40.Bölüm 'Aile Toplantısı' part 1

David benden önce toparlandı ve kızgın bakışlarla yerinden kalkmaya hazırlandı. Koluna yapıştım.

-Dur en azından Bill'in gitmesini bekle.

David'in öfkeli olduğu anları biliyordum. İşte o zaman 'insan' David değil 'vampir' David oluyordu. Bunu Billy'nin görmesi gerekmezdi. Eminim kardeşinin sevgilisine doğrusu daimi sevgilisine göz koymuş birisi... yok yok David'i Bill gidene kadar tutmaya çalışsam iyi olurdu. Konuşmaya daha doğrusu dikkatini dağıtmaya çalıştım.

-Bana bakar mısın lütfen? Hem neden hemen kızıyorsun anlamıyorum bana gayet... normal bir konuşma gibi geldi.

Kafasını bana çevirip garip garip baktı.

-Neden mi kızıyorum? Sasha Aaron'a ait. Bunun farkındasın değil mi?

Gözlerimi kısarak cevap verdim.

-Aynı şey Aaron içinde geçerli değil mi? Oda sadece Sasha'nın.

-Elbette. Uzaktan bakılınca böyle ve göründükleri gibi olmaları gerekir.

Görünüşe bakılırsa David kendi ailesi hakkında pek bir şey bilmiyordu. Kafamı iki yana salladım.

-Benim neyli pasta sevdiğimi öğrenmeye çalışacağına biraz ailen ile ilgilenmelisin David. Siz birbirini kollayan bir topluluksunuz diğer vampirlerde öyle mi bilmem ama görevlerini eksiltiyorsun gibime geliyor.

Bana 'ne demek istiyorsun' veya 'ne gibi?' diye bir soru soracağına emindim ama Bill'in Sasha'nın yanında ayrıldığını gördü ve hızla yanımdan kalktı. Acil durumlarda – bu David'in sinirlendiği durumlar demek oluyordu- onu durdurabilecek tek kişi olduğum için çantamı hızla toplayıp ona yetişmeye çalıştım ben gittiğimde Sasha'ya sinirli bakışlar atmaya başlamıştı bile.

-... 'istediğim kişilerle ilgilenirim' de ne demek oluyor Sasha? Ben Melanie ile ilgilenirken birbirinizden ne çabuk kopuvermişsiniz öyle? Daha dün akşama kadar-

-Kes sesini David! Sıkıldım anladın mı? Aaron'u beni sevmediği ve hiçbir zaman sevmeyeceği gözlerinden okunuyor. Zaten şuan yaptığımın hiçbir önemi yok. Yakında gideceğim ona sende benimle gel diyemem. Zaten eğer bunu ona sorarsam yanında söylemem gereken küçük bir sırrımda olacak.

David'in gözleri büyüdü.

-Sen çıldırmışsın. Bu bugün akşam konuşulacak Sasha. Hemde nereye gidiyorsun? Bizi bırakıp nasıl gidersin? Seninle gerçekten kardeş olduğumuzu sanıyordum. Hem Eddie onu bu halde bırakıp gittiğin için seni hiçbir zaman affetmez. Hem Lillie-

-Biliyorum tamam mı? Hepsini biliyorum. Ama...

Cümlesinin burasından sesinde bıkkınlık ve yorgunluk vardı. tahmin ettiğim gibi yorgun olduğunu söyledi.

-Ama yeter David böyle iki arada yaşayamayacağım artık. Yoruldum. Tükendim. Yeteneğimi sizden hiçbir zaman sakınmadım hiçbir zamanda sakınmam ama burada olmamak banada büyük ihtimalle Aaron'a da iyi gelecek. Buna inanıyorum inanmasam yapmazdım.

Yalan söylediği her halinden belliydi. Aaron olmadan yaşamak en azından onun açısından hiçde kolay olmayacak kendini dahada kısıtlayacaktı. Bu bir aile konuşmasıydı ve ben karışmasam daha iyi olacaktı. Ama yine de yanlarından gitmedim. David kontrolünü kaybedebilirdi.

-Ben .. bilmiyorum Sas. Her şey o kadar..

Sasha David'in bitiremediği cümleyi tamamladı.

-Birikti ki.

David başını salladı.

-Siz fark etmeseniz de. Yıllarca sahtece gülen suratlarımızın arkasına bir damla gibi aktı ve şimdi önünü alamadığım kaçamayacağım bir sel oldu. Bunu yapmak zorundayım. Kendimi dinlemem gerek. Ve bunu dikkatim dağılmadan yapmalıyım. Yani Aaron'u görmeden.

David yine anlayışla başını salladı.

-Bunu anlayabilirim. Hatta sana bu konuda yardımda edebilirim. Evdekiler ve gideceğin yer açısından ama Billy Damwon işte o konuda seni kendinden koruyacağım Sasha.!

Bu David'in dilinde seni o aptal insana bırakmayacağım demek oluyordu. Ne olursa olsun! Sasha acı acı güldü.

-Sanırım yanlış anladınız. Tarih dersi için yerel bir konuya ihtiyacı varmış. Kütüphanede fazla zaman harcadığım için bana bu konuda yardım edip edemeyeceğimi sordu. Bende memnuniyetle edeceğimi söyledim. O kadar.

-Ne yani bunun için mi ellerini sevinçle tuttu.

Sasha biraz utandı ve kirpiklerinin altından gülümsedi.

-Belkide sevincini biraz fazla belli etti. Kim bilir?

Sasha kıkırdadı ve David ona sinirle baktı. David'in kolunu okşadım ve sakinleştirmeye çalıştım. David benim orada olduğumu yeni fark etmişe benziyordu. Beni kolumdan tutup elimi sıkıca tuttu. Sasha'ya dönerek

-Bu bu gün konuşulacak gizlice kaçıp gitmene izin vermiyorum.

Dedi. Sasha bunun kesin olacağını anlamıştı. David bu ses tonunda bu bakışlarla konuşmuşsa bundan kaçış olmayacağını anlamışa benziyordu. Ama benim onun ağrı kesicisi olduğumu bildiği için yalvaran gözlerle bana baktı. Kulağıma eğildi.

-Lütfen bu gün David'in peşine takıl ve bize gel. En azından bir yırtıcıyı yatıştırmış olursun. Ona bakarak başımı salladım. Sasha için bunu elbette yapardım. Keşke elimden daha fazlası gelse. Ağız hareketleriyle bana 'teşekkürler' dedi. david gözlerini devirdi. Söylediklerini duymuştu. Elbette duymuştu. Beni okulun garaja doğru çekiştirirken onun arkasında sürükleniyordum resmen. Sinirli olduğu zaman hızlı yürürdü. Sebebi koşmak istemesi ama insanların arasında o hızla koşamamasıydı. Giderken koridorun sonunda Colin'i gördüm diğer bir konuşma yapmam gereken kişiydi. David'in elini elimden çekmeye çalıştım durdu bana döndü. Sorgulayan bakışlarıyla bana bakıyordu. Colin'e döndüm.

-Bu gün kendimi konuşmacı gibi hissediyorum. Ama kendime daha fazla acı vermeden bu işi bitireceğim.

David memnun olduğunu hissettiğim bir ifadeyle başını salladı ve hızla uzaklaştı. Belkide sevinmiyordu. Belkide ben öyle görmek istiyorumdur. Paranoyak bir manyak olmama az kaldı. Bu kadar karmaşıklık ve farklılık benim sıradan hayatım için çok fazlaydı. Aptala dönmüştüm. Colin'in yanına gidip elimi omzuna koydum. Ama ona değil arkadaşlarına bakıyordum.

-Bir dakikalığına onu çalabilir miyim?

Güldü ve Branth tabiî ki der gibi başını salladı. Colin heyecanlı bir şekilde belimden tutup beni onlardan biraz uzağa çekti.

-Mel nasılsın bu gün hiç karşılaşmadık seninle. Felsefe dersinde seni düşünceli gördüm ama nedenini soramadım tabi. Bayan Greencer'i biliyorsun?

-Evet evet biliyorum sorun değil ben yanına gelmeliydim sadece bu gün karmaşık ve zor bir gündü.

Yüz ifademe bakınca konuşmaya devam etti.

-Anlaşılan hala zorluğunu sürdürüyor ha?

Ahh Colin beni bu kadar iyi tanımak zorunda mısın?

-Şey bilmem aslında bu senin tepkine göre değişir.

-Ahh hadi Mel. Kendini bu kadar kasma ne söyleyeceksen söyle gitsin.

Derin bir nefes aldım.

-Bak Colin sana .. bir şeyler söylemem gerek ve bu bana acı veriyor. Yani senin üzülmenden bahsediyorum. Buna bir son vermek için-

-Evet? Söyle bitsin. Ne oldu? Beni soyunma odasında çıplak gördün ve hayal kırıklığına mı uğradın?

Güldü.

-Spor yapmaya başlarım sorun değil bu kadar kafana takma Mel. Ama yinede yardım etmek istiyorsan spor salonu ücretinin bir miktarını verebilirsin tabi.

Gülerek kafamı salladı. Colin'in beni garip bir ruh halinden anında çıkaracağını biliyordum o bu kadar harika birisiydi işte.

-Hayır demek istediğim –durakladım ve gözlerimi kapayıp- ben David'le resmen sevgiliyim Colin her ne olursa olsun hala.

Dedim. Gözlerim hala kapalıydı. Colin'den ses çıkmıyordu. Yavaşça gözlerimi aralayınca şaşkın ve birazda farklı bir yaratık görmüş gibi bakışlarıyla karşılaştım. Kafasını kaşıdı. Sanki anlamamış gibi duruyordu. Yüzünü buruşturdu eli hala saçlarındaydı.

-Yani?

Yani mi? Bana vereceği en iyi cevap bu muydu? Acaba anlamadı mı? Veya artık beni sevmiyor mu? Zaten uzunca bir süredir beni sevdiğini falan söylememişti. Belki de ben kibirli ve kendini beğenmiş bir ukalanın tekiydim. Ne yani benden hoşlandığını söyleyen herkes sonsuza kadar beni mi sevecekti?

-Şey ben bunu sana söylemek istedim. Şey için ... yanlış izlenimlere kapılıp yanlış şeyler düşünme diye.

Sona doğru sesim iyice kısılmış zor duyulur olmuştu. Ensemin kızardığını ve sıcaklığın boynumda yüzüme sıçradığını hissedebiliyordum. Küçülmek ve yanımızda duran çiçekle yer değiştirmek istiyordum. Ne kadar bencildim. Hala beni sevdiğini düşünüp birde kalkmış benim artık sevgilim var diyordum. Çocuğun seni umursadığımı var salak! Ama Colin güldü. Elini sağ omzumun biraz yanında kızaran boynumda gezdirdi en son sağ yanağıma gelinde durdu. Baş parmağı dudağımın kenarına değiyordu. Baş parmağını biraz kaldırıp yavaşça dudağımın kenarını okşadı. Bu ürpermeme sebep olmuştu. Derin derin içini çekti. Sonra elini çekerek yüzüme baktı.

-Seni hala seviyorum Mel. Kendinle kavga etmene gerek yok bu gözlerinden belli oluyor.

 Her şeyi içimde yaşadığımı düşünsem de Colin elbette anlamıştı. Mikrofonla söylemiş gibi hissettim.

-Ama ben bunu zaten biliyordum. Bunu söylemen bana şimdi bir acı veya üzüntü vermedi. O gün ben kendimi kaybetmiş içki ve hap kullanırken bunun acısını yaşadım işte o zaman resmi bir şey yoktu ama sevgili olduğunu ya da olacağınız demeliyim belliydi. O zamanda beni o halde görünce acı çekmiştin üzülmüştün şimdide benim üzülmemem için uğraşıyorsun ne yanı bu boş bir şey mi? Hayır benim için değil. Ona aşık olmadığını söylemiyorum. Ona yakan ve ulaşılamaz bir şeyi elde etmenin büyük sarhoşluyla aşıksın. Oda aynı şekilde sana bu şekilde aşık. Ama şunu da unutma ki bu kadar yakan ve tutuşturan bir aşk belli bir süre sonra yıpratır soluksuz bırakır sizi. Oysa ben sana katıksız bir sevgi sunuyorum Mel. Sen benim için aşık olduğum kadın dışında arkadaşım hatta belki kardeşimsin. Kardeşim gibi korumalıyım seni arkadaşım gibi eğlenebilmeliyim iki deli sevgili gibi dolaşmak değil eğlenceli ve çatlak iki arkadaş gibi olmak da gerekmez mi bazen aşkta? Ama bunların aynında arzuyla aşık olduğum kişide sensin. Bunu hissedebiliyorum. Şimdi gönlün rahatça git Melanie. Ben iyiyim inan bunu söylemek senin için sorun olduğunu bilseydim söylemene izin bile vermezdim. Bende cidden beni çıplak falan gördün sandım. Nasıl kasıldığımı görmüyor musun?

Ufak bir kahkaha attı. Bende gülümsedim. Koluna dokundum. Gözlerimse bu karşımda 18 yaşında gibi duran ama 30 yaşında birinin olgunluğunda olan Colin'e segi ve minnetle bakıyordu. Sadece koluna dokundum ama o dokunuşun içinde çok şey gizliydi.

-Hadi ama David beni de götürmelisin. Hem aileni daha iyi tanımam gerekmez mi? Sasha'nın karar anında orda olmalıyım.'

-Hayır olmamalısın. Bir karar verirken bazen sinirlerimize hakim olamayıp senin görmediğin şekillere girebiliyoruz. En azından ailemizin geri kalanını aklında kaldığı gibi düşün. Öyle kalsın.

-Yapma onları beni öldürmeye hazır bir şekilde bile gördüm.

Bu anıyı hatırlatmam üzerine sinirle ürperdi. Kolunu okşadım.

-Sinirlen diye söylemedim. ama bende geliyorum aslında bakarsan sana neden ısrar ettiğim bilmiyorum. Sasha'dan davetliyim.

Kolumu kabaca çektim.

-Bu bir balo değil Melanie görmek istemeyeceğin şeylerde olabilir.

-Zaten yeteri kadar gördüm bir eksik bir fazla fark etmez hadi ben ayakkabımı giyip aşağıya iniyorum bizimkilere bir görüneyimde öyle çıkarım beni aşağıda bekle.

Kapıyı açmış tam çıkacaktım ki arkamı tekrar döndüm.

-Yada bekleme. Kendim giderim artık o karanlık ve ıssız yolda başıma ne gelirse. Belkide yönümü kaybederim.

David inledi. Kapıyı kapatıp sırıtarak aşağıya indim. David'i durduracak tek şey: benim güvenliğim.

-Anne baba ben 1-2 saatliğine David'le buluşmaya gidiyorum. 10 olmadan geri gelirim.

-Tamam dikkatli ol.

Kapıyı kapatıp hızla gözlerini devirmiş beni bekleyen David'in yanına gittim. Olacakları düşünüp heyecanlanarak. 

Yazar: Buse YARALI

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top