim tuttu :P Yazmak istediğim kısım burasıydı zaten)

Banyodan sonra Hinata, Naruto'nun verdiği beyaz tişört ve gri şortu giydi. Annesinin eşyalarına dokunmamakta ısrarcıydı, Naruto da kendi giysilerini verdi. Yani, büyüktü, giysi mi giyiyor çuvalın içine mi girdi belli değil.

"Pff." Boş verip banyodan çıktı. Hanabi'ye Naruto'nun odasını vermişlerdi, ikisi ise ebeveynleri bu gece burada olmayacağı için onların odasında kalacaktı. Ne yaptıklarını merak etmişti onların da, gecelerini hastanede geçiriyorlardı. Haksızlık ediyormuş gibi hissetmeden edemiyordu. Derin bir nefes çekip odaya girdi, içinden de onlara dua ediyordu, en çok da babasına. Burada Naruto neşesini sağlıyordu, dikkatini dağıtıyordu, bunun için de ayrı minnettardı, ailece iyilerdi.

"Sonunda." Naruto ise rahatça uzanmıştı büyük yatağa. Her şey kaliteliydi, ama gösteriş yoktu. "Bir an uyuyakaldığını bile düşündüm." Ellerini başının altında koymuş, öylece sırtüstü uzanmıştı, bir dizini de kaldırmıştı biraz. Kısa bir siyah şort giyiyordu, o kadar.

"Hiç giyinmeseydin?" Hinata kapıyı kapattı. Yanan tek ışıklar, yatağın yanındaki Naruto'dan taraf olan çekmecenin üstündeki turuncu gece lambasıydı, karanlık sayılırdı.

"Giyinmek için çok sıcak." Sırıttı.

"Ama klima açık?" Kaşlarını çattı, ortam serindi. "Hem sen böyle üşümüyor musun? Klima açık, üstünde bir şey yok, yorgan yok."

"Of, Hinata." Naruto doğrulup yatağa oturdu ve sızlandı. "Bir kere de itiraz etmesen ölür müsün? Resmen kendimi sundum burada, senin yerinde başkası olsa çokta kucağıma atlardı!" Trip atmaya başladı.

"O zaman başkasıyla uyu." Hinata gelmek yerine arkasını döndü. "Salonda yatarım." Kapı kolunu çekmeye başladı.

"Ha?" Naruto sersem şekilde baktı. "Burada kıskanman gerekiyordu!"

"Olmayan kişiyi mi?" Basitçe sordu.

"Sen var ya..." Naruto sonunda pes edip kalktı, illa oraya gelecekti yani. "Hiç dize gelmiyorsun -tebayo." Önünde durup üstüne doğru yürürken elini tuttu ve kapı kolundan çekip onu kapıya kıstırdı, gövdesini onunkine bastırınca kızın nutku tutuldu. "Ne oldu, buna da kapak yap görelim." Gözlerini kısıp gülerken ellerini tutup beline götürerek hapsetti. "Giysilerim fena hâlde yakışmış." Ellerini bırakıp belinden tuttu.

"Beğenemedin mi?" O da ellerini omuzlarına yerleştirdi ve hafifçe gülümserken sordu.

"Beğenmedim." Dedi ve dudaklarından kısaca öpüp onu şaşırttı. "Bayıldım." Dudaklarına fısıldadı, ellerini tişörtünün altından yavaşça geçirip çıplak beline yerleştirdi. "Tişörtü çıkarsana ya." Kaşlarını çatıp isyan ederken alnını ve şakaklarını öpmeye başladı.

"Oldu." Hinata onu nazikçe itti. "Yürü git, uyumak istiyorum artık."

"Artık?" Naruto aptal değildi, kelimeyi anında yakalamıştı. Bir ipucu. Tek kaşını kaldırıp cevap bekledi. "Hinata?"

"..." Hinata dudak büzüp bakışlarını kaçırmaya başladı. Bunun anlamı barizdi.

"Soru sordum." Ellerini belinden çekip göğsünde kavuşturdu ve kişisel alanı içinde otoriter duruş sergiledi, kızın yüzü boynu ile göğsü arasını teğet geçiyordu.

"Gece fazla uyuyamamıştım..." Sonunda döküldü doğrular. "Anlarsın ya..." Fısıldadı, o konuda konuşmak istemiyordu artık. Zaten daha babasından haber gelmemişti.

"..." Naruto kendi hatası olduğunu biliyordu o olayın, hatırladıkça içi burkuluyordu. Gerçi şimdi araları iyiydi ama, işte. Sevdiğini korumadığında onun verdiği ızdırabın haddi hesabı yoktu. Haberi bile yoktu o partide...

"Naruto?" Hinata ismini endişeyle fısıldadı, dalıp gidiyordu yine, ve ne düşündüğünü çok iyi biliyordu.

"?.." Naruto düşünce dünyasından yavaşça sıyrılırken önce durgun yüzle ve merakla gözlerle baktı, birkaç saniye sonra bir tebessüm verdi. "Affedersin."

"Önemli değil, hem bunu konuştuk." Nazikçe fısıldayıp yanağını okşadı, diğer elini de beline sarıp yakınlıklarını tamamladı.

"Biliyorum, ama sorun o değil." Naruto sıkıntıyla iç çekip bir elini sırtına, diğerini de beline sarıp yakınlıklarını tamamlamasına yardımcı oldu. "Biliyorsun, orada ne olduğundan çok geç olana kadar haberim yoktu. Seni koruyamadım, yani korumadım, ben..." Gözlerini kapatıp bir elini çekti ve burun köprüsünü sıkıp tekrar sıkıntılı nefes verdi. "Bilmiyorum."

"Hayır, tamamen benim hatamdı." Hinata onu sakinleştirmeye çalıştı. "Ben aşırı tepki verdim sana. Ve, Sakura'yı hırpalamam gerekirdi."

"Nasıl yapacaktın?" Naruto gergindi. "Diğerleri hemen girip ikinizi ayırmış, seni zorla oradan çıkarmışlar." Biraz sinirle konuştu. "En çok koyan noktalardan biri bu zaten, herkes elini kolunu sallayıp seni iterken benim salak salak bahçede konuşuyor olmam, dünyadan bir haber."

"Naruto, biraz sakin ol." Hinata belini ve yanağını okşamaya devam etti, Naruto ise burnundan sinirle soluyup sakinleşmeye çalıştı ve gözlerini kapattı. "Olan oldu, önümüze bakalım artık. Şu anda hiç bu konuyla uğraşmak istemiyorum, zaten derdim başımdan aşkın." Yani keyfinden burada değildi, babasından haber bekliyordu, buraya sadece dinlenmek için geldi. Yarın ilk iş kafeye gidip işleri halletmek ve sonra da hastaneye gitmekti.

"Haklısın." Naruto fısıldadı, ama konuyu kapatmamıştı, ertelemişti. "Biz uykumuza bakalım." Hinata bir şey demeyince elinden tutup yatağa getirdi ve birlikte yatağa geçtiler, gece lambasını da kapattı. Kız arkadaşı yan tarafına yatıyordu, sırtı ona dönüktü. Naruto yavaşça yaklaşıp ellerini karnına sararak arkasından sarıldı, ayaklarını birbirine geçirip gövdesini sırtına yasladı ve başını da mavi saçlarının biraz üstüne koyup yüzünü saçlarına daldırıp öptü. "İyi geceler." Fısıldadı.

"İyi geceler." İlginç şekilde Hinata karşı koymadı, aksine ellerini onunkilerinin üstüne koydu ve biraz daha geriye yaslanmaya çalışıp Naruto'yu daha sıkı sarılması için teşvik etti. Erkek arkadaşı bir şey demeden anında istediği gibi daha sıkı sarılıp tekrar öptü. Başka bir söz çıkmadı, Hinata hemen uyuyakalmıştı. Naruto ise gülümseyen yüzle biraz daha uyanık kalıp anın tadını çıkarıyordu. Fark etmeseler de bu, ilk kez birlikte uyudukları geceydi, ve böyle sıcak şekilde sarılınca heyecanlanıyordu. Çok geçmeden ona da uyku çöktü, sonuçta bütün gün durmamıştı. Bu, en iyi dinlenme şekliydi.

Şu anda önemli olan tek şey, babalarının iyi olmasıydı. Ve belki biraz daha sarılıp uyumak...

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top