48.Bölüm 'Yasak Vampirimsin'

48.Bölüm 'Yasak Vampirimsin'

Evet hangisini sevmiştim? Korkutucu , alaycı ve saldırgan David'i mi?  Beni sevdiğine inandığım, benim için her şeyi yapacağından kuşkum olmayan David'i mi?

Cevabını zaten biliyordum kimden kendimden mi saklayacaktım?

Ben ikisini birden sevmiştim ikisi bir anda aynı benlikte olduğu için sevmiştim. Colin tatlıydı sevimli beni seven sadakatli birisiydi. Oysa David bununla birlikte saldırgan ve korkutucuydu. Bir anda beni bırakıp gidecek, sonsuza kadar benimle olacak gibi. Bu ikilem beni bitirse de yine çekildiğim tek kişi o oluyordu.

Başını arabanın koltuğuna yaslamış gözlerini kapatmıştı. Sessiz ve yorgun gözüküyordu.

-Yorgunsun.

Söylediğim kelime karşısında gözlerini açmadan başını salladı.

-Yorgunsun çünkü kendini benden saklamaya çalışıyorsun. Senden korkmamam için uğraşıp yanımda kendin olmayan David olmaya çalışıyorsun. Yalnızca beni sevdiğin, gözlerinde tutamadığın aşk bakışlarını bana attığın zaman gerçek David oluyorsun o zaman kendin gibi davranıyorsun. David ben seninleyim ne olduğunu kim olduğunu biliyorum. Ben seni her şekilde kabul ediyorum. Beni korkuttun evet ama bunda bile ironik bir şekilde senden etkilendim.

Acı bir şekilde güldüm.

-Ben seni korkunç, alaycı, sevgimle dolu her anınla birlikte seviyorum. Dün akşam korktum evet ama bu sensin. Sen olan her şeye alışabilirim sevebilirim David. Sen benim olmaması gerekenimsin. Sen benim Yasak Vampirimsin David.

Söylediklerimi gözünün içine bakarak söylemiştim. Bütün konuşmam boyunca hafifçe yukarıya kıvrılan dudakları son cümlemle yerini muhteşem bir gülümsemeye bıraktı. Arabadan indi dolanıp kapımı açtı uzattığı eli tuttum beni arabadan indirdiği an ayağım yere değmeden belimden sıkıca tuttu. Yere bastığımda elleriyle yüzümü kavrayıp beni öptü. Bir eli ensemdeki saçları sıkıca tutuyordu. Öpücüğü hızlandıkça başım dönmeye başladı. Üzerimdeki etkinin farkında mıydı acaba? Dudaklarını dudaklarımdan ayırdığında derin bir nefes aldım. Dudaklarını narince alnıma dokundurdu. Bir süre öyle kaldı. Sonra yüzünü görebileceğim şekilde uzaklaştı. Yüzünde kalbimi tekleten bir gülüş vardı.

Sabah uyandığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Ama hala aklımda sorular vardı. David'in  değişen ruh halleri ve sakladığı şeyler etrafımdan yanlış bir şeylerin olduğu izlenimini veriyordu. Yataktan fırladım. Üstüme şık bir şeyler giymeye çalıştım. Aynaya baktığımda üstümde krem rengi etekli bir tulum vardı. bunu babam almıştı. Annemle araları hala açıktı. Uzun bir kırgınlıktı ve bence bu kadarı yeterdi. Bu gün çarşambaydı babamın geç gittiğini biliyordum. Aşağı indiğimde onu mutfakta buldum.

-Günaydın Mr. Winston.

-Günaydın Melanie.

-Ne arıyorsun böyle?

-Hardalı. Bulamıyorum bir türlü.

Eğilip alt dolaptan hardal kabını çıkardım sessizce önüne koydum. İçini çekti.

-Bu işi çok uzattın baba. Annemle barışman gerek. Ne kadar üzüldüğünü görmüyor musun? Bana sakın boşanmaktan falan bahsedeceğini söyleme.

Onu en zayıf noktasından vuruyordum böyle bir şeyi hiç düşünmediğinden emindim. Nitekim doğruydu da. Yüzü şaşkınlıktan donakaldı.

-Yoo yoo. Boşanmak mı? Kate'den mi? Kesinlikle hayır. Yalnızca bu sefer fazla ileri gitti.

-Sende baba. Bence yeter annemi daha fazla üzmeni istemiyorum. Hem sende üzülüyorsun farkındayım. Annemin boşanmakla ilgili bir şeyler söylediğini duymuştum. Onunla konuş baba.

Şok olmuş bir şekilde suratıma baktı annemin söylemediği şeyleri babamı teşvik etmek için söylemiştim işe yaracağından emindim 18 yıllık ailemi tanıyordum. Yanağından öptüm.

Kapıdan çıktığımda hafifçe gülümsedim.

Okul vardığımda ilk işim David'i aramak oldu. Benden ne sakladığını öğrenmem gerekiyordu. Onu bulamadım yerine Johnsonlardan da yalnızca Eddie vardı. istemesem de yanına gittim.

-David buralarda mı Eddie?

Gözlerini bana dikti.

-Hayır değil.

-Sasha Aaron falan herhangi biri.?

-Bu gün hiç biri gelmedi bende Lena için geldim zaten.

-Anlıyorum tamam. Sonra görüşürüz.

-Anlıyor musun? Hiç sanmıyorum olanlardan haberin var mı ki?

Tam arkamı dönmüştüm ki sözleriyle durdum.

-Olanlar mı? Bir şeyler olduğunu seziyorum ama bilmiyorum. Ne olduğunu anlat Eddie.

Omuz silkti.

-Bunu bana yıkma. Git ve David'i bul.

Gözlerimi yüzüne diktim.

-Bana neler olduğunu hemen anlat Eddie. Seni affetmemi istiyorsan hemen konuşmalısın.

Gözlerini devirdi.

-Meredith geldi.

Ne ! :Meredith mi yine. Lanet olsun yine ne işi vardı?

-Neden burada? Onu gördünüz mü?

-Sasha geldiğini gördü yalnızca. Görünüş olarak gören yok. Sasha pek iyi niyetlerle gelmediğini düşünüyor. Liz'i kaçırmaya gelmiş.

-Lizzie mi? Niçin?

-Eski konular.

Sıkılgan tavrı iyice belli olmuştu. Zaten bunu Eddie'ye sormamam David ile konuşmam gerekirdi.

-Ama David'i bilirsin konunun seninle bağlantılı olabileceği her yerden önlem alır.

O yüzden bu aralar böyleydi. Geçen gece arabadan inmeme izin vermemesini şimdi anlıyordum.

-Ne zaman gelir ?

-Hiçbir fikrim yok. Bu arada Lena nerede kaldı? En son o mu gelir okula?

İçimden sinsizce güldüm.

-Aaron'un olduğu zamanlar erken gelirdi şimdi bilmiyorum.

Gözlerini kısıp bana baktı. Daha fazla konuşmadım derse girdim. O gün David'i hiç göremedim. Son derste duramadım aradım. Okul çıkışına gelip gelemeyeceğini sordum. Gelmeye çalışacağını söyledi. İç çektim hiç yoktan iyidir.

Çantamın fermuarını çekip okuldan çıkıyordum. David'i kapının önünden arabasına yaslanmış halde gördüm. Hemen yanına gittim.

-Meredith buralardaymış doğru mu?

İç çekti.

-Ne yazık ki.

-Eddie Lizzie için olduğunu söyledi. Ama anlayamıyorum neden Liz? Hem zaten Lizzie'i kaçırması imkansız tek başına.

David yüzüme dikkatlice baktı.

-Yalnız değil Melanie. 10 vampir ile birlikte gelmiş.

10 vampir mi? İnanamıyordum böyle kalabalık geldiğine göre kaba kuvvet kullanmak istiyordu.

-Ben anlayamıyorum.

-Leonard'ı almak istiyor. Yada saldıracak.

-Onu vermeyeceksiniz değil mi?

-Bilmiyorum Aaron ,Lillie ve Eddie çocuğu vermekten yana. Victor'la Sasha ise hayır diyor. Ben kararsızım.

-O bir bebek David. Liz'de bir anne bunu yapmasını nasıl beklersiniz?

-Bilmiyorum Melanie. Bu bir kavga olacak demek.

'Kavga' kelimesini kullanmasına güldü. Oysa benim kafama şimdi dank etti.

-Ne saldıracak mı size mi?

Bunu şimdi anlamama şaşırmış gibi kafasını salladı.

-Hayır David. Bunu istemiyorum ... kavga etmenizi istemiyorum anladın mı?

-O halde Meredith'e istediğini verelim ?

-Hayır ama..

-Ama ?

Sesimi çıkaramadım. David yine içini çekti.

-Bende böyleyim işte. 10 vampir bize fazla.

David elimi tuttu.

-Sakin ol. Onunla konuşabiliriz Victor'u dinleyecektir.

Bu söylediğine kendide pek inanmasa da söylemişti. Beni eve götürdü. Ona döndüm.

-Ne yapıyorsun bu gece?

-Her zamanki yaptığımı?

Şaşırdım.

-Yani?

Omuz silkti.

-Gündüzü, seni göreceğim zamanı bekleyeceğim.

Gülümsedim.

-Çok sıkıcı bir plan benim aklıma daha iyisi geliyor.

-Uzun süreidr rutin olarak yaptığım ve sevdiğim bir plan bu. Hem aklına gelen neymiş?

-Düşündüm de bu gece beni düşünmek yerine bana sarılsan nasıl olur?

David tek kaşını kaldırdı.

-anlayamadım?

-Uff David akşam diyorum yanıma gelsen. Hem beraber vakit geçirmiş oluruz.

David öksürdü sonra gülümsedi.

-Ailen için çokda hoş karşılamaz gibi.

İnanmayan gözlerle ona baktım. Ne yani David yukarıda beraber geçireceğiz akşamı demeyeceğim herhalde.

-Eğer gelmek istemiyorsan söylesen diyorum.

Güldü.

-Ben seni istemiyorum öyle mi? Güldürme beni akşam görüşürüz Melanie'm.

Gelip kurnazca bakışlarıyla bana sarıldı. nefesini kulağıma doğru üfleyip edepsiz fikirler oluşturmama neden oldu.

Akşam yemeği sakin geçti. Annemle babam dargın sevgililer gibi kaçamak bakışlar atıyorlardı. Gözlerimi devirdim.

-Ben odamdayım anne.

-Erken değil mi?

Hafifçe kızardım.

-Bilmem. Uykum geldi biraz.

Biraz daha kızararak odama çıktım. Aslında çıkamadım. Merdivenlerden yukarıya çıkamadım. Nefesim kesik kesikti. David'i çağırırken çok kolaydı. Onunla geceyi geçirmek düşüncesi harikaydı. Ama onun iki adım uzaktaki odamda olduğu düşüncesi karnımda kelebeklerin senfoni yapmasına sebep oluyordu. Banyoya girdim. Yüzüme soğuk su çarptım dişlerimi fırçaladım. Üzerimde gayet basit Kot pantolonum ve V yakalı krem rengi bir kazak vardı. kıyafetlerde daha fazla takılmadım. Yapacak bir şeyim yoktu zaten. Banyoda çıkıp ağır adımlarla odamın kapısını açtım. David yatağıma uzanmış dergilerimi karıştırıyordu.

-Hey! Buradasın

Beni görünce gülümsedi.

-Reddedemeyeceğim bir davetti.

Yanına gittim.

-Nasılsın Liz'i yalnız bırakmasa mıydın?

-Onun bir kocası ve bakması gereken bir çocuğu var Melanie.

-Evet.

-Uyumak için bir erken değil mi?

Dişlerini göstererek sırıtıyordu. Enseme ve yanaklarıma sıcaklık aktı. Kaşlarımı çattım.

-Odama çıkmak için uykumun gelmesine ihtiyacım yok. Ayrıca sadece uyumak içinde odaya gelmem.

Güldü. Bende ders kitaplarımı çıkarıp çalışma masama oturdum. Arkada olduğunu biliyordum ama hiç ses çıkarmadı. Bende dönmedim. Ders çalışmama imkan sağladı. Ödevleri neredeyse bitiriyordum. Boynum ağrıdı yana eğip rahatlamaya çalıştım. O sırada tam yanıma gelip eğdiğim boynumdan öptü. Bedenimde bir ürperti yaşadım. Dişlerine bu kadar yakın olmakda korkutmuştu. Ona döndüm.

-İnsanlar için uyku vakti.

Dedi. elini uzatıp beni kucağına aldı. Kalbim göğüs kafesimde değil resmen dışarıda atıyormuş gibi ses çıkartıyordu. Yatağıma yatırdığı zaman saatin 12'ye geldiğini gördüm. Yanıma uzandı. Elini belime çok sıkı doladı.

-Neden hemen uyumamı istemedin anlamıyorum?

-Çünkü yapman gereken ödevler vardı. öyle demesem yanıma uzandığında herşeyi unutacaktın.

Göz kırptı. David bu kadar kendini beğenmiş olmak zorunda mıydı? İç geçirdim aynı zamanda beni düşünen. Bu ikisini aynı anda nasıl yapıyordu?

O kadar yakınımdaydı ki nefesi saçlarıma ve yüzümün sol tarafıma vuruyordu. Gözlerini kapatmış saçlarımı öpüyordu. Yüzümü yüzüne çevirdim. Biraz utanarak dudaklarımı dudaklarına değdirdim. Geri çektiğimde David gözlerini açtı ve yavaşça beni öpmeye başladı. Yavaş başlayan öpücükleri göl kıyısındaki gibi hızlandı ve nefesimi kesmeye başladı. Ellerim gömleğine gitti. İki düğmesini açtığımda David dudaklarını azıcık araladı.

-Melanie!

-Ne var tanrım ne oldu yine?

David'in ufladığını duydum. Sonra beni öpmeye devam etti. Gömleğini çıkardığımda aslında korktuğunu hissedebiliyordum. Beni yaralamaktan çok korkuyordu. Ama aynı zamanda bana karşıda koyamıyordu. Öpüşmemiz çılgınca bir boyuta geçti. David kazağımı çıkardığında biraz utanıyordum. Ellerinin biri kalçamda diğeri ise belimdeydi. Öpücükleri dudağımdan ayrıldığında nefesim kesildi. Dudağı boynumda gezinmeye başladı. Tanrım David'le hiç bu kadar uzun süre yakınlaşmamıştık. Nefes nefese kalan bir ben değildim. David'de kesik nefesleri arasında adımı mırıldanıyordu. Karnımda hem kelebekleri hemde David'in öpücüklerini hissediyordum. Dudakları alev gibi dokunduğu yerleri yakıyordu. Vücudumda gezen dudakları tekrar dudaklarımla buluştuğu zaman anladım. İşte o zaman anladım ki beni Yasak Vampirimden bırakın Meredith'i hiç kimse ayıramazdı. 

Yazar: Buse YARALI

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top