49.Bölüm 'İstenilen Büyü'
Yasak Vampir 49.Bölüm 'İstenilen Büyü'
Eddie
Yarım saattir bekliyorum. Lena bir türlü uyumadı. Uyusa yanına girip şu lanet dürtüden kurtulacağım. Sasha hiçbir şey yapmıyor. Yapamıyor. Bundan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Onu ilk öldürmeye çalıştığım zaman bunu yapmalıydım. Melanie karşıma çıkıp bana engel olmamalıydı. Lanet olsun bir insana bağlı kalmak canımı sıkmaya başladı. Şu halime bakamıyorum bile. Evlerinin önünde Lena'nın odasına bakan bir ağacın üstünde kızın uyumasını bekliyorum. Bütün gün bir şekilde yanımda olmasını söylüyorum anlayamadığım benden korkması. Yanımda olmak istediği için değil de benden korktuğu için sesini çıkarmadan yanımda duruyor gülmekten ölüyorum o zaman. Ona zarar vereceğimi düşünüyor – ki bu bazen aklıma gelmiyor değil - Aslında bunu yapardım ama ölmek için çok gencim henüz 170 yaşındayım. Beklemekten çok sıkıldım daha fazla dayanamayacağım. Lena'nın beynine uyuması gerektiğini söyleyen sinyaller vermeye başladım. Elinde kahvesi vardı harika bu kız neden bana hiç yardımcı olmuyor? Gözlerimi kapayıp ısrarla uyuması gerektiğini söyledim. Bunu yaptıktan sonra bırakın bir bardak kahveyi Arabistan'daki bütün kahveleri içse faydası olmaz. 1 dakika sonra ışığı kapandı. Biraz daha bekledim ve 5 dakika sonra aşağıya atlayıp mutfak kapısının kilidini açtım. 6 saniye dayanamayan kilit çıt sesiyle açıldı. Mükemmel bir hırsızdım çokda dikkatliydim ekstra yeteneklerimle harikalar yaratıyorum tanrım servetimi sonuna kadar hak ediyorum.
Evlerini ezberlemiştim artık. İki katlı klasik Amerikan evleriydi. Odasının kapısı hafif aralıktı tanrıya şükür bazen bir işe yarıyor. Nefes almaya ihtiyaç duymadığım için nefesimi tuttum ve yanına yaklaştım uyumuş olup olmadığına baktım boğazından gelen hırıltılarla nefesimi verdim üstündeki örtüyü kaldırıp yanına uzandım. 3. geldiğimde yanında birinin olduğunu hissetmiş ve hemen ışığı yakmıştı ama onun 'hemen' ışık yaktığı zaman aralığında ben buradan kendi evime kadar bile giderdim. Bedeni sıcaktı. Genel olarak Lena olması gerekenden hep yarım veya bir derece daha sıcaktı. Sebebi bu kasabanın soğuk olması ve onun sinüzit hastalığından dolayı hep biraz grip gezmesiydi. Bu çooook önemli bilgiyi (!) uzun bir keşif zamanında öğrenmiştim. Bütün geceyi Lena uyurken geçirdiğim için boş vaktim fazla oluyordu. Teni için yanan ellerimi hafifçe beline sardım. Saçları çok uzun değildi ama rahatsız ediyordu beni, bence kestirse daha çok yakışırdı. Tamam yakışması umurumda değil çok sere serpe uyuyor saçlarıda beni rahatsız ediyor haliyle. İki üç defa saçını yanlışlıkla çektiğim için uyandı. Şuan kendimi daha kontrollü hissediyordum. Bu kızın üzerimdeki etkisi bazen beni hayrete düşürüyordu. Oysa hiç bir şeyin farkında gibi durmuyordu. Aradan iki üç saat geçince kendimi çok çok daha iyi hissettim. Çok kıpırdayınca ellerimi çektim. Ama kollarım hala kollarına dokunuyordu. Oradan buradan bir şeyler düşünmeye başladım. O sırada birine seslendiğini duydum. Anında irkildim lanet olsun gördü mü beni? Ama bunu hissederdim çok mu dalmıştım?
Hızla ona döndüm hayır hala uyuyor yalnızca mırıldanıp duruyordu. Saçma sapan anlamsız şeyler söylemeye başladı. Sasha, Mel, Aaron, annesi Dane gibi birçok isim duydum. Arada kendi adımı da duydum. Gözlerimi devirdim harika biraz sessiz olamaz mıydı burada bende vardım herhalde. İşin yoksa birde Lena'yı dinle.
Melanie ;
David ellerini belime sarmış yanımda uyuduğumu zannediyordu. Gerçi düzenli nefes alışverişleriyle birazdan uyuyacaktım. Ama kendimi tutamadım ve konuşmaya başladım.
-David sana bir şey soracağım?
David irkildi uyuduğumu sanıyordu ve bir anda çıkan sesimle vampir dürtüleri hızla tepki vermişti. Kendini sakinleştirdi ve bakışlarını bana çevirdi.
-Uyuduğunu sanıyordum.
-Uyumaya çalışıyordum.
-Aklına takılan nedir?
-Bana zarar vermekten korkuyorsun değil mi?
İçini çekti.
-Bunu ne yazık ki yapabilecek güçteyim. Evet korkuyorum.
-Ama anlayamıyorum benim kanımı içmeye başladığına an duramaz mısın?
-Avlarımızda bu zahmete girmeyiz. Ama öyle bir şey yaparsam kendimi durdurabilirim.
-Peki neden bu kadar korkuyorsun?
Bana deliymişim gibi baktı.
-Çünkü senin hiçbir yerin kanasın istemiyorum. Çünkü senin kanını içmek istemiyorum.
-Nasıl yani kanım içilmeyecek kadar kötü mü?
Az daha kahkaha atacaktı.
-Sen şimdi kanını içmek için beni ikna etmeye mi çalışıyorsun?
-Hayır hayır. Ben sadece anlamıyorum.
-Anlayamayacak bir şey yok. Sana hiçbir şekilde zarar vermek istemiyorum. Kanını emersem emin ol bundan hoşlanmazsın.
-Canım yanar yani.
-Evet. Bu konuyu kapatabilir miyiz?
Esneyerek başımı salladım. Bana sarıldı.
-Sen seni öpmem sana sarılmam güzel şeyler söylemem için Tanrı'nın bana verdiği bir lütufsun Melanie. Kanını içmem sana zarar vermem için değil.
Yine başımı salladım. Saçlarımdan öpüp daha fazla bir şey söylemedi. Bende onun kollarından kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Uyandığımda elbette ki David yoktu. Büyük ihtimalle annem odaya gireceği zaman gitmişti. Yataktan kalktım. Kendimi oldukça mutlu hissediyordum ve hemen yanına gitmek için hazırlandım. Kendimle gurur duyuyordum. Sonunda bir karar vermiş o lanet kararsızlık anılarımdan kurtulmuştum. Bütün sihir 'Yasak Vampir' sözlerindeydi. Onları söylediğim an kiminle olmam gerektiğini anlamıştım. Gülümsedim. Üstümü değiştirip çantamı hazırladım. Hoplaya zıplaya aşağıya indim. Annem kahvaltısını yapmıştı ama bana belli etmemeye çalışıyordu. Güldüm.
-Kahvaltınızı yaptınız mı Bayan Kate? Pek iştahınız yok gibi.
Sinsi gülüşümü görmüştü. Hafifçe dudağını büzdü.
-Hayır yapıyorum ya.
Kahkaha attım.
-Hadi anne babamla yapmışsın işte. Günler sonra gelen barışma anı bunu kutlamalıyız.
Annemde güldü ama biraz utanmıştı. Beni okula postaladı. Kapının önünde Colin ve arabası duruyordu. Elindeki anahtarı sallayıp eliyle gel işareti yaptı. Güldüm. Arabaya binmeden penceresine yaklaştım.
-Üzgünüm gelemem David'i bekliyorum.
-. Pekala okulda görüşürüz o zaman.
Arabayı çalıştırınca hemen elimi çektim. Oda hızla uzaklaştı. İçimi çektim Bir süre daha bekledim ama David gelmedi. Bende yürüyerek gitmeye karar verdim. Biraz ilerlemiştim ki David arabasıyla yanımdan geçti. Duracağını sandım ama durmadı. Ve arabada sarışın bir siluet gördüm nefesimi tuttum. Biraz daha arkasından bakınca Lizzie'nin de arabada olduğunu fark ettim. Kafam karışmıştı. David sırlarla dolu biriydi. 200 yılı geçkin bir hayat bende yaşasam benimde bir sürü anım olurdu. Okula giderken bu düşüncelerdeydim. Yürüyerek biraz yorulmuştum. Colin beni görünce kaşlarını çattı. Yanlarına gidince yalnız benim duyacağım bir şekilde;
-Yürüyerek mi geldin? Bu soğuk ta. Madem gelmeyecekti benimle neden gelmedin?
-Bir işi çıktı sanırım. Geleceğini sandım onun için.
Üşümüş ellerime dokundu. Kaşlarını çattı. Eldivenlerini çıkarıp bana verdi. Bu dejavu anını David ile de yaşamıştım.
-Gerek yok gerçekten. Isınırım şimdi.
-Okulda kantinde bir olay var. İçeri giremiyoruz. Ama sana sıcak bir şeyler bulacağım. Giy bunları.
Karşı çıkmamın bir anlamı yoktu. Giydim o da içeçek bir şeyler bulmaya gitti. Gerçekten üşümüştüm. David'e bakındım hiç Johnsonlar dan kimseyi göremedim. O sıra Lena abartılı bir nefes verişle yanıma oturdu. Ona döndüm.
-Sorun ne?
-Sorun ne? Güzel soru inan bende bilmiyorum. Eddie harika biri, sanırım iyi vakit geçiriyoruz, bana oldukça samimi geldi ama biraz garip biri Melanie korkuyorum.
Güldüm bunda şaşılacak bir şey yoktu bende ilk gördüğüm zaman Eddie'den korkmuştum.
-Korkuyor musun? O halde neden onun yanındasın?
-Sorunda bu. Korktuğum için pek sesimi çıkartamıyorum ama sanki bir yerlere gidip oturalım dediğinde hayır dersem çok kötü şeyler yapacakmış gibi bakıyor. Bende kuzu kuzu arkasından gidiyorum.
-Peki gittiğinizde nasıl davranıyor? Yani mutlu değilsen...
-Yo hayır dedim ya sempatik ve komik biri ama bazen ciddileşiyor ve karşımda oturmak yerine yanıma geliyor.
Anlamıyormuş gibi baktım.
-Yanına oturması kötü bir şey mi?
-Hayır hayır öyle de değil. Dedim ya anlamıyorum gülüyor ve bir anda kesip gözlerini dikkatle bana çeviriyor. Sanki yanıma oturmazsa savaş çıkacakmış gibi.
Gülmemek için dudaklarımı sıktım. Bilmem der gibi dudak büzdüm. İçini çekti. Gerçekten korkuyordu ama ben onun için korkmuyordum Eddie yaşamayı bu dünyada ki her şeyden fazla isterdi bunun içinde Lena'ya zarar vermezdi. David'i o sıra gördüm. Hemen yerimden fırladım.
-Gelirim şimdi.
Hızla ona doğru yürüdüm. Beni görünce yüz ifadesi değişmedi.
-David ne oluyor? Arabada Meredith ve Lizzie'yi gördüm.
Başını salladı.
-Evet. Liz Meredith ile konuşmak istedi.
-Ne için? Oğlunu mu istiyor hala? Anlaşmamı yapmak istediniz?
Başını salladı hangi dediğimin yanlış olduğunu anlayamadım.
-Oğlunu istedi evet ama Leonard bir araçtı Lizzie'nin ilgisini çekip istediğini yaptırmak için bir araç. Ve evet bir anlaşma yapmak istiyor.
David'in çökmüş gözlerine baktım. Bir şeyler istediği gibi gitmiyordu ne olduğunu anlayamıyordum.
-Nasıl bir anlaşma anlayamıyorum David açık konuşabilir misin bu yüzden mi bu sabah beni almaya gelemedin?
Üzüntüyle başını salladı. Ellerimi tuttu.
-Melanie bir bebeğin yaşamı ellerimde Leonard'ın yaşayabilmesi bana bağlı.
Hiçbirşey anlayamıyordum.
-Anlayamıyorum. Meredith'in Liz'den istediği ne?
-Büyü. Ondan büyü yeteneğini kullanmasını istiyor. Aynı büyüyü kendisine de yaptırmak istiyor.
-Hangi büyü bu?
Üzgün gözlerini bana dikti. Eğer ağlayabilse şimdi ağlayacak gibi.
-Benden çocuğu olmasını sağlayacak olan büyüyü.
Yazar: Buse YARALI
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top