Bölüm 1- Zambak Vadisi
Bir günde üç uzun bölüm. -_-' Ömrümü yediniz ömrümü. Ama bir ömür törpüsü olamazsınız. -_- Toplamda 7300 civarı o.O bu aralar çok mu çalışkanım ne?
Bu sefer bilinmedik bir yer istiyordu. Kısa zamanda sakin bir caddeye girdi ve bir dönüş yaptı, dümdüz giderken burada gayet sıradan, mütevazı bir semt gördü. yoldan geçerken bahçeli bir küçük kafe gördü, çiçeklerle donatılmıştı.
"Zambak Vadisi..." Aracı yavaşça durdurup isme baktı ve mırıldandı. Aracı kaldırıma, birkaç aracın oraya park edip indi ve kilitledi, sonra kafeye doğru yola koyuldu.
Önce kafe bahçesinden girdi, doğruca içeriye giderken üstündeki birkaç gözü hissediyordu. Bahçede 10-12 kişi oturup bir şeyler içiyordu, birkaç genç kız, kalanı orta yaşlı. Anlaşılan burası daha çok medeni insanların yeriydi.
"Oha!" Genç kız grubu 4 kişiydi ve kenardaki bir masadaydı, bir tanesi heyecanla fısıldadı. "Bu Naruto Uzumaki değil mi?!"
"Ayy!" Diğeri dudağını ısırdı ve dizlerini dövdü. "Gidip tanışalım hadi!"
"Dur kız!" Diğeri fısıldadı. "Baksana haline."
"Aynen," Sonuncusu konuştu. "Fitnesstan yeni çıkmış, çok havalı, nemli kaslarına baksana." Önceki kız yüzüne vurdu.
Naruto hepsini duydu tabii ama adımlarını kesmedi, doğruca içeri girdi.
"Off, Hinata ya!" İçerideki masalarda da biraz insan vardı, tezgah geniş bir dolabın yanındaydı, dolapta içecekler ve bazı tatlı şeyler vardı. Elmalı kek, çikolatalı kek falan. L şeklinde bir dizayndı, dolabın sonunda yanlamasına başka bir dolap konulmuştu, bir sürü yiyecek şey vardı. Ayrıca, dolapların ardında duvara yaslanmış birkaç içecek dolabı vardı.
Tezgahın ardında iki topuzlu kahverengi saçlı bir kızla çivit saçlı mehtap tenli bir kız konuşuyordu, telefonundan bir şey gösteriyordu. İsmini bilmediği çivit saçlı kıza baktı, gözlerini devirdi. Belli ki kahverengi saçlı kız abuk subuk geveliyordu, saçma sapan şeyler gösteriyordu.
"Of Tenten," Çivit saçlı kız inci sesiyle konuşmaya başlayınca sarışın gencin dikkatini çekti. "Bu muydu yani? Ben de önemli bir şey sandım." Görünümüne de baktı kısaca. Başına geriye doğru beyaz bir bandana geçirmişti, çok açık mor renkli bir ceket, altında siyah bir uzun kollu ve altında da ucundan gördüğü kadarıyla biraz gri olan bir etek. Tipinden bakınca da uzun etek giyen kızlardan olduğunu düşündü.
"Bayım!" Çivit saçlı kızın yanındaki kahverengi saçlı kız seslendi, adı Tenten olmalıydı çünkü çivit saçlı kız Tenten demişti. O zaman o da Hinata oluyordu. "İyi misiniz?" İki kız da endişeyle baktı, tabii bütün müşteriler de.
"İyi... Miyim?.." Naruto kaşlarını çatıp mırıldandı ve kenarda, dolabın tam önündeki boş masaya ağır adımlarla yürüdü ve oturup dirseklerini masaya koydu, ellerini kaldırıp yüzünü avuçlarına yasladı.
"Nesi var?" Hinata merakla ona bakıp fısıldadı ve Tenten'e baktığında şaşırdı, bu bakışı biliyordu. Kız bağırmadan önce hemen ağzını kapattı.
"Aman Tanrım!" Tenten ağzındaki elini zorla çekip heyecanla fısıldadı. "Kız!" Hinata'yı tutup kulağına fısıldadı. "Bu Naruto Uzumaki!"
"O da kim?" Hinata kaşlarını çatınca Tenten alnına vurdu.
"İçinde yaşadığın dünyadan bir habersin!" Tenten onu azarladı. "Dünyanın en ünlü futbolcusu şu anda müşterin yahu!" Hinata şaşırıp heyecana kapıldı. Bunun anlamı, peşinden bir sürü haberci, hayran falan gelecek demekti.
Yani dert fırtınası.
"Ama taş değil meteor, meteor." Tenten çenesini sıvazlayıp adamı süzdü ve fısıldadı. "Neji olmasa yemin ediyorum direk kuca-" Hinata ağzını kapatıp onu susturdu.
"Sus kız, duyacak." Tenten başını sallayınca ağzını açtı.
"Ama ciddi dertli gibi." Tenten gitmeye başladı. "Ben ilgilenirim tatlım." Naruto'nun yanına geldi. Tabii ki Naruto hepsini duydu ama ilgilenmedi, her şey aşırı sıradan, basit geliyordu. Ve başı ağrıyordu.
"İyi misiniz?" Tenten dudağını ısırıp çekinerek sordu ama adam kıpırdamadı. "Başınız mı ağrıyor? Ağrı kesici ister-"
"Evet." Naruto sızlandı.
"A-Ah, tamam. Kaç tane?" Tenten biraz çekiniyordu nedense.
"Hepsini." Tenten yutkunup Hinata'ya döndü ve alt dudağını ısırıp elinin tersini hızla salladı. Sonra yanına gelip fısıldadı.
"Düşündüm de," Tenten ağrı kesici kutusunu eline tutuşturup Hinata'yı gitmeye teşvik etti. "Sen baksan daha iyi." Gergince güldü. "Hadi, müşteri bekliyor!" Şaşkın Hinata'yı itti.
Hinata birkaç adım attı ve durup oğlanı inceledi. İyi görünmüyordu, bu kadar ağrı kesici de onu daha kötü yapardı. Başlarına iş açmak yerine geri dönüp soğuk su çıkardı ve temiz bir bardağa doldurup Tenten'in itirazlarını duymazdan gelerek oğlanın yanına geldi ve bardağı masaya koydu.
"Bayım." Hinata tereddütle konuşunca Tenten kıkırdadı.
"Cidden mi?" Tenten gözlerini devirip kahkahalarını bastırdı.
"Hm?" Naruto kıpırdamadı, sızlanarak yanıt verdi.
"Su için." Hinata suyu biraz itti. "Soğuk su iyi gelir, içinizi ferahlatır." Naruto berbat durumda olan yüzünü kaldırıp suya baktı ve anına alıp sonuna kadar içti ve masaya koydu, sonra kollarını masada birleştirip alnını üstüne gömdü ve gözlerini kapattı.
Hinata bunu kabaca buldu ama oğlanın çok kötü bir durumda olduğunu da görüyordu, herkes görüyordu. Bardağı alıp tekrar doldurdu ve masaya koydu.
"İ-İsterseniz kahve yapayım," Oğlana teklifte bulundu. "Çok fazla ağrı kesici iyi değil." Tepki gelmeyince son teklifini yaptı. "B-Bir şey isterseniz, söyleyebilirsiniz. Burada olacağız." Sonra tezgaha döndü ve meraklı Tenten anında konuşmaya başladı.
"Hastaneye mi götürsek?" Gözlerini Naruto'dan alamıyordu, tamam oğlan ateşliydi ama şu anki durum bu değildi. İkisinin de içini giderek büyüyen endişe kaplamıştı.
"Bunalımda olmalı." Hinata mırıldandı. "Sen müşterilere bak, ben ilgilenirim. Beş dakika bekleriz, çıt yoksa ambulans çağırırız." Tenten başını sallayıp bahçedeki müşterilerle ilgilendi, Hinata ise Naruto'nun arkasındaki pencerenin perdesini örttü, dışarıdan meraklı akınları gelmesini istemiyordu.
Tenten birkaç kahve siparişi getirdiğinde Hinata kahveleri yapmaya koyuldu. Oğlana bakınca ona da bir kahve yaptı, Tenten siparişleri götürürken kahveyi aldı ve oğlanın yanına gelip büyük bardağı masaya koydu.
"Biraz kahve iyi gelir." Naruto kırmızı uykulu yüzünü kaldırıp önündeki fincana baktı. "Bir şey istersen bize sorabilirsin. Rahatına bak." Hinata tezgaha döndüğünde derin bir nefes saldı. Dünyanın en ünlü futbolcusunu şu anda dükkanında ağırlıyordu, hem de bitap halde. Şansı daha ne kadar kötü gidebilir ki?
Naruto başını kaldırdı, bir dirseğini masada tutup kolunu kaldırdı ve başını eline yasladı, diğer eliyle de kahveyi alıp içmeye başladı. Sütlü kahveydi, ve güzeldi. Pek kahve içen birisi değildi ama içmeye devam etti, önemi yoktu sonuçta. Buranın kahvesi güzelmiş...
Kahveyi bitirip masaya koydu ve tekrar kollarını masaya koyup alnını yasladı ve gözlerini kapattı, etrafında olup bitenlerle zerre ilgilenmiyordu.
"Bir kahve daha mı yapsan?" Tenten onu dürtünce Hinata bakışlarını ona çevirdi.
"Yapayım." Hinata kahveyi yapmaya koyuldu.
"Ücretini biliyorsun." Tenten göndermesini yapınca Hinata gözlerini devirip kahveyi hazırladı ve yanından geçti.
"Adam perişan halde. Az yardımcı olsak çok mu?" Kahveyi masaya götürdü.
"O kiranın parasını leylekler getirmiyor." Tenten mırıldandı.
"Atlatacağız." Hinata omzunu sıkınca Tenten de omzundaki elinin üstüne kendininkini koyup sıktı ve ikisi de gülümseyip aynı anda konuştu.
"Birlikte."
Tabii ki bunu Naruto duymuştu. O kelime sadece bir yalandı, eninde sonunda birbirlerini yarı yolda bırakacaklardı.
Ama öte yandan, onlar onun eski arkadaşları değildi. Her insan aynı değildi, eski arkadaşları hariç.
Yine aynı pozisyonuna geçip kahveyi içti ve masaya kafasını tekrar vurup uyumaya çalıştı. Hinata ise yine gelip bardağı aldı ve acıyarak bakıp tekrar gitti.
"Bunun hali hal değil ha," Tenten gözüyle işaret etti. "Bak sana söylüyorum. Bu akşam başımıza kalıp yığılırsa döve döve kovarım ben bunu." Sonra dudağını ısırıp dert yandı. "Milli gururumuzu bu halde de mi görecektik!"
"Of Tenten!" Hinata gözleriyle uyardı. "Duyacak. Hem sana ne kim ne durumda, seni mi bağlar?"
"Ama senin ve benim dükkanımda." Parmaklarıyla tırnak işareti yaptı. "Aslanın toprağına ceylan girerse av olur, canım." Sözleri kadar benzetmesi de tuhaftı.
"Ah." Hinata gözlerini devirip başını salladı. "Sen hiç değişmezsin."
"Sanki sen çok değiştin." İğrenerek ona baktı. "Şuna bak, çok güzel ve hâlâ erkek arkadaşı yok."
"En iyi arkadaşım var, yetmez mi?" Hinata geçiştirdi.
"Ben senin tek arkadaşınım." Tenten hatırlattı. "Hem ben senden çirkinim ama Neji ile bayağı iyi gidiyoruz."
"Birincisi," Hinata da hatırlattı. "Yaptığınız tek şey el ele tutuşup lay lay lom sekerek yürümek, absürt bisiklet randevuları." Sonra hayrete düştü. "Hepsini geçtim, ip atlama randevusu nedir ya?"
"Eh," Tenten gerginlikle gülümseyip yanağını kaşıdı. "Ama çok eğlenceli! Hem bu bir spor, sen anlamazsın." Kollarını göğsünde kavuşturdu. "Daha ilk erkek arkadaşını bile tatmamış! Sen ne anlarsın romantizmden?" Hinata gözlerini devirdi.
"İkincisi, maymuna ruj sür, Neji ona da aşık olur." İkisi de güldü.
Tabii ki Naruto hepsini duyuyordu...
Günün kalanı Naruto'ya birkaç kahve servisi de dahil müşterilere servisle geçti, Naruto uyuyakaldı ve artık gece oldu. Bütün müşteriler gitmişti.
"Kız saat 11." Tenten gitmeye hazırdı. "Kapatmıyor muyuz?"
"Ya o?" Hinata Naruto'yu gösterdi.
"Amaaan." Tenten dil çıkarıp elini salladı. "Sokağa at gitsin, ne yapayım ben. Dükkana kilitle."
"Of," Hinata çatık kaşla baktı. "Az modern ol, Orta Çağ yıllar öncesinde kaldı."
"Ama yöntemleri hâlâ etkili." Tenten lafı çevirip yine leyhine konuştu. "Neyse, eğer onu pataklamamı istemiyorsan ben çıktım, kusura bakma ya." Sonra telaşla konuştu. "Biliyorsun, bizimkiler evde, sülale toplanmış."
"Biliyorum." Hinata gülümseyip omzuna vurdu. "Zaten Naruto'ya ben bakarken sen bütün dükkanı idare ettin, git dinlen."
"Tamam patron." İkisi de gülüp vedalaştı. "Otobüse geç kalacaksın ama, hızlı ol."
"Tamam." Hinata cevaplayınca Tenten oradan ayrıldı.
"Ah..." Hinata bir iç çekip etrafı topladı ve dışarıdaki masaları sandalyeleri silip içeri üst üste dikkatlice koydu. Sonra bahçeyi sildi ve içeri girip bazı ışıkları kapattı.
Ve Naruto hâlâ uyuyordu.
Hinata oğlanın sorununu bilmiyordu ama çok kötü bir zaman geçiriyor olmalıydı. Ama o da dükkanı kapatacaktı, sabaha kadar bekleyemezdi ya. Telefonu çalınca anında açtı, Naruto ise kıpırdandı ama uyanmadı.
"Alo?" Arayan babasıydı.
"Hinata." Babasının endişeli sesini duydu, ne diyeceğini biliyordu.
"Merak etme baba, iyiyim." Naruto'ya baktı. "Dükkan biraz yoğundu da, birazdan kapatıp çıkıyorum."
"Tamam. Dikkatli gel."
"Tamam, beni beklemeyin, uyuyun siz."
"Tamam kızım, iyi geceler."
"İyi geceler." Telefonu kapatıp cebine attı ve oğlana baktı. "Seni ne yapacağız..." Mırıldandı ve yanına gelip onu dürttü.
"Hm..." Naruto sızlanıp yavaşça kalktı ve esnedi, Hinata haline gülecekti ama oğlanın çöküntü içinde olduğunu hatırlayınca kendini tuttu.
"Dükkanı kapatıyorum..." Hinata azardan azardan GİT sinyali veriyordu.
"Tamam..." Naruto mırıldanıp gözlerini ovuşturdu ve alnını biraz tuttu.
"İyi değilsin." Hinata öneride bulundu. "İstersen acile gidelim?"
"Gerek yok." Yüzünü ovuştururken sordu. "Saat kaç?"
"11:09" Hinata basitçe cevaplayınca Naruto sonunda ona baktı, yüzü ciddi ve gergindi, kız yutkundu.
"Normalde kaçta kapatıyorsun?" Naruto yanağını tutup sordu, sonra dayanamayıp gözlerini kapattı, başı zonkluyordu. Elini de gözlerini kapatmak için kullandı.
"10:30-11:00 arası." Hinata endişeyle cevapladı. Bu adam onu mu sorguluyordu şimdi?
"Neden beni kaldırmadın?" Naruto cevap isteyen kan çanağı gözleriyle baktı.
"B-Ben..." Hinata mırıldandı. "Rahatsız etmek istemedim."
"Burası senin dükkanın." Naruto biraz uyarır gibiydi. "Bunu yapmaya hakkın var." Sonra kalktı ama başı biraz dönünce masaya tutunup başını tuttu.
"Acile-"
"Hayır." Naruto durmasını işaret etmek için işaret parmağını kaldırınca Hinata sustu. Sonra Naruto ceplerini yoklayıp şaşırdı. "Ah... Cüzdanımı unutmuşum."
"Önemli değil." Naruto merakla ona bakınca Hinata devam etti. "Para için vermemiştim kahveleri." Naruto biraz şaşırdı tabii.
"Ben..." Naruto burun köprüsünü sıkıp gözlerini kapattı. "Yarın ödeyeceğim."
"Kendine yüklenme." Hinata hafifçe gülümsedi. "Para için yapmadım."
"Ödeyeceğim." Naruto tekrarlayıp biraz çatık kaşlarla ve kırmızı yüzüyle ona baktı. "Desteğin için minnettarım, ama bu senin işin."
"Gerçekten gereği-"
"Var." Naruto lafını kesip sabırla devam etti. "Gereği var. Gece gündüz buradasın, değil mi?" Hinata yavaşça başını sallayınca devam etti. "Sen çalışkan bir kızsın. Ödeyeceğim. Hadi." Dükkandan çıkmak için harekete geçti. "İyi geceler, sabah uğrarım. Ya da öğlen." Sallana sallana başını tutarak çıktı, gözleri biraz kapalı halde ağır adımlarla arabasının yolunu tutarken Hinata da hayretle dükkanı kapatıp yolun karşısındaki durağa gitti.
Naruto aracına bindi, alnını direksiyona dayayıp biraz kafasını toplamaya çalıştı. Derin bir nefes bırakıp aracı harekete geçirdi ve ileri gidip dönüş yaptı. Ama durağa gelince durup kornayı çaldı ve camları açtı.
"Hey." Hinata arabanın içindeki adama baktı, yine o sarışın. Yeterince uğraşmadı mı?
"E-Efendim?" Hinata çekinerek sordu, bu adam niye onunla uğraşıyordu? Zaten otobüs saati bitmişti.
"Eve neyle gidiyorsun?"
"Otobüsle." Hinata meraklı bakışlarla basitçe cevapladı. Belli değil miydi araç beklediği?
"Bu saatte otobüs çalışıyor mu?" Naruto kaşlarını çattı, gözleri yarı kapalıydı. Sesi de uykulu ve zayıf.
"Taksiye binerim." Hinata omuz silkti. Naruto birkaç saniye ona baktı, pek azimli bir kız olmalıydı. Ama aracın kapısı yukarı doğru açılınca Hinata şaşırdı. Araba aşırı lükstü, gelecekten mi geldi ne?
"Atla." Aracı sürmek için hazır vaziyete geçti.
"G-Gerek yok gerçekt-"
"Atla." Naruto biraz emreder gibiydi. Sonra ona baktı, kız hâlâ orada dikiliyordu. "Gecenin bir vaktinde seni yol ortasında bırakmam. Atla." Sonra önüne döndü, sesi biraz sertti. Hinata usluca araca bindi, belki de Tenten'i dinlemeliydi. Naruto kapıyı ve camları kapatıp aracı harekete geçirdi.
"Evin nerede?" Aracı sürerken sordu, yola odaklanmaya çalışıyordu. Hinata ise göstererek tarife başladı. On beş dakika sonra eve vardılar, Naruto anında alnını direksiyona dayadı ve mırıldandı.
"Senden bir iyilik isteyebilir miyim?" Rica bulundu, daha çok muhtaç bir sesle.
"Tabii." Hinata artık gitmek istiyordu ama ona yardım etmeliydi. Evine kadar bırakmıştı, en azından bunu yapmalıydı.
"Sağ cebimde telefonum var, onu çıkar." Hinata yutkundu. Ceketin cebi olsa tamamdı ama, çocuk fitness atlet ve şort giyiyordu. Ve şortunun cebi...
"T-Tamam." Yanakları kaynarken biraz titreyen elini yavaşça cebine yaklaştırdı, cebine girince zaten telefon eline geldi ve onu çıkardı. Zor değilmiş, neyse ki büyük bir şey vardı o cebe göre. Anahtar gibi küçük bir şeyi almaya çalıştığını hayal edince...
"Aç." Naruto'nun sesini duyunca telefonu açmaya çalıştı.
"Uh..." Açamadı. "N-Nereden açıyorum?"
"Sol yanda düğme var." Naruto kıpırdamadan mırıldandı. "Şifresi..." Sonra hırladı. "Sakuram" Hinata neden sinirlendiğini anlayamadı, derdi neydi?
"Açtım." İçinden hayran kaldı telefona, tabii arabaya da.
"Rehbere gir." Naruto isteğini söyledi. "Annem ve babam hariç herkesi sil." Hinata yine şaşırdı, ama uğraşacak değildi. Belli ki ona herkes kötü bir yamuk yapmıştı.
"Ah," İlk kısım A harfiyle başlayan kısımdı ve orada güzel bir kelime vardı. "Aşkım da mı?"
"Özellikle o." Naruto dişlerini sıkınca Hinata ürperip anında rehberi boşalttı, annesi ve babası hariç.
"T-Tamam, bitti." Hinata telefonu koyacak yer aradı.
"Şifremi değiştir." Naruto yeni istekte bulununca Hinata sıkıldı artık, ama bir yandan da tersine düşmek istemiyordu. Ve halini görünce, ayakta bile duramadığını görünce ona bir şekilde yardım etmek istiyordu. Aslında iyi biri olmalıydı ama, neden bu halde bilmiyordu. Yine de rehberi silme olayıyla biraz kestirmişti, tabii şu Aşkım meselesi de.
"Ne yapayım?" Hinata yeni bir şifre girmeliydi.
"..." Naruto düşündü. Şifre koymaya bile değmezdi artık, özel hayatı bile yalandan ibaret olduktan sonra. "Şifre koyma, yok et." Hinata tereddütle şifreyi kaldırdı.
"Tamam. Yaptım." Sonra oğlana baktı, o başını oradan ne zaman kaldıracaktı? "Başın çok ağrıyorsa acile gidelim?"
"Hayır." Naruto sızlandı. "Hiç kimseyi görmek istemiyorum..."
"Bu vaziyette araba kullanman sağlıklı değil." Hinata endişeleniyordu.
"Bir şey olmaz." Sonunda Naruto kalkıp geriye yaslandı, başını önce geriye yaslanıp kendini toparladı, sonra doğruldu ve ona baktı. "İşe neyle gidip geliyorsun?"
"Otobüs." Basitçe cevapladı. "Neyle olacak ki başka?" Naruto kızı incelemeye başlayınca Hinata huzursuz oldu. "T-Telefonun." Telefonu uzattı.
"Numaranı rehberime kaydet." Naruto telefonu geri itti ve geriye başını yaslayıp gözlerini kapattı.
"N-Ne?" Hinata afalladı. "Neden?"
"Seni dükkanına götürüp getireceğim." Ellerini başının ardında birleştirmişti. Bu teklifi neden yaptı kendi de bilmiyordu, aslında tekliften ziyade karardı. Belki de kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı, dikkatini mümkün olduğunca başka şeylere verip olanları unutmaya çalışıyordu.
"Lütfen." Naruto sızlandı. "İtiraz istemiyorum, sabah konuşuruz. Numaramı da kaydet." Başını yine direksiyona yasladı.
"Tamam." Hinata durumunu görünce uzatmamaya karar verdi. Önce numarasını girip çaldırdı, telefonu çalınca kapattı ve kaydetti. Sonra kendi telefonunu alıp çalan numarayı çaldırdı, Naruto'nun telefonu çalınca yine kapattı ve kaydetti. "Hallettim."
"Tamam." Naruto kıpırdamadı.
"O zaman ben gidiyorum." Naruto'nun telefonunu geri cebine koydu.
"İhanete uğradım." Naruto birden konuşunca Hinata donup kaldı ve onu dinledi. "Sevgilim, kardeşim dediğim adam, arkadaşlarım... Hepsi bana oyun oynadı." Burnunu çekince ağlayacak pozisyonda olduğunu anladı. Demek sorunu buydu.
"Bu kadar mı?" Hinata açıkçası üzülmüştü ama bir yandan da onu haksız buluyordu, sırf bunun için mi bu haldeydi?
"Ne?" Naruto çatık kaşlarla doğrulup ona döndü. Sinirlenmeye başlamıştı. "Ne dedin sen?"
"Bu kadar mı dedim?" Hinata karşılık verdi, gözlerini biraz kıstı.
"İhanete uğradım!" Naruto biraz daha yüksek sesle konuştu. "Ne demek bu kadar mı?!"
"Bunu büyük bir acı mı sanıyorsun?" Hinata korkmamıştı, Naruto afalladı. Bu kız ne diyordu böyle? "Hm?" Resmen onu azarlıyordu!
"Sen-!" Naruto sakin kalamıyordu artık. Yine. "Sen hayatta ihanet nedir biliyor musun?!" Yüksek sesle konuşunca Hinata korkmadı, aksine bu onu daha da sinirlendirdi.
"Sen mi bana ihaneti öğreteceksin?" Hinata onu suçlayınca Naruto şoka uğradı. "Sen mi bana hayatı öğreteceksin?" Acıyarak baktı, sonuçta kimse onun yaşadıklarını kolay kolay yaşamazdı. "Şu haline bir bak. Zenginlik içinde yüzüyorsun, istediğini elde edebiliyorsun. Bir sevgili gider, diğerini alırsın. Kardeşin, arkadaşların gider, yenileri gelir. Ne ihaneti?"
Naruto'nun ağzı açık kalmıştı, kız ona meydan okuyordu resmen. Daha bir şey diyemeden kız devam etti, sesinde öfke olsa da kırılganlık da vardı.
"Şimdi evine git ve yat, sonra bir güzel hayatını düşün. Ve emin ol..." Gözlerini kıstı. "Şükürler olsun ki benim yaşadıklarımın onda birini yaşamadın." Naruto hayrete düşerken Hinata kapıyı açtı. "Ve umarım asla da yaşamazsın, çünkü daha bu sefil ihaneti kaldıramayan, benim tecrübemle nasıl başa çıkar merak ediyorum." Sonra araçtan çıkıp evine doğru gitmeye başladı.
Çocuk ihanete uğramış. Ne güzel. Ne yapabilirdi ki? Fazla uzatıyordu, ihanete uğraması aslında iyi bir şeydi. Canına mı kastettiler? Hayır. İçi zarar görmüş olabilir, ama bu durum en azından ona farkındalık kazandıracaktı, ve arkadaşlarının, sevgilisinin ve şu lafta kardeşinin aslında güvenilmez olduğunu, onlardan uzak durması gerektiğini öğrenmişti.
O ihanet çok çok sonra da gerçekleşebilirdi, o zaman işler nasıl olurdu? Her şey başlangıçta bozulmuştu hiç değilse.
Ve ihanet mi? Bütün sorunu bu mu? Onlara bu kadar bağlıysa kendisi de suçluydu. Hinata bugüne kadar dimdik ayakta durdu, arkadaşını iyi seçmişti. Bu futbolcu süper star ise bir ihanetle yıkıldı.
Yaşadığı durum onun için ağır olabilirdi, ama üstesinden gelmesini de öğrenmek zorundaydı. Her şey oturduğun yerde ağlayarak düzelmiyor maalesef. Hinata bunu bizzat biliyordu.
Ve süper star da olsa, kimse ona hayatı öğretemezdi. Buna kimsenin hakkı yoktu.
Sinirle evine girip kapıyı sessizce kapattı.
Naruto sonunda biraz toplanıp kızın gittiği yere baktı ama bakmasıyla beraber donup kaldı.
Burası kötü bir yerdi. Gerçekten bu kız, burada mı kalıyordu? Hayatı kötü müydü?
Ev tek katlıydı, çatılıydı ama yıpranmıştı. Işıklar yanmıyordu, demek ki ev halkı uyumuştu.
Bunun gibi bir kız, böyle bir hayatı hak etmiyordu. Konuşmasından belliydi, kötü bir şeyler yaşamıştı. Kız haklıydı, zenginlik içindeydi.
O zaman sorunu ne? Bu kız yokluk içinde yaşıyorsa, dimdik ayaklarının üstünde kimseye muhtaç olmadan duruyorsa, kendisi niye burada oturup kafayı direksiyona vurarak hayıflanıyordu?
Kimseye muhtaç değil... Kendisi de kimseye muhtaç değil. Hainler için sürekli ağlayacak mıydı? Genç bir kız ayakta dururken, o mu yerde sürünecekti? Hem de hainler yüzünden?Hayır, kendi hayatını yeniden şekillendirecekti. Daha temiz, ve güvenli.
Bu kız sağ olsun, bazı şeyleri anlamaya başlamıştı. Kör gözleri açılıyordu. Gaza bastı, evinin yolunu tuttu. Bu kızı tanımak istiyordu, belki bu sefer gerçek bir dostluk kurabilirdi.
Ve yoldayken telefonuna yeni şifre kurdu.
Zambak.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top