❝SON GİRDAP❞


"Beni öldürmeyen şey güçlendirir."
Nietzsche

Medya: Zach Sobiech (Clouds)

Bazen, insanlar kaybettiği her değeri umutsuzca kalplerine gömerler, değerler toprağa özgüymüş gibi, üzerine sadece toprak atılır. Vazgeçmişlik, geri dönmemeleri üzerine yazılmıştır. Bir gece ansızın kapının çalacağını, sevdiğimiz birinin geleceğini düşünürüz, bu kaybettiğimiz birisi için geçerlidir elbette. Bir rüya görür, güne ağlayarak başlarız, bir rüya görür güne mutlu başlarız. Her şey aslında bizim ellerimizde, nice başarısızlıklar yaşarız, elimizden kayıp giden her varlık için günlerce didinir durur, onu tekrar kazanmak için uğraşırız, fakat anı yaşamayı unuturuz. Asıl önemli olan, yanımızdakilerdir oysa. Kaybetsek de, onlar her zaman görürler sizi...

Cetelin, gözlerini devirmiş karşıya bakıyordu. Yarı karanlık içeriye çökmüş, kavisli bir hava bütün şehrin üstüne çökmüştü. Bir yıldırım düştüğünde parlayan beyaz-mavi ışıklar gözlerini kamaştırmıştı. Olduğu yerde öylece hareketsiz kalmış ve karşısında duran hareketsiz resme bakmaya devam etmişti. Bir girdabın içinde sürüklendiğini düşündü, ama bu artık onun için son girdaptı. Şimdi, içinden kardeşinin çok sevdiği şarkıyı söylemeye başladı, dudaklarını hissetmemeye başladığında gözlerinden düşen ılık yaşlar bedeninin ürpermesine neden olmuştu. "Emily!" diyerek fısıldadı, kalbinden yayılan bir kavis dalgası kıvrılarak karşısına kadar uzandı. Bir siluet belirdi, belli belirsiz uzun saçları, gülümseyen yüzü ve parlak bakan gözleri vardı.

Cetelin, karşısındakini tanıyamadı ve birkaç saniye öylece tanımaya çalıştı. Bütün bilinci kapanmış gibi bakıyordu, hatırlamaya çalışıyordu. "Abla!" dedi karşısındaki beden ona, sıcacık ellerini onun elleri üstüne koymuştu. "Bu şarkıyı ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun!" diyerek gülümsemişti Cetelin'e, o ise ağlamanın verdiği titreklikle "Sen misin?" diye sordu, Emily başını salladı, "Benim abla, ben geldim!" Cetelin içinin birden ısındığını hissetti. Gülümsedi, onun yüzü dışında kalan hiçbir yeri göremiyordu. "Yanına geldim, artık birlikteyiz!" dedi ağlayarak, "Böyle olmasını istemezdim," diyerek ekledi, "Hep mutlu olmayı isterdik, bilemezdim bunun başımıza geleceğini."

Cetelin ellerini kardeşinin saçlarına götürdü, "Sus lütfen!" diyerek uyardı onu, "Hiçbirimiz böyle olmasını istemezdik!" Sıkıca sarıldı ona, o esnada aklından bir sürü düşünce geçiyordu. Düşündüğü şeylerden biri de acı çekiyor olmasıydı. İçinde bir sızı hissetmeye başlamıştı. Bu durumu kardeşinden saklamaya çalışmış ve ona sanki gerçekmiş gibi gülümsemeye başlamıştı. Fakat gördüklerinin birer hayalden ibaret olduğunu anlaması o an imkansızlaşmıştı.

"Hatırlıyor musun Emily?" diyerek fısıldamıştı Cetelin, Emily onun yanı başına diz çökmüş dinliyordu ablasını. "Bir kasım günü, yağan yağmurun altında çılgınca oynamıştık."

Emily, gülümsedi. "Evet," diye cevap verdi, "O günü unutmam mümkün mü?"

Cetelin içindeki acıyı unutarak mırıldandı, aynı zamanda yüzünü hafifçe buruşturdu. "O gün hastalanmıştın, ne kadar korkmuştum, nasıl iyi edecektim seni bilmiyordum."

"Çok kötü hastalanmıştım, evet. Yanımda durup saatlerce ağladığını hatırlıyorum abla, unutmadım."
"Sayıklamıştın, ateşin o kadar yüksekti ki, şey demiştin 'Yağmuru Ateşe Verdim', kelimelerin yarısını yutmuş ve ateşi parça parça söylemiştin. Sana takılmıştım, ertesi gün uyandığında iyi olmuştun biraz daha, gülerek bana yağan yağmurdan ceza kestiğini ve onu ateşe attığını anlatmıştın, ben de esprisine takılmıştım sana, 'Külünü Denize Döktüm' demiştim, tıpkı senin gibi deniz kelimesini aralıklı aralıklı söyledim. Nasıl gülmüştün hatırlıyor musun?"

Cetelin başını hafifçe yana doğru eğdi, Emily yoktu. Etraf kapkaranlıktı, kulakları tıkanmış gibiydi, buğulu görmeye başladı her yeri, kalbi sızlıyordu. Bütün bedeni uyuşmuştu. Hiçbir şey hissetmiyordu. "Emily!" diye bağırdı bir defa, fakat yanıt alamamıştı. Umutsuzca başının düştüğünü hissetti, gözleri karardı ve sonsuza kadar kapandı. O an kardeşini son kez gördüğü için mutluydu ve hissetmişti onun yanında olduğunu, hiçbir zaman bu anı yaşayamayacağını düşünüp korkmuştu. Oysa Emily onu asla yalnız bırakmamıştı. Cetelin hafifledi ve olduğu yerde hareketsiz kaldı, tek bildiği kardeşinin onu bekliyor olmasıydı.

25.11.2022
-Birinci Kitap Sonu-

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top