❝RAPOR❞

"Sessizlik çok gürültülü, sağır edici hatta."

Karanlık bir çarşaf gibi mavi göğün üzerine serildiğinde içeriyi tek aydınlatan polis arabasının ışıkları oluyordu. Cetelin kaya gibi oturduğu yerden kalkmamış, ağlamaktan gözleri şişmişti. Kardeşi dizlerinde öylece uzanmış yatıyordu. Su akmaya devam ediyor, kapının önündeki kalabalık her geçen dakika daha da artıyordu.

Cetelin bu gece kardeşini kaybettiğine inanamasa bile onun cansız bedeni dizlerinde duruyordu. O sıra midesinden yukarı doğru, kendisine acı veren bir bulantı hissettiğinde yavaşça yutkundu. Ama bu bir çare sayılmazdı, onun görüntüsünden iğrenmemişti, ama istemeden kusması an meselesiydi. Nefesini tutarak doğruldu. Kardeşinin boş bakışları karşısında eriyip giden düşüncelerine aldırmadan koşmaya başladı.

Kendini kusmamak için zorlasa da aksine daha fazla midesi bulanıyordu. Lavabonun yanına çöktüğünde içinden gelen her şeye nefretle baktı. Dudağının üzerinde beliren boncuk boncuk terleri elinin tersiyle silip yüzünü çeşmenin serin suyunun altına soktu. İçeriyi dolduran kalabalığa öfkeyle bakarken, gözleri o kalabalık arasında Bayan Virigina’yı elinde anahtar tutarken gördü. Sakince olduğu yere yığıldı. Bayan Virigina'nın yüreği ağzına geldi. "Tanrım," diye bağırdı "Kızı tutun." kalabalık yavaş yavaş evi terk etmeye başladığında polis memurları evin etrafını "Girilemez" bantlarıyla sarmıştı.

Birkaç memur olay yerini incelemek için önden gelmiş olsa da gittikçe artan polis kalabalığı etrafa virüs gibi yayılmıştı. Cetelin ağırlaşan gözlerini açtığında içerideki koltuğun üzerinde yattığını anladı. Sol koluna onu sakinleştirmesi için takılan serumun sızısıyla doğruldu.

Dizlerini göğüslerine çekerek ileri geri sallanmaya başladı. Bu ani ölüm onu derinden sarsmıştı, netice itibariyle yirmi dört yaşındaki genç kardeşini kaybetmesi onu boşluklara sürüklemiş, kızgın çölün ortasında bırakmıştı. Hissettiği tek şey kalbinin atışı ve içinin yanışıydı. Kimse bu ateşi görmüyordu, içinde yanan Cetelin'in feryatlarını kimse duymuyordu.

Ayağa kalktı, cesaretini ve metanetini koruyarak. O sıra odaya gözleri yaşlı Bayan Virigina girdi. Yüzünde solgunluğun tablosu çiziliydi. "Aklım almıyor," dedi bakışlarını ondan kaçırarak "Bu nasıl mümkün olabilir?" Cetelin ona bakarak gözyaşlarını sildi. Bayan Virigina'nın ellerindeki kuru kıyafetleri görünce yüzü tebessümün sıcaklığıyla ısındı ve kızardı. "Teşekkürler," Cetelin üzerindeki kıyafetlerin ıslak olduğunu hatırlayınca kuru kıyafetleri kadının ellerinden aldı. "Polisler inceleme yapıyor," Bayan Virigina eliyle banyoyu göstererek söyleniyordu. "Birazdan onu götürecekler."

Cetelin fırtınanın aniden bastırması gibi ayağı fırladı. Kadın onun bu ani haliyle ürpermişti ama bir şey demedi. Islak kıyafetlerini bile çıkarmaya fırsatı olmadan ara koridora doğru koştu. Ekiplerden birkaç kişi kardeşini, onun şımarığını kara bir torbaya koymuş götürüyorlardı. "Durun!" diye haykırdı yorgunca. Kardeşinin bu denli götürülmesine asla müsaade edemezdi. Son kez onun yüzüne bakmak için torbanın ağzını açtı. Bembeyaz kesilmiş yüzünü, hâlâ gülecekmiş gibi duran dudaklarını, bir dal inceliğinde olan kaşlarını inceledi Cetelin.

Ilık yaşları hızlı hızlı dökülürken kardeşini bağrına basıp hıçkırıklar eşliğinde ağladı. En insani bir duygu olan ağlamak bugün ona kaftan olmuş gibiydi. Süzülen bir yaprak gibi hafif hissediyor aynı anda büyük bir ağırlık bedeninin tam ortasına saplanıyordu. O sıra esen bir rüzgârın ferahlığı bir ruh gibi odaları dolaşıp, yüzleri sıyırarak geçtiğinde dış kapıdan büyük bir ses duyuldu. "Görevliler dışında kimse kalmasın!" genç komiserin sesi koridoru dolaşıp içeriye doğru süzülürken Cetelin kardeşinin yüzünü son kez kontrol etti.

Olması gerektiğinden daha masum olan yüzü, bedenine tekrardan bir hançer gibi saplanmıştı. "İzninizle," diye torbanın ağzını tuttu eldivenli ve maskeli kadın. "Onu götürmeliyiz," Cetelin bunu istemeyerek yapmak zorunda kaldı. Ayağa kalktığında Bayan Virigina onu omuzlarından tutup sıkıca sardı. O sıra anne şefkatinin ne demek olduğunu az da olsa anlamıştı. İçi bu sıcaklığın ateşiyle dolmuştu ama aksine acı vermekten ziyade serinletmişti onu. Bayan Virigina rahatlatmak amacıyla onu balkona çıkarmıştı.

Cetelin solgun yüzüyle karşıya odaklandı. Gözleri gökyüzündeki beyaz bulut denizini süzmeye başladığında ağlama isteği bir an olsun onu yalnız bırakmamıştı. Kardeşine bunu yapanın kim olduğunu düşündü, düşünceleri bu gergin konuya savaş açtığında Cetelin çoktan o hafif korkuyu hissetmeye başladı.

Ardından kendini balkondan aşağıya atma isteği doğdu zihninde. "At! At kurtul artık sana ağır gelen bu pis bedenden!" diye haykırıyordu ruhu ona. Bu düşüncenin verdiği sabırsızlıkla midesini kramplar sardı. Sırtını duvarın serinliğine teslim ettiğinde masanın üzerindeki çantasına doğru yürüdü. İçinden bir kibrit kutusu, bir sigara kutusu çıkarmıştı.

Kibriti alevlendirmeden önce ağzına götürdüğü sigaranın kötü tadını dilinin ucunda hissetmişti. "Yak! Yak bu yükün fitilini, bitsin patlasın her şey zihninde!" diyordu ruhu ona. Sanki bedeni ve ruhu ayrı iki kişiye aitmiş gibiydi. Kibritin ucunu kutuya sertçe vurduğunda alevi sönmeden ağzındaki sigaranın ucunu yakıp, dumanı içine çekmeye başladı. Derinlere dalmak üzereydi, kardeşinin cansız bedenini büyük bir arabaya koyduklarında çığlık sesi yükseldi. Bir erkeğe aitti.

Hınca hınç bağırıyor ve ağlıyordu. "Emily, neredesin?" diye çığlıklarına devam etti. Bu onun erkek arkadaşı Comar olmalıydı. Cetelin onun ceset torbası yanında bağıra bağıra ağladığını gördüğünde dayanamayıp içeriye attı kendini. İçerideki ekibin yoğun çalışması, fısıltıları Cetelin'in canını sıkmıştı. Bu kadar uzun süre araştırma yapmaları onun tuhafına gitmişti. Katil her kimse hemen ortaya çıkarılmasını istiyordu. İncelemeler devam ederken üç genç kız eve alelacele giriş yaptı. İçlerinden birisi Cetelin'in de tanıdığıydı. "Abla, Emily'e ne oldu?" diye sordu merakla. Gözleri büyük bir selin yaklaşmakta olduğunu haber ediyor gibi dolu doluydu. Ama tüm bu çığlıklara, gözyaşlarına rağmen Emily orada yoktu.

Lisa büyük bir hüzün tablosunun son çizgisi gibi hissetti kendini. Arkadaşının tüm ısrarlarına rağmen gece yanında kalmamıştı.

Kalsaydı belki o yaşıyor olacaktı. Bu düşünceyi aklına getirdikçe midesine defalarca yumruk yemiş gibi bir sancı oturup kaldı. Cetelin'e yaklaşıp hüzünle sarıldı. Cetelin onun saçlarını okşayıp bağrına bastı.

Sesi ağlamaktan titremeye başlamıştı. Gözleri ise gittikçe şişiyor ve odaklanmakta zorluk çekmesine neden oluyordu. Geçen saniyeler boyunca Lisa kendini hiç affetmemişti. Sırf onun yüzünden olduğunu düşünmeye başlamıştı. Cetelin sırayla diğer arkadaşlarını kucaklamaya başladı. En sonunda içeriye Comar girdi.

Gözlerindeki kızarıklık, burnunun ucundaki sızıyı iyice artırmıştı. Bayan Virigina köşeye geçip sessizce oturmaya başladı. Dizlerinin ağrısı bu günlerde iyice artığından ayakta kalmakta zorluk çekiyordu. Günün yoğun sıcağından sonra büyük bir serinlikle insanlığın huzuruna özenle hazırlanmış bir ritüel gibi çıkmıştı. O sıra herkes koltuklara oturmuş, binanın girişi ve çıkışı tutulmuştu. Kamera kayıtları memurlar tarafından incelenmeye alınmış, cinayet soruşturma ekipleri pür dikkat kesilerek banyoyu inceleme şeritleriyle kapatmıştı. Bir kameranın flaş ışığıyla her yer aydınlanmıştı. Küçük bir klik sesiyle içeriye uzun boylu iki kişi girdi. Kadın olan erkek olana göre daha uzun görünüyordu. İkisi de son derece genç ve naif duruyorlardı.

"İyi akşamlar," dedi iri gözleriyle içeridekileri süzerken. Erkek önce bu kadar kötü bir akşama 'iyi' dileklerinde bulunduğu için önce kendine içinden hakaretler yağdırdı. Ardından durumu toparlama düşüncesiyle elini arka cebine atıp usul gereği polis armasını gösterdi. "Adam Welts," dedi kırgın bir tonla. Cetelin gözlerini genç komiserin üzerine dikip başıyla selamladı. Kadın olan kendini tanıtma evresinden geçmiş olmalıydı, bu tür bir cinayetle ilk karşılaşması değildi. Ve genelde cinayet çözme işlerini pek sevmez, aile acı içindeyken kendini takdim etme isteği duymazdı.

Welts kelimeleri heceleyerek, yavaş yavaş sunduğunda ayağının altına bir sandalye çekip, oturdu. Olay hakkında neticeye girişken bir şekilde atılmaya kalkıştığında içeriye sarışın bir memur girdi. "Komiserim," dedi en az onun kadar yavaş konuşarak "Binanın kamera sistemleri yaklaşık dört gecedir kayıt almamış." Bayan Virigina kendini mahkeme salonunda adaletin önünde haksız gösteren bu denli hadsiz bir delili görmezden gelip ayağa fırladı. "Bu asla mümkün olamaz, onları her hafta kontrol ettiririm."

Yüksek sesle çıkıştığından komiser ona bir göz atıp devindi.
"Anlaşılan bu hafta yapılması gereken bakımı yaptırmamışsınız Hanımefendi." Bayan Virigina o an tüm kontrolleri her hafta pazar yaptırdığını ve bugünün çarşamba olduğunu hatırladı. Ardından bu hatırlamayla yüzünü buruşturup yerine geri oturdu. Genç komiser sözlerini pür dikkat seçerek uzun bir cümle kurmaya hazırlanıyor gibi derin bir nefes aldı.

"Tüm birimler, civar kamera kayıtlarını, otoparka giren arabaların giriş çıkışlarını incelesin. Olay yeri ekibinden bir ekip daha sevk edilsin buraya." emir üzerine emir yağdırırken karşısındaki genç memur hepsine başıyla onay verip odadan ayrıldı. Saniyeler sonra komiser odada bulunan altı kişiye sırayla göz atarak mırıldandı.

"Size gelince," dedi "Acınızı anlıyorum ama bize bu konuda yardımcı olacaksınız. Bizi yanlış yönlendirmeyeceksiniz, üzerinize düşen her şeyi teker teker, ayrıntısıyla bize anlatacaksınız. Sorgunuz bittiğinde buradan ayrılmak yok."
"Ben olay raporunu hazırlayıp, savcı talebinde bulundum efendim," kız içeriye girdi gireli ilk defa konuşmuştu. Welts ona bakıp gülümsedi. Ardından "Haberleri yakından takip etmeni istiyorum Dplia," genç kız başını emre karşı eğerek "Tamam," dedikten hemen sonra odadan ayrıldı.

Arkasına Cetelin bu denli acımasız bir gecenin kurbanı olduğu küçük kardeşinin odasına geçip, onun yatağına uzandı. Hâlâ onun kokusunun üzerinde olduğu bu yatağın çarşafları, kıyafetler ona kardeşinin sanki içeriden çıkıp geleceğini düşündürüyordu.

Ama o gitmişti, derin bir pişmanlıkla yüzünü buruşturup gözlerinin yaşını elinin tersiyle sildi. Ardından sessizliğe gömülü odanın içinde sabaha kadar sallanıp durdu. Onun için bu sessizlik bile çok gürültülüydü, hatta sağır ediciydi.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top