35.Bölüm 'Bilimeyen Sırlar'

-Meree..dith.. !

Şok olmuş bir şekilde kekeleyerek adını ancak söyleyebildim. Oysa gülümsedi. Bu nedense çok hoş bir gülümseme gibi gelmedi bana.

-Demek hatırlıyorsun. Melanie.

Hiçbir söylemeden karşısında durdum.

-Uzun süredir görüşemiyoruz ha?

Saçma soruları canımı sıkmaya başlamıştı.

-Ne istiyorsun neden buradayım? Daha doğrusu buradasın?

-Şişş burada soruları ben sorarım.

Ses tonu çok yavaştı. Sanki haber spikerleri gibi hoş bir ses tonunda kibarca konuşuyordu nedense bu seri katillerin soğuk kanlılığını düşündürüyordu bana. Gerçi Meredith nefes aldığı sürece bütün seri katillerden daha fazla insan  öldürmüştür.

-Buda ne demek. Hem beni buraya çağırıyorsun hemde-

-Senden hoşlanmıyorum Melanie.

-Ya ne hoş bir tesadüf değil mi bende senden.

Kolumu çok narince diyemeyeceğim şekilde tuttu.

-Hey bırak kolumu!

-Sana bir vampir bilgisi 'Avlar avcılarını zaten sevmez.'

-Ben senin avın değilim. Ki olursam sende David'in avı olursun. Beni av yapman kendinide yapar.

Kahkaha attı.

-Ne sanıyorsun seni öldürürsem David'de beni mi öldürür? Sence buna izin verirler mi?

-Kim?

-Diğer Johnsonlar: Victor Eddie Lillie onlara iyilik yaptım karşılığını da şu zamana kadar istemedim sanırım o zaman isterim.

Güldüm.

-Sen aile kavramını bilemeyecek kadar yalnız  boşsun. Onlar David'in ailesi ve elbette ki onun yanında olurlar.

-Eee yeter. Seninle bu konuda fazla bile konuştum.

Bu kadarcık mıydı? Şimdi beni öldürecek miydi? Kırmızı gözleri az ötemde parlıyordu. Korkuyordum. David yoktu ve ben Meredith'i biraz daha konuşturup Sasha'nın bizi görmesini sağlamaya çalışıyordum.

-Benden ne istiyorsun Meredith?

-Yine bir soru.

-Şu an ki durumumuz için mantıklı bir soru.

Başını bana çevirdi ve tam karşımda gözlerimin içine baktı.

-Ben senden ne isteyebilirim ki. ben istemem arzu edersem gider alırım. Aynı David gibi.

-Sen David'i hiç almadın.

Karşımda sürekli gülüyordu.

-Sen öyle sanıyorsun çünkü öyle sanmanı istediler.

-Ne diyorsun açıkça konuş!

bana doğru bir adım attı.

-David sana hiç bir şeyi tam anlatmadı. Hep ucu açık cevaplar verdi ama sen pekde birşey sorgulamadın ordada Eddie devreye girdi. Seni bir nevi hipnotize edip söylediklerine tam olarak inanmanı sağladı.

Yutkundum.

-Sana inanmıyorum.

Elini çeneme koydu.

-Ben kötü birisi değilim Melanie. Gerçekten değilim. Johnsonları senden aslında bir çok kişiden çok daha iyi tanıyorum. Hepsi oradakilerin Lillie hariç hepsi çok kötü şeyler yaptılar. Sasha'yı tanımıyorum. O sonradan geldi.

-Dur peki sen neden o akşam David'in seninle ilgili bana herşeyi anlattığını düşündüğüm akşam hepsinin onaylayıp gerisinin anlatmadın.

-Sen aşağıya inmeden önce fark etmişsen onunla konuşuyorduk aslında ben konuşmaya çalışıyordum oysa bağırıyordu.

-Seni tehdit mi etti?

-Onunla birazda olsa bir hukukumuz var. Böyle kaba bir şeyi yapmaz. Ama ses tonunu yükseltip bana anlatacaklarının fazlasını söylememi tembih etti.

İçimi çektim. Tanrım neler oluyordu böyle?

-Peki şimdi ne istiyorsun. ?

-O çok sevdiğin Johnsonların senin baş edemeyeceğin kadar büyük olduğunu göstermeye geldim. Hem biliyor musun ben buraya seni öldürmek aklımın ucundan bile geçmeyerek gelmiştim. Senin telaşlandığının görünce bile algılayamadım diyebilirim.

Bıkkın bir şekilde tekrar sordum.

-Neden buradasın Meredith?

-Benimle gel. Sana bütün hikayeyi anlatayım. Bütün Johnson vakalarını da.

Nedense içimde Meredith'e karşı bir güven doluydu. Bu David'e inanmıyorum onun arkasından iş çeviriyorum demekti ama eğer ki oda beni kandırmışsa zaten ödeşmiş olacaktık.

-Bekle arkadaşlarıma haber verip geliyorum.

-Arabam yol tarafında oraya gel tekrar buraya gelirsen bir şey olduğunu anlarlar.

-Tamam.

Adımlarımı hızlandırıp arkadaşlarımın yanına gittim. Çok heyecanlanmıştım belkide yapmam gereken son şeyi yapıp kendimi ölüme gönderiyordum ama belkide bütün dönen dolapları anlatılamayan olayları bilecektim.

-Şey Emily teyzem pek iyi değilmiş yani kötüde değilde biraz başı dönüyormuş geçen seferki gibi tek başına kalmak istemiyor anlaşılan biraz korkmuş bende endişelendim onun yanına gitsem iyi olacak.

Sarah ben konuşunca başını salladı.

-Bende kalkmayı düşünüyordum bekle beraber gidelim Mel.

Kalkmaya çalışırken bir bahane bulup Sarah'ı atlatmayı düşünüyordum. Ki aklıma hemen bir şey geldi. Bill'e döndüm.

-Benim işim acele ve evim buraya yakın. Ama Sarah'ın benden de uzak. Tek başına mı gitsin ya başına bir şey gelirse bunu göze alabilecek kadar aptal olduğunu bilmiyordum erkeklere bakıyordum ama özellikle Billy'e. Oda bakışlarım o kadar rahatsız oldu ki oturuşunu düzetti.

-Şey Mel buna gerek yok yalnız geldim yalnızda gidebilirim.

Sarah bir anki çıkışıma şaşırmış anlam verememişti. Billy boğazına bir şey takılmış gibi öksürdü.

-Şey önemli Değil Sarah benden artık gitsem iyi olur. Senide evine kadar bırakırım.

-Ama sen bizim evin çok daha ters yönünde oturuyorsun.

-Olsun sorun değil birazda yürüyüş olur kalkalım mı?

İkisi birden kalktı. Yürürken Sarah bana doğru dönüp eliyle öpücük gönderdi. Bende gülümsedim. Ve diğerlerini selam verdiğim gibi Meredith'in arabasını doğru yürümeye başladım. Kendi gibi gösterişli kırmızı bir Audi arabaydı. Kapıyı açıp arabaya bindim ve uzunca bir iç çekişle ona döndüm.

-Evet seni dinliyorum. Bir yere oturalım istersen.

Cevabımı beklemeden arabayı çalıştırdı. Küçük hoş bir cafe'ye geldiğimiz zaman durdurdu. Sanırım benim o ormanda ondan korktuğumu anlamış olacaktı. Aslında bu çok... şey kibar ve anlayışlı bir düşünceydi. Oturduğumuz zaman bana döndü.

-İçecek bir şey alsana. Sıcak bir şey.

Üşümüştüm bir kahve isteyip arkama yaslandım.

-Seni dinliyorum Meredith.

Bende artık daha sakin düzgün konuşuyordum onunla.

-Bütün hikayeyi mi anlatayım yoksa David'in 'doğru' anlattığı kısımları geçeyim mi?

-Herşeyi en baştan senden duymak istiyorum.

-Pekala.

Küçük bir iç çekiş duyduğumu sandım.

-Herşey yani Johnson'larla tanışmam Victor'un bir büyü altında kalmasıyla başladı. Sende biliyorsun şu kadın.

-Evet.

-Beni buldukları zaman yardım etmem için yalvardılar. Aaron, Eddie ve David. Aslında David dışında diğerleri yalvardı. Oysa hiç yalvarmadı. Yalnızca oraya gelmişti. Burnu biraz havada gezen değişik ve hoş olmayan bir çocuktu. Bir an nedense onlara yardım etmek istedim. Buna özel bir yeteneğim var bir gün istersen onuda anlatabilirim. Her neyse onların evine gittim. O zaman oldukça kuzeyde bir yerde yaşıyorlardı. Her gün onlara soru soruyor yapılan büyüyü çözmeye çalışıyordum. David'e ne zaman soru sorsam ya cevaplamaz yada adam akıllı cevap vermezdi. İyiden iyiye sinir olmaya başlamıştım bende o yok gibi davranmaya başladım. Eddie sempatik biriydi onunla daha çok konuşurdum. Aaron'da sorularıma her zaman düzgün ve tam cevaplar verip yardım edeceği yer arardı. Onlarla kaldığım zaman içinde David'in halinde tavırında farklılıklar hissetmeye başladım. Bana her zaman soğuk ve uzak olan David benimle daha çok konuşmaya çalışıp daha çok yanımda duruyordu. Bu hoşuma gitti. Sende bilirsin seni hiç umursamayıp konuşmayana doğru bir çekim hissedersin ya bende de aynısı olmuştu. Şimdiyse yakınlığı hoşuma gitmişti. Sonra bir anda ne olduysa oldu her akşamki konuşmalarımız sırasında kendimi David'in yatağında buldum. Bunu istiyor muydum? Yani David'i istiyor muydum evet. Ama bu kadar çabuk her şey bu kadar ... hızlı olmak zorunda mıydı? Ben onun konuşmasını bana o sahte bakışını seviyordum. Elbette  seviyordum yani vücudunu da. Ama dediğim gibi ben yalnızca onunla daha fazla vakit geçirdikten sonra böyle olmak isterdim. Her şeyi bir anda fazla ister oldum. Yani David'i. Onun benimle konuşmasını gece olup beraber vakit geçirmeyi her şeyi. Ona dokunmayı. İyice kafayı yediğimi düşünürken Eddie'nin yeteneğinin keşfettim. Bana bunları yaptıran oydu Eddie. Bunu David istemiş Eddie'de yapmıştı.

Cümlesini bitirince sustu. Garson gelip kahvemi bana uzattı. Zaten soğuk olan ama Meredith'in anlattıklarından sonra iyice soğuyup kanı çekilen ellerime aldım kahveyi. Yavaşça bir yudum aldım. Cidden onun başına gelenlerde çok iğrenç şeylerdi.

-Eddie'nin ne yaptığını anladığım an kendimi David'den uzaklaştırmak istedim. Ama olmadı elbette. O sıkıldığı zaman Eddie'ye söylüyor bende kendimi David'le bir yatakta buluyordum. Veya David avlanırken birini kullanmayı severdi. Erkekleri avlamak için beni kullanır onlar onun ayağına gelincede beni çeker ve onları öldürürdü. Bunları tabiî ki yapmak istemiyordum bunlar dehşey verici şeylerdi. Ben avımla oynamayı sevmem hiç oynamadım da. Ama Eddie aklıma girince bunlar çok masum ve yapılabilir şeyler gibi geliyordu. Victor olayını iyice unutmuştum. Aklım fikrim sürekli David'de takılı kalıyordu. Kabul başta dikkatimi çekmiş ve hoş gelmişti gözüme. Hem sinir oluyor bir yandan da hoşlanıyordum ama başıma bunların gelmesi mi gerekirdi?

Konuşmanın burasından durup içini çekti bende kahvemi içmeye devam ettim. O anlatırken kahve falan unutuyor gözlerim kocaman açılmış ona bakıyordum. O durunca ancak kahve aklıma geliyordu.

Aaron bana yaptıkları şeyi fark edince benide alıp başka bir yere geldi. Onların izimizi bulamayacağı bir yere. o zaman neden gitmedin diye soracaksın. İşte o zamanda Aaron'a söz vermiştim. 'Seni bunlardan kurtarırım ama yaptığım işe devam edip Victor'u kurtaracaksın' demişti. İkimizde sözümüzü tuttuk. Lillie benden hiç hoşlanmadı. Yani kişisel bir şey değildi ben ona o günleri hatırlatıyorum. Aaron'da gitmemin hepimiz için iyi olacağını söylüyordu. Victor'sa bana minnettardı. Her şeyi olduğu gibi bırakamazdım beni kullanmışlardı. Ruhhende bedenende.  Gittim evet ama bana yaptıklarının intikamını alacağıma söz vererek. Yaptım da. David'e bir büyü yaptım. Bana deli gibi aşık olmuştu. Ben ne dersem yapıyordu . bir nevi kapımda köpek olmuştu. Bunar eski Afrika büyüleri.  Bana yaptıklarını ona ödettim. Beni görmesinin engelledim. Ona hiç yüz vermedim. Zaten bu yaptıklarım onun acı çekmesi için yeterliydi. Beni bir defa görmesi için bile çok kötü şeyler yaptırıp ancak o zaman yüzümü gösterdim. Bütün dünyada aptal gibi beni aradı. Evet David'e kötü şeyler yaptırdım. Ama sencede bunu hak etmedi mi?

Hiç bir şey söylemeden olduğum yerde sindim. Bana da söylemişti Meredith çok kötü şeyler yaptırdı diye ama sebebimi anlatmamıştı. Bende aptal gibi sormamıştım.

Bu süre zarfından Eddie ile iyi anlaşmaya çalıştım. Hatta onunla oldukça iyi arkadaş olduk. Kafamı girdiği zaman bunu anlayabiliyordum. O kadar çok beynimde istediğini yaptı ki. david'e yıllarca yaptıklarının cezasını çekti. Aynı acıyı Eddie'de çeksin istiyordum ama onuda kendime aşık edemezdim. Düşündüm ve ondan da son intikamımı aldım. Ben buraya bunun için geldim.

-Ne intikamı aldım.

-Asya kıtasının bir köyünde bir şey arıyordum ne aradığımı bilmeden intikam  için birşeyler arıyordum. Ve buldum. Vampirlerin kilitlenmesi. 93 yaşında vampirlerden haberdar ama insanların deli diye dışladığı bir eski büyücü. Aslında büyücüymüş ama zavallı bunu hiç bilememiş. Onun atalarını biliyordum ben. Onunda yardımıyla Eddie'nin kilitlenmesini sağladım. Şimdi oda tıpkı David  gibi aşk acısı çekecek. Aslında David gibi benden nefret edip benim peşimde koşacak. Oysa Lena'dan nefret edip Lena'ya dokunamadığı zamanlar çürüyecek. Bunu yapmıştım ama dünyanın öteki ucundan buraya kadar sırf bunu görmek için geldim. Bir bahaneyle buda Eddie'ye yardım arayacağım diyerek buradan uzaklaşmak istiyordum yapacağımı yapmıştım. Ama aklıma sen geldin sen hiç bir şeyi tam olarak bilmiyorsun sana üzüldüm Melanie.

Bense şok olmuş bir şekilde MEredith'in yüzüne bakıyordum.

-Peki sen neden bunu kişiyi Lena yaptın?

-Çünkü Lena senin çok yakının. Onun ölmesine izin vermezsin. Eğer Eddie onu hemen öldürseydi bunun hiçbir anlamı kalmayacaktı. David'de seni önemsediğine göre sana bir şey olmasına izin vermeyecekti. Ve bende istediğime ulaşacaktım. Şimdi olduğu gibi. Ben birde şey için üzgünüm... arkadaşını böyle bir şeye sürüklediğim için ama benimde haklı hatta çok haklı sebeplerim var.

Hiç bir şey söyleyemiyordum öğrendiklerim kanımı dondurmuştu. Gerçekten kanın damarlarımda attığını hissedemiyordum. Meredith'se sanki biraz suçlu ama çokça zafer dolu bir edayla suratıma bakıyordu.

-Eğer başka bir kişi bulsaydım yani Eddie'nin hemen öldüremeyeceği biri onu yapardım yemin ederim. Kendimi biraz suçlu hissediyorum Lena olsun istemezdim.

Tek bir soru sorabildim.

-Peki David'de şuan bana mı yapıyor sana yaptıklarını?

-Hayır hayır. İlginç bir şekilde o sana gerçekten sırılsıklam aşık. Kafana sadece söylediklerine inanmanı istediği zaman girmişti. Yani Eddie'ye girmesini istemişti. Oda yine seni kaybetmemek için.

Şu an onun ne hissettiği değil benim hissettiklerim önemliydi ama ben bir şey hissedemiyordum.

   Yazar: Buse YARALI

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top