Bölüm 14- Davet

Hokus pokus ve zaman ileri akar! Çok tembelim. -_- Bunu da bitireceğim bir ara.

Geçen ay yeni bir hikaye yazacağımı söyledim de, unutun onu siz. :P Vazgeçtim.

Bütün zaman antrenmanla geçmişti, ve bir baktı ki 2 gün kalmıştı büyük finallere. Eskisi gibi Hinata ile çok vakit geçiremiyordu hazırlıklar yüzünden, özellikle son hafta.Sabahları dükkanına bırakıp stadyuma geliyor, gece de dönüp evine bırakıyordu. Gerçekten sıkı hazırlanıyorlardı.

"Beyler, bugünlük antrenman bitti." Obito onlarla beraberdi, akşam karanlığında stadyumdalardı. "Hepiniz dağılabilirsiniz, hadi iyi akşamlar." Sonra onları bırakıp ayrıldı. Oyuncular da oradan ayrılmak için harekete geçti, tabii Naruto ilk davranan kişi oldu.

"Hey, Naruto!" Sasuke arkasından aceleyle koşup yetişmişti.

"Git başımdan." Naruto anında tersledi, hiç durmadan yürümeye devam etti.

"Bekle." Sasuke ısrarcı olunca Naruto homurdanıp durdu ve ona dönüp sinirle baktı. "Benden nefret ediyorsun, biliyo-"

"Kesinlikle." Naruto soğuk biçimde lafını bölüp sözlerini doğrulayınca Sasuke bir an afalladı. "Lafı dolandırma, ne istiyorsun?"

"..." Sasuke şaşkınlığını üstünden attı, son haftalarda Naruto gerçekten tepkili davranıyordu, ve bunu hak ettiklerini biliyordu. "Yarın parti veriyoruz, maçtan önce moral olur diye. Seni de davet edecektim." Şortundan davetiye kartı çıkardı ve uzattı. "Ev sahipliğini ben üstlendim. Bütün takım davetli, bununla istediğin kişileri de getirebilirsin. Kalabalık olacak, ama eğleneceğini umuyorum. Herkes geliyor, sen de takımdansın. Gelmeni istiyorum."

"..." Naruto önce yüzüne baktı, Sasuke ciddi gibiydi. Sonra elindeki karta. Herkes geliyordu demek, üstelik parti moral içinmiş. 

"Bir kız arkadaşın olduğunu duydum." Sasuke biraz tedbirli şekilde lafa devam edip ikna etmeye çalıştı. "Onu da getirebilirsin, herkesin sevgilisi geliyor sonuçta." Dedikten sonra Naruto sözlerini bir an düşündü.

"Geleceğiz." Kartı elinden sertçe çekip aldı ve arkasını dönüp gitti. Sasuke ise kabalığına rağmen biraz rahatladı, bu partiyle birlikte ilişkilerini tekrar düzeltebileceğine inanıyordu.

***

"Bura da tamam." Tenten son siparişi verdi, kafe yine kalabalıktı. Hinata ise anında telefona geçmişti, bir şeylere bakıyordu, tipik kıyafetlerini giymişti, başında da turkuaz bir bandana. "Neye bakıyorsun sen?" Arkasından gizlice yaklaştı ve merakla baktı.

"H-Hiç!" Hinata anında kendini savunup telefonu çekti ama çok geçti.

"Vay!" Arkadaşı sırıtıp dürttü. "Aşkını mı dikizliyorsun?"

"Sadece hesabına bir bakayım dedim."

"Fotoğraflarına mı, yorumlarına mı?"

"..." Bir saniye düşündükten sonra pes etti. "İkisi?" Arkadaşı telefonunu aldı. "Hey!"

"Hm..." Tenten kısaca göz attı. İnstagram hesabıydı bu, Naruto'nundu. Sadece bir fotoğrafında milyonlarca yorum vardı, ve orada da çok fazla fotoğraf vardı. "Sakın bana bütün yorumlara bakıyorum deme."

"Tabii ki hayır." Hinata kaşlarını çattı.

"Güzel fotoğraflarmış..." Arkadaşı incelemeye devam etti. Çeşitli fotoğraflar vardı, en çok olan ve ilgiyi alan fotoğrafları ise genelde vücut gösterisi olanlardı. "Hm..." Dudaklarını büzüp yorumlara baktı ve açıkçası hayran kaldı. "Şimdi anlaşıldı derdin." Hep aynı şeyler; çok yakışıklı ve çekici olduğunu falan söylüyorlardı, yine her zamanki gibi onunla olan, acayip hayalleri de yazılıydı.

"Sana ne." Hinata telefonu elinden kapınca Tenten hafifçe güldü ve omzuna vurdu.

"Hayalleri," Yorumları gösterdi. "Hayatın. Kıskanması gereken kişi onlar." Göz kırpıp sırıtarak onu rahat bıraktı.

"Oh olsun." Hinata ise yorumlara baktı, arkadaşının sözü çok doğruydu. Kıskansın pislikler. Gerçi Naruto'nun kendisiyle çıktığı henüz dışarıya ulaşmamıştı, mucizevi şekilde.

"Hinata, seninki geliyor." Tenten bahçeye çıkmıştı, birazdan içeri girince arkadaşına seslendi. Hinata kasadaydı, duyurusunu duyunca telefonu kapatıp bahçeye baktı. Erkek arkadaşını bahçeye girerken gördü, sarı bir tişört ve mavi kot giyiyordu, bir de spor ayakkabı. Doğrudan gözlere hedef olduğunda hayran kalıp konuşup duran müşterilere gülümseyerek içeri girdi.

"Nasıl gidiyor?" Gülerek etraftan dolaştı ve kasada yanına katıldı.

"Herkes bize bakıyor." Hinata gözleriyle uyarı bakışları atarak kısık sesle konuştu.

"O zaman siz mutfağa gidin." Tenten birden ortaya çıkıp aralarına girdi ve onları iterek mutfağa attı, kapıyı kapattı ve onları yalnız bıraktı.

"Evet, artık kimse bize bakmıyor -tebayo." Naruto hafifçe gülüp kollarını göğsünde birleştirdi. "İstediğin gibi baş başayız." Önüne doğru yavaşça birkaç adım atıp yaklaştı ve tam önünde durdu.

"Ne büyük bir lütuf." Hinata da aynı şekilde kollarını göğsünde birleştirip gözlerini devirdi.

"Beni özledin mi?" Çenesinden tuttu, yüzünü onunkine eğince birbirlerine çok yakın oldular, sadece birkaç inç daha...

"Her gün sorduğun ve cevabını aldığın gibi," Hinata kıkırdayıp fısıldadı. "Hayır." Ve onu itip ocağa geçti.

"Bir kere bile mi?" Naruto arkasından mızırdandığında Hinata başını sallayıp güldü, gülücüğünü duyunca Naruto arkasına geldi. "Komik." Surat astı. Hinata ise arkasını dönüp ona baktı.

"Kırıldın mı?" Gözlerini kısıp gülümseyerek sorduğunda Naruto somurtmaya devam edip başını salladı. "Gel buraya, koca şapşal." Gülüp sarıldı ve yüzünü boynu ile sol omzu arasına gömüp derince nefesler alarak kokusunu çekti. Naruto da hafifçe gülüp ellerini etrafına sararak onu kendine çekti ve başından birkaç kere öptü.

"Ama ben seni özledim." Bandanalı saçlarına fısıldadı, bir elini yükseltip onu boynundan yavaşça ayırdı ve yüzüne baktı, saçlarını geriye doğru atıyordu. "Her gün çok az karşılaşmamız, inan bana çok koyuyor."

"Biliyorum." Hinata hafifçe gülümsedi, şaka havasını bir kenara attı. "Çok iyi biliyorum." Naruto saçlarıyla yavaşça oynarken o da bir elini sarı saçlarına daldırıp hafifçe masaj yapmaya ve saçlarıyla ilgilenmeye başladı. Kastettiği şeyin aynı hisleri paylaştığını çok iyi anlamıştı Naruto. "Antrenmanların nasıl gidiyor?"

"Sen olmayınca hiç tadı olmuyor." Naruto fısıldadı, istemediği kişilerle yan yana antrenman yapıyordu her gün.

"Ben ne yapayım antrenmanlarına gelip?" Hinata kaşlarını çatıp sessizce güldü.

"Kenarda durup beni izle." Naruto iç çekti. "Ne olacak, erkek arkadaşınım."

"Çok şey olacak." Hinata birkaç saniyeliğine bakışlarını çenesine indirdi ve düşünceli şekilde parmaklarını sırtında gezindirdi. "Ben çalışan birisiyim."

"Ama turnuvaya geleceksin?" Naruto endişeyle sordu. Orada onu izlemesi için can atıyordu, gol atınca VIP kısmına doğru koşacaktı falan.

"Tabii." Aldığı cevapla sarışının içi rahatladı ve daha sıkı sarıldı.

"Sağ ol." Başından öptü ve onu kendinden ayırıp elini cebine atarken konuşmayı sürdürdü. "Bugün davetiye aldım." Davetiye kartını çıkarıp uzattı. "Takım parti veriyor, herkes katılacak, turnuva öncesi moral olur. Senin de benimle gelmeni istiyorum."

"Ben mi?.." Hinata mırıldanıp süslü beyaz kartı açtı ve inceledi. Sadece Konoha Takımının oyuncularına özel davetiyelerdi bunlar, ve yanlarında birilerini getirebilirlerdi -tercihen kız arkadaşları olsa gerek. Parti tarihi yarın akşamdı, çok ani olmuştu bu. "B-Ben yapamam." Kartı geri verdi. "Çalışıyorum gördüğün gibi. Zaten maçlarına güç bela katılıyorum."

Partiye katılanların hepsi ünlüydü, çok zenginlerdi. Erkekleri dünya sahalarının kralları, kızları ise sosyete dünyasının kraliçeleriydi, çok zenginlerdi. Onlar eğlence insanlarıydı, kendisi ise basit bir çalışan kız. Onlar birer fil, kendisi de yanlarından geçen karınca gibiydi. Onların dünyasından birisi değildi, katılamazdı.

"Bütün masraflarının yüz katını karşılarım!" Naruto anında yalvardı, dediği şeyse Hinata'nın yarasına tuz serpti anca.

"Anlamıyorsun-" Hinata başını salladı ancak Naruto devam etti.

"Neyi anlamıyorum?" Naruto kaşlarını çatıp onu iki yanından tuttu ve gözlerine baktı. "Çalışmana gerek kalmıyor işte. Serbest kalıyorsun ve beraber o partiye gidiyoruz."

"..." Hinata gözlerini biraz kısıp sert mavi gözlerine baktı. Partinin takım morali açısından önemini anlıyordu, ama şu anki hâline bakılırsa Naruto için o parti, moral vermekten çok daha fazlası. Ancak nedenini sormadı, sonuç olarak Naruto için çok önemliydi, önemli olan kısım bu. "Ben..." Bakışlarını düşürüp derin bir nefes saldı. "Yapamam."

"Anlamıyorum..." Naruto mırıldandı. "Neden yapamazsın? Utanıyor musun? Gelmek istemiyor musun benimle?"

"Ondan değil." Hinata tekrar sıkkın bir nefes verdi. "Hepiniz, bütün katılanlar çok zengin."

"Sakın bana siz zenginsiniz ben fakirim, bahanesi üretme." Naruto bir an ciddileşti, sevgilisinin kendisini sırf maddi konu yüzünden küçük görmesine kızmıştı. Onlardan çok daha mükemmel birisiydi, sadece bunu göremiyordu hepsi bu.

"Hah." Hinata gülünce Naruto kaşlarını çattı, ancak sevgilisi tekrar kendini topladı. "Sizin ve benim dünyalarımız farklı." Doğrudan cevapladı. "İçinizdeki erkekler ve kızlar, hepiniz dünyanın göz bebeklerisiniz. Çok ünlüsünüz, çok zenginsiniz. Eğlence sizin dünyanız. Bense sizin gibi değilim." Etrafı gösterdi. "Sizin hayatınız eğlence. Benimkisi ise çalışma. Hayatım çalışmayla geçti, ve hâlâ çalışıyorum. Her gün, gece gündüz demeden."

"..." Naruto sonunda bakışlarını düşürdü, beyaz gözlerine bakamıyordu. Kendini istemsizce büyük bir suçlu gibi hissetti, kız arkadaşı tamamen haklıydı maalesef. Ona bir şekilde yardım etmediği için cezalandırılmalıydı.

"Siz..." Hinata yutkundu. "Eğlencede, partide nasıl davranmanız gerektiğini biliyorsunuz, son moda parlayan lüks kıyafetler giyip kendi modanızı yapıyorsunuz, her gününüz eğlence. Siz buna ayak uydurmuşsunuz, ama ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum, hiçbir şeye de sahip değilim. Benim tek hayatım bu, tek bildiğim şey bu." Tekrar etrafı gösterdi. "Çalış, ya da sokağa düşüp açlıktan veya kötü şartlardan öl."

"Seni o duruma asla düşürmem." Naruto anında kararlılıkla karşılık verdi, suçlu hissedebilirdi, ama aşağılık değildi. "Ne seni, ne de aileni." Egemen bir bakışla bakarak sürdürdü, omuzlarından tutuyordu. "O kadar aşağılık değilim. Ve..." Hinata korkmadı elbette, Naruto biraz sakinleşti. "Seni çok iyi şartlarda yaşatabilirim, en iyi şartlarda." Kalbi hızlı atıyordu, şu anda yaptığı şeyin evlilik teklifinden bir farkı yoktu. Hızlı soluklar alıyordu ve aynı zamanda konuşuyordu. "Aileni de. Artık çalışmak zorunda kalmazsın, haftanın yedi günü sabah güneş doğmadan gece karanlığının içine kadar yorulmak zorunda kalmazsın."

"Karşılığında?.." Hinata beklentiyle sordu.

"Bir bedeli yok." Naruto kulaklarına inanamayıp kısık sesle cevapladı. "Eğer layıksam," Ellerini tutup göğsüne bastırdı, hızlı atan kalbini hissetmesini sağladı. "Bir tutam da olsa, gülümsemen ve sevgin." Hafifçe gülümsedi ve onu da gülümsetmek için bir elini ellerinin üstünde tutup göğsünde tuttu, diğerini de yüzüne götürüp yanağını okşadı, çenesini okşadı.

"..." Sözlerini idrak eden Hinata, erkek arkadaşının haklı olduğunu biliyordu. "Layıksın." Gülümseyip dürüstçe fısıldadı, ancak ona bu denli bağlanamazdı. Hayatını, ve ailesinin hayatını hiç kimseye emanet edemezdi. "Ama..." Nasıl reddedeceğini, nasıl açıklayacağını bilmiyordu, sıkıntıyla iç çekti.

"Sorun değil." Naruto gülümseyip fısıldadı, anlamıştı sebebini. "Hazır olmanı bekleyeceğim." Bir kolunu  etrafına sardı ve onu gövdesine değdirdi, diğer eli başını tutup baş parmağıyla yanağını okşuyordu. "Ama lütfen, benden yardım istemekte çekinme. Herhangi bir konuda. Eğer bir durum olursa, ve benden yardım istemezsen, yardım etmezsem en aşağılık herifin teki olurum." Biraz ciddiyetle fısıldadı, ancak hemen tebessüm etti. "Beni öyle birisi yapma. Tamam?" Gözlerini gülümseyerek araştırdı. Sevgilisi ise başını yutkunarak sallayınca onu alnından uzunca öptü. Hinata ise gözlerini kapatıp kendini bir kez olsun bu muhteşem, güven verici ve rahatlatıcı hisse bıraktı, boynuna yavaşça sarıldı.

Başka söz çıkmadı, birbirlerinin dudaklarına kaydı gözleri. Son kez birbirlerinin gözlerine baktılar, Naruto bir itiraz almayınca gözlerini kapatıp öptü, Hinata da gözlerini kapattı. Kısa bir süre birbirlerinin dudaklarını yavaşça öptüler, Naruto'nun bir eli yanağındayken diğeri arkasını, özellikle belini okşayıp onu kendine yakın tutuyordu, Hinata'nın elleri ise boynunu tutuyordu, bazen de yanaklarını tutup taptığı çizgilerini okşuyordu. Naruto üstüne doğru yavaşça yürüyünce Hinata geriledi, arkası tezgaha değdiğinde durdular ve Naruto ellerini üstünde gezindirerek bacaklarını tuttu, ayaklarını kendi beline sardı ve kalçalarını dikkatlice tutup onu kaldırıp tezgaha oturttu, sonra ellerini yeniden arkasında gezindirip öpmeye devam etti, bir eli yanağında, boynunda ve sol omzu ile kolunda dolaşıp duruyordu. Hinata ise tutkularına karşılık verdi, şu anda hiçbir şeyi umursamıyordu, biraz güzel hissetse ne olur? Naruto gibi o da ellerini oğlanın vücudunda dolaştırdı, kendisinin biraz bol duran giysilerinin aksine sarışının üstünde fit tişört vardı, inceydi. Kaslarını kolaylıkla hissediyordu, ve bunun ne kadar mükemmel bir şey olduğunu gördü, hayatında ilk defa bir erkeğe dokunuyordu ve bu kişinin Naruto olması onu çok daha mutlu ediyordu. Naruto ise sevgilisinin ellerini vücudunda gezinirken hissedince gururlandı, iyi hissediyor olmalıydı ki böyle yapıyordu, bu hisleri de kendisi veriyordu.

Birkaç dakika sonra ateşli anlarını bozup dudaklarını birbirlerinden ayırdılar, hızlı hızlı soluklar alıp veriyorlardı, ancak vücutları halen birbirine kenetlenmişti, yüzleri arasında ise hiç mesafe yoktu. Yanakları kızarıktı, özellikle Hinata'nın. Hızla soluklanırken birbirlerine bakıyorlardı, Naruto bir elini başına götürüp saçlarını geriye atmaya başladı.

"Unutmadan," Diğer elini cebine götürdü, Hinata bacaklarını indirmişti ama halen bacaklarının arasındaydı sarışın. Cebine uzanırken eli bacağına değince kız utanmadan edemedi, yine de bir şey yapmadı. Naruto cebinden cüzdanını çıkarıp diğer elini de getirdi ve içini açıp bir kredi kartı çıkardı ve ona verdi. "Al. İçinde 560.000 Dolar var. Yarın senin günün, istediğin gibi harca ve güzelleş." Gülümsedi ve cüzdanını yerine koydu.

"..." Hinata ömrü boyunca bu kadar değerli bir kart tutmamıştı ellerinde. Kartın kendisi bile değerliydi, siyah renkliydi gümüş kaplamalarla dolu desenli bir kredi kartı. Şunun lükslüğüne bak, zarar gelmesin diye kasaya kilitleyip kasayı taşırdı bunu kullanacak diye.

"Hah." Naruto hafifçe güldü ve karnının kenarlarını tutarak yavaşça okşadı. "Bu kadar şaşırma, altı üstü bir kart."

"Ama ne kart..." Hinata mırıldandı.

"Kullanmaktan çekinme, yarınki parti için bütün masraflarını bununla karşıla, onun dışında istediğin gibi kullan." Çenesinden tutup kendisine bakmaya zorladı. "İtiraz istemiyorum. Cebinden bir kuruş dahi çıkarıp harcarsan, cezanı bizzat ben veririm." Kesin şekilde konuştu.

"Ne cezası verirsin?" Hinata kıkırdadı.

"Hm..." Naruto karnının kenarlarını biraz daha sıkıca okşayıp onu susturdu, dudaklarını onunkine değdirip fısıldadı. "Bilmem, ama deneyip görmeni de önermem." Karnının kenarlarını okşayan elleri yavaşça beline kaydı.

"Peki." Hinata dudak büzdü, elleri omuzlarındaydı, parmaklarını yavaşça yükseltip indiriyordu. "İşin başına dönmeliyim."

"Tamam." Naruto yavaşça çekilip yol verince Hinata kapıya yöneldi, ancak arkasından Naruto elini tutunca durup merakla ona baktı. "Seni seviyorum." Hızlı atan kalple ve dürüstçe söyledi.

"Ben de seni." Sert elini dudaklarına götürüp öptü ve gülümseyip elini iki eliyle tutup sıktı, Naruto bu hamlesine şaşırdı ama o da gülümsedi, sonra mutfaktan çıktılar.



Yeter bu kadar göz ziyafeti. :P

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top