41.Bölüm 'Büyücü Vampirler'
41.Bölüm 'Büyücü Vampirler'
David'in arabasında okula doğru giderken dün geceyi düşündüm. Garipti. Hemde fazlasıyla. Herkes oldukça ciddiydi. Lillie'yi hiç bu kadar emir cümlesi kurarken duymamıştım, Eddie'nin bu kadar anlayışlı alaysız sesini, Aaron'un yalvaran ses tonunu. Bunların hepsi bir yana asıl ben şimdi olacakları merak ediyordum. Asıl sinema şimdi başlıyordu.
-Ne düşünüyorsun?
David'in sesiyle irkildim ona döndüm. Oda bana bakıyordu.
-Bundan sonra olacakları.
-Bundan sonra olacakları? Kimin hakkında bizim mi?
-Hayır ..yani belki bizide etkiler bilemiyorum. Eddie-Lena, Lena-Aaron,Aaron-Sasha,Sasha-Billy. Billy-Sarah Bu ikilemler karışık. Ya biri istiyor biri istemiyor yada ikisi birlikte istemesine karşın olmuyor.
-Birde Melanie-Colin var.
Nefesimin teklediğini hissettiğim.
-Bende onu anlamıyorum.
-Anlaşılmayacak ne var ki?
Dedim. Cevabını duymak isteyeceğimden emin olmayarak.
-Anlamıyorum acaba oda mı tek taraflı sadece Colin tarafında mı duyguları diğer taraf...
Cümlesini tamamlamadı. Yüzüne bakmıyordum ama nasıl bir ifadenin hüküm sürdüğünü anlayabiliyordum. Dudakları dümdüzdü, alnının ortasında bir çizgi olduğunu ve yüzünü ifadesiz tutmaya çalıştığına yemin edebilirim. Bir süre hiç bir şey söylemedik. Sadece arabanın tekerlek sürtmesinin hafif sesi vardı. havada gerginlik elle tutulur cinstendi. Birden:
-Hayır.
Dedim. Yüzüne baktığımda herhangi bir mimik göremedim. Sadece öylesine sormuş gibi
-Neye hayır ?
Dedi.
-Her şeye hayır işte. Düşüncene hayır, Colin'e hayır, benden emin olamamana hayır, hepsine kocaman bir hayır veriyorum işte.
Sesim gittikçe kısılmıştı. Son cümleye doğru yüzümü aşağıya eğip dudağımı büktüm. David arabayı durdurdu. Elini bana uzatıp çenemden tutarak başımı kaldırdı. Gözlerim gözlerine değince içime garip bir şeyler aktı sanki. Bu akan duyguyla pek tanışmayan kalbim hafifçe tekledi.
-Senden emin olamamak mı? Böyle mi düşünüyorsun?
Omuz silktim. Başımı yine öne eğmek o delicesine parlayan gözlerinden uzaklaşmak istiyordum ama buna imkân tanımıyordu.
-Melanie bana karşı bir şeyler hissettiğini biliyorum bundan eminim yalnızca ...sadece benim ol istiyorum biliyorum bu aptalca ben sonradan geldim seni herkesten çalamam, burada arkadaşların oldukça yakın arkadaşların var. Seni kıskanıyorum sevgilim bunun için bana kızma. Onlarla olan mutalif zevklerinin her birinden kıskanıyorum. Ama sen öyle bir mahluksun ki ele avuca sığmayan sürekli elimde tutamayacağım birisin. Sanırım bunu zorla yaparsamda solup benliğini kaybedeceksin. Bunuda istemiyorum. Ve emin ol bana karşı en ufak bir şeyler hissettiğini bileyim yanından ayrılmayacağım o yüzden benden kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun.
Ses tonu o kadar ikna ediciydi ki ve sonlara doğru gülümseyen yüzüne bakınca dudaklarım istem dışı tebessüm etti. Onun bu tür konuşmalarını dinlemek o kadar güzeldi ki biraz eski tarzı biraz kibar birazda tehditkâr kelimeleri sanki beni daha çok David yapıyor biraz daha David'e bağlıyordu.
Arabayı okula park etti. Çantamı arka koltuktan alıp arabadan indim. Hoplaya zıplaya David'in elini tuttum. O bu heyecanımı komik buluyor elimi daha sıkı tutuyordu. Bunu yeryüzünde kalmam uçup gitmemem için yaptığını söyledi. Bu gün okul çıkışında David'in 'biyolojik' akrabası ama aynı zamanda vampir olan kuzeni Liz (Elizabeth) ile tanışacaktım. Aslında beni heyecanlandıran kısmı bu değildi. Yerimde durdurmayan kısım onun küçük oğlu Leonard'ı görmem olacaktı. Liz'in insan bir sevgilisi vardı. Elbetteki hamile kalamazdı ama bu oğlan bütünüyle onun genlerinden de oluşuyordu. David'in insan bir sevgilisi –ki aslında onun beni nişanlım diye tanıttığına emindim- olduğunu duyunca özellikle benimle tanışmak istemişti. Liz kendi rahminden zaman aşımına uğramamak için donmuş hücrelerinden bir kaçını alarak kocası Hector'ın spermleriyle birleştirmiş ve bir taşıyıcı annenin karnına yerleştirmişti. David'e Çocuğun nasıl olduğunu sorduğumda bana insan bir çocuk olduğunu söyledi. Böyle bir durumda yarı yarıya şans olurmuş. Bunu neden yaptığını çok merak etmiştim David'de nedenini bilmediğini söyledi. Sanırım Liz bu konuda biraz ağzı sıkı biri.
-David?
-Evet?
-Hector'da mı bir İngiliz?
Güldü.
-Evet. Bir başkasını Liz'in yanında düşünemiyorum ki. 200 yıl önce İngiliz kraliyet ailesinde önemli bir yerdeydik. Liz hala orada kaldı.
Söylediklerine tekrar güldü. Komik anıları olmalıydı.
-Biliyor musun 200 yıl önce seni düşünemiyorum.
-Yaklaşık olarak 245 yıl önce bir insandım. Salı sabahı öğleden sonra yediğim salça soslu tavuk aklımda kalmış. Salça sosu biraz fazlaydı bıçakla kestiğimde gözlüğüme sıçradığını anımsıyorum.
Hafifçe güldü.
-Gözlüğüne mi? Gözlüklü müydün?
-Evet. 4 derece hipermetroptum.
Dişlerini göstererek güldü. Bende ona sırıttım.
-Aslında seni o kıyafetler içinde gözlüklü hayal edemiyorum.
Alınmış gibi bana baktı.
-Yuvarlak gözlükler o yıllarda çok modaydı ve kıyafetlere gelince-durdu ve dudaklarını gererek güldü- kızlar oldukça yakından bakmak istiyorlardı. Sanırım bu bana yakıştığını gösterir.
Dirseğimle böbreğine vurdum. Ama eminim ki benim kolum morarmıştı.
Her zaman oturduğumuz çalılıklardan ışığın en az girdiği banka yöneldik. Burayı pek kimse tercih etmezdi. Oturdum.
-Hector kaç yaşında aralarında kaç yaş var?
-220'den fazla vardır.
-İnsan yaşından bahsediyorum.
-Hector hatırladığım kadarıyla 35'i geçmiştir. Liz ise 20 yaşında gösteren 200'lük bir kadın.
-Liz senden büyük mü?
Bana döndü.
-Ben insan yaşıyla 23 yaşındayım.
Şaşkın bakışlarla ona baktım.
-23 mü? Şey ben bunu bilmiyordum.
-Okula kayıt olurken 18 demek zorundaydım haliyle.
-Ama bana 18 olduğunu söylemene gerek yoktu.
Düşünür gibi kafasını salladı.
-Şey ben sana insan yaşımı hiç söylemedim sanırım.
-Sanırım hiç sormak aklıma gelmedi.
Başımı kaşıdım. David'in 23 yaşında olması kafamı karıştırmıştı bu basit ve göz önünde olan şeyi nasıl olursa sormazdım. İnsan bazen basit şeyleri görmezden geliyordu. Ama başka bir şeye takılmıştım.
-Hepsine tamam ama ben Hector'u anlayamadım neden o insan.
-Hepimiz bir zamanlar insandık Melanie.
-Bunu biliyorum demek istediğim neden dönüşmedi? Liz 20 yaşında gösteriyor yaklaşık bir 8-9 yıl sonra kızı gibi gözükecek.
-Bilmiyorum kişisel konularla veya akrabalarımla pek ilgilenmem.
Omuz silkti o bu konuda benim kadar heyecanlı değildi ama ben yerimde duramıyordum.
-Bu çok ilginç biliyor musun yani donmuş yumurtalıklarla çocuk yaptırabilmek. Ama o kadınların doğal dengesini yaşamıyor nasıl olup ta o hücreler kullanılır olur? Bunu gerçekten merak ettim.
Bunu kendi kendimle konuşur gibi söylemiştim. David çok normal bir şey söylermiş gibi
-Liz'i onları üfleyip püflerse olur.
-Efendim?
-Liz bir büyücü. Meredith'in bir zamanlar bana ceza vermek için buldukları gibi. Vampirler büyücü kan emicileri sevmezler. Yıllarca birbirleri ile savaştırlar. Liz ile birlikte yaşardık ama o bu yıkım zamanlarında kaçmak zorunda kaldı. Yıllarca bir kaçak gibi yaşadı. Kimliğini gizle tutmak zorunda kalarak.
Söyledikleri artık hayal gücümün de ötesiydi. Gözlerim David'e dikili kalakaldım. David bana baktı sonrada gözlerini devirdi.
-Gözlerindeki şu merak pırıltılarını görmekten nefret ediyorum. Ucube tarihimizi anlat demek oluyor bu.
-Lütfen?
Tekrar gözlerini devirdi. Bir süre hiçbir şey söylemedi. Sonra duramayıp anlatmaya başladı.
-Günümüzde Vampirler senin tahmin ettiğin kadar çok değillerdir. Aslında birini dönüştürmek basittir. Vampir kanı olduğu sürece dönüşümde olacaktır. Ve bir zamanlar dönüştürme çok fazla yapıldı. Vampirler beğendikleri bedenleri dönüştürerek ölümsüzleştirdi ve sizin varlığınızı yok edecek seviyede bir dönüştürmek gerçekleşti. Bu kadar vampir bizim içinde tehlikeydi. Şuursuzca insan öldürüldü ve yemek alanlarımız kısıtlandı. İleri gelen vampirler bir şeyler yapılması gerektiği kanısına vardı ve büyücü-vampirleri buna bahane gösterdi. Çok fazla büyücü vampir yoktu fakat bir büyücü vampir yapacakları ile binlerce vampire bedeldir. 1200 büyücü vampirden 1189'u öldürüldüyse ölen normal vampirleri sen düşün. İşte geriye kalan bu 11 büyücü vampirden biride Liz. Ona kaçamayacağını söyledim gidip teslim olmasını direnişin yalnızca daha vahşice öldürülmesinden başka bir işe yaramayacağını da. Beni haklı buldu. Eğer kendi ırkı gibi vampirleri öldürecek büyüler yaparsa mutlaka bulunup katledilecekti. Oda ne direnişe katıldı nede ortalarda göründü her şeyi bırakıp kaçtı. Ülke ülke kaçarak soykırımdan kurtuldu. Durumlar dengelenip vampirlerin sayısı normal seviyeye gelince haliyle bir anda bütün büyücü vampirler öldürüldü 80 yıl süren soykırım durdurulsun emri ortaya çıkıverdi. En son çok sevdiği İngiltere'sine döndü. Hector'la tanıştı ve 15 yıl geçtikten sonra çocuk yapmak istedi. Liz yılların körelmiş yeteneği ve alışkanlıkla büyü pek yapmaz. Yıllar sonra bütün dikkatini toplayarak bir büyü yaptı. Yaptığını biliyordum ne olduğunu da çok merak etmiştim. Bir gün kapıyı çalıp sırıtarak üç kişi eve girdiler. Hector,Liz ve taşıyıcı anne. Taşıyıcı anneyi vampir olmakla ödüllendirecekmiş bu şekilde kandırmış gerçi gerçekten dönüştürdü diye biliyorum.
Hikayesini pür dikkat dinlediğimi görünce güldü.
-Sana çok ucube olduğunu söylemiştim. Dinlemeye değer bir şey değil.
-Deli misin dinlerken kanım dondu. Bu çok.... Çok ilginçti böyle anıların varda neden hiç anlatmıyorsun?
Omuz silkti.
-Bunlardan çok sıkıldım artık. Sence de ilginç değil mi? Siz insanlar bir sürü savaş yaptınız. Su için, toprak için, kölelik için, yıkım için, her şey için oysaki bizim savaşlarımızın tek sebebi sizsiniz.
-Tek sebebi kan öyle değil mi? Kişisel olarak biz umurunuzda bile değiliz. Bedenlerimiz değil önemsediğiniz onun arkasındaki kırmızı örtü?
-O kadarını bilemeyeceğim ama kişisel olarak sen ve bedenin oldukça ilgi alanıma giriyor benim.
Dişlerini göstererek gülümsedi. Bende kızgın bir bakış atmaya çalıştım ama ensemdeki kızarıklığın yüzüme yayılmamasını umarak.
Yazar: Buse YARALI
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top