38.Bölüm 'Sasha İyi Değil'
38.Bölüm
David tüm dikkatini bir anda benden alıp Eddie'ye dikti. Gözle görülmeyecek bir hızla cama gitti. Benim gözlerimse David'e kitlenmişti. Korku dolu bakışlarla David'in yanına gititm. Sınıf ne olduğunu anlamak için cama yönelmişti. O sıra David olayı anlamış ve kapıya ilerliyordu. Bende onun arkasından gittim.Çok gergin ve endişeli bir yüz ifadesi vardı. Adımlarına yetişmem olanaksızdı. Bende koşarak ne olduğunu anlamaya çalıştım. Aaron çoktan gelmiş ve Eddie'nin bir omzundan tutmuştu. Tabiî ki tek başına onu kaldırabilirdi ama bu etraftakilere garip gelebilirdi. David'de diğer omzundan tutup onu yerden kaldırdı. İkiside korkuyla Eddie'ye bakıyorlardı. Oysa yüzünde çok büyük bir acıyla karşıya bakıyordu. Arabaya geldiğimiz sıra Eddie etrafına bakındı. Kimse olmadığını görünce silkindi ve Aaron'la David'in kollarından kurtuldu. Koşarak bize doğru gelen Sasha'ya döndü.
-Ne oldu? Bir şeyi var mı benim acım geçti bu yaşıyor demek öyle değil mi?
Sasha içini çekti ve Eddie'nin kalbine dokundu.
-Sana dokunarak onu daha iyi görebiliyorum. Hımm.. evet evet iyi yani bu ölmedi demek çünkü sudan çıkarken bacağını sakatladı ve kolunu kırdı suyun içinde boğuluyordu bunun için sende az daha ölüyordun.
-Onu sen çıkardın değil mi?
Eddie rahatlıkla iç geçirdi.
-Evet ben çıkardım görünce hızla kantinden çıkıp göle koştum. Çıkartırken hem beni görmesin hemde ayarlayamadığım bir hızla çıkartınca biraz hasar gördü tabi.
Eddi başını salladı.
-Sorun değil. Teşekkür ederim Sas. Bunu unutmayacağım. Nerede şimdi?
-Gitme yanına hastaneye giderken gördüm en son. Hemen yanına gelip sana bakayım dedim. İyisin değil mi?
-Evet ama o.. acı.. Sasha daha önce böyle bir acı yaşamadım ben.
-Farkındayım anlatılanları okudum. Sana söyledim Lena'nın yanında olduğun o zaman sadece ona dokunup kendini iyi hissetmekle kalma onu koruman gerek Eddie bundan kurtulana kadar ölmek istemiyorsan bunu yapmak zorundasın.
Eddie başını salladı. Aaron sonunda duramayıp Sasha'ya döndü.
-Neler olduğunu bizede anlatacak mısın? Dersten nasıl çıktığımı hatırlamıyorum.
Sasha gözlerini devirdi. Aaron'un suratını bir defa bile bakmadı. Aaron'da şaşırmış gözüküyordu. David ve bana bakarak konuşmaya devam etti.
-Lena bu güzel ilkbahar gününü güzel değerlendirip göle girmek istedi. O sırada da oradan şu gezinti motorlarıyla geçenlere çarpıp kolunu kırdı çıkartırken de bacağını incittim sanırım. Ama bunlar değil boğulurken nefes alamaması Eddie'ye acı verdi.
-Ben hastaneye gidiyorum.
-Eddie sana söylediğimi duymadın sanırım. Şimdi olma-
-Olur. Onu görmem gerek. Kendimi göstermem tamam.
Eddie hemen arabaya binip uzaklaştı. Bense hala donmuş gözlerle tek kelime etmeden gidişini izledim. Arkadaşım belkide vampirlerin değil kendi kendinin kurbanı olacaktı. Aaron ve Sasha önce bana bakıp sonra gittiler. David'de biraz korkmuş gözlerle garip garip bana bakıyordu.
-Tamam sorun yok Eddie hayatta olduğuna göre Lena'da yaşıyor.
Boş gözlerle David'e döndüm. Sonra bir anda gülmeye başladım. Kahkahalarımın ardı arkası kesilmiyordu. Neye güldüğümün, belkide kime güldüğümün farkında bile değildim. Son zamanlarda yaşananlar, arada kalmalarım, David'e ulaşamamam hep bir aksilik çıkması her şey o kadar üst üste gelmişti ki içimdeki sıkıntı taşıyamayacağım duruma gelmişti. Ben güldükçe David ağzı açılarak bana bakıyordu. Bu seferde David'i böylesine şaşırtmak komik geliyor dahada gülüyordum. Elimle ağzımı kapayıp kahkahalarımı bastırmaya çalışıyordum ama imkanı yoktu. David biraz daha bakıp konuştu.
-Sinir krizi geçiriyorsun. Kendine gel Melanie.
Dediğini sürekli artan gülmelerimden dolayı zor duyuyordum. Bir anda yanağımda bir ıslaklık hissettim ve elimi yanağıma götürdüm yaşlar vardı. Ben güldüğümü sanarken aslında gözlerimden yaşlar boşalıyordu bunu görünce dudaklarımda hala gülmenin izleri varken normal bir tepki vermeye başlayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. O kadar şiddetli ağlıyordum ki sanki yer altımdan kayıyordu. David hiç bir şey demeden bana sarıldı. okul duvarı çok az ötemizdeydi. Ağlamaya devam ederek yere yığıldım. David'de benimle birlikte yere oturdu. Yüzümü göğsüne yasladı. Hiç bir şey söylemiyor ben normale dönene kadar bekliyordu.
-Şşş.
Onunda kesik kesik nefes alışından nutku tutulduğunun ne yapacağını bilemediğinin farkındaydım ama bu nefes alışları beni huzurlu tutuyordu. Ben sakinleşince konuşmaya başladı.
-Melanie sana bunu yapmaya hakkım yok. Yapamam bunu. Seni böyle görmek daha çok üzüyor beni. Bundan sonra dediğin her şeyi itirazsız kabul edeceğim. Eğer şimdi git seni bir daha görmek istemiyorum dersen sana yemin ediyorum giderim. Bir daha görmezsin beni.
O böyle söyleyince göz yaşlarımın içinden başımı ona kaldırıp baktım. Ciddiydi hemde çok ciddiydi. Söyledikleriyle daha çok ağlayıp boynuna sarıldım.
-Ne gitmesi ben...
-Melanie ağlama ben ağlama diye söyledim. Böyle daha iyi olacaksan yapmaya hazırım.
Yaşlı gözlerim içinde gözlerimi gözlerine diktim. Yüzü yüzüme çok yakındı.
-Ben ... ben ne yapacağımı ne istediğimi bilmiyorum boşlukta sıkışıp kaldım ama istemediğim tek şey varsa onuda biliyorum David gitmeni istemiyorum. Bunu hiç düşünmemiştim sen hep yanımdasın hep benimsin gibi gelmişti ama şimdi gitmekten bahsediyorsun.
Biraz geriye çekilip elimle gözlerimi sildim. Resmen David'in kucağındaydım. Benim geri çekilmeme fırsat vermeden belimden çekip sarıldı.
-Sen gitmemi istemediğin sürece burada olacağım ve beklerim sonu ne olursa nasıl biterse bitsin.
Başımı omzuna yaslayıp bir süre daha durdum. O kadar şiddetli bir kriz geçirmiştim ki hala arada bir hıçkırıyordum. Biraz geri çekildim ve gülümsedim. Yerden kalktım. O sırada David sanki benim duymadığım bir şeyi duyar gibi arkasını döndü. Sonra geri bana dönüp
-Bana bir saat verebilir misin Melanie hemen döneceğim gelince anlatırım. Önemli değil Victor'un söylediği ama yapmadığım işlerden biri. Aaron ve Sasha'nın yanına git lütfen aklım sende kalmasın.
-Tamam.
Gelip saçlarıma bir öpücük kondurup arabasına doğru ilerledi. Bense lavobaya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aaron ve Sasha kafeteryada değildi. Bahçedeki banklara baktım. Oradada yoktular daha fazla aramayıp müzik dersinin olduğu sınıfa ilerledim.
Ders çıkışı Sasha'yı gördüm. El salladım. Koridorun diğer ucundaydı. Sanki biraz üzgün müydü? Hafifçe gülümsedi. Yanına gidince elini çeneme koyup yüzümü kaldırdı dikkatlice bakıyordu.
-Daha iyi değil mi?
-Evet kesinlikle. Ama sen pek öyle görünmüyorsun.
Omzunu silkti.
-Ben hiçbir zaman iyi değilim ki Mel.
Bir şeyler olmuştu. Bunu anlamıştım hemde yıllar önce olmuş ve hala süre gelen bir olaydı bu. Sasha ile herşeyi konuşmak istiyordum.
-Sasya?
Bana döndü.
-Bana anlatmanı istiyorum ben senin gibi geçmişine bakıp bunu bilemem ama bir arkadaş olarak bana anlatabilirsin bunu her zaman yaparım.
Başını öne eğdi. Yüzünde sanki ağlayabilirmiş gibi ağlamaklı bir ifade vardı. Bahçenin tenha köşesine gelince bana sarıldı.
-Melanie ben ben.. Aaron'u deli gibi seviyorum.
Bu şok itirafını sindirmeye çalışırken hiç ses çıkarmadım yavaşça kafamı salladım.
-Bu sanki kötü bir şeymiş gibi söyledin?
-Evet kötü bir şey hemde çok kötü. O beni hiçbir zaman tam sevmedi. Ben onun hep deney faresi olarak kaldım daha fazlası olamadım.
Bana bakmıyor ellerine bakıyordu. Elinde parçalanmış bir peçete vardı.
-Ben hiçde öyle düşünmüyorum Sasha Aaron seni seviyor o sadece-
-Seviyordur belki kabul ediyorum sevmese bile yılların alışkanlığı olabilir. Ama ben bunu istemiyorum ben bana aşık olsun istiyorum. Yalan söyledim. Kendime çevreme hatta sana bile. Ben sırf Aaron için dönüştüm. Ona aşık olduğum için bunu yapmayı kafama koyduğum zaman ailemin olmaması bir nevi depresyonda olmamda doğru şeyi yaptığımı gösteriyordu. Dönüştükten sonra Aaron gelip bunu neden yaptığımı sordu bende ona ailesiz kimsesiz ve kendimi sıkışmış hissettiğimi kendim gibi olamadığımı insanlardan sıkıldığımı söyledim. Ve ağız ucuyla onunda etkisinin çok olduğunu ayrılamayacağımı söyledim. Asıl gerçeği sanki yalan gibi söyledim. Sebebi beni uyuyor sandıkları gün Aaron'un benim hakkımdaki şu kendini deneme olayını anlatması ve duymamdı. Kendime yediremedim. Ben onun için benliğimden vazgeçerken onun beni bir kobaydan farksız görmesi beni çok kötü yapmıştı. Gururumu daha fazla ayaklar altına almayıp ona gerçeği söylemedim. Gerçek nedenin yan etkilerini söyleyip onu kendimden uzaklaştırdım. Hiçbir zamanda şu ana kadar gerçeği söyleyemedim. Aramızda hep bir adını koyamadığım soğukluk var. Hiçbir zaman tamamen birbirimize ait kalamıyoruz. Onunlayım evet ama bununla daha fazla yaşayamıyorum aramızdaki bu bizi bırakmayan şeyle hayatıma devam edemeyeceğim. Ona bu kadar yakınken bu kadar uzak olamıyorum Melanie.
Söylediklerini sesimi hiç çıkarmadan dinlemiştim.
-Peki neden şimdi? Neden bu gün burada bunlara katlanamadığını fark ettin?
Bana döndü. Gözlerini kısmış kötü bir bakış attı.
-Lena yüzünden?
Lena mı onun ne işi vardı yine? Anlamayarak baktığımı fark etmiş olacakki açıklamaya başladı.
-Onun Aaron'u sevdiğini biliyorsun. Ve Eddie'ninde o kıza kilitlendiğini. Lena geçen gün ayağını bahane ederek Aaron'un arabasının yanına gidip onu eve kadar bırakıp bırakamayacağını sormuş. Tabi o mağdurum bana yardım etle seksi sırnaşık bakışını karıştırarak. Bunların hepsini gördüm ama okulda değildim. Victor'un öğretim üyesi olduğu okul için onun yanında gitmiştim. Yol boyunca Lena Aaron'u etkilemeye çalıştı. Aaron'sa yıllardır bende bulamadıklarını bulduğundan mıdır? Yada bende aramaya bile tenezzül etmediği için midir bilinmez gayet keyifli bir şekilde gülüp şarkı dinlediler. Bense bu gün o lanet insanı kurtarmak zorunda kaldım Melanie. Sırf Eddie için. Eddie benim kardeşim gibi. Çoğu kez hayatımı kurtardı. Bana avlanmayı, vampir olmayı herşeyi öğreten oydu ölmesine seyirci kalamazdım. Hem o pisliği öldürmek isteyip hemde onu kurtardım bu gün yaşadığım bunca stres yetmezmiş gibi biraz önce Aaron'la da kavga ettim. Hep yüzü asık gezen memnun olmayan ve onu hiçbir zaman sevmeyen bir dişi vampirmişim ben. buna inanabiliyor musun onu hiç sevmediğimi düşünüyor. Bunca yılın ardından bunu ilk defa duyuyorum ve yeter Melanie ben daha fazlasına katlanamayacağım. Gidiyorum.
Bana bütün söylediklerinden çok daha fazla etki eden son kelimesi üzerine şaşkınlıkla sordum.
-Gidiyor musun? Nereye nasıl hayır bunu yapamazsın Sasha?
-Evet. Gideceğim eğer birazcık kıymetim varsa anlaşılır seni ve David'i böyle bırakmak istemezdim hele Eddie'yi hiç ama yapamıyorum Melanie. Sen iki gün arada kalmaya dayanamadın ben yıllardır böyleyim.
Onu anlıyordum hemde çok iyi anlıyordum ve karşısındakininde nasıl bir bela olduğunu biliyordum. Eğer Lena birine kancayı takmışsa onu elde ederdi. Etmese bile havayı bulandırır öyle giderdi. Ama bu sefer giden o değil Sasha'ydı. Sasha onu öldürebilecek güçteyken öldüremiyordu. Hem bu şekilde arada kalıyor hemde Aaron'da sıkışıp kalıyordu. O benden çok daha kötü bir durumdaydı. Eğer gitmek onun için çözümse yanında olacaktım. Belkide Lena'nın ölmesi – neler diyordum böyle o benim arkadaşım. Elimi Sasha'nın elinin üstüne koydum.
-Ben bir insanım elimden bir şey gelmez ki sizin gibi mükemmel yaratıklar için. Ama eğer yardım edebilirsem lütfen söyle. Ve her zaman senin yanındayım Sasha bütün kalbimle sana inanıyorum bu zamana kadar yaptığın her şey için teşekkür ederim.
Elimi sıkıp gülümsedi.
-Veda konuşması yapma hemen daha gideceğim yeri ayarlamadım. Zaten İlk sana söylüyorum sanırım sadece de sana söyleyeceğim belki Victor'a da söylerim bilmiyorum. Neyse seni çok tuttum. David yolda birazdan burada olur. Ben gitsem iyi olacak sonra görüşürüz.
Eğilip yanağımı öptü. Bende ona sıkıca sarıldım. Bizi gören birkaç kişi şaşırmıştı. Johnsonlar böyle bir şeyi asla yapmazlardı. Gülerek yanımdan ayrıldı. O elini çektiği yerden hemen gelip David sarıldı.
-Sasha biraz değişik görünüyordu bir sorun yok değil mi?
-Hayır yok. Sadece biraz konuştuk.
-Ne konuştuğunuzu sorsam?
-Kızsal bir şey söylemem.
-En son kızsal bir şey dediğin zamanı hatırladım da. Aman aman kalsın bencede.
-Senin aklın hala Milka ineğinde mi kaldı?
Gözlerini devirdi.
-Lütfen Melanie.
Gülümsedim.
-Eve gitmek istiyorum David.
-O zaman eve gideriz Melanie'm.
Arabaya doğru yürüdük. Yol boyunca fazla bir şey söylemedi. Bende hiç bir şey sormadım. Evimin önünde tam bana gülümseyip öpecekti ki ona baktım.
-Sen neden gelmiyorsun?
-Efendim?
-Sen diyorum neden gelmiyorsun işin falan varsa anlarım.
-Evine mi davet ediyorsun şimdi beni?
Güldüm.
-Davete ihtiyacın var mı ki? hadi David canım nedense çok sıkkın zaten odamı daha önce görmüş müydün?
Gülmeye başladı.
-Senin odana girmem için burada böyle ısrar edeceğini görsem inanmazdım.
Arabadan inip kapıya doğru yürüdük. Annem ikimizi birden okul vakti evde görünce panik yaptı.
-Hoş geldiniz ama emin misiniz izin verildiğine? Yani benden sakladığınız bir şey yok değil mi?
Bana değil David'e bakıyordu. Ona karşı inanılmaz ve sonu gelmez bir inancı vardı. gözlerimi devirdim.
-Evet Kate emin olabilirsin. Öyle olmasa bu sorumsuzluğu yapıp Melanie'yi eve getirir miydim hiç?
David'de annemin en can alıcı noktalarını büyük bir ustalıkla çözmüş sürekli onu oradan vuruyordu. Kate'de memnun bir gülümseme ile karşımıza oturdu.
-Keşke bir arayıp geleceğinizi söyleseydin. Bir şeyler hazırlardım.
-Şimdide hazırlayabilirsin anne. Çok acıktım.
Özellikle bu gün yaşadıklarımdan sonra kesinlikle insani şeylere ihtiyacım vardı.
-Tamam özellikle istediğiniz bir şey varsa...
-Sen her günkü performansını sergile anne.
Annem gülerek mutfağa gitti. David'e döndüm. Bana bakarak sıcacık gülümsedi. Elinden tuttum. Odama geldiğinde öncelikle yatak örtüsüne baktı. Tek kaşını kaldırdı.
-Açık mavi?
-Ve sarı çizgiler. Yatak örtümden uzak dur David. Bunu alıp diğer yatağıma götüremezsin.
Daha önce David'in odasındaki yatağım için yatak örtüsüne bakmış ama ben bir türlü karar verememiştim. Aslında bunuda ben almamış anneme bırakmıştım. İlk başta hiç sevmesemde zamanla alışmıştım. Çalışma masamın sandalyesine gidip oturdum. Oysa odanın köşesindeki-son zamanlarda hiç dokunmadığım- kitaplığıma gidip kitaplara göz gezdiriyordu. Elleri yan tarafta ki cd kutusunada gidip hangi filmleri seyrettiğimede bakıyordu. Eline eski bir kitap alıp bana döndü.
-Ölü Melekler ha?
Bu kitap çok eski bir fantastik korku kitabıydı ama aslında komedi olarak daha çok satacağına eminim. Gözlerimi devirdim.
-William gayet korkunç anlatmış. Şahsen senden daha ürkütücü bir kitap.
Bunu söyleyince saçlarımı savuran göremediğim bir hızla yanıma geldi. Tek hareketle beni kaldırıp belimden sardı. Dişlerini boğazıma koyup hafif hafif ısırıyordu. Dişlerinin dokunmasıyla çekmesi bir oluyordu. Bu korkudan çok ürpermeme sebep olmuştu. Ve huylanıyordum. Gülerek David'i üzerimden atmaya çalıştım.
-Dur David.
Oysa bu sefer karnıma geçmiş göbeğimi ısırıyordu.
-Ahhahaha dur lütfen.
O kadar çok huylanıyordum elimi ağzıma kapayıp susturmaya çalışıyordum kendimi.
-Tamam tamam sen çok korkunçsun. O kadar göz kamaştırıyorsun ki sana bakamıyorum bile, Sen tanıdığım en harika vampirsin.
Tek kaşını kaldırdı.
-Tamam dünyadaki en harika olsun.
Gülerek yanıma uzandı. Bir şeyler mırıldanıyordu. Aslında sadece bir şey söylüyordu. 'Melanie'm'. Onun dışındaki şeyleri duyamıyordum zaten duymakda istemiyordum. Elimi saçlarında gezdirdim. İşte o zaman bir şeyi fark ettim. Ben seçimimi haberim bile olmadan çoktan yapmıştım aslında.
Yazar: Buse YARALI
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top