29.Bölüm 'Koruyucu Meleğim'
29.Bölüm 'Koruyucu Meleğim'
-Pekala o zaman Sasha anlat elimden bir şey gelir mi bilmiyorum ama bilmem gerekiyorsa.
-Evet gerekiyor çünkü bu biraz da seninle ilgili.
-Dinliyorum.
-Bak bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Şöyle düşün. Bir aslan mı daha güçlüdür bir köstebek mi?
-Efendim?
-Bak bunu anlatabilmem için sorularıma cevap ver.
-Aslan tabikide.
-Doğru ama bir aslanın bir köstebeği öldürmesi çok zordur. Çünkü köstebekler tehlikeyi sezdiği zamanlar dikenlerini etrafa saçarak oradan olabildikleri hızla kaçarlar. Bazı köstebekler ise zehirlidir. Okundaki zehir aslana değmesiyle ölmesi bir olur. Yani bir köstebek bir aslanı öldürebilir. Doğanın bazı kanunları vardır Melanie güçlü güçlüyü yer ama bazende yaratıcı terazideki dengesizliği gidermek için bazılarına kendilerini korumak için bir şans verir. Zehirli köstebek örneğim gibi.
Söylediklerini anlamaya ve nereye bağlayacağını kaçırmamaya dikkat ediyordum.
-Peki.
-Biz bu örnekte aslan oluyoruz. Sizde köstebek bizim sizi öldürmemiz çok kolay oluyor değil mi? Ama bazen aranızdan zehirli köstebekler çıkıyor Melanie.
-Nasıl yani biz sizi öldürebiliyor muyuz? Yoksa etrafınızda böyle bir insan mı var?
-Bu biraz karışık evet öldürebiliyorsunuz ve evet etrafımızda değil sadece Eddie'nin etrafında var. Daha doğrusu Eddie onun etrafında.
-Biraz daha açıklayıcı konuşsan.
-Eddie bir insana kilitlendi. Yani sanırım buna kilitlenmek deniyor. Eski Latince ismini biliyorum ama çevirimi bunun gibi bir şey.
Ben hala yüzüne öylece bakıyor bu cümlenin neresini anlamadığımı anlamaya çalışıyordum.
-Yani...
Sasha gözlerini devirdi.
-Kilitlendiği insan onu öldürebilecek güçte birisi olur. Yani eğer bir vampir bir insana kilitlenirse hayatının sonuna kadar ona dokunmak zorundadır. Eğer ona dokunamazsa için için yandığını hisseder. Bu aynı kan içmeden vampir olarak yaşamaya benzer. Yani zamanla ölürsün.
Son cümleyi yavaşça söylemişti. Sasha'nın Eddie'yi bir kardeş olarak sevdiğini bilirdim.
-Yani Eddie bu insana bağlı olarak mı yaşayacak şey bence bunun neresi sorun ki. İnsan hayatı zaten 60-70 yıl size göre çok kısa bir zaman. Eddie bir süre bu şekilde idare edemez mi sonra insan ölür Eddie'de hayatına devam eder.
-Melanie bu konu o kadar basit değil. Eğer kilitlendiği kişi ölürse Eddie'de ölür. Ona dokunmadan yaşayamaz diyorum sana.
-Ahh...
-Bu ...şey bu çok kötü bir şey o zaman.
Dedim.
-Evet. Başlarda oda inkar etti. Ben bütün duygu ve düşünceleri algılayabilen biri olduğum için fark ettim. Bağırdı çağırdı ve durumun böyle olmadığını söyledi. Bende belki sadece kanına olan cazibesidir diye düşündüm ve kızıda onuda göz hapsine aldım. Ve durum gittikçe kötüleşiyor Melanie Eddie kıza iyice bağımlı hale gelmeye başladı. Bu gün onunla aynı koridorda olduğu zaman yanına gitmemek için kendini kastığını gördüm. Eddie'ye inandığım için kendimi suçlu hissettim. O kendini çok güçlü gördüğü için gururuna yediremedi ama durum kötüleşiyor Melanie.
-Peki bundan kurtuluş yok mu ne yapması gerekiyor Eddie'nin?
-O kızı öldürmesi gerekiyor yani ilk seferinde.
-Nasıl ilk seferinde?
-Eğer dişlerini ilk geçirdiği zaman onu öldürmezse ikinci yada üçüncü öldürme teşebbüsünde kendide ölecek. İlkinde öldürmesi gerek. Eğer dişlerini ilk tenine geçirdiği zaman öldürmezse ya ona bağımlı yaşayacak ve onunla birlikte ölecek yada kızı dönüştürmesi gerek.
-Demek bir kız. Bu Yazık. Ne yapalım zaten Eddie insan öldürüyor bu seferde bu kız olsun. Çok üzüldüm. kim peki aynı koridor dediğin göre bizim okuldan birisi mi yoksa?
Çok heyecanlanmıştım yakınlarımdan biri olabilir mi ki? Sarah, Clare, Ashley ah yoksa benim geometride yanımda oturan Lizzie mi?
-Şey Melanie seni ilgilendiren kısımıda bu, bu kız senin yakınlarındaki bir kız.
Kalbim bir an duraklar gibi oldu. Tanrım arkadaşlarımdan birinin ölümün duyacaktım. Seslice yutkundum.
-Kim, kim söyle çabuk?
-Melanie bu kız ... şey bu ...Lena.
-Ne !!!
Kalbim göğüs kafesimden fırlarcasına atıyordu.
-Sen ne söylüyorsun hayır hayır asla onu öldürmenize izin vermem hayır.
Hınç öfke ve hırsla ayağa fırladım. Lena benim olmayan kardeşim gibiydi. Onu öldürmelerine izin veremezdim.
-Bak bunu herkese anlattım. Ailedeki herkese yani. Sıra sana geldi. Lena'nın senin için önemli olduğunu bildiğim için bilmen gerekiyor gibi geldi.
Sesi gittikçe kısılıyor başı aşağıya eğiliyordu. Umurumda bile değildi.
-Sasha Lena'yı öldüremezsiniz. Bu olmaz.
-Onu öldürmese bile Eddie bu seferde ondan kurtulma için dönüştürmesi gerekecek.
-Hayır. Hayır.
İtirazlarımın hiçbir işe yaramayacağını biliyordum. Ama gerekirse Lena'ya herşeyi anlatırdım. Hatta bunu polislere bile anlatırdım herşeyi ama herşeyi göz alırdım. Eminim ki Lena benim yerimde olsaydı oda bunu yapardı.
-Melanie yapabileceklerinden korktuğumuz için sana söylüyorum. Sana zarar vermek yapmak istediğimiz son şey. Zaten David buna izin vermez. Sana bir şey yapmak David'i karşımıza almak demek. Kardeşimizi öldürmek pekde çok sık yaptığımız bir şey değil.
-Peki ya Eddie o ne diyor bu işe onun ölümü konusunda?
-Zaten Lena'ya karşı diğer insanlara göre çok daha fazla açlık hissediyor. Şu kilitlenme olayı yüzünden. Onu bu şekilde öldürmekten rahatsız olacağını sanmıyorum zaten bu işten nasıl olursa olsun kurtulmak istiyor.
-Yaşadığım sürece onu öldürmenize izin vermem.
-Melanie ben sana olayları anlatmak için geldim merak etme ona şimdi bir şey yapmayacağız zaten Eddie'ninde buna hazır olduğunu sanmıyorum. Ben eve gidiyorum sonra görüşürüz.
-Bir dakika Sahsa-
Elimi uzattım ama elim boşluktan başka bir şeyle dolmadı. Sasha çoktan gitmişti bile. Hemen Lena'yı aramak için telefona sarıldım.
-Alo Lena?
-Efendim Mel?
-Sen iyi misin neredesin şimdi?
-Ben iyiyim teyzemlerdeyim şimdi sesin iyi gelmiyor asıl sen iyi misin Mel?
Rahatlamıştım. Gerekirse ona herşeyi anlatırdım ama önce David ile konuşmam gerekirdi.
-Evet evet iyiyim sadece arayım demiştim.
-Anladım canım şimdi biraz işim var ben seni arasam olur mu?
-Olur olur. Görüşürüz.
Telefonu kapattım. Tam o sırada arkamda David belirdi. Ona doğru yürüdm.
-Ah David duydun mu olanları Lena'yı öldürmekten bahsediyorlar buna izin veremeyiz. Lütfen hayır de lütfen.
David boynunu büktü.
-Çok üzgünüm Melanie ama Lena'nın ölmesi gerek. Bu durumdan kurtulmak için yapılması gereken tek şey bu. Her şeyin daha iyi olması için.
-HAYIR! Bunu asla kabul etmemi beklemeyin benden.
Şimdi David'e bağırıyor göğsünü elimle itekliyordum.
-Git başımdan.
-Melanie dinle bu durumun ne kadar ciddi olduğunu bilmiyorsun Eddie'nin şu an ne halde olduğunu bilmiyorsun. Meredith'te yardım edebilmek araştırmak için Güney Amerika'ya doğru yola çıktı. O ikisi oldukça yakın arkadaştır. Meredith gelene kadar Lena'ya bir şey yapmayacak Eddie. Zaten tek bir şansı var. Dişlerini bir kez geçirebilir ikincisinde kendine ölür. Belki kızı öldürmeden yapacak bir şey vardır. Onun için şimdilik bir şey yapmayacaklar.
-Şimdilik değil hiçbir zaman yapmayacaklar gerekirse herkese herşeyi söyler Lena'yı korurum.
Yanıma geldi eliyle ağzımı kapatıp beni kendine çekti.
-Kimseye bizimle ilgili hiçbir şey söylemiyorsun bu ikimizin de sonu olur.
-Umurumda mı sanıyorsun Lena'nın gözümün önünde öldürülmesine izin mi vereceğim bir şeyler yapmak zorundayım.
Elini dudaklarımdan çektim.
-Beni duydun mu?
-O zaman bana yapacak tek bir şey bırakıyorsun Melanie.
-Neymiş o?
-Üzgünüm ama seni alıkoymak zorundayım. Sasha'da bunu yapacağını bildiği için beni gönderdi zaten.
-Buda ne demek ya?
O daha fazla bir şey söylemiyor sanki daha önce gelmiş gibi gardırobumun üst çekmesinden küçük bir çanta alıp birkaç parça eşyamı oraya yerleştiriyor.
-Ne yapıyorsun bırak kıyefetlerimi.
...
-David sana söylüyorum.
-Bak Melanie sana zarar verecek herkes karşısında beni bulur. Kendi ailem bile ama buna gerçekten gerek yok. Bazen olacakların önüne geçemezsin bırak ve lütfen hiç kimseye hiç bir şey söyleme.
-Bunu asla yapmayacağım David. Lena'nın ölümünü izleyemem.
Gözlerimi kısmış inatla kafamı öteki tarafa çevirmiştim.
-Senin bu inadını biliyorum o yüzden merak etme seni zorla götüreceğim oturup seninle anlaşmaya bile varmama gerek yok. Hey pantolon mu giyersin elbise falan mı? Ben ne bileyim şu eşyalarını kendin ayarlasan Melanie?
-Hiçbir yere gitmeyeceğim için sorun yok. Ayarlamama da gerek yok.
Gözlerini devirdi ve eşyalarımı yerleştirmeye devam etti. Hafif alayla konuşmaya devam ettim.
-Boşuna çırpınıyorsun. Ben gitmek istemiyorum zaten annemde hayatta izin vermez.
-Eğer sorun annense izin alındı bile.
Gözlerimi kocaman açmış ona bakıyordum. Annemin izin vermezi olası değildi.
-Bu nasıl olur annem asla izin vermez onu geçtim babamda mutlaka rahatsız olacak ve gitmemi istemeyecektir.
-İkiside senin birkaç günlüğüne -aslında bu sana bağlı Melanie- bizde kalmanı kabul ettiler.
Gözlerimi bu sefer kıstım. Bunun anlamını biliyordum.
-Eddie yaptı değil mi?
Yandan hafifçe gülümsediğini görebiliyordum.
Çantamın fermuarını kapatıp bana baktı.
-Evet hazırız çıkabiliriz.
-Hayır.
Başımı inatla salladım ve gidip önce yatağımın ucuna oturup ortasına geçene kadar kendimi çektim sonra kollarımı etrafına dolayıp öylece yatak örtüsüne baktım. Yanıma geldiğini bile görmemiştim ki ensemde soğuk nefesini hissedebiliyordum.
-Melanie bana zorluk çıkartıyorsun lütfen. Bak yapacaklarından korkuyorum tek bir hareketin ikimizinde sonu olur. Daha sana doyamadan kaybetmek istemiyorum.
Omzumu silktim. Gitmek istemiyordum. David bana gardiyanlık yapmak ve gözünün önünde daha rahat tutabilmek için beni götürmek istiyordu. Oysa bu benim istemediğim tek şeydi. Çünkü Lena'ya herşeyi anlatacaktım. Kollarıyla bedenime sarılı ellerimi çözdü. Beni kendi kollarıyla sardı. Hiç bir şey söylemiyor öylece David'in kollarında duruyor, kafamı göğsüne yaslıyordum.
-Lütfen gidelim mi? Lütfen seni gözümün önünden ayırmak istemiyorum ama insanların arasında olunca ben ne olduğunu anlamadan seni kaybetmiş oluyorum.
Normal bir durumda bu dediğine gülümseyebilirdim. İçimi çektim.
-Ben gitmesem de beni zorla götürürsün öyle değil mi?
-Evet. Sanırsam 2 saatte kadar uyuyacaksın.
Homurdana homurdana yataktan kalktım. Aklım başka yerdeydi. Kardeşim dediğim insanın bu vampirlere yem olmasını izleyecektim. Ama hayır ne pahasına olursa olsun buna asla göz yummayacağım. David ile birlikte onların evlerine doğru gitmeye başladık. Annem ve babam seslerini çıkarmamıştı. Bundan çok rahatsız oldum Eddie'nin uğursuz yeteneğinin benim ailem üzerinde kullanılması hoş değildi. Tam eve girecekken David bir anda kolumdan tuttu. bahçede beni salıncağa doğru sürüklüyordu.
-David ne yapıyorsun sen?
-Dur girmeyelim şimdi burada duralım biraz.
-Ne durması David burada biraz daha dikilirsem soğuktan donacağım.
Elini kollarıma sürttü.
-Bir şey olmaz birazcık daha duralım.
Elimi ondan kurtardım bir şey vardı kesinlikle içeride bir şey olmuştu. Yada oluyordu. Kalbim güm güm atmaya başladı. Aklıma hemen Lena geldi. David'i atlatıp içeri girmem imkan yoktu. Bende ona doğru döndüm.
-İyi tamam ama bir battaniye getir bari ben burada bekliyorum hadi.
Sanki bu gerçekmiş gibi kafamı gökyüzüne çevirdim. Oraya bakıyordum. David birazcık şüpheli şüpheli bana baktı. Sonra hareket etti.
-Tamam getiriyorum hemen.
David'in içeriye girmesiyle mutfak kapısını dolanarak koşarak bende evin içine girdim. Nereye gitmem gerektiğini bilmiyordum ama aklıma sadece Eddie ve Lena geliyordu. Bende Eddie'nin odasının merdivenlerini çıkmaya başladım. David'in beni duyup duymaması umurumda bile değildi. Kalbimin atış sesi kulaklarıma vuruyor adeta beni sağır ediyordu. Kapının önüne gelince duraksamadan kapıyı sonuna kadar açtım. Gördüğüm manzara karşısında çığlıklarımı susturamıyordum. Tanrım tanrım ... ağlamaya başladım. Eddie o Lena'nın boğazına yapışmış onun kanını emiyordu. O dakika Eddie bana baktı. Şu an bir nevi avlanıyordu ve ben gelmiş muhteşem kokan kanımla karşısına dikilmiştim şu an hem kendi hayatım hemde Lena'nın hayatı için endişeleniyordum ama Eddie'nin beni görünce dahada iştahlanan gözleri bir anda parladı. Elindekini bırakıp benim üzerime yürümeye başladı. Çığlık atarak geri geri gidiyordum. Yere düştüm zaten beceriksizce ilerleyişim durmuş bana saldırmasını bekliyordum. Elimi yüzüme kapadım biraz önce Lena'yı öldürmüştü şimdide sıra bendeydi. Gözyaşlarım parmaklarımın arasından sızıp bluzuma damlıyordu. Eddie bana iyice yaklaşmıştı ki içeriye David girdi. Kulakları sağır eden bir sesle hırlayıp Eddie'nin üstüne atladı. Eddie'yi camdan dışarıya fırlattı. Yere baktığımda arkadaşımı kanlar içinde yerde buldum tam ona doğru atılacaktım ki David beni kollarımdan tutup kaldırdı. Vücudum zangır zangır titriyordu. Kalan az kuvvetimle David'e tutunmaya çalıştım. Ellerimi boynuna doluyordum ve bütün gücümü kullandığımı düşünsemde nedense ellerim salıncak ipini bırakmış çocuklar gibi David'in boynundan kayıyordu. Ona tutunamadığımı fark eden David beni kucağına alıp göğsüne bastırdı. Adrenalin, korku,heyecan ve Lena'nın yerdeki kanının yüzüme yansıyan ürpertisiyle başımı koruyucu meleğimin göğsüne daha sıkı daha sıkı bir şekilde sakladım.
Buse ^^
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top