Gri
Oturmuş etrafı izliyorum. Önümde büyük bir kalabalık. İnsanlar telaşlı. Hepsi bir yere gitmek istiyor. Soluklanmadan yollarına devam ediyorlar. Onları durdurmak ve sormak istiyorum: Neden? Önümden geçip gidiyorlar. İçimi çekip gözlerimi kapatıyorum. Gri dünyama düşüp yok oluyorum. Hiçbir şey yok, sadece gri.
Yolda yürüyorum. İki tarafımda havanın kasvetine kapılmış, koyu yeşil yapraklarını savurup duran uzun ağaçlar. Bulutlar ise maviyi saklamış. Birden rüzgar esiyor ve soğuk sarıyor bütün bedenimi, sanki içimden geçiyor. Üşüyorum. İşte o an var olduğumu hissediyorum. Mırıldanarak teşekkür ediyorum defalarca. Ama gri leke hala orada, git gide yayılıyor.
Çimenlerin arasında, ağaca yaslanmış kitap okuyorum. Kelimelerin arasında kaybolmuşum. Yazarın yarattığı büyülü dünyada huzurlu huzurlu gezinirken uyanıyorum bir anda. Her şeyi uzaydan izliyorum sanki, o kadar yabancı. Yazara da sormak istiyorum: Neden? Gözlerim doluyor.
Onun yanındayım, beni anladığını düşündüğüm tek kişinin yanında. Tek kelime etmeden sadece birbirimizi izliyoruz. Gözlerinin içine bakıyorum. Soruyorum: Neden? Bir damla süzülüyor yanağından, belli belirsiz bir gülümseme var dudaklarında. Bana sımsıkı sarılıyor. Evet, o beni gerçekten anlıyor. Grinin vücudumdan taşıp ona yayıldığını hissediyorum.
Gri, neden her yerdesin? Sevgide, umutta bile seni görüyorum. Anlam bulmaya çalışırken gri soru işaretlerinin arasında buluyorum kendimi. İçimdeki heyecanı söndürüyorsun. İşte o zaman, her şeyin ötesinde, hiçlikte süzülmeye başlıyorum. Belirsizliğin içinde çırpınıyorum. Aldığım her nefesle beyaz olmanı ümit ediyorum. Gri yaşamak istemiyorum. Beyaz gibi kırılıp renklerimi etrafa saçmak istiyorum.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top