Yazma Becerilerinizi Geliştirin Serisi | Tema ve İç Dünya

Hava kavurucu derecede sıcak bugün. Rüzgarın esmeye mecali kalmamış, güneş tam tepede takılıyor. Şansınıza, önünüzde birbirine eş iki havuz var. Aynı boyda, aynı genişlikte. İkisi de çok havalı ve çekici gözüküyor. Yaklaştığınızda ise birinin çocuk havuzu kadar sığ olduğunu görüyorsunuz. Diğerinin ise derinliğini dahi algılayamıyorsunuz, kenarında bekleyip ayağınızı sokup sokmamak hakkında karar vermeye çalışıyorsunuz. Bu, bu kadar derin bir suda ne kadar güvenli olabilir ki?

O yüzden sığ olana giriyorsunuz, bir süreliğine iyi geliyor fakat sonra yeterince serinleyemediğinizi fark ediyorsunuz. Ayak bileklerinizi ancak geçiyor su, yani kendinizi daldırmanızın imkanı yok. En mantıklı çözüm olarak boynunuza ve omuzlarınıza su sıçratmayı deniyorsunuz. Lakin güneş böyleyken bu sizi rahatlatmak yerine kazanda yavaş yavaş haşlanıyormuşsunuz hissi veriyor. Göz ucuyla derin havuza bakıyorsunuz, hâlâ dibini görmekte zorlanıyorsunuz. Ya derinlerde sevmeyeceğiniz bir şey çıkarsa ya derinlerdeki şey sizi sevmezse?

Güneş tepede durmaya devam ederken serinlemek için tek şansınızın bu olduğunu farkedip ayağınızı birkaç santim daldırıyorsunuz. Yüzeyi de diğer su kadar ılık. Bir şans vermek için ayağınızı biraz daha daldırıyorsunuz. İşte, yüzeyin altında su serin. Hatta cildinize değen sıcak havaya oranla soğuk bile sayılabilir.

Gözlerinizi kapatıp soğuk suyun hissine bırakıyorsunuz kendinizi. Derinlerde bir şeyler olabilir ama şu an tek ihtiyacınız olan bu soğuk su. Gülümsüyorsunuz ve suda giderek daha çok batıyorsunuz.

Sevgili yazarlar, bu işte bir okuyucunun her gün yaşadığı bir olay. Hatta genellikle daha kötülerini bile yaşıyorlar.

Okuyacakları bir sonraki kitaba karar verme aşamasında suyun derinliğini bilmiyorlar ve onları nelerin beklediğinden habersizler. Kapak yardımcı olmuyor, açıklama zaten havuzun ne kadar güzel olduğunu anlatmak için var. En önemli sorunun cevabını bilmiyorlar. Su sadece parmak uçlarını mı ıslatacak yoksa bombalama atlayabilecekler mi? Hep hatırlayacakları bir hikaye olacak mı?

Yanlış anlamayın, sığ sular da güzeldir. Bazen okuyucunun dalmaya hâli olmayabilir. Böyle durumlarda sığ sularda efor sarf etmeden rahatça ve hızlıca eğlenebilirler. Bu yüzden bir sürü aksiyon ve komedi filmi var, bazen sadece öylece oturup bir şeylerin keyfini çıkarmak isteriz.

Ama hepimizin bir arzusu var. Bir şeylerden anlam çıkarmak, saklı anlamı bulmak. Sığ suda bile derinliği aramak, daha fazla serinlemeye uğraşmak bu arzumuzun bir göstergesi. Hatta bu arzu için komedi veya aksiyon filmlerinde mantık bile aramaya kalkabiliriz. Yani belki bir ara çoğumuz robotlara dönüşen arabaların da bir anlamı olduğunu aramaya çalışmış olabiliriz.

Peki, okuyucularınızı gezegendeki en mutlu hayranlar yapmak mı istiyorsunuz? Peki ya onlara her seferinde derinlerde başka yeni şeyler bulabilecekleri bir hikaye vermek istiyorsanız? Bunları yapmak için öncelikle hikayenizin iç dünyasını açmalısınız.

Konular, mekanlar, dış görünüş betimlemeleri... Evet, hepsi okuyucunun hikayeye başladığında ilk karşılaştığı şeyler ve kesinlikle hayati birer elemanlar fakat aynı zamanda bunlar okuyucunun su sıçratıp eğlendiği kısımlar. Eğer bu elemanları unutup derin ve önemli şeyler yazmaya odaklanırsanız okuyucuyu perişan bırakırsınız. Bu yüzden göz alıcı karakterler (bunu sonraki bölümde daha detaylı konuşacağız) yaratın ve okuyucuyu şaşkına uğratan bir konunuz olsun. Ama onları hikayenin içine çekmek ve her okuduklarında yeni şeyler keşfetmelerini sağlamak için birkaç teknik kullanmanız gerekebilir.

Karakterleriniz gözle görülür nedenlerden dolayı büyük kararlar vermeli. Ana karakterin sadece amaçlarını değil, kafasının içinde değişmesi gerekenleri de göstermelisiniz. Önemli noktalara parmak basmalı ve ancak okuyucunun cevap verebileceği sorular sormalısınız. Hatta okuyuculara gizli mesajlar bile gönderebilirsiniz. Ki bu suyun ne kadar derine inebileceğinin başlangıcı, inanın su fazlasıyla derinleşebilir.

Derinlere daldığımızda karakterler, semboller, yan konular, geçmiş hikayeler gibi pek çok şey göze çarpar. Fakat en göz önünde olanı temadır.

Bu terimi muhtemelen daha önce birçok kere edebiyat öğretmenlerinizden duydunuz. Ancak tema gerçekten nedir? Ne zaman görürüz? En önemlisi de hikayelerimizde nasıl kullanırız?

Diyelim ki karakteriniz bir hırsız. Hırsızlık ile ilgili bir tema düşünmelisiniz. En basitinden, hırsızlık yanlıştır gibi bir şey düşüneceksiniz. Vay canına ne kadar da zaman aldı, değil mi? Diğer elemanlar gibi bunun üzerinde de biraz zaman harcamanız, düzenlemeniz gerekecek. Ancak bitirdiğinizde size pek çok katkı sağlamış olacak.

Öncelikle, sizi karakterinizin duygularının derinliklerine daldıracak. Karakteriniz hırsızlık yaptığından dolayı suçlu hissedebilir ancak temayı keşfederken bir başka katman, karakteri etkileyen nedeni bulabileceksiniz. Bununla birlikte karakterinizin bilinçaltını oluşturacaksınız ve bu okuyucuların fark edeceği bir şeydir. Karakterin bile farkında olmadığı bilinçaltı nedenlerini okuyucuya göstermek harikulade bir taktiktir. Her şeyi olduğu gibi yaşayan bir karakter gerçekçi değildir ve muhtemelen biraz sıkıcıdır. Onun yerine karakterinize büyüme fırsatı verin.

Şimdi tema nedir konumuza geri dönelim. Teması olan bir hikayeniz olduğunu hayal edin, mesela hırsızlık örneğine geri dönebiliriz. Tek bir farkla, bu sefer bir taraf veya sonuç seçmeyin. Karakterimiz çalsın fakat sonucunda bir şey olmasın. Bu pek de işe yaramaz, değil mi?

Bazen cevabını veremediğiniz sorular, temalar olabilir. Bu soruyu hikaye ilerledikçe deneyimlersiniz, düşünürsünüz. Eğer sonuna geldiğinizde bile hâlâ bir cevap bulamazsın merak etmeyin. Temanızın bir soru olmasında hiçbir sakınca yok.

Peki, tema sadece hiçbir tarafı ya da tek bir tarafı mı seçmeli? Tam tersine, hem iyi hem de kötü sonuçları gösterseniz, okuyucuya güvenip cevabın ne olduğunu onların seçimine bıraksanız o zaman ne olur? Bu temanın daha az buyurgan ve daha az abartılı olmasını sağlayabilir.

Temanın ne olacağı kadar iç dünyayı genişletirken bu araçların nasıl kullanılacağı ve olayların nasıl anlatılacağı da bir başka önemli konumuz ve şimdi ona geçiyoruz. Tema karakterinizin ve hikayenizin iç dünyasına katkıda bulunur demiştik. Tema ve karakterleri kullanırken araya giren bir diğer araç da "alt konular"dır. Bu yan konular karakterin iç dünyasındaki farklı açıları gösterebilir, okuyucunun çözümlemesini istediğiniz ipuçlarına ev sahipliği yapabilir, sakladığınız sürprizlerinize güzel birer perde olabilir.

İç dünyayı güzelce kurgulamanın en güzel yanlarından biri de gerçekten eğlenceli olabilmesidir. Temalar, alt konular ve semboller yerleştirirken karakteriniz hakkında yeni şeyler öğrenebilir, keşfedebilirsiniz. Ve şansımıza bunları yazarken yapmak aslında kolaydır ve bazen istemsizce bile gerçekleşebilir. Kilit nokta, bunları çok da bariz bir şekilde bırakmamakta. Okuyucular suya kendi istedikleri sürede, alışa alışa girmeyi sever. Bu yüzden karakter ve konuyu ön planda tutarken diğer yandan sessizce hikayenin (hatta belki de kendinizin bile) iç dünyasını ve derinliklerini keşfedin.

Ödev:

Sevdiğiniz filmlerden veya kitaplardan birkaçını düşünün. Hangi tema veya temaları gördünüz?

Hikayelerinizde ön plana çıkan semboller var mı? Peki, bu sembollerin içinde oraya koyduğunuzu hatırlamadıklarınız var mı? Eğer varsa bunların sizin için anlamı ne? 

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top