Bölüm 13- Model
La la la, yine edit yapıyorum onun bunun resmine :P Reklamdan iyidir sonuçta -_- ^^
Geçen hafta uyarmayı unuttum, hafta sonumu illet bir ödeve harcadım (çoğunu boşa harcadım ama boş verin siz), Pazartesi ve Salı zaten sınav vardı, dün de sigorta işlerim vardı. Şimdi yeni bölümümüze dönebiliriz.
Bu arada, maşallahınız var beklemediğim şekilde bildirim katliamı yaratmışsınız topluca anlaştınız mı ne yaptınız. Tabii ki sevindim, yeni yüzler görmek de dahil. ^^
Yoğun antrenmanlı bir gün olmuştu. Her şey nostaljik geliyordu Naruto'ya. İçinde bulundukları, akşamın çöktüğü stadyumda ışıklar yanmıştı ancak sadece takımı oradaydı, bir de bakıma çıkan görevliler. Bu koca yapı başlangıçta burada yoktu, boş, bakımsız bir araziydi burası. Takımları ilk kurulduğunda, 5 yıl önceydi. Başlangıçta ellerinde hiçbir şey yoktu, yine de sıkı bir çalışmayla devam ettiler. İlk turnuvaları küçük çaplıydı, şehir içi olan takımlarla kendi aralarında olmuştu. Kazandılar, aynı yılda arka arkaya iki turnuva daha kazanmışlardı ve isimleri şehrin dışına çıkmaya başlamıştı. O noktada Spor Bakanlığı olaya girip turnuvayı gözlemledi ve bu sefer resmi bir turnuvaya karar verilmişti. Ülke çapında olan ilkbahardaki maç turnuvasına bütün takımlar katılabiliyordu.
Elbette Konoha sert çekişmelerin ardından yine birinciliği ele geçirip kupayı aldı ve büyük ödüle kondu. Böylece bütün dünyaya isimleri çıkmaya başladı ve kazandıkları ödülle isimlerini resmileştirip şehirlerine, yani buraya bu stadyumun inşasını başlattılar. Aynı yılda kış aylarına doğru bir turnuva daha oldu, bu sefer büyük ödülün sayısı, milyonlarca insanın aldığı biletle daha da artmıştı. Bunu da kazanınca inşaatı hızlandırdılar.
Sonuç olarak, iki buçuk yılda bütün dünyada tanındılar. Stadyum ise o turnuvadan sonraki 5 ayda tamamlandı, ve Konoha'nın parıldayan yıldız takımının sembolü olmakla beraber şehrin de sembolü oldu. Tamamlanır tamamlanmaz stadyum, pek çok etkinliği ev sahipliği yapmaya başlamıştı, özellikle uluslararası önemli etkinlikler. Bu durum ünlerini arttırmaya devam etti.
Kısa zamanda yokluktan zirveye. Birlikte başarmışlardı.
Şimdi ise araları bozuktu. Mantıklı düşündü, o Sakura'yla en başında tanışıp çıkmasaydı, araları daha iyi olurdu. Belki Hinata'yla da tanışamazdı, o zaman daha kötü olurdu. Bir ikilemdi bu olay.
"İyi işti." Obito alkışladı, bütün takım çimlerin üstüne oturup soluklanıyordu. "Akşam oldu, keyfinize bakın. Stadyum 23:00'da kapanacak." Kol saatine baktı, iki saatleri vardı. "Ben gidip yıkanacağım, sonra da Kakashi'nin yanına döneceğim. Stadyumdan ayrılmadan önce bize görünmeyi unutmayın. Akşam yemeğiniz gelmiş olmalı, gidip yersiniz."
"Tamam." Herkes cevaplayınca Obito sahadan ayrıldı ve ortama sessizlik çöktü. Ağır antrenman sonrasıydı, yorgunlardı, ancak sessizliğin sebebi bu değildi. Eskiden yorgun olsalar dahi sohbet ederlerdi antrenman sonrası, ama şimdi öyle değildi.
Akıllarında o konu vardı. Naruto da onlarla yakınlaşma konusuna kesinlikle sıcak bakmıyordu. Şu anda aralarındaki en büyük suçlu olan Sasuke, sarışının ardından bakıyordu. Ne yapacağını bilmiyordu, arkadaşlıkları bitmişti, kendisi, kendileri bitirmişti. Bir kız uğruna mıydı her şey?
Çok aptaldı. Özür dilemeliydi, ancak Naruto onlarla konuşmayı kesinlikle reddediyordu, zaten şu anda oturuş şeklinden belliydi. Arkası onlara dönüktü, ve takıma mesafeli noktadaydı. Konuşmadan nasıl özür dileyecekti?
Naruto biraz dinlendikten sonra kalktı, onlara hiçbir şey demeden oradan ayrıldı, yüzlerine bile bakmadı. Umurunda değillerdi, kendi tercihlerinin bedelini ödemeleri gerekiyordu. Doğruca soyunma odasına gitti, bir duş almalıydı.
Ama hayır, burada duş almayacaktı. Yüzlerini görmeye gün boyunca yeterince katlanmıştı, antrenman da bittiğine göre burada oyalanmayacaktı. O yüzden üstündeki formayı çıkarmadı, soyunma odasında bıraktığı giysilerini ve eşyalarını toparlayıp çantasına koydu. Tabii telefonundaki mesaj gözüne çarpmıştı. Telefonu açıp baktı.
Gönderen kişi Hinata'ydı. Sevgilisi ona mesaj yollamıştı...
♥Zambağım♥
Nasıl gidiyor? Sesin soluğun çıkmadı da...
Demek onu merak etmişti. Kendi kendine sevinçten gülmeden edemedi, ilk defa endişelenmişti onun için. Değer verdiğinin göstergesi değil de neydi bu?
Hemen numarasına girip onu aradı, on saniye sonra da yanıt aldı.
"Efendim?" Hinata sakince sordu, arkadan gelen seslere bakılırsa kalabalıktı kafe. İşinin tıkır tıkır yerinde olması onu mutlu etmişti.
"Mesajını gördüm." Sadede geldi, işin yoğun olduğu saatte onu meşgul etmemenin daha doğru olacağını biliyordu. "Çok mu özledin?"
"Ne saçmalıyorsun?" Hinata diğer hattan homurdanınca Naruto güldü. "İyice alıştırdın her yarım saatte bir mesaj atmaya, gün boyunca ne bir mesaj attın ne de bir çağrı. Endişelendim tabii."
"Oh, Hinata'm benim için çok mu endişelendi?" Hafifçe güldü. "Merak etme, seni unutmadım. Unutamam da. Sadece antrenman biraz fazla yoğundu." Bir an durgunlaştı, ağır antrenmandı, evet, ama sorun sadece bu değildi... "Daha günlük aşk dozumu alamadım hem." Sırıttı, neşesi tekrar yerine geldi.
"Günlük aşk dozu demek..." Hinata hafifçe güldü. "Tamam, gelince alırsın." Tabii Naruto çok iyi biliyordu Hinata'nın vereceği şeyin kesinlikle aşk dozu olmayacağını. Belki kafasına bir tava, veya oklava geçirir, sağı solu belli olmazdı.
"Ha ha." Naruto güldü. "Şeytani tuzağına düşmeyeceğim."
"Ben de seninkine düşmeyeceğim." Hinata hafifçe gülüp aynı şekilde cevapladı. "Neyse, burası kalabalıklaştı. Kapatıyorum."
"Önce 'Öptüm' de, kapatayım." Naruto muzipçe sırıttı. Telefon sohbetlerine yeni bir son gelmeliydi.
"Tamam." Hinata suratına kapatmakla karşılık verdiğinde Naruto güldü. O da telefonu kapatıp ayağa kalktı, kramponları çıkarmaya gerek duymadı, zaten arabaya gidecekti. Önce Kakashi'ye görünüp yoklamayı tamamlamalıydı. Çantasını da alıp oradan ayrıldı ve Kakashi'nin odasının yolunu tuttu.
"Ah..." İçeri girdiğinde Kakashi ve Obito karşılıklı oturuyordu. "Anlaşılan bir şey yemiyorsun?"
"Hayır." Naruto çantasını omzuna astı. "Biriniz yesin."
"Seve seve." Obito anında gönüllü oldu, Kakashi ise öylece baktı.
"Peki." Kakashi dökümanına döndü. "Verimli antrenmanlar ve iyi vakitler dileğiyle, o zaman." Bir şeyler yazdı. "Gidebilirsin."
"Sağ olun." Naruto oradan vakit kaybetmeden çıktı. Arabasına geçip Jiraiya'ya durumu mesaj attı, ona gerek yoktu bugün. Sonra arabasını çalıştırıp yola çıktı, stadyumu terk etti. Eve gidip duş almaya karar verdi, stadyumda yapmamıştı.
Eve ulaşınca garaja aracını park edip çantasını alarak indi ve kapıya yöneldi, sonra anahtarını çantadan çıkarıp kapıyı açtı ve eve geldi.
"Ben geldim." Ev hanesine seslenip ayakkabılarını çıkardı ve merdivenlere yöneldi.
"Hoş geldin." Aynı anda cevap geldi, biri salondan diğeri mutfaktan.
"Hoş buldum." Naruto merdivenleri çıkarken annesi mutfaktan çıkageldi, yeşil bir aşçı önlüğü giyiyordu ve iki elinde pembe benekli beyaz aşçı eldiveni vardı, bir elinde kepçe tutuyordu.
"Tam zamanında geldin, yemek şimdi hazır olur."
"Tamam, ben banyo yapacağım." Merdivenleri çıkmaya başladı. "Benimkini on dakika sonra hazırlar mısın?" Annesine dönüp hafifçe güldü.
"Tabii!" Kushina memnuniyetle cevaplayıp mutfağa girdi, Naruto ise yukarı çıktı.
Önce odasına girip beyaz havlu ve dışarı çıkarken giyeceği kıyafetleri seçti. Tam oturan düz beyaz tişört ve mavi kot tercih edip banyoya geçti. Sıcak suyun altında zihnini bugünkü tatsızlıklardan arındırıp tamamen ferahlayınca işini halledip giyindi ve aşağı indi. Annesi ve babası salonda televizyon karşısında kendi aralarında sohbet ediyordu. Hafifçe gülümseyip mutfağa sessizce girdi ve masaya oturup yemeğini yedi. Sonra lavaboya gidip elini yüzünü yıkadıktan sonra odasından eşyalarını aldı ve aşağı indi.
"Ben gidiyorum!" Evin kapısına gelip spor ayakkabılarını giyerek evdekilere seslendi.
"Tamam!" Evdekiler de ona seslendi, nereye gideceğini bildiklerinden bir sorun görmediler.
Daha sonra evden çıkıp garaja geçti ve arabaya atlayıp yola çıktı.
***
Kafede işler tıkırındaydı, Hinata kasaya geçmişken Tenten de mutfağa geçti.
"Hinata!" Tenten mutfaktan aceleyle çıktı, elde telefonla arkadaşına koştu.
"Ne oldu?" Hinata kaşlarını çattı, sıradaki son müşteri de siparişini alıp bir masaya geçti.
"Şuna bak şuna!" Heyecanla söyleyip telefonu gösterdi, Hinata ise çatık kaşlarla baktı ama gördüğü şeyle ağzı açık kaldı. Gözlerine inanamıyordu. İnstagram resimleriydi bunlar.
"Seninki sırf lafta değil, gerçekten de ortalığı yakıyor." Tenten sırıtıp omzuyla dürttü. "Yorumlara baksana."
"Hangisine bakayım?.." Hinata hayretle mırıldanırken telefonu alıp şaşkınlıkla bakmaya devam etti. Haklıydı, milyonları aşan yorumların hangi birine baksın? Göze batanların hepsi de aynıydı; "Aşkım, Sarı Meteor, Yıldırım gibi çakıyorsun!" gibi saçma hayran yorumlarıyla doluydu.
"Kıskandın mı?" Ekşi yüzünü gören Tenten güldü.
"Neden kıskanayım?" Hinata somurttu, ancak yorumlara bakmaya devam etti. "Hem sadece yazılardan ibaretler, enerjimi titretmeye bile değmezler. Sanki isteseler de yanına gelebileceklermiş gibi."
"Oh..." Tenten şaşırdı ancak hemen takdir etti. "Efsanesin."
"Sağ ol." Hinata resimlere döndü, iyice inceleyip çeviriyordu. "Oha..." Hayranlıkla mırıldandı.
"Hoşuna gitti mi?" Tenten yine güldü.
"Evet!" Hinata çıkıştı. "Hayır!" Aldığı cevap ise gülücük oldu. "Bu fotoğraflar ne be?!" Naruto'nun bugün yoğun olduğunu biliyordu. Demek o işi buymuş...
"Ama çok iyi pozlar vermiş, ben bile hayran kaldım." Arkadaşı yorumunu yapıp resimlere baktı. Attitude adındaki iç giyim markasının rol modelliğini yapmıştı, gerçi pozları daha çok...
Farklı boyutlardaydı.
"Modellik mi yapıyor, yetişkin sahneleri mi çekiyor belli değil." Hinata çatık kaşlarla incelemeye devam etti. Bir tanesinde yan tarafa doğru birazcık dönerek yatmıştı ve ön kolları üstünde duruyordu, bir dizini kaldırmıştı ve hafiften kısık gözlerle belirsiz bir gülümseme yolluyordu, ve siyah baksır giyiyordu. Diğerinde bir spor salonundaydı, siyah beyaz renklerden oluşan antrenman ayakkabıları ve siyah dar iç çamaşırı giyiyordu yine. Omuzlarına bir halter koyup kollarını iki taraftan haltere sarmıştı ve ellerini boşluğa sarkıtmıştı, bir ayağını yana doğru biraz açıp ön tarafını biraz kaldırmış ve topuğu üzerinde duruyordu. Göz kırpıp sırıtıyordu.
"Ama etkilendin." Tenten hatırlattı.
"Evet." En iyi arkadaşı hayatı boyunca yanındaydı, dolayısıyla ondan bir şey saklaması imkansızdı. O yüzden itiraf edip geçiştirdi.
"Yorumlara gel." Yorumlara baktılar, acayip yorumlar bolca mevcuttu. Genel olarak futbolcunun ne kadar çekici olduğunu, boyunu posunu, kaslarını ve gözlerini, sarışın saçlarını falan övüp duruyorlardı. Buraya kadar sorun yok, kendisi de çocuğu takdir ediyordu, sırf sevgilisi olduğu için değildi tabii.
Ancak bazı yorumlar gerçekten sınırını aşıyordu. Kimisi onunla yüz yüze tanışmak istediğini, kimisi de çıkmak için can attığını söyledi. Bazıları da seksi bir yatak canavarı olduğunu vurguladı, hatta onunla aynı odaya, aynı yatağa kadar bile gidebileceklerini söyleyenler vardı. Onu bunu geçti, Naruto'nun özel bir konuda yükseğin de ötesinde bir performansı olduğunu bile iddia etmişlerdi, ki Hinata bu özel konunun kesinlikle futbol olmadığını hemen anlamıştı.
"Hepsi azmış zilli kadrosu." Somurtup yorumları bıraktı. "Satılık avratlar." Tenten ise güldü. Resimlere bakmaya devam ettiler, vardı bayağı resim. Her birinin teması farklıydı; karlı kış manzarasından yaz sıcağındaki sahile, bahar aylarında canlanan bir ormandan dağ tırmanışına kadar çeşit çeşit tema vardı. Hepsinde de mükemmel pozlarla ortaya çıkmıştı, makyajı da iyi oturtmuşlardı çünkü her temaya yakışan bir tipi vardı. Karlı havadaki soğukluğu bütün vücuduna vurmuşlardı, aynı şekilde yaz sahilindeki sıcağın altında parlamayı, dağa tırmanırken gösterilen çabayı vurgulayan tere kadar her bir detay işlenmişti. (Ya işte görseldeki gibi, boşuna yapmadım ben onu bir zahmet bakarsınız :P Aslında size resim değil, reklam yarıyor da neyse -_-)
"Ama çok başarılı ha." Tenten hayranlığını gizleyemedi. "Bu çocuk yakında filmin tekinde rol teklifi alır ha, demedi deme. Hatta yetişkin içerikli sahneye de oyuncu teklifi alır."
"O kadar da değil." Hinata inanmadı.
"İç giyime alınan seksi yıldız futbolcudan söz ediyorsun. Yorumlara bak, herhalde Naruto'yu model yapmalarının sebepleri var."
"..." Hinata biraz düşündü. Naruto bütün dünyada en şöhretli futbolcuydu, dolayısıyla elini atsa kız ordusuna denk gelirdi. Futbolu seven erkekler de onun hayranıydı tabii, böyle bir performans kolay kolay bulunmuyordu ya. Sonuç olarak, her iki cins de Naruto'ya tapıyordu, bu noktada elbette Naruto'nun bizzat kullandığı markanın ürününü alacaklardı. İç giyim de dahil.
Satış rekoru. O zaman bu noktada bir filme girse, kesinlikle film de rekor kırardı. O zaman şu acayip sahnede oynasa...
Bu sefer arkadaşına inandı. Fazla şöhret ve yakışıklılık, iyi bir şey değildi.
Şöyle başını kaldırınca kafede oturan bütün müşterilerin telefonlara dapınıp birbirlerine ekranı göstererek sohbet ettiklerini gördü. Kesin Naruto'ya bakıyorlardı.
Kapıyı değil, dükkanı suratlarına kapatacaktı. Kolunu boydan boya boğazlarına sokup elini midelerine götürüp yedikleri yemekleri elleriyle çıkaracaktı.
"Bu kadar kıskançlığın kaynağı nedir?" Tenten gülerek kızdırmaya çalıştı ve onu dürttü. "Yoksa sevgiline bakmaları mı seni deli ediyor?"
"Ne iyi bir arkadaş." Hinata somurttu.
"Hadi ama, bu kadar delirmene gerek yok." Tenten telefonunu alıp mutfağa geçerken son noktayı koydu. "Naruto oradaki yorumların tamamını bir tek seninle gerçekleştirir. Mantıklı taraftan bak." Ve mutfağa girip Hinata'yı paralize olmuş bakışlarla bıraktı.
Naruto mu, onunla mı? Utandırıcı bir düşünce, ama kötü bir şey olacağını da söyleyemezdi.
Kafenin girişine dalgın dalgın bakarken birisi bahçeye girdi, beyaz tişört ve mavi kot ile spor ayakkabı giyen bir genç. Tam zamanında.
Havalı bir edayla bahçeye girip doğruca içeri gelirken bütün müşteriler hayranlıkla ona bakıp mırıldanıyordu. Naruto alışkındı bu duruma, o yüzden herkese gülümseyip kısaca el sallayarak içeri girdi, herkes de ayılıp bayıldı, kendilerine el salladığı için kendilerini çok özel hissediyorlardı.
Çok yazık, bazen bazı hisler boşunadır.
İçeri girip yanına gelene kadar Hinata öylece izledi, ama hemen kendine çeki düzen verdi. Naruto ise etraftan dolaşıp kasaya geldi, tam yanına.
"Nasıl gidiyor, kafe güzeli?" Gülüp göz kırptı.
"Kafe güzeli mi?.." Hinata kaşlarını biraz çatıp mırıldandı. İltifat mı ediyordu, yoksa kafeci falan mı diyordu? Elbette cevabı barizdi, ama alışkın değildi.
"Sen burada başka bir güzel görüyor musun?" Naruto hafifçe gülüp burnuna hızla dokundu, sonra elini çekti.
"Tabii ki hayır." İltifattan şaşırsa da, elbette reddedecek değildi. Naruto ise gülmekle yetindi. "Gününüz nasıldı, baksır modeli?" Bu sefer gülme sırası ondaydı.
"Ha?" Naruto bir an afalladı. "Ha..." Sonra hatırladı. "Güzeldi yani -tebayo, haha." Gerginlikle gülüp başının ardını kaşıdı, diğer eli de öylece sarkıyordu. "Demek resimlerime baktın..." Elini başının ardından uzaklaştırıp Hinata'nın omuzlarına attı. "Tek sevgilini yarı çıplak görmekten ne kadar etkilendin? Böyle seksilikten kim etkilenmez?"
"Evet." Hinata gözlerini kısarak kaşlarını çatıp itiraf etti. "Ve çok şımarıyorsun." İşaret parmağını alnına koyup onu itti ve kendinden uzaklaştırdı.
"Ah, hadi ama!" Naruto isyan edip yaklaşmaya çalışıyordu boş yere.
"Bir şey yedin mi sen?" Kapanma saati yakındı, Hinata konuyu kapatıp ona döndü.
"Evet." Naruto sakinleşip gülümsedi ve kolundan tutup hafifçe okşadı. Onu düşünmesine sevindi.
"Güzel." Hinata da gülümsedikten sonra işlerin başına döndüler.
***
İnstagram'da Naruto'nun model resimlerine bakmanın ve Tenten'in alaylarıyla geçen bir kapanışın ardından arabaya atladılar, önce Tenten'i bırakıp başlarından savdılar, yeterince utandırmıştı model konusuyla. Bir de model resimlerine yapılan yorumlarla. Onu bıraktıktan sonra da Konoha Ormanındaki uçuruma yakın noktaya geldiler, Naruto sıkıntılı olunca buraya geliyorlardı.
Gerçi bu durum Hinata'nın hoşuna pek gitmiyordu, çünkü sevgililerdi. Ve burası, önceki yapay sevgilisi Sakura'dan ayrıldığı yerdi, her sıkıntıda oluşunda buraya gelmesini istemsizce Sakura'ya bağlıyordu. Birbirlerini tanımışlardı kısa zamanda, ancak Hinata halen bilmiyordu Sakura ile yaşadığı her şeyi. Sadece bir kısmı.
Üstüne gitmemeye karar verdi, sonuçta acil bir durum değildi.
"Onlarla karşılaştım." Naruto iç çekip etrafa bakındı, kaputun üstünde oturuyorlardı. "Antrenmanda."
"..." Neyi kastettiğini çok iyi biliyordu, sessizce dinlemeye devam etti.
"Hiç ilgilenmedim. Sadece antrenman sırasında ne yapılacağını söyledim, onun dışında hiç konuşmadım."
"İyi yaptın." Aslında hepsini birden suçlamaması gerektiğini biliyordu, ama yine de kararının arkasında olduğunu belirtti. Desteğe ihtiyacı vardı, eleştiriye değil.
"Büyük finallere bir ay kaldı." Naruto konuyu değiştirip derin bir nefes bıraktı, karanlık ufuklara bakarak konuştu. "Burada olacak, stadyumumuzda." Hinata'ya biraz ifadesizce baktı, gözleri de hafifçe kısıktı, ama durgun sesinde ne kadar istekli olduğu gizliydi. "Senin de orada olmanı istiyorum. VIP kısmında, sana yer ayırtacağım." Elini tutup parmaklarını birbirine geçirdi, önce birleşen ellerine baktı. "Bunun benim için anlamı çok büyük." Sonra da beyaz gözlerine döndü.
"..." Öylece kabul edemezdi, ay sonunda onu bekleyen büyük ve ciddi bir durum vardı. O ana kadar bir çözüm bulmalıydı, ama Naruto'ya söylemek de istemiyordu. Kendi başına halledebilirdi, ailesi önemliydi sonuçta.
"Tamam." Naruto'nun cevap bekleyen yüzünün farkına varınca hafifçe gülümseyip kabul etti ve elini sıktı. Neden kabul ettiğini de bilmiyordu, belki de muhtaçmış gibi görünen yüzüne kıyamadı. Ya da onu kırmak istemiyordu, sonuçta onun için anlamı büyük bir şey olduğunu demişti.
"Sağ ol." Aldığı cevapla Naruto gülümseyip elini aynı şekilde sıktı ve ileri uzanıp yanağından öptü, karşılıklı gülümsediler. Ancak Hinata birkaç saniye sonra onun gibi durgunlaştı, hâlâ aklını kurcalayan, cevaplanması gereken bir soru vardı.
"Naruto." Ellerine baktı.
"Hm?" Naruto dinlediğini belirtti, ellerini onunkinden ayırmadı.
"Canın sıkkın olunca sürekli buraya geliyorsun." İleriye baktı. "Eğer bu durumun Sakura ile bir ilgisi varsa, bilmek istiyorum." Lafı dolandırmadan açıkça belirtip ciddiyetle ona baktı.
"..." Naruto bu soruyu beklemiyordu. Daha doğrusu, böyle bir ima. "Tabii ki hayır." Derin bir nefes bıraktı, ilerideki karanlığa bakıp Hinata gibi sadede gelmeye karar verdi. "Futbola başladığım zamanlarda keşfettim burayı. Sıkıntılı zamanlarımın son günleriydi, çok heyecanlıydım. Sonuçta ilk turnuvama çıkıyordum. Kafa dinlemek için bisiklete atlayıp buraya gelip duruyordum. Sonra alışkanlık oluverdi işte." Omuz silkip tebessüm etti, eski anılar uzakta kaldı şimdi. "O yüzden Sakura'yı buraya getiriyordum. Ona özel bir yer değil."
"Anlıyorum..." Hinata da onunla beraber uzaklara baktı, endişesi boşa çıkmıştı. Belli etmese de kendinden utandı, ama daha önce anlatmış olsaydı, bu soru içine parazit gibi yerleşmezdi. Yani o da suçluydu bir noktada, o yüzden kendinden utanmasına gerek yok. Değil mi?
"Ama sana özel bir yer." Naruto kısık sesle sözünü bitirince Hinata şaşırarak ona baktı. "Burası gerçekten baş başa kalabildiğimiz tek yer." İkisi de birbirine bakıyordu, birbirlerinin elini tutuyorlardı. "Ve baş başa kaldığımız zaman," Birleşen ellerine baktı. "Beni gerçekten çok... Özel hissettiriyorsun." Sonra tekrar yüzüne baktı. "Yani, ne zaman yanında olsam özel hissediyorum, yanlış anlama. Sadece..." Gözlerini boynuna kısaca götürüp tekrar beyaz incilerine döndü ve dudaklarını ıslatıp kısaca nefes çekti. "Burası tamamen birbirimize açıldığımız tek yer."
"Anlıyorum..." Birkaç saniye bakışmanın ardından Hinata yüzünü eğip kucağına baktı ve fısıldadı. Aldığı cevaplarla fazlasıyla heyecanlanmıştı, gülümsemesine hakim olamadı.
"Hoşuna mı gitti?" Naruto sırıtınca ortamdaki bütün ciddi ve romantik havayı bozdu.
"Yani." Hinata omuz silkip itiraf etti ve ona bakıp güldü. "Hoşlanamaz mıyım?"
"Ha ha." Naruto gülüp bir anda elini bıraktı ve kolunu etrafına sarıp onu kendine yapıştırdı, başını göğsüne gelecek şekilde onu yana doğru biraz yatırdı ve diğer eliyle de sarıldı. "Elbette hoşlanabilirsin -tebayo!"
"Hey!" Hinata ise kurtulmaya çalışıyordu. "Tamam tamam, şımarma!" Zorla ondan sıyrıldı ve saçını düzeltti. Hafifçe öksürdü. "Eve gitsem iyi olur."
"Tamam." Naruto kısık sesle cevapladı, bu anın bitmesini istemiyordu, ancak bencillik de edemezdi. Ön taraftan inip araca yerleştiler ve yola koyuldular.
Kısa süren sessiz bir yolculuğun ardından eve ulaşınca aracı kenara çekti ve durdurdu.
"Şampiyonaya geleceksin," Naruto konuşunca Hinata ona baktı ve göz göze geldiler. "Değil mi?"
"Daha çok var Naruto." Hinata hafifçe güldü, ancak sarışının ciddiyetini görünce gülücüğü hemen söndü. Anlaşılan gerçekten hassas bir durumdu onun için. Tabii kendisi için de hassas ve ciddi bir durum olacaktı aynı tarihlerde...
"Ben..." Naruto dudaklarını büzüp birkaç saniye uygun ifadeleri düşündü, bir eli direksiyonda, diğeri de vitesteydi. "Kazanırken beni orada izlemen, gol atınca oraya bakıp seni desteklerken görmek, benim için çok önemli."
"Ben çıkıp tezahürat yapamam ki." Hinata anında itiraz edince Naruto hafifçe güldü.
"Hah." Başını salladı. "Tezahürat yapman gerekmiyor. Sadece orada ol, benimle birlikte sevin."
"Tamam." İkisi de gülümsedi. "Ancak gerçekçi ol." Biraz ciddileşti. "Kazanmanın garantisi yok. Kaybedebilirsiniz de." Naruto'nun yüzü soldu. "Ancak," Hinata ise lafını sürdürdü ve vitesteki elini tutup hafifçe gülümsedi. "Ben zafere bakmıyorum."
"Hm?" Naruto meraklı şekilde baktı, ilgisini çekmişti bu cümle.
"Sadece, sportmen olman bana yetiyor." Elini sıkıp güvence verdi. "Hem, benim için tek şampiyon sensin." Gülümsedi. "Ancak tabii ki, maç seven birisi değilim. Bir tek senin için gelirim. Senin için orada olmak, seni desteklediğimi görüp bilmen beni de mutlu eder." Sözünü noktalayıp elini tekrar sıktı.
"..." Naruto ise ağzı açık hâlde bakıyordu. Etkilenmişti, kelimenin tam anlamıyla büyülenmişti. Tam aradığı destekti bu. Onca zamandır Sakura ile boşuna zaman kaybettiğini bir kez daha hatırladı, aptal kız maçlarına bile nadiren geliyordu, desteklemediğini, daha doğrusu onu desteklerken aslında Sasuke için can attığını biliyordu. Hinata ise anında kabul edip şimdiden ona moral veriyordu.
"Ha ha." Hafifçe gülüp kolunu vitesten çekti ve Hinata'nın etrafına atıp onu yaklaştırdı, kendisi de ona doğru yaklaştı, olabildiğince sarılıyordu. "Çok teşekkürler Hinata!" Mutluydu, şampiyona maçlarında yanında olacağını bilmek gibisi yoktu. Sakura'yı hatırladığı gibi anında yine unuttu. "Çok teşekkürler." Sözlerini tekrarlayıp daha sıkı sarıldı, başları birbirlerinin omuzlarındaydı.
"Sen olsan sen de aynısını yapardın." Hinata da sarılıp fısıldadı.
"Evet." Naruto ise itiraf edip ondan ayrıldı, yüzleri birbirine yakındı. Yanaklarından tutunca Hinata afalladı, sonraki hamlesini tahmin ediyordu. Haklı da çıktı, ama tek farkla. Naruto onu yaklaştırdı, ancak tahmin ettiği gibi dudağından değil, alnından öptü.
"Sağ ol." Dudaklarını alnından ayırınca fısıldadı ve gözlerine bakarak gülümsedi, bir eli yanağını tutarken diğeri de saçlarını okşuyordu. Hinata ise gümbür gümbür atan kalple baktı, sadece gülümsedi. İkisi de heyecanlanmıştı, daha fazla hamle için. "Seni bekletmeyeyim." Ancak geceydi ve Hinata çalışan birisiydi, o yüzden Naruto dinlenmesi gerektiğini biliyordu. "İyi uyumaya bak." Fısıldadı.
"Tamam." İtiraf etmeliydi, bu anın daha da uzamasını sarışın gibi o da istiyordu. Ancak bir yerde de mantıklı olunmalıydı. Naruto kapıları açınca ikisi de araçtan indi, Hinata ön taraftan dönüp yanına geldi.
"Bana iyi geceler dilemeden eve mi gidecektin?" Naruto kaşlarını biraz çatıp gözlerini de biraz kısarak dudaklarını kenara kıvırmış, gülümsüyordu, arabaya yaslanıp kollarını göğsünde birleştirmişti. Hinata ise gülmekle yetinip önünde durdu.
"Bilmem, gideyim mi?" Dudağını kıvırıp gülümsedi, o da kollarını göğsünde birleştirdi.
"Hayır." Naruto kaşlarını biraz çatıp dişlekçe sırıttı.
"Ama gidiyorum." Dedi ve arkasını döndü, ancak tam yürümeye başlamıştı ki Naruto ileri atılıp kolundan nazikçe tutup onu durdurdu ve kendine tekrar çevirdi. İkisi de hızlı atan kalplerle bir anlığına durup birbirlerine baktı. Sonra Naruto ilk hamleyi yapıp kollarından tutarak onu daha da yaklaştırdı ve dudaklarından öptü. Hinata itiraz etmedi, öpücüğüne karşılık verip omuzlarına tutundu, Naruto ise ellerini sırtı ve beline sarınca Hinata da ellerini boynuna sardı, ikisinin de gözleri kapalıydı. Gecenin karanlığında kimsenin olmadığı bu sessiz sokakta, arabaya dayanıp birbirlerini öperken Hinata çekiniyordu tabii, ya biri çıkıp görürse?
Ama sarışının verdiği sıcak konforla bunun o kadar da önemi kalmıyordu, biraz riskten zarar gelmezdi. Üstelik gayet muhteşem bir histi, gerçekten birbirlerini değerli olduklarını göstererek öpüyorlardı. Aynı şekilde Naruto da heyecanlıydı.
Bir dakika yavaş öpüşmenin ardından gözleri yavaşça açılırken dudakları birbirinden aynı hızla ayrıldı. Hinata omuzlarına tutunurken Naruto sırtındaki elini yanağına götürüp parmaklarının tersiyle yanağını ve saçlarını okşamaya başladı, diğer eli belinde durup onu kendine yakın tutuyordu.
"İyi geceler." Gülümseyerek fısıldadı. Yine geldi bir ayrılık gecesi daha.
"İyi geceler." Hinata da aynı ifade ve tonla cevapladı. Birkaç saniye daha bakıştıktan sonra Naruto onu bıraktı, Hinata ise arkasını dönüp eve doğru yürümeye başladı. Naruto araca yaslanırken kollarını tekrar göğsünde kavuşturup eve güvenle girişini izledi, Hinata eve girip kapıyı kapatmadan önce son kez ona dönüp el sallayınca Naruto da el salladı, sonra eve girip kapıyı kapattı, sarışın da derin bir iç çekip arabaya bindi ve yola koyuldu.
Gün boyunca sinir bozucu ayak takımıyla uğraşmanın verdiği sıkıntısına karşı bu gece, tam bir ilaç gibi gelmişti.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top