tuhaf
Gözlerini açtığında alnına yapışan saçlar kabarmış, kıyafetleri kırışmış, yattığı koltukta bir kişilik boşluk bırakılmıştı. Boşluk?
Harry aniden kendisini doğrulmuş buldu, gözleri sanki hiç de yeni uyanmış birisinin gözleri gibi durmuyordu. Etrafına bakındı, tepsi gitmişti, battaniye bacaklarına dolanmış, omzunda diğerinin ıslak saçlarından kalan iz halen duruyordu, dış kapı halen açık ve karmaşık sesler geliyor. Yağmur. Durmuyor.
Alnını ovdu, dirilmiş ve hafif hissediyordu. Düşük omuzlarını kaldırma ihtiyacı bile duymadı. O neredeydi?
Beraber uyuduklarına emindi. Önce oturuyorlardı ama sonra sıkışsalar bile uzanmışlardı. Tek battaniyeleri vardı, ısınmak zor oldu, ıslak kıyafetler rahatsız etti. Yine de onunla uyumak rahattı.
Güneş artık yok, pencerenin ardı karanlıkla örtülü, dairedeki tek ışık kaynağı duvardaki taşınabilir lamba.
"Ne uykucu adammışsın."
Işığın ulaşmadığı köşeye baktı, onu görmüyordu halen ve bu nedense rahatsız edici bir fikirdi.
"Polis falan halen gelmedi mi?"
"Aşağıdakiler yardımın hemen gelmeyeceğini söylüyor. Sel yağmur kaynaklı değilmiş sadece, denizde deprem olmuş falan ne boksa."
Ofladı. Düzenli bir hayatı yoktu tamam, berbat ilişkileri vardı, arkadaş çevresi oldukça kalabalıktı yine de aklında özel bir isim olmamıştı, ailesiyle de arası bok gibi pekâlâ yine de bu her şeyini kaybetmeye hevesli olduğu anlamına gelmiyor. Evden kaçmayı çok denedi, sokaklarda sabahladı ya da en geç nasıl olursa o kadar geç gitti ama bu evsiz olmaya hevesli olduğu anlamına da gelmiyordu. Annesinin boynuna bağladığı zincirlerden hep nefret etti yine de telefonu çıkartıp adını aradı, çünkü bu annesiz olmaya heves ettiği anlamına hiç gelmiyordu.
"Nasılsın?" Evlerinde mum olmadığını biliyordu.
"Komşularla oturuyorum. Yemek yedin mi, üstün ıslak mı,yalnız mısın-" Boğulmak için suya ihtiyacı yoktu yine de bu şekilde boğulmaya razı olduğunu söylemek zorunda.
"Anne! İyiyim tamam, elektrik uzun süre yok gibi şarj bitmesin. Görüşürüz." İç çekiş duydu. Korkunç ama Harry cidden tam bir pislik olabiliyor.
"Tamam, hasta olma."
Battaniyeyi kenara attı. Ayağa kalkıp karanlık köşeye gitti, peki bu emo ne halt karanlıkta oturuyordu? Ama bu soruyu dile getiremeden yerdeydi.
"Aptal herif ayağıma bastın!"
"Aptal mı? Yerde ne bok arıyorsun?"
Cevap vermedi. Telefonun ışığını açıp etrafı aradığında karşısında koltuğa omzunu yaslamış onu gördü. Saçları yüzünü örtmüştü, ince dudakları asabiyetle düzleşmiş elindeki sigara yarı sönük parlıyor.
"Onu nereden buldun?" Sigarayı işaret etti.
"Benim."
"Bana da ver."
Louis sınırlı sigarasını paylaşmayı umursamıyordu. Çok içtiği de yoktu zaten. Isınmak istemişti. Uzattığı paketi ve diğerine gelişi güzel attığı kibriti görmezden geldi.
"Kibrit?"
"Burada buldum. Çakmağım yok."
"Tuhaf."
Sigarası olup çakmağı olmayan insan sayısını ilk defa sorgulaması mı tuhaf yoksa karşısındaki mi emin değil. Yine de sigarayı yaktı.
"İlk defa sigara içiyorum." Tek seferde sigara yakamamasını açıklama ihtiyacı hissettiği için belki de tuhaf olan kendisidir.
"İyi bok yiyorsun."
"Heh, teşekkürler."
Öksürmeden hemen öncesinde söyledi. Tüm arkadaşları keşti, on yıllık pasif içiciydi, nasıl tutulur nasıl sarılır biliyordu hatta ilk seferde ciğere çekilmemesi gerektiğini de bu yüzden öksürmek çok moralini bozdu desek yeridir.
"Bok gibiymiş, tam para israfı." Anormal para harcama tarzıyla tanınan birisidir kendisi. Asla suya ve yemeğe para vermez ama sürekli kahve ve fular alır. Yüz çeşit kolyesi olduğu da doğru. Ama evet, su almaz.
"Parayı sikeyim." Gamzeleri göründü.
"Şimdi tam bir sosyalist gibi konuştun."
Louis göz devirdi. Toplumsal kelimeler başını ağrıtmaya yetiyordu. "Sıkıcı."
"Bence de." Harry sigara içmenin daha sıkıcı olduğunu düşünerek dalı yanındakine uzattı.
Şimdi Louis'nin uzattığı sigarayı alıp iki sigarayı birden içmesini gülerek izliyordu. Bir de bana garip derler, diyordu içinden.
Göz göze geldiler. Karanlıkta seçim yapmak zordur. Çoğu zaman karanlık insan beynini yavaşlatır. Yine de Harry çok net anlıyor. O ağlıyordu. Yüzünde göz yaşları yoktu ama bu ağlamanın tek yolu değildi biliyordu.
Ellerini yere yaslayıp ayaklarını uzattı. Böylece kendisinin biri sarı diğeri mor çorapları Louis'nin ters yüz edilmiş çoraplarıyla karşı karşıya geldi. "Dediğim gibi..." diye başladı. "Senin gibisini bulmak zordu."
~
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top