30.Bölüm 'Kanın Cazibesi'

30.Bölüm  'Kanın Cazibesi'

İkimizin de ölü bedenini görüyordum. Lena ve benim soluk, kanı emilmiş, buruşuk bedenlerimiz Johnson'ların bahçesinin kenarında yatıyordu. Ama ben onları görebiliyordum. Sanki bir rüyada kendini izlemeye benziyordu. Bedenimin yanına gittim. Boğazında vahşice bir hayvan saldırmış gibi kocaman bir yara vardı. Gözlerim kanım çekildiği için daha çok ortaya çıkmış resmen öne fırlamıştı. Bedenimin yanında yatan arkadaşımın cesedine doğru ilerledim. Lena'nın da aynı benimkine benzer yaraları vardı. Gözlerimi bedeninin  aşağısından yukarıya doğru ilerlettiğimde ufak bir çığlığı men edemedim. Benim gözlerimde daha çok ortaya çıkmıştı ama gözlerim kapalı olduğu için sanki uyuyormuşum gibiydi oyda Lena'nın yeşil gözleri açıktı. Açık bir şekilde pörtlemiş dışarıya dönüktü. Şaşkınlığımı atamadan elimi Lena'nın gözlerine doğru dokundurdum. Gözü avucumun içinde düşmüştü. Elimdeki gözünü görünce çığlık atıp elimi salladım ama elimdeki gözü gitmiyordu elime yapışmış bir şekilde sanki senin yüzünden öldüm bunu unutma der gibi kendinden bir şeyler veriyordu bana.  

    Gözlerimi açtığımda David'in odasında sırtüstü yatıyordum. Nerede olduğumu anlayınca hafifçe doğruldum. Oda boştu. David veya başka biri yoktu. Yataktan kalktım. Aşağıdan sesler geliyordu. Ne olduğunu anlamak için kapıyı açıp merdivenlerin oraya gittim. Eddie'nin endişeli sesini duyuyordum. Korkuyordu sanki. Victor'un her zamankinden daha otoriter sesi, ve David'in Eddie'ye bağırışları. Oda bu seslerle dolmuştu daha doğrusu bütün ev. Merdivenlerden inip yanlarına doğru gitmeye başladım. İçim bomboştu ve hiç bir şey yapasım gelmiyordu. Lena'nın yaşaması için herşeyi yapacağıma yeminler eden ben şimdi kolumu bile kaldırmak istemiyordum. Lena gözlerin önünde vahşice katledilmişti. Ve buna seyirci kalmıştım. David'e ve Lena'ya inandığım için suçlu bendim. Gerçi inanmasam bile ne yapabilirdim ki. Az daha bende öldürülüyordum. Bunların bilinciyle Lena'nın katilininde bulunduğu odaya girdim.

Herkes birbirlerine bir şeylerle söylüyordu benim geldiğimi sadece David fark etmiş gibi gözüküyordu. Veya sadece o bana dönüp yanıma gelmeye başladı. Elini bana uzattı.

-Melanie?

İsmimi yavaşça söyleyince herkesle birlikte bende ona baktım sanki başka birinden bahsediyorlarmış gibi. İnsan hiç mi bir şey düşünmez hiçbir bir şey hissetmez şuan öyleydim. Lena gitmişti ve ben böyleydim. Üzülmeyi bağırmayı ağlamayı istiyordum ama sadece hissizlik vardı. David beni hafifçe sarstı.

-Melanie sen iyi misin? Bir yerin falan acıyor mu?

David'i daha fazla merakta bırakmamak için konuştum.

-Hayır.

Sonra ona tekrar döndüm.

-Bunu bana neden yaptın ha?

-Ne? Ben sana hiç bir şey yapmadım Melanie.

-Eddie her halükarda Lena'yı öldürecekti buna kimse mani olmazdı ama sen bunu görmem için  beni buraya getirdin gözlerimin önünde katledilen Lena-

Daha fazla konuşamadım boğazımdan gelen bir hıçkırık vardı. David hemen konuşmaya başladı.

-Hayır hayır. Birincisi ben Eddie'nin böyle bir şey yapacağını bilmiyordum Melanie bilsem seni hiç buraya getirir miydim? Fark ettiğim zaman bahçeye gelmiştik bile sana durmanı söyledim ama neyse asıl sen bunu nasıl yaparsım biraz daha geç kalsaydım ahh..

Kafasını sanki bunu anlayamıyormuş gibi sallıyordu. Anlaşılan Eddie koydukları kurallara uymamıştı. Hissizlik halen devam ediyordu.

-İkincisi?

Bıkkınlıkla sorduğum soruyu bana dönerek cevaplandırdı.

-Lena ölmedi.

-Ne?

Ahh ama ölmüştü yani ölmesi gerekirdi. Gözlerimle görmüştüm Eddie onun kanını emip bitirdikten sonra bana dönmüştü yani ben öyle sanıyordum.

-Ama David ... ben sandım ki... Eddie yani o Lena'nın kanını bitirdikten sonra bana döndü sandım.

Eddie'ye döndüm. Başını ellerinin arasına almış oldukça kötü görünüyordu. Ben ona bakınca bakışlarını  bana çevirdi.

-Vampirler avlanırken onların yanına gitmemelisin Melanie. Bunu ormanda anlatmış olduğumu sanıyordum.

-Sen avlanıyordun öyle mi? Birde bunu diyebiliyorsun. Sen hayatımda tanıdığım en berbat kişisin Eddie. Onu neden öldürüyorsun? Hani ona bağlanmıştın? Bunu neden yapıyorsun?

Eddie telaşla yanıma geldi.

-Ben bunu istiyorum mu sanıyorsun. Başlarda ne olduğunu anlayamadım. O kafeteryaya girdiği an kokusunu alıyordum herkesten daha fazla onun yanına gitmek istiyordum. Ona dokunmak onu öldürmek gibi saçma sapan şeyler düşünmeye başladım. Senin arkadaşın Aaron'a deli olurken yavaş yavaş kilitlendiğimi anlayıp ona gitmeyi istemek ne kadar berbat bir şey bir fikrin var mı? Sonra 2 gün önce ona dokundum. O yemek almak için sırada beklerken kilitlenme olup olmadığını anlamam gerekiyordu. Anlatılanlara göre ona dokununca sevinç mutluluk açlık gibi duyguları delicesine hissetmem gerekiyormuş. Lena'ya dokunduğum an bunların hepsi oldu. Eğer Aaron gelip onun ilgisini çekmeseydi herkesin ortasında onu öldürebilirdim. Bu duygular öylesine güçlü ki dokunduğum an ayrılamıyorum. Ki ben yeni bir vampir değilim Melanie. Çok zor bir durumdayım. Bu gün akşam herkes fikrini söyledikten sonra dağıldı. Meredith bir şeyler bulmak için gitti. Sasha olayları biraz daha görmek için kenara çekildi. Bense odama çıkmıştım. Ona dokunduğum andaki duygular. Onları tekrar yaşamak istiyordum hemde delicesine. Amacım sadece odasına gidip o uyurken ona dokunmaktı. Ama bunu başaramadım. Ona dokununca her şey değişti. İstemsiz olarak diğer elimle onu kavradım sıkıca sarmaya başlamıştım. Uyandı ve beni görünce çığlık atmaya çalıştı. Elimle ağzını kapadım. Ne yapacağımı bilememiştim. Konu Lena olunca bildiğim herşeyi alışkanlıklarımı unutmaya başladım. Kafasının arkasına vurup onu bayılttım. Vurduğum yerden hafifçe kan geldi. Kendimi durdurmaya bile gerek görmeden  onu eve getirip öldürecek ve bu işten kurtulacaktım. Sonra sen geldin kanını emerken dikkatimi dağıttın. Vampir dürtülerim yüzünden yeni kan tadı alınca istemsiz olarak onu bıraktım. Ve o ölmemişti böylece son şansımı da kaybetmiş oluyorum.

Anlattıkları karşısında kanım donmuştu. Ama parçaları birleştirmeye başlamıştım. Ben Lena ile ilgili bir şey anlattığımda her zaman ilgisiz olan Eddie ilgilenmiş ve uzun süre Lena'ya bakmıştı. Aaron'a olan ters davranışlarınında açıklaması bu olmalıydı. Ağzımın biraz açık kaldığını hissedebiliyor ama kapatamıyordum. Lena'yı ben kurtarmıştım en azından ölmesini engellemiştim. David'de benim hayatımı kurtarmıştı. Gülümsedim ve David'in yanına gidip elini tuttum. Oda elimi tuttu. Ama bir şeylere üzülmüştü belliydi. Ve düşününce şimdi Eddie'ye ne olacağına üzüldüklerini anladım. Bende sessizce herkesin bildiği ama sormaya cesaret edemediği soruyu sordum.

-Peki şimdi sana ne olacak Eddie?

Eddie kafasını aşağıya eğdi.

-Bilmiyorum.

-Lena nasıl?

Eddie acı bir kahkaha attı.

-Lena mı harika. Yukarıda yatağımda yatıp kokusuyla beni çıldırtıyor ha birde delirten tenini diyorsan aynı bir değişiklik yok.

-Ama en azından yaşayacak.

Bunu sessizce söylemiştim. Benim için önemli olan buydu.

-Evet.

Sesin sahibine Victor'a döndüm.

-Evet yaşayacak çünkü olması gereken bu Eddie o kızı öldürmemen gerekiyordu bu senin hatan. Şimdi bu hatayı telafi edip hiç birimiz o kıza zarar vermeyeceğiz. Zaten onu bir daha öldürmek istersen sende öleceksin. Onun için kızı her türlü koruma altına almalıyız.

-Peki güzel yapalım koruyalım onu. Ama ben ne olacağım Victor Lena için deliriyorum.

-Ona dokunmadan yaşayamazsın evet o zaman sende dokunursun. Bir çaresini bulana kadar idare etmek zorundasın mutlaka bir yolu vardır. Olmalı.

-Ona dokununca ayrılamıyorum ki.

-İşte bunu başarman gerekiyor.

-Tamam bunu yapacağım yapmak zorundayım da ona nasıl dokunacağım. Eğer sevgilim falan olsa bu çok kolay olurdu ama o Aaron'u seviyor onunla olmam çok zor.

-Bunu bir dene neden olmasın o sürekli kullandığın cazibenle kandırabilirsin belki Lena'yı da. Eğer olmazsa akşamları var.

-Ne akşamı?

-Kız uyurken yanına gidebilirsin. Ama bunu kontrolü hissettiğin zaman yaparsın. Her akşam o uyuduktan sonra ona gidersin.

Eddie fısıldadı.

-Ya gündüzleri?

-Sende gündüzleri ona dokunmazsın yapacak bir şey yok idare temek zorundasın.

Victor'un son sözünü ettiğinin farkındaydım. Eddie'de öyle. Ben tam ağzımı açıp akşamları onun yanına gitmesi çok tehlikeli diyecektim ki David kulağımı eğilip 'lütfen saçmalama Melanie onu kesinlikle öldürmeyecektir yoksa kendine ölür bu tek çıkış yolu eğer böyle olmazsa Lena daha çok tehlikede' dedi. Sinip sesimi çıkarmadım. Eddie'de kafasını eğip yukarıya doğru yöneldi.

-Nereye?

Diye sordum. Bana döndü. Sanki çok rutin bir şeyi yapıyormuş gibi.

-Lena'nın yanına.

Dedi ve bitkin adımlarla yukarıya onun zehirli köstebeği olan Lena'nın yanına doğru gitti.

* Eddie

 ( Kilitlenme olayını biraz daha iyi anlamanız için Eddie'nin açısından olaya bakalım)

Kendimi çok bitkin ve yorgun hissediyordum. Ama buna rağmen Lena'ya yaklaştıkça içimde oluşan sevinci ve mutluluğu hissetmemek elde değildi. Buna lanet ettim. Bunu istemiyordum buna katlanamıyordum. Odanın kapısını yavaşça açtım. Çok kan kaybettiği için her zamankinden solgun olan teniyle bile beni öylesine kendine çekiyordu ki. Ona dokunmayınca acı çekiyordum. Daha fazla kendime acı çektirmeyip ona doğru ilerledim. Yatağın ucuna geldiğimde yavaşça kenarına oturdum. Gözlerimi yumup bende yarattığı etkiyi anlamaya çalıştım. Hemen birkaç santim ötesinde olan eli görmesem bile cazibesiyle öylesine farklıydı ki. Bunun gibi çekişi ben kimsede yaşamamıştım. Bu sadece kanın cazibesi değildi. Elini avucumun içine aldım. Dokunduğum an daha fazla boğazım acıyordu. Hatta boğazım alevlenmişti.

 Bunu umursamayıp diğer duygulara yoğunlaştım. Tenini tenimde hissettiğim zaman vücudumu daha önce hiç sarmayan derecede mutluluk sarıyordu. Bu öylesine bir duyguydu ki anlatmak için nasıl kelimeler kullanacağımı bilemiyordum. Bunu anlatmak için eski moda sözcükler daha uygun geliyordu gözüme. O benim kaderimdi sanki. Belkide Melanie içeriye girdiğinde onu kendim bırakmak istemiştim. Bir yanım şuan yaşadığım mutluluğu yaşamak için ölmemesini istemiştir belki. Belki belki... Konu bir anda hayatıma giren Lena olunca hep bilinmezlik vardı. Sanki sadece ona dokunan sağ elim olduğu için tenim isyan ediyor ona dokunmak için yanıyordu.

 Sağ elimi çekip yanına uzandım. Sol elimle elini diğer elimle belini tuttum. Onu kendime çekmiştim. Nefesi boğazıma değiyordu. Bana hissettirdiği duyguları yok sayıp öylece durmak imkansızdı. Bende sadece bende uyandırdığı açlığı hissizleştirip kendimi iyi hissettiren duygulara yöneldim. Ona dokundukça daha çok bağlanıyordum sanki. Elini tuttuğum an ile elimi beline sardığım an ki duygu yoğunluğu aynı değildi. Belinde sarınca daha fazla mutluluk daha fazla acı vardı. Acaba onu öpsem nasıl hissedecektim?  Muhtemelen dilimin altındaki dilini ısıracak ve benimde onunda sonunu getirecektim. O yüzden bunu yapmaktan vazgeçtim. Elini tutan elimide beline koyup aramızdaki ufak boşluğu kapatıp koksunun boğazımı yakacağını bile bile boğazımı alevlendirdim. Tanrım bu kız benim sonum olacak yemin ediyorum benim sonum olacak...

Buse ^^

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top