❝BİR SAAT SONRA❞
Cetelin parlak linolyum döşemeli yatağın üzerinden kıvrılarak doğrulduğunda üzerindeki ağırlığın az da olsa geçtiğini hissetmişti. Sonra kapının kolunu sakince açıp içeriye doğru yürümeye başladı.
Genç, uzun boylu bir kadın içeriye geçmişti. Bacaklarını üst üstüne atıp karşıdaki koltuğa oturdu. Kendini beğenmiş bir tavır sergilemesi savcı olmasından ziyade dansçıymış gibi gösteriyordu. "Hoş geldiniz Savcı Emma," dedi Welts, sanki onu daha önce görmüş gibi görünüyordu. Savcı gözleriyle Welts'in yorgun bakışlarını süzüp gülümsedi. "Diğer savcı neden bıraktı bu işi böyle?" Cetelin kızgınca öne atıldığında hiç naif olmayarak konuştu. "Çünkü, bu işten daha önemli bir işi varmış!" kızgınlığıyla bu yarı yontma savcıyı burada parçalamak istiyordu.
Emma denilen kadın ayağı kalktığında Welts'e baktı. Sabahın ilk saatlerinde uykusunun bölünmesinden hoşnutsuz bir şekilde işini yapıyordu. "Olay yeri inceleme görüntüleri, dosyalar, adli tıp raporu hazırlar mı?" savcı odadakileri tek tek süzerken önüne getirilen dosyaları masanın üzerine bıraktırdı.
Ardından cinayetin işlendiği yere, banyoya doğru yürüdü. Kapının kulpunu açmadan hemen önce eline tek kullanımlık eldivenlerden birini geçirdi. Yoğun kan kokusu, yerlerin ıslaklığı, duvardaki izler daha taze gibi duruyordu. Bununla birlikte savcı tek tek işaretlenen yerlere yaklaştı, içeriye geçip fotoğraflardan birkaç tanesini düzensizce alıp tekrardan banyoya koştu.
Resimleri sırasıyla incelediğinde boğaza atılan kesiğin sağ taraftan başladığını ortalara gelince iyice derinleştiğini ve kesiğin düzensizce atıldığını fark etti. -Arteria Carotis- sağ şah damarının aldığı darbeyle çırpınan kurban kesiğin düzensiz gitmesine neden olmuştu. Savcı raporu içerden getirmesi üzerine Welts'in yanındaki Sasha'ya seslendi. Kahverengi perçemleri olan memur saniyeler sonra raporu onun eline ulaştırdığında önceki savcının tamamen kendi düşüncesine göre aldığı boş notları okudu.
"Öncelikle maktulün ölmeden önce nerede olduğunu bilmiyoruz." dedi raporun ilk satırlarını okurken. Diğer savcının 'Maktul cinayet sırasında odasından sürüklenerek' sözü şişirme gibi dursa da Emma, Welts'e dönüp "Giriş ya da evin herhangi bir yerinde saç teli, sürüklenme belirtisi bulundu mu?" diye sordu. Welts ensesini kaşıyıp derin bir nefes aldı. "Olay tamamen burada gerçekleşmiş" dedi banyonun duvarlarını sırasıyla izleyerek.
Emma tekrardan raporun hiç çekici olmayan doldurma sözlerini okuyup devam etti.
"Kesik maktulün sağ tarafına kuvvetlice atılmış. Ardından çabalamasıyla bıçak soluk borusunu darmadağın etmiş,"
Emma sinirinden gülerek resmi Welts'e uzattı. Aynı anda raporda yazılan bilgilendirmeyi okumaya başladı. "Maktulün boğazı ön taraftan kesilmiş vaziyette," istemeden gülümsedi. Ama bu sinirinden kaynaklı bir şeydi. "Bu savcıya birde maaş bağlarlar.
Önden kesilmesi için kılıçla büyük bir arbede yaşanmış olması gerektiği de yazıyordur kesin!" burnundan soluyarak Reachel Finnies'in hazırladığı raporu paramparça yırtıp avucunda sıkmaya başladı. Ardından içeriye geçip masanın başına oturdu.
"Bildiğiniz bir erkek arkadaşı var mıydı?" diye sordu Emma. Odada bulunan herkesin gözleri Comar'ın üzerinde buluştu. Birkaç saniye sonra Comar konuşması gerektiğini düşünüp boğazını temizledi.
"Ben," dedi mahcup bir ifadeyle "İki yıldır birlikteyiz." Comar'ın gözleri Cosima'nın üzerine dikilmişti. Hepsi birlikte en yakın arkadaşlardı.
Emily'nin bu denli kaybolmasına üzülmüş gibi duruyordu.
"Peki onunla hiç birlikte oldunuz mu?" Comar'a sorulan bu soru içini kasıp kavurmasına neden oldu. Cetelin'in gözleri onu ince ince süzerken, aklına o kitapların dolu olduğu içecek dükkanı geldi. Comar tıpatıp o gence benziyordu. Gözleri, saçı, süt beyaz teni...
"Evet," dedi "Birlikte olduğumuz günler vardı."
Cetelin bunu duyunca derin bir iç çekip geriye yaslandı. Comar ise savcının ona neden bu tarz sorular sorduğunu anlamıyordu. "Peki, onun seni istemediği zamanlar nasıl tepki veriyordun?"
Cosima bu soruya Comar'dan önce cevap verdi.
"Emily asla Comar'dan uzaklaşmak istemezdi, hatta onun yanında güvende hissettiği tek kişiy..."
Cetelin ince ince Cosima'nın gözlüklü yüzünü süzerken gülümsedi.
Kardeşinin bunca yıl onun yanında güvende hissetmediğini, arkadaşlarına anlatması onun için çok acı bir durumdu. Cosima çekinerek "Burada," diye düzeltti. Ama Cetelin artık anlayacağını anlamıştı.
"Peki olayın olduğu saat burada mıydın?" dedi Emma, Comar gözlerini onun üzerine dikip "Hayır," dedi "En son dün gece görüştük."
Emma'nın aklına isteksizce doğan bir birliktelik sonucu, Comar'ın onu öldürdüğü düşüncesi yayıldı. Ama bu galiba imkânsızdı. Çünkü, odadaki resimler, duvara koyulmuş büyük bir tabloda Emily'nin Comar'ı ne kadar sevdiği açıkça ortada duruyordu.
"Ya siz?" dedi bayan Virigina'ya bakarak "Siz kimi oluyorsunuz?"
Bayan Virigina yavaşça doğruldu. "Kiracım oluyordu," dedi. "Onu en son dün sabah asansörde gördüm."
"Size bir şeyler söyledi mi?" Welts savcının sorgu dışında kaldığını unutmaması için öne atıldı.
Emma ona kızın kızgın bakarken Welts hiç sekteye uğratmadan Cetelin'e döndü. "Kardeşiniz son zamanlarda nasıldı?" Cetelin net görmesini engelleyen saçlarını geriye doğru itti. Buz gibi soğuk bakan bakışlarıyla Welts'e baktı. "Bana bu gece bir işi olduğunu, onun yanına yarın gelmemi söyledi. Nereye gideceğini sorduğumda, sadece önemli bir işi olduğunu, bu ayın onun için seçkin bir ay olacağını söylemişti. Bir iş mi diye sorduğumda ömür boyu devam etmeyeceğim bir iş demişti."
Emma ve Welts Cetelin'in söyledikleri üzerine uzun uzun düşünmeye başladılar. Böylesine anlamsız bir diyaloğun aralarında geçtiğine inanmak istemeyen Emma sonunda dayanamayıp sordu. "Yapacaklarını size söyler miydi? İzin alır mıydı?" Cetelin kardeşinin inatçı tavrını arkadaşlarının da bildiğini düşünerek "Hayır," dedi "Bazen hep kendi bildiğini okurdu."
Cetelin etrafını saran sıcak hava dalgalarının verdiği bunaltıcılıkla kendini balkona attı. Geceden kalmış, gün boyunca etrafı gezen bulutları sakince izlemeye odaklandı. Karşıdan gelen büyük bir esinti dalgası bu sabahın akşamında çok serin bir hava getireceğini anlatmıştı.
Göğün aydınlığında bile parıldayan yıldızları izlediği sıra o mekandaki genç geldi aklına. İstemeden onu hatırlıyordu sürekli. Onun görüntüsü gözlerinin önünde belirdiğinde Comar'ın da burada olduğunu anımsadı.
Sonra onun müthiş derecedeki yakışıklı yüzüne baktı. Ardından 'Sakladığı bir şey mi var acaba?' diye düşündü kendi kendine. Ama olamazdı, çünkü kardeşi onu sevdiğini gerçekten ablasına da söylüyordu. Hatta içerideki koltuğun üzerinde fotoğraflarının yanına büyükçe italik bir yazıyla "Rüzgârlardan uğur diledim, kokunu bana taşısınlar." diye bir söz yazılmıştı.
Onların gerçekten birbirlerini sevdiğini, bu ilişkiye en gerektiği değeri verdiklerini düşünüyordu Cetelin. Sonra birden ellerinde kahveyle Adam Welts göründü. Onun kafası Cetelin'in görüş açısını değiştirmesine neden oldu. Yana kayarak Comar'a bakmaya devam etti.
"Bir şey gizlediğinden mi şüpheleniyorsun?" dedi Welts. Cetelin sakince başını sallayıp "Olabilir," dedi "Belki de" konuşması sırasında şehrin tüm ışıkları sönmüştü. Sabahın orta ışıkları, güneşin parlak ve göz yakıcı görüntüsü yavaş yavaş tabiatın tablosunu çizerken, sokakta narince dolaşan kimi kediler miyavladı.
Ardından Cetelin tan yerinin çoktan ağarmasıyla sokaklara dökülen insan selinin farkına yavaş yavaş vardı. Kardeşinin olmadığı bir dünyada, yeni bir hayata başlamıştı. Bu gerçekten ona acı veriyordu.
"Aslında bakılırsa Savcı Emma çok dikkatli biridir."
Cetelin istemsizce gülümsedi. Dudakları bunca saat sonra ilk defa tebessüm etmişti. Bu yüzden hafif bir sızı çenesinin etrafında gezinip beyninin sinirlerine dokundu. "Kardeşimin katilini, bu kadar basit sorularla bulmak sadece ona özgü bir şey olmalı."
Welts duraksadı. Kahvesinin üzerinden göğe doğru özgürce uzanan buharlarını aldırmadan bir yudum içti. "Aslına bakılacak olursa, o sadece bu kadar basit sorularla, karşıdakinin devinimlerini ölçtü. Terleme, elleri ovuşturma, göz kontağı, kızarıklık...."
Cetelin bunun mantıklı olduğunu anladığında farkında olmadan kızardı. Bu durumda eğitimsiz olduğu yüzüne bir kez daha vurulmuştu. Yüzünü buruşturup Welts'e baktığında dudaklarını büzdü. "Bunların hiçbirisi içerideki kimsede oluşmadı." dedi kızgınca. Welts başını salladı ve içeriye baktı.
"O zaman katili içinizde aramayacağız."
Bunun saçma olduğunu söylemeye hazırlandı Cetelin ama sonra vazgeçti. Artık suçluyu bulmak onlara kalmıştı. "Size güveniyorum," dedi Cetelin tereddütlü bir insanın yapmacık gülümsemesiyle. "Size güveniyorum."
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top