Bölüm 2- Yeni Arkadaşlar
Telefonu çalmaya ve titremeye başlayınca Naruto uyandı ama gözlerini açmadı, yastığın kenarındaki telefonu yarım dakika kadar çaldıktan sonra alıp açtı ve kulağına dayadı, yüz üstü yatıyordu ve kim arıyordu bilmiyordu, bakmamıştı.
"Alo?" Uykulu ve boğuk sesle konuştu, etraf karanlıktı.
"A-Alo..." Bu Hinata'ydı, neden aradığı biliyordu. "Um, ben hazırlanıyordum... Arayıp uyandırayım dedim."
"Güzel..." Sırt üstü dönüp boşta kalan elinin tersini alnına yerleştirip gözlerini kapadı. "Ben de birazdan çıkarım."
"Aslında," Hinata anında kısık sesle konuşmaya başladı, bir saniye duraksayıp devam etti, anlayışla yaklaşmaya çalışıyordu. "Kendim gidebilirim. Sen dinlenmene bak."
"Hayır," Naruto kısık ve durgun sesiyle konuştu. "Ben sadece..." Olanları net hatırlıyordu, maalesef çok güzel hatırlıyordu. "Kafa dağıtmaya ihtiyacım var..." Gözleri kapalı vaziyette Sakura ile olan konuşmasını, bugüne kadar beraber yaşadıkları anıları hatırladı. Hepsi yalandı, Sakura ile yaşadıkları, arkadaşları ile yaşadıkları, Sasuke ile yaşadıkları. O sahte gülümsemeler, sahte dostça destekler, sahte fotoğraflar, sahte anılar...
"İyi uyudun mu?" Naruto'nun sustuğunu görünce endişeyle fısıldadı. Daha dün tanımaya başladı ve sağlığı için endişeleniyordu. İhanet acısını iyi biliyordu, özellikle bu ilk tecrübeyse.
"..." Naruto gözlerini yavaşça açıp tavanı boş boş izledi. İçi de boştu, her yeri ağrıyordu. Düzgün yatamamıştı, gece gelince odaya çekilmişti. Uyumuştu, ama hiç rahat değildi. Yaşadığı ihanet acısı, uyumasını engelliyordu. Uyumasını sağlayan tek şey de baş ağrısına yenik düşmesiydi.
"Hayır..." Naruto üzüntüsünü biraz sesine yansıtmıştı, belli etmemeye çalışmasına rağmen. "Uyuyamadım." Sonra oyalanmamaya karar verdi, kız işe gidecekti. "Hazırlanmana bak. Hazırlanıp çıkıyorum."
"Tamam." Sonra Naruto telefonu kapatıp birkaç dakika daha yattı. Ne düşündüğünü bilmiyordu, ne istediğini ya da ne yapacağını. Kendini sorumlulukla yüklüyordu, bir hafta boyunca takımları tatildi, haftaya da Suna karşılaşması için çalışmaya başlayacaklardı.
Aslında Suna'dan transfer teklifi almıştı, birkaç başka takımdan da almıştı, şimdi bunu düşündü. Ama hayır, Konoha ile başladı, Konoha ile gidecekti. Evinin takımı. Oyuncularını artık sevmese de devam edecekti, onlar yüzünden hedeflerini değiştirecek değildi.
Kalkıp doğruldu ve saçlarını karıştırdı. Sonra yataktan tamamen kalkıp saate baktı ve şaşırdı. Bu kız bu saatte kalkıp işe mi gidiyordu?!
Saat 05:30'a geliyordu. Banyoya geçip kısa bir sıcak duş yapmaya karar verdi, kızı bekletmek istemiyordu. Üstüne çarpan sıcak suyla gevşeyip rahatladı, saçlarını yıkayıp şampuanladı ve tekrar yıkanıp suyu kapattı, beyaz havluyu alıp biraz kurulandı ve beline sarıp aynanın karşısına geçti. Saçlarını kısaca kurulayıp kendini inceledi. Yüzü hâlâ biraz yorgundu ama en azından dünkü gibi perişan halde olmasından iyiydi. Tertemiz görünüyordu, dünden pek bir esaret yoktu.
Banyodan çıkıp odasına geçti ve üstünü giyinmeye başladı. Siyah dar spor atler ve turuncu pantolon giydi, boynuna yeşil taşlı siyah ipli kolyesini giyip cüzdanı ve anahtarlarını aldı, tipik turuncu siyah ceketini de alıp aşağı indi ve siyah Adidas Terrex Agravic giyip evden çıktı. Garaja geçti ve arabasına binip evden ayrıldı. (Ben büyüyünce dünyanın en büyük reklamcısı olacağım. :D)
Yol sakindi, Güneş doğmak üzereydi. Ceketini giymek yerine yan koltuğa attı, arabanın klimasını açmıştı. Hava sadece biraz serindi. Sessiz ve konforlu yolculuk 10 dakika sürdü, Hinata'nın evine geldi. Kız daha çıkmamıştı, bunu fırsat bilip evini inceledi.
Evini zaten biliyordu, ama gece karanlığında mahvolmuş bir kafayla bakınca pek dikkat edememişti. Semt gibi kötüydü, ama Naruto'yu semt ilgilendirmiyordu. Demir parmaklıklı pencereler biraz kirliydi, bazı yerlerinde sarı koli bandıyla çatlaklar yerine oturtulmuştu. Evin duvarları solmuş bir sarı renkti, üzerinde bir sürü sokak yazıları ve grafitiler vardı. Demir kahverengi kapısı biraz yana doğru eğilmişti, üst tarafının ufak bir kısmı binadan ayrılıyordu. Kahverengi çatısı da dökülüyordu, ucu kararmış sarı bir bacası ve paslanmış anteni vardı.
Başını eğip utandı, daha fazla bakamadı. Bu kız böyle bir yerde yaşamayı hak etmiyordu, Sakura ve diğerleri toplansa hepsi birlikte bu kızın tırnağının ucu edemezdi. Gel gör ki bu kızın hak ettiği hayatı onlar yaşıyordu...
Ona yeni bir ev almalıydı, ama öylece çıkıp da ev alacağını söyleyemezdi. Düzgün tanışmadılar bile. Kendisine kalsa anında alacaktı ama Hinata'nın gururlu bir kız olduğunu gördü. Şu arkadaşlığını hızlıca kurmaya karar verdi, ne kadar erken araları iyi olursa o kadar erken ev alabilirdi.
Ve ayrıca, kızı tanıması lazımdı. Ailesiyle birlikte yaşıyor olmalıydı, belki de hemen çıkıp ev alma teklifi ederse alınabilirdi, sonuçta yanlış anlayabilirdi. Temkinli olmak lazımdı.
Hinata dünkü kıyafetlerini giyiyordu, evden çıkıp kapıyı kapatınca arabayı gördü, doğrusu biraz şaşırmıştı. Tamam, oğlan iyimser birisine benziyordu ama zengindi. Unutup gider, veya sıkılıp benle irtibatını keser, diye geçiştirmişti ama şimdi orada durunca ikinci kez düşündü. Belki de sadece borçlu hissediyordu, o yüzden Hinata'ya karşı iyi davranıyordu?
Aracın yanına gelince Naruto tuşa basıp kapıyı açtığında Hinata hafifçe gülümseyip araca bindi ve kapı kapandı, ceketi koltuğun başına astı.
"Günaydın." Göz göze geldiler.
"Günaydın." Naruto da hafifçe gülümsedi, sonra önüne döndü. "Çalışmaya hazırız?" Kısaca ona bakıp tek kaşını biraz kaldırdı ve önüne dönüp yola koyuldu. Ceketi kızın koltuğuna asılı olsa da sanki onun üstündeymiş gibi geliyordu ve bu da içini biraz ısıtıyordu.
"Evet." Hinata dışarıyı izlemeye başladı. "Her zamanki gibi..." Bu bütün hayatıydı, iş ev.
"Hep mi bu saatte kalkıyorsun?" Naruto kaşlarını meraktan çattı. Bu saatte kalkan iş kadınları olduğunu biliyordu ama bu kız iş kadını değildi, iş kızıydı. Onun yaşında böyle aşırı çalışan birileri olduğunu sanmıyordu, onu görene kadar.
"Evet." Hinata önündeki yola baktı. "Bu saatlerde insanlar işe gitmeye başlıyor, geçerken de uğruyorlar. Güzel iş saatleri bunlar."
"Hm..." Naruto etkilendi, kız bayağı bayağı işini iyi biliyor olmalıydı. "Günün ilk müşterisi de ben oluyorum." İkisi göz göze gelince gülümsedi, Hinata da gülümsemesine karşılık verip bakışlarını kaçırdı, Naruto da önüne döndü. "Bol kazançlar şimdiden."
"S-Sağ ol..." Dünyanın en ünlü futbolcusu, kendisini sahibi olduğu kafeye götürüyor ve bol kazançlar diyor. Gülmeden edemedi, ironikti. O çok zengin, kendisi ise çok fakirdi.
"Ne oldu?" O güldüğünde Naruto da onunla gülüp sordu ama dönüp bakınca Hinata'nın karardığını görünce endişelendi. "Kötü bir şey mi oldu?"
"Hayır..." Hinata eliyle geçiştirip kısaca ona gülümsedi. "Sadece düşünüyordum." Sonra önüne döndü. Kötü bir şey olmadı, hayatı epeydir kötüydü. Naruto ise hafifçe başını sallayıp yola devam etti.
"Kolyen güzelmiş." İkisi de birbirine bakınca Hinata gülümsedi.
"Sağ ol." Naruto önüne dönüp gülümsedi. "Annem ve babamın hediyesi." Bir eli direksiyonda, diğerini de boynuna götürüp kolyeyi taşından tutup ağzının önüne kadar getirdi ve öpüp biraz ovaladı. "Aile yadigarı."
"Senin için anlamı büyük olmalı." Hinata biraz hayranlıkla karışık bir gülümsemeyle konuştu. Kolyeye çok değer verdiğini görüyordu.
"Çok." Naruto biraz uzatarak cevapladı. "Kimseye elletmem."
"O kadar koruyorsun yani?" Hinata bir kaşını biraz kaldırıp merakla sordu.
"Evet." Naruto kısaca ona bakıp gülümsedi. Sonra yolculuk sessizce devam etti, Hinata kolyesini düşünüyordu. Gerçi düşünecek bir şey yoktu, Naruto için anlamı çok büyüktü. Kendi de öyle bir aile yadigarı olsa kimseye elletmezdi.
Tabii ki o anlamı da merak ediyordu...
"İşte," Naruto aracı kenara çekip geldikleri yeri takdim etti. "Meşhur Zambak Vadisi -tebayo." İkisi de güldü.
"İnan bana, çok da meşhur değil." Hinata araçtan indi. "Sadece bu taraftakiler biliyor, ve yoldan geçenler." Sonra aracın kapısını kapattı, kendisi kapattı. Çabuk öğreniyordu. "Sıradan basit bir yer işte." Hızla yürümeye başladı.
"Bekle!" Hinata durup ona döndüğünde Naruto biraz gerginlikle gülüp sordu. "Aracı daha bir, ah, gözden uzak yere koymam lazım. Aklında bir yer var mı?"
"Uh..." Hinata düşündü. "Kafenin arkasında küçük bir ara var, oraya koyabilirsin. Zaten bize ait."
"Sağ ol." Naruto araca atlayıp kafenin arkasına sürdü, Hinata ise dükkanı açtı ve hızla bahçeye masaları ve sandalyeleri çıkarıp dizmeye başladı. Naruto ise geri geri giderek aracı araya park etti, böylece bütün boşluğu kapattı ve indi, çıkmaz sokak gibi kapalıydı orası. Bagajdan aracı için kamuflaj örtüsü çıkarıp arabasını örttü ve dükkana gitti, ama Hinata'yı masaları yerleştirirken görünce hızlandı.
"Hey!" Naruto koşup onu durdurdu. "Sen içeriyi hallet, ben dizerim." Elindeki sandalyeyi aldı.
"Hayır!" Hinata sandalyeyi geri almaya çalıştı, ikisi de sandalyeyi tutuyordu. "Hem sen dizaynı bile bilmiyorsun, rastgele koyarsın. Ben hallederim."
"Sen göster ben dizeyim o zaman!" İkisi de inat ediyordu.
"Sen misafirsin!" Hinata sandalyeyi çekiyordu.
"Ben müşteriyim -tebayo!" Naruto da sandalyeyi çekiyordu. "Müşteri memnun değil, bırak da memnun olsun!"
"Olmaz!"
"Müşteriler damlayacak! Burada bir erkek var -tebayo!"
"Burada da dükkan sahibi olan kız var!"
"Hinata," O sırada ikisi de dondu kaldı, Tenten kafe bahçesine geliyordu. "Arka tarafta kamuflajlı-Hey!" Durumlarını görünce topuzlarından birinin tokasını çıkarıp Naruto'ya nişan aldı. "Hemen onu bırak yoksa seni vururum!"
"Sen ciddi misin?" Hinata şaşkınlıkla sordu, Naruto da garip garip bakıyordu. "Lastik tokayla mı vuracaksın?"
"Bu lastik toka!" Tenten onu azarladı. "Bir değdi mi güzel can yakar." Naruto'ya sertçe baktı.
"Hey." Naruto sandalyeyi çekip zorla aldı, Hinata gücü karşısında sandalyeyi bırakmayınca ona doğru dengesini kaybetti ve düştü, elleri sandalyeyi bıraktı. Ama Naruto hemen sandalyeyi bir eliyle diğer tarafa doğru tutup boştaki kolunu ona sardı, Hinata ise göğsüne çarpınca düşmemek için omuzlarına tutundu ve ikisi de göz göze geldi, birbirlerine çok sıkı sarılmış durumdalardı.
Mavi ve beyaz kristallerin içinde kayboldular, birbirlerinin gözlerine hayran kalmışlardı. Naruto açık renkli lavanta gözlerinden kendini alamadı, bunlar gördüğü en güzel gözlerdi. Kıyaslanamazlardı. Hinata ise ilk defa bir erkeğin gözlerine bu kadar yakından bakıyordu, Naruto herhangi birisi değildi. Daha önce de mavi gözler görmüştü ama onunkiler başkaydı, okyanusun derinliklerindeki fırtınaları andırıyordu. Bu gözlere ikisi de saatlerce bakabilirdi.
Naruto gülümseyince Hinata kızardı.
"Tango mu yapıyorsunuz?" İkisi de Tenteni duyunca odaklarını yitirdiler ve durumun farkına vardılar; Naruto onu belinden tutup kendi gövdesine bastırıyordu, Hinata ise omuzlarına dayanmıştı, geriye doğru eğilirken Naruto da üzerini kaplayıp ona doğru eğiliyordu. Naruto diğer eliyle sandalyeyi havaya doğru tutuyordu.
Film afişi gibilerdi, sadece efekt eksikti.
"Romantizm havanız söndüyse dükkanı toplayalım." Tenten saçını düzeltip içeri girdi ve masaları dizmeye başladı, diğer ikili de birbirinden utanarak ayrıldı.
"Ah, tamam." Naruto sandalyeyi yerine koydu. "Tenten ile ben burayı hallederiz, sen içeriyi hallet." Omzuna hafifçe vurdu.
"T-Tamam." Hinata içeri gidip işine döndü.
"Yakışıklı." Tenten omzunu onunkine çarpıp dürttü, elinde masa vardı. "Ortayı boş bırak, fazla kenarlara dayama. Sen koy, ben düzeltirim." Dizmeye devam ediyordu.
"Tamam." En azından Hinata gibi direnmiyordu, doğruca ona iş veriyordu. Yakışıklı dediğinde biraz utandı çünkü bunu hayranları gibi çekici olduğundan ziyade takma ad olarak kullanmıştı, pek alışık değildi. Ve biraz da ihtiyarlar gibi. Kendi kendine gülümseyip işine odaklandı.
"Vay..." Tenten her şey bitince şaşırdı ve ona bakıp alkışladı. "Aferin. Bir güzel yamuk yumuk dizmeni bekliyordum ama," tekrar masalara baktı, gayet yerli yerinde dizmişti. "Sende göz zevki var. Aferin, sarı civciv." Sırtına biraz sert şekilde birkaç kere vurunca Naruto gerginlikle gülüp teşekkür etti, bu kızın erkek olup olmadığından şüphe etmeye başladı.
Ve müşteriler hızla gelmeye başladı, genelde istediklerini paketleyip gidiyorlardı. Tabii Naruto'yu görünce de hayran kalma kısmı vardı.
"Oha!" Müşteri bir adam geldi. "Sen Naruto Uzumaki'sin!"
"Evet." Naruto gerginlikle gülünce Tenten ve Hinata gülümsedi.
"Yemek için doğru adres evlat. Hadi kolay gelsin." Adam istediklerini alıp ödedi ve gitti, onlar da teşekkür etti.
"Sen niye atletle dolaşıyorsun?" Hinata kaşlarını çattı, Tenten ise temizlik yapıyordu.
"Rahatsız mı oldun?" Naruto merakla kaşlarını çatıp sordu.
"Hayır, da ne bileyim..." Hinata emin değildi. "Hava ne sıcak ne soğuk. Belki üşürsün diye dedim." Naruto gülümsedi, bir şey diyecekken cam silen Tenten yorumunu yaptı yine.
"Aman ne üşüyecek." Camı silerken diğer elindeki cam temizleme spreyi ile kısaca onu gösterdi. "Kasları şişirip şişirip gelmiş. Sporcu adam, yedi yirmi dört spor yapıyor. Herhalde sıcak kalacak." Hinata kaşlarını çatıp merakla Naruto'ya baktı, sporcu ve kaslı olduğunu görüyordu da, sıcak kalmakla ne ilgili var anlayamadı.
"Aa," Tenten onlara döndü. "Az daha unutuyordum. Arkadaki kamuflajlı araç ne?"
"O benim." Naruto cevapladı. "Magazinciler görmesin diye."
"Özel hayatımız yok diyorsun?" Tenten saçma sapan melodiler yükseltip temizliğe devam etti, hiçbir anlamı yoktu, ahengi de yoktu. Kalın, ince, uzun, kısa... Sesleri hep ortaya karışıktı. Hinata ise un işi yiyecekleri yapıp standlara ve dolaba koyuyordu, bir yandan da müşterilere bakıyordu. "Hum hum hhuuumm hum hın hın hıııın..."
"Hayır, yok." Naruto bir masaya geçip oturmuştu, arkası Hinata'nın olduğu tezgaha dönüktü. Ellerini masada birleştirip mırıldandı. "Tek özel hayatım da yok oldu zaten..." Hinata bunu duymuştu, Tenten ise müşteri sesleri ve özellikle kendi sesi yüzünden duymadı.
Gelen müşteriler sürekli Naruto'ya bakıp bir iki bir şey konuşup gidiyorlardı, alışverişleri de biraz boldu. Naruto etkilendi, demek sabah burası böyle oluyordu.
Tenten temizliği bitirince müşterilere bakma işini devraldı, Hinata ise yiyecekleri ve içecekleri hazırlayıp duruyordu. Bahçeye biraz müşteri oturmuştu, onlara servis yapıyorlardı, sık sık içeri gelip giden müşterilere de bakıyorlardı. Naruto ise telefonunu çıkarıp internette gezindi, sosyal medyayı bırakmaya karar verip İnstagram'ı sildi. WhatsApp'ı da temizledi. Twitter'ını ellemedi, oradan sosyal medya gündemini takip ediyordu ve futbolu. Başka bir şey kullanmıyordu.
"Aç mısın?" Hinata arkasındaki dolabın orada bir şeyler hazırlarken sordu.
"Ah..." Naruto bir şey yememişti, bir şey de içmemişti. Sakura olayından önce maç yapmıştı, ondan birkaç saat önce yemişti. Yani neredeyse bir gündür bir şey yemiyordu.
"Açsın." Hinata gülümsedi. "Bir şeyler hazırlayayım." Biraz sonra bir kahvaltı masası hazırladı; Börek, tarçınlı çörek, yumurta, reçel, zeytin, peynir, salata, domates falan, bir de yeşil çay. "Afiyet olsun." Sonra tezgaha dönüp işleriyle ilgilendi.
"Sağ ol." Naruto teşekkür edip yemeye başladı. Neyse ki her müşteri gelip gelip onu rahatsız etmiyordu. Telefonu çalınca hemen telefonu açtı, arayan kişiye baktı.
"Alo?" Annesinin sesini bekledi, anında geldi.
"Oğlum, evde yoksun da." Kushina endişeyle konuştu. "Habersiz çıktın gittin."
"He ya, pardon, uyandırmayayım dedim." Geriye yaslandı.
"Neredesin? Bir şey yedin mi?"
"Hah." Naruto hafifçe güldü. "Bir arkadaşın yanındayım." Hinata oradan duyuyordu tabii, Naruto son sözünü söylerken kısaca gülümseyerek ona baktı, sonra önüne döndü. Hinata ise utanmıştı, ciddi ciddi arkadaş olarak mı görüyordu? İkisi de ayrı hayatların insanı...
"Hangi arkadaş?" Kushina şüpheliydi. "Gece geç geldin, şimdi sabahın köründe gidiyorsun..."
"Merak etme anne," Naruto sıcaklıkla gülümsedi, annesi bazen çok endişe etse de aldırış etmiyordu, onu seviyordu. "İyiyim."
"Değilsin." Demek annelerden bir şey saklanmıyormuş... "Dün kulüpten arkadaşların aradı, eve gelip gelmediğini sordular ama sana ulaştılar mı bilmiyorum."
"Söylediğin için sağ ol." Naruto durgunlaştı. "Hiçbirisi artık arkadaşım değil. Ne Sakura, ne Sasuke, ne diğerleri."
"Ne oldu?" Kushina iyice korkmaya başlamıştı. "İyi misin sen? Kötü bir şey mi yaptılar?"
"Yaptılar." Naruto dişlerini sıkarak konuştu ve sonra sıkkın bir nefes verdi. "Şimdi daha iyiyim anne. Öğlen gelince anlatırım."
"Ee," Kushina sorgulamaya devam ediyordu. "Şu anda kimin yanındasın o zaman? Kiba mı?" Köpek sevdalısı Kiba ve onunla birlikte böcek sevdalısı Shino, takımında olmasına rağmen en z sosyal olanlardı, takım çalışması, antrenman, maç, bitti. Ondan sonra onları bulamazlardı. Shino gizemini koruyup müzelere falan gidiyordu, tek başına takılıyordu hep. Kiba ise son 7-8 aydır bir kızla çıkmaya başlamıştı, gitgide takımla çok nadir sosyal aktivite yapar oldu. Maç ve antrenman dışında kız arkadaşı Tamaki ile gezip tozuyor ve vücut çalışıyordu.
Acaba onlar da bu skandalın içinde miydi? Haberleri var mıydı? Aslında bu sorular daha çok Kiba için geçerliydi, çünkü Shino'yu herkesin maç dışında unuttuğuna adı gibi emindi. Adam orada, ama hiç var olmamış gibiydi, o yüzden de defans oyuncusuydu. Beklenmedik bir yerden çıkıyordu.
Kiba son birkaç gündür yoktu, maça da katılamamıştı. Anlattığına göre kız arkadaşı fenalaşmıştı, bir süre onun yanında kalmak için izne çekildi ve yerine yedek oyuncu verildi.
"Hayır." Naruto cevaba döndü. "Bunlar yeni arkadaşım." Onlara baktı, Tenten dışarıda müşterilere bakıyordu, Hinata ise birkaç müşteriden sipariş alıyordu. Sonra önüne döndü. "Kafe işletiyorlar, bir ara sizi buraya getirip tanıştırırım. Merak etme, ikisi de kız. Gayet standart bir kafe." Annesi biraz rahatladı.
"Tamam. Öğlen geldiğinde konuşuruz o zaman, kendine yüklenme. Keyfine bak."
"Tamam." Annesi kapatmadan önce tekrar konuştu. "Anne." Biraz ciddiydi.
"Efendim?" Kushina normalde bu kadar ciddi olmazdı ama oğlunun bunalım içinde olduğunu biliyordu.
"Sizi seviyorum." Naruto gülümsedi.
"Biz de seni çok seviyoruz -tebane!" Kushina telefona bağırdı. "Yakışıklı oğlum, öptük seni."
"Ben de sizi." Naruto hafifçe güldü ve telefonu kapattı. Onlara anlatacak çok şeyi vardı. Yemeğini yerken tezgahtaki Hinata'ya baktı, siparişleri yetiştiriyordu. Tenten dışarıdaydı.
Gülümseyip yemeye devam etti, arkadaş olabileceklerini umuyordu. İkisi de her daim müşterilerle gülümseyerek çalışıyordu ve işlerini iyi yapıyorlardı, yediği yemekten belliydi. ama bütün ilgisi daha çok Hinata'daydı, Tenten'le de arkadaş olmak istese de Hinata'da özel bir şeyler...
Hissediyordu.
Onunla oldukça rahattı, daha bir günlüğüne tanımasına rağmen onu ağırlayıp yardımcı olmuştu. Aklını başına toplamıştı. Çalışkandı, güçlüydü ve gururluydu. İlgisini çekmişti, tabii gururu ona ev almasının önünde engel teşkil ediyordu ama olsun.
Onun da sırası gelecek...
"Sağ ol." Naruto kalktı. "Güzel yapmışsın." Cüzdanından para çıkarıp tezgaha geldi ve parayı tezgaha koyup göz kırptı ve gülümsedi. "Üstü kalsın."
"A-Ama-!" Hinata paraya şaşkınlıkla baktı, sonra ona. "K-Kabul edemem! Hepsini toplasan 30-40 dolar anca ediyor!" Naruto ise 100'lük banknot vermişti. Parayı alıp zorla ona vermeye çalıştı ama Naruto ellerinin tersini tutup avuçlarını paranın etrafına yavaşça kapattı ve elini itti, elleri narindi ve küçüktü. Ve temiz. Hinata da onun sıcak ve güçlü ellerini hissedince utanmıştı, bakışlarını kaçırmamak için kendini zorluyordu.
"Hinata." Naruto yumuşak tonda konuştu. "Üstü kalsın." Ellerini kendi elleriyle kaplayıp hafifçe sıktı ve bıraktı, kızcağız daha da kızardı. O sırada Tenten geldi.
"Hinata." Kız durmadan L şeklinde dizilen dolapların ardına geçip alt dolapları kurcaladı. "Malzemeler bitti sayılır, ben bir alışverişe çıkacağım." Kalkıp bir kağıt çıkardı ve alacaklarını yazmaya başladı. Naruto'nun dikkatini çekti tabii.
"Ben gidip alırım." Kızlar şaşkınlıkla ona baktı.
"O-Olmaz!" Hinata ona yük olduklarını hissediyordu. "T-Tamam, iyiliklerin için teşekkürler. Ama sana yük olamayız."
"Zaten yük olamıyorsunuz ki." Naruto kaşlarını çatıp hafifçe sırıttı ve Tenten'e döndü. "Listeyi oluştur, gerisini ben hallederim." Tenten şaşırsa da omuz silkip kabul etti ve işine döndü.
"Neden bu kadar yardım ediyorsun?" Ve Hinata biraz ciddiyetle o soruyu sordu. Naruto duraksayıp düşündü, sadece düşündü, öylece ona bakakaldı. Kızın yüzünde biraz utanma vardı, gözleri alıngan bakıyordu. Nefesi tutuldu.
"Çünkü..." Naruto onu üzmeyecek bir şey söylemeye çalıştı. Gülümsedi, Hinata'nın içini de ısıtan bir gülümseme. Elleri pantolonunun ceplerindeydi. "İstiyorum." Basitçe omuz silkti. "Ben buraya dün rezalet bir vaziyette geldiğimde beni kovabilirdin, beni uyandırabilirdin, bir şey vermeyebilirdin. Ama karşılıksız iyi davrandın." Gözlerini biraz kısıp gülümsemeye devam etti. "Ben de aynı şekilde iyilik yapamaz mıyım?" Hinata afalladı, karşı koyacak bir cümle bulamadı ve...
İtiraf etmeliydi, o da ondan etkilenmişti. Zengin çocuğu gelip bu sefil kafeci kıza iyilik yapacak, hem de karşılıksız? Belki de ön yargılı davranmamalıydı, gördüğü kadarıyla bu çocuk gayet iyi niyetliydi. Yalancı değildi. Şimdilik.
"İşte." Tenten Hinata'nın yanına gelip listeyi tezgaha koydu, Naruto da gördü.
"Oh..." Hinata yutkundu, kabarık bir listeydi. Son zamanlarda her şey ters gidiyordu, bakalım parasını nasıl çıkaracak.
Ama ikisi de şaşkınlıkla listeyi çekip alan Naruto'ya baktı.
"Tamam, nereden almam gerekiyor?" Naruto listeyi katlayıp cebine koydu. "Başka eksiğiniz var mı?"
"Hayır." Hinata anında cevapladı. Bütün parayı daha sabah vaktinde harcamamalıydı, zaten kiraya ramak kalmıştı.
"Ah, tamam." Naruto gitmeye başlayınca Hinata seslendi.
"Bekle." Naruto ona dönünce devam etti. "Parayı almadın."
"Biliyorum." Naruto basitçe cevapladığında kızların yüreği ağzına geldi. "Hadi, siz işinize bakın, ben de işime." Sonra Naruto itirazlarını dinlemeden sırıtarak başını sallayıp kafeyi terk etti ve aracına binip gitti.
"Ee yuh!" Tenten'in ağzı açık kaldı. "Ciddi ciddi hepsini kendi mi karşılayacak?"
"G-Galiba..." Hinata da aynı ifadeyle mırıldandı. Kimdi bu çocuk? Niye bu kadar yardımsever? Onu tanıma isteği gitgide artıyordu ama emin değildi. Ama zaten derdi başından aşkındı, sarışınla çok kafa yoramazdı.
Her şeyi zamana bırakmaya karar verdi. Belki de bu çocuk, sandığından çok iyiydi. Düşünceleri bir kenara bırakıp işine baktı, müşterilerle ilgilenirken Naruto'nun dönmesini bekledi.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top