❝KATİLİN PEŞİNDE❞


Basın konuşması biter bitmez Cetelin, Bayan Virigina'nın yardımıyla kız kardeşinin öldürüldüğü eve çekilmişti. Hâlâ birkaç polis araştırma yapan savcıların yanında duruyordu. Saat neredeyse on biri bulmuştu. İçeride bütün sonsuzluğunu koruyan sessizliği bozan tek şey flaş patlamalarının sesiydi.

Birkaç polis oradan oraya yürüyor, hatta içlerinden en sinir bozucu olanı -ismi Billy- rahat bir şekilde mutfağa geçip çay ve kahve alıyordu. Cetelin normalde bunlara kızabilecek bir insan değildi, olmamıştı da ama yine de artık bir şeyler yapmalarını istiyor ve bir an önce onu yalnız bırakmalarını iple çekiyordu.

Basın açıklamasından önce de Welts'in saçma uyarılarıyla olduğundan daha bitkin görünmeye çalışıyor fakat tüm bunların hiçbirini başaramıyordu. "Eve kaçta geldiniz? Kardeşinizin yasak bir ilişkisi var mıydı?" gibi saçma sorular sorulmuş ve bu sorulara uygun cevaplar bulmak için kendini olduğundan daha fazla zorlamıştı.

Esmer bir muhabirin sorduğu soru daha çok dikkatini çekmiş ve aile yapısındaki bozukluğun basit bir inceleme sırasında tamamen ortaya çıkmasına bir cevap verememişti. Cetelin'in suskun kalmasına dayanamayan muhabir daha çok baskın bir sesle sorusunu yineleyip gözlerini devirmişti. "Babanızın bu işte bir parmağı olabilir mi?" diye bağıran muhabire bakan Cetelin yavaşça bir nefes çekti içine, bu soruyu duymazdan gelmek şüphe verebilirdi. "Hayır!" dedi "Onun yanından geliyorum zaten, kendisi yürüyemeyecek kadar yaşlı!" Fakat öyle olmadığını biliyordu, babasının kendi yaşındaki diğer yaşlılara taş çıkarabileceğini çok net bir şekilde farkındaydı.

Yine de buna inanmak istememişti. "Fakat annenizin ölümünden sonra yapılan otopsi kayıtlarında darp izlerine rastlanılmış. Tıpkı kardeşiniz de olduğu gibi." Cetelin omuzlarını düşürdü ve karşıda onu izleyen Welts'in gözlerine baktı. Onlar çok ünlü bir ailenin çocukları değildi, neden böyle büyük haberler yapıyorlardı. "Saçmalık!" diye bağırdı Cetelin, "Annem kardeşimin doğumu sırasında öldü, ona otopsi yapılmadı ve kardeşimin elimize geçmiş bir raporu yok!" Welts öfkeyle yerinden kalkan Cetelin'in yanına geçip omuzlarını tutmuştu. "Arkadaşlar bu kadar yeter!" deyip ekibindeki genç polislerden muhabirleri dışarı çıkarmasını istemişti. Fakat onlar vazgeçmiyordu hâlâ içlerinden birisi sinir bozucu bir şekilde sorular soruyor ve basitmiş gibi cevap bekliyordu.

Cetelin herkesin gitmesinden sonra derin bir nefes almıştı. Fakat kafasına takılan gerçekten yapmış olabilir mi diye düşündüğü bir şey vardı. Babasının bu işle bir parmağı olup olmadığını gerçekten merak ediyordu. Fakat onun neden böyle bir şeyi yapacağına dair neden bulamamıştı.

Tamam, kabul ediyordu. Emily ondan değildi ama sırf bu yüzden onu öldürmek istese bunu çoktan yapardı, Cetelin bu kanıya iyice emin oldu ve saçlarını topladı.

"İstediğin bir şey var mı kızım?" diyerek kapının eşiğinde durup Cetelin'in gözlerine baktı Bayan Virigina. Onun da saatlerdir ağladığını ve yorgunluktan bitkin düştüğünü görmek mümkündü. Bakışları her ikisini de rahatça ele veriyordu.

"O kadar yorgunum ki!" dedi Cetelin derin bir çekerek, "Bugün onunla bir sinema filmine gidecektik." gözlerinin altı kızardığında, olayın şokunu atlatamamış bir vaziyette olması canını bir kez daha sıkmıştı. Sonuçta, Emily onun her şeyiydi. Her ne kadar babası onu sevmese de o ona sıkı sıkıya bağlılık duyuyordu.
"Böyle yapma kızım!"

Bayan Virigina ağlamaktan bitap olmuş bir şekilde onun yanına oturdu. Yatağın köşesine iyice yanaşmışlardı. Bayan Virigina'nın dizleri Cetelin'in dizlerine değiyordu. "Ne kadar ağlasak..." dedi ve duraksadı. Emily'nin yatak odasını süzüp öylece masanın üzerinde duran çerçeveye baktı. Kırılmıştı. Şüphelenip ayağa kalkmak istedi fakat yapamadı. Uzun uzun çerçeveye baktı ve kimi parçalarının hâlâ masanın üzerinde parladığını fark etti. "Şuraya dikkat et!" dedi ardından Cetelin'in dizine bir defa dokunduktan hemen sonra. "Hatta hemen içeridekileri çağırayım. Belki katile dair bir iz bulunur, baksana nasıl kırılmış." Bayan Virigina ayağa kalktığında Cetelin sakince masanın üzerine bakıyordu.

Ellerini başına götürdü ve sertçe yutkundu. "Bu benim hatam!" dedi yüzünü buruşturarak, "Onu yanlışlıkla ben kırdım!" Bayan Virigina yerine tekrar oturduğunda masanın üzerine bakmaya devam ediyordu. "Yaralanmadın ya!" dedi onun ellerine bakıp. "Hayır, hayır sadece nasıl olduğunu anlamadan elimden düşüverdi. Bunun için çok üzgünüm."

Bayan Virigina hafifçe tebessüm etti ve "Galiba her ikimizin de dinlenmeye ihtiyacı var!" diye fısıldadı. Tolerans gösterip Cetelin'in yanında kalmayı çok istiyordu fakat yaşlı bir kadın olduğunu unutmamalıydı. Ne kadar genç gösterirse göstersin, kullanması gereken hafıza kaybına yönelik ilaçları bulunuyordu. Tansiyon hastasıydı ve çok fazla yıpratmaması gerekiyordu kendisini.

Cetelin onun ellerini sıkıca tutup gözlerini kapattı. "Lütfen siz dinlenin," dedi. Bayan Virigina yumuşak bakışlarını onun yüzünden çevirip son kez masanın üzerindeki çerçeveye çevirdi.

"Ben değil Cetelin, asıl senin dinlenmeye ihtiyacın var."
Cetelin başını sallamakla yetindi. Ardından Kapıya kadar Bayan Virigina'ya eşlik etmek için ayağa kalktı.

"Lütfen otur, kendim giderim." diyen Bayan Virigina'ya aldırış etmemişti. Çıkış kapısının önünde durduklarında savcılar ve birkaç polis de Bayan Virigina ile birlikte evden "İyi akşamlar!" dileyerek çıkmışlardı. Cetelin, şimdi tek başına kalmıştı. Kardeşinin boğazının kesildiği bu evde, kan kokusunun henüz çıkmadığı bu evde tek başına kalmıştı. Hayatı boyunca unutamayacağı tek görüntü, kurbanlık bir koyun gibi öylece kurban edilen kardeşinin çaresiz görüntüsü olmuştu. Bir an korktu, kardeşi büyük ihtimalle katilini görmemişti, çünkü belliydi. Katil sinsice yaklaşmıştı ona ve arkasından davranmıştı.

"Ya ben de onu hiç göremezsem?" diyerek sesli düşündü. Ardından gözündeki yaşları silip çalan ev telefonu yüzünden irkildi. Ekrana baktı, yabancı bir numaraydı. Fakat birkaç saniye sonra numara ona olduğunca tanıdık gelmişti.

Açmak istiyor fakat nasıl yapacağını bilmiyordu. En sonunda dayanamadı ve telefonu kulağına götürdü. Hafif bir titremeyle çağrıya cevap veren sistem tiz bir sesten sonra gürültüyle netlik kazanmıştı.

"Kızım!" dedi karşıdaki kaba ses, "Olanları duydum!"

Cetelin sol eliyle ağzını kapatıp nefesini kesti. Nefesini tutarak ağlamaya başlamıştı. Gözyaşları gözlerinden oluk oluk akıyordu ve kalbi patlayacakmış gibi atıyordu. Babası telefonun diğer ucunda kahkahalara boğulurken Cetelin gözyaşlarında boğuluyordu. Suyun hafif olduğunu söyleyen herkese nefret duyuyordu, onu öldürmek için birkaç damla gözyaşı bile çok fazlaydı.

Babası gülmeye devam ediyordu. Cetelin onun neden güldüğüne anlam verememişti. Kardeşi öldüğü için mi gülüyordu yoksa onu öldürdüğü için mi bir türlü karar veremiyordu. Fakat ne şekilde olursa olsun, Cetelin'e karşı biraz merhametli olmalıydı. Böyle basitmiş gibi gülmemeliydi, bu ancak onun, Cetelin'in canını çok daha fazla yakıyordu.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top